Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Kureyşi

Editor
  • Content Count

    700
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    11

Posts posted by Kureyşi


  1. aklımı atom atom uç uca ekleyip ateşledim... kavradım

    kavram aklı kurcalayış, kavrayış, her şeyde onu arayış

     

     

     

    Varlığı sordum varlara, duyamadım

    Kandım yokluğa

    Ve yokluğu sorgulamak geldi aklıma

    Varda yokluk, yokta varlık anladım

     

     

     

    Ufuklar ötesinde sıkıştım, her şeye kandım

    Ve soğukta yandım... çare yok.. Allah'a inandım

     

     

     

    Durmamaya yeminli zamanın avcısıyım

    On dört asırlık nidanın, bugünkü yankısıyım

     

     

     

    Şu gureba diyarında, benden olan tek şey

    Ne geceler geçirdik seninle hey gidi seccadem hey

     

     

    bunlarda benden naciz ve acizen


  2. Durum diye bir laf var, buyrunuz size durum;

    Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum!

     

    Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey,

    Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey,

    Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,

    Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

     

    sık sık farkındalığımın dışında dilime takılan en sevdiğim şiirinin en sevdiğim bölümleri..


  3. ISKAT VE DEVİR

    Nefsine ve şeytana uyarak namazlarını kılmamış, oruçlarını tutmamış, ömrünün sonuna doğru pişman olup oruçlarını tutmaya, namaz kılmaya ve borçlarını kazâ etmeye başlıyan kimsenin, kazâ edemediği oruç ve namazlarının iskâtının yapılması için vasıyyet etmesi câizdir. Hadîs-i şerîfte (Bir kimse, başkası yerine oruç tutamaz ve namaz kılamaz. Ama onun orucu ve namazı için fakir doyurur) buyuruldu.

     

    Oruç, namaz, zekât borcundan başka, kul hakları, ödenecek borçlar, emânet, hırsızlık, döğmek, söğmek, alay, iftirâ, gıybet gibi hakların da iskâtı yapılır.

     

    İskat ve Devir Nasıl Yapılır

     

    Devir yapmak için, veli, bir aylık veyâ bir senelik iskât için lâzım olan altın liralık veya beşibiryerde veyâ bilezik, yüzük veya gümüş geçer para ödünç alır. Meyyit erkek ise, yaşından oniki sene, kadın ise dokuz sene düşerek, kaç sene borcu olduğunu hesâblar

     

    Bir altın lira [yedi gram ve yirmi santigram olup] yüzyirmi lira olduğu zaman, bir senelik namaz iskâtı için ellibeş veya ihtiyatlı olarak altmış altın lâzım olur. Meyyitin velisi beş altın ödünç alsa ve dünyaya düşkün olmayan, dinini bilen ve seven birkaç meselâ dört fakir bulsa: [bunların fıtra veremiyecek, ya’nî sadaka alacak fakir olmaları şarttır. Fakir olmazlar ise, iskât kabûl olmaz]. Meyyitin velîsi, ya’nî vasıyyet etdiği kimse veya vârislerinden biri veya bunlardan birinin vekil ettiği kimse, (Merhum.......... efendinin iskâtı salâtı için, bedel olarak, bu beş altını sana verdim) diyerek, beş altını birinci fakire sadaka niyet ederek verir. Sonra fakir, (Aldım kabûl ettim. Sana hediyye ediyorum) diyerek bunu vârise veyâ vârisin vekîline hediyye eder ve vâris teslim alır. Sonra, yine buna veya ikinci fakire verir ve hediyye olarak ondan geri teslîm alır. Böylece, aynı fakîre dört kere veya dört fakîre birer kere verip ve almakla bir devr olur. Bir devirde, yirmi altınlık namaz keffâreti iskât edilmiş olur. Meyyit erkek ve altmış yaşında ise, kırksekiz senelik namaz için 48x60=2880 altın vermek lâzım olur. Bunun için de, 2880:20=144 kere devr yapar. Altın adedi on ise, 72 devr; Altın yirmi ise, 36 devr yapar. Fakir adedi on ve altın adedi de on ise 48 senelik namaz keffâretinin iskâtı için, yirmidokuz devir yapar. Çünkü:

     

    Namaz kılmadığı yıllar x bir yıllık altın sayısı=fakir sayısı x devir eden altın sayısı x devir sayısıdır. Misâlimizde yaklaşık olarak: 48x60=4x5x144=4x10x72=4x20x36=10x10x29

     

    Görülüyor ki, namaz iskâtında, devir sayısını bulmak için, bir yıllık altın sayısı ile meyyitin namaz borcu yılı çarpılır. Ayrıca, devir olunan altın sayısı ile, fakir sayısı da çarpılır. Birinci çarpım, ikinci çarpıma bölünür. Bölüm, devir sayısı olur. Buğdayın ve altının kâğıt lira değerleri her zaman yaklaşık olarak aynı oranda değişmektedir. Ya’nî altın değeri ile buğdayın değeri her zaman birlikte azalmakta veya artmaktadır. Bu bakımdan, iskât için, bir yıllık buğday mikdarı değişmediği gibi, bir yıllık altın sayısı da ya’nî yukarıda bulduğumuz altmış altın da hemen hemen aynı olmaktadır. Bunun için, iskât hesâbında, her zaman ihtiyatlı olarak:

     

    Bir aylık namaz iskâtı beş altındır. Bir aylık ramazan orucu iskâtı bir altındır, kabûl edilmektedir. Devr edilecek altın mikdarı ve devir sayısı buradan bulunur.

     

    Namaz iskâtı bittikten sonra, tutulmıyan, kazâ edilmeleri lâzım olan orucların iskâtı için, beş altın dört fakire üç kere devr eder. Çünki, bir senelik ya’nî, otuz günlük oruc keffâret iskâtı, elliikibuçuk kilo buğday veya 5,25 gram altın, ya’nî 0,73 adet altın lira olmakdadır. Görülüyor ki Hanefîde, bir altın bir senelik oruc keffâretini iskât eder ve kırksekiz sene için kırksekiz altın vermek lâzım olur. Beş altın ile, dört fakire bir devir yapınca, yirmi altın verilmiş oluyor. Kazâ edilmeleri lâzım olan orucların iskâtı yapıldıktan sonra, zekâtı için, sonra kurban için birkaç devr yapılır.

     

    Vasıyyet edilmeyen zekât iskâtı yapılması lâzım değildir. Vârisin, zekât iskâtı için de, kendiliğinden devir yapabileceğine fetvâ verilmişdir.

     

    Devir yaparken velî, altınları fakirlere her verişde, namaz veya oruc iskâtı diye niyet etmelidir. Fakir de, geriye verirken, hediyye ediyorum demeli ve velî teslim aldım demelidir. Velî, iskât yapamıyacak halde ise, meyyitin iskâtlarını yapmak için birini vekîl eder, iskâtları, devri bir vekîl yapar.

     

    İmâm-ı Birgivî’nin (Vasıyyetnâme) kitâbında ve bunun Kâdizâde Ahmed efendi şerhinde diyor ki, fakirlerin nisâba mâlik olmaması şartdır. Meyyitin akrabâsından olsa, câizdir. Fakire verirken, (Falancanın şu kadar namazının iskâtı için, şunu sana verdim) demesi lâzımdır. Fakir de, (Kabûl etdim) demelidir ve altınları alınca, kendinin olduğunu bilmesi lâzımdır. Bilmezse önceden öğretmelidir. Bu fakir de lutf edip kendi isteği ile (Falancanın namazının iskâtı için, bedel olarak şunu sana verdim) diyerek, başka fakire verir. O fakir de, eline alıp, (Kabûl etdim) demelidir. Alınca kendi mülkü olduğunu bilmelidir. Emânet hediyye gibi alırsa, devir kabûl olmaz. Bu ikinci fakir de, (Aldım, kabûl etdim) dedikten sonra, (ol vech ile sana verdim) diyerek üçüncü fakire verir. Böylece namaz, oruc, zekât, kurban, sadaka-i fıtr, adak ve kul hakları, hayvan hakları için devir yapmalıdır. Fâsid ve bâtıl alış-veriş de, kul hakları içindedir. Yemin ve oruc keffâretleri için devir yapmak câiz değildir.

     

    Ondan sonra, altınlar hangi fakirde kalırsa lutfedip, arzûsu ve rızâsı ile, veliye hediyye eder. Veli alıp, kabûl ettim der. Eğer hediyye etmezse, kendi malıdır, zor ile alınmaz. Veli bir mikdar altını veyâ kâğıt para veyâ meyyitin eşyasından bu fakirlere verip, bu sadaka sevâbını da meyyitin rûhuna hediyye eder. Borcu olan fakir, devir yapmağa katılmamalıdır. Çünkü, eline geçen altınlar ile borcunu ödemesi farzdır. Bu farzı yapmayıp, altınları meyyitin keffâreti için yanındaki fakîre vermesi câiz olmaz. Devir kabûl olur ise de, kendisi hiç sevâb kazanmaz. Hattâ günâha girer.

     

    Meyyitin iskâtını definden önce yapmalıdır. Definden sonra da câizdir. Meyyit için namaz, oruc, zekât, kurban keffâretlerinin iskâtında, bir fakire nisabdan fazla verilebilir. Hattâ, altınların hepsi, bir fakire verilebilir.

     

    Tam ilmihal Se adeti Ebediyye


  4. Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!

    Mukaddes emanetin dönmez davacısıyım!

     

    işte başkalarının kullanamsıyla suflileşen ama üstadın ağzında yeniden ulvilik derecesine yükselebilen sözcüklerin mana bulduğu dizeler...


  5. s.a.

    ben 18 yaşındayım şuan.. lise 4ten yeni mezun..

    lise 1e geçtiğim yaz 'çöle inen nur'u okudum.. daha önceleri hep peygamber efendimiz'in hayatını okuduğumdan kitap bana tekrar gibi geldi. ama kitaptaki anlatıma bayılmıştım.. hele huneyn gazasının ganimetlerini anlatırken ...köle ... hayvan... ve tepeleme gümüş.. lafı beni çok etkiledi neden bilmem... ama kitabın yazarının necip fazıl olduğunu ve onun kim olduğunu bilmiyordum.. resmi vardı sakallı. çok sevmiştim o kadar.

    lise ikinin sonunda edebiyat hocama incelesin diye bir kaç şiirimi verdim. bir kaç iltifattan sonra necip fazıla benziyo çok mu okudun dedi.. bende sadece güldüm o kada. necip fazıl kimdi ne bileyim..

    o yaz kadıköye giden kuzenime necip fazıl ın o ve ben eserini ısmarladım.. ama ben ve o diyerek söylemiştim oda ara ara istediğim kitaba en yakın o ve beni bulup aldı.. bi çırpıda okudum bitti . arvasi hazretlerine ilgim arttı..

    sonra okuduğum eserlerinin listesini ben bile tutamaz oldum. msn de hep necip fazıl ın resmi durur.. herkese dedem derdim.. hala derim.. bir kaç kez rüyama girip bana oğlum diye hitap etti ve bana merak ettiğim bir konu hakkında kitap tavsiyede bulundu.. bende sultan'üs şuara mahlasına ibni (oğlu) eklemesini yaparak kullanmaya başladım ve ibniss de buradan doğdu.. allah ondan ayırmasın inş...

×
×
  • Create New...