Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

***ß!r!c!k***

Üye
  • Content Count

    36
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by ***ß!r!c!k***


  1. Sayın dafne.Bütünü göreyim derken özü görmemezlik olurmu hiç.Yada özü yakalayacağım diye hiç bütün unutulurmu. :)

    Soğumayın, çünkü mühim olan hangi dille söylendiği değildir.Asıl olan bu satırların kimin kaleminden çıkıp geldiğidir.Satırdan satıra dökülen bu cümleler hangi dillerden çıkarsa çıksın Sadırdan sadıra işlemeye devam etmelidir Vesselam...


  2. Oğul,

    İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler.

    Avun oğlum avun.

    Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın.

    Ama:

    Bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarında savrulur gidersin.

    Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.

    Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.

    Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.

    Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.

    Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir.

    Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.

    Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme.

    Sevildiğin yere sık gidip gelme, kalkar muhabbeti itibar olmaz.

    Üç kişiye acı:

    Cahiller arasındaki alime,

    Zenginken fakir düşene,

    Hatırlı iken itibarını kaybedene.

    Unutma ki! Yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

    Haklı olduğunda mücadeleden korkma.

    Bilesin ki; atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.

    "Ey oğul! Artık Beysin...

    Bundan sonra öfke bize, gönül almak sana...

    Suçlamak bize, katlanmak sana...

    Acizlik bize, yanılgı bize, hoş görme sana...

    Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana...

    Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana...

    Ey oğul!

    Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana...

    Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...

    Ey oğul!

    Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz...

    Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.

    Ey oğul!

    Yükün ağır, işin çetin.

    Allahü Teala yardımcın olsun!


  3. -Artık dayanamıyorum, dedi göz. Günde altı-yedi saat TV seyrediyor. TV’-den gelen radyasyon retina tabakamdaki koni hücrelerini mahvetti. Ya kirpiklerim, yıkanmadığından mikroplarla doldu, arpacık hastalığına teslim oldum.

     

    Kulak lâfa girdi.

     

    -Ya ben? Şehrin gürültüsü yetmiyormuş gibi 100 desibelin üzerindeki metalik gıcırtılarla titreşmekten genç yaşta ihtiyarladım. Oysa zarım, orta kulak kemikçiklerim ve korti organım 20-60 desibele ayarlı. Direnecek gücüm kalmadı.

     

    Kısık kısık öksürükler arasında akciğerlerin homurtusu duyuldu:

     

    -Bir de bana sorun arkadaşlar halimi. Sahibimiz günde iki paket sigara içiyor. İncecik nazik zarlarla yapılmış alveollerim, soba borusu gibi simsiyah kurumlarla kaplandı. Nefes alamıyorum, boğulmak üzereyim.

     

    Yanık kokuları sala sala deri geldi:

     

    -Ah kardeşlerim, ya benim derdim. Güzellik uğruna her yaz kızgın güneşlerin altında saatlerce kavruluyorum, neredeyse kansere yakalanacağım.

     

    Dil söylenmeye başladı:

     

    -Yedikleri, içtikleri şeyleri hiç sormayın. En asitli koladan, bin bir çeşit alkollü içkiye kadar beni mahvedecek ve sizleri de öldürecek ne varsa içiyor. Üstelik abur-cubur yiyip komşum dişleri de fırçalamıyor bile. Bakteri yuvasına döndük. Kokuyoruz.

     

    Kaşına kaşına ayaklar lâfa girdi:

     

    -Bütün gün üzerimde şişman birini taşımak ne demek, bana sorun. Üstelik tırnaklarım yıkanmadığından pislik ve mikrop dolu. Mantar hastalığı çekiyorum. Kaşınmaktan yara bere içinde kaldım. Yeter artık.

     

    Beyin konuşmalara katıldı:

     

    -Tefekkür için, Yaratan’ı (cc) bulmak, tanımak için, O’nun rahmetini, şefkatini, güzelliğini ve diğer isimlerini, kâinatta harf harf söküp okumak için yaratılmıştım. Sizler de bana bu konuda yardımcı olacaktınız. Oysaki yalana, düzenbazlığa, kurnazlıklarla haram yollarda menfaat peşinde koşmaya harcandım. Hakkımı istiyorum.

     

    En sonunda kalp, manevî boyutuyla birlikte, ağır ağır adımlarla yanlarına geldi:

     

    -Hepiniz haklısınız. Ama bir de beni dinleyin. Ben manevî yönümle, sonsuza kanatlanıp uçmak için yaratıldım. Rabbimize aşık olmak için varım. Bunun için kâinatı, Yaratan’dan dolayı her şeyiyle sevebilecek kapasitedeyim. Yaratan’a kul olma makamının başında ben gelirim. Ben bir çekirdeğim. Büyüyüp kocaman bir ağaç olabilirdim ki o ağacın kökü iman, gövdesi sevgi, meyvesi Yaratan’a kul olmaktır. Bir de şu halime bakın. Mala, mülke, cismanî zevklere harcandım. Kula kul oldum. Yalancı sevdaların peşinde perişan oldum. Maddî boyutumda ise, yanlış beslenme, sigara ve tembellik yüzünden koroner damarlarım tıkandı, artık yaşamak istemiyorum.

     

    Bütün organlar ayaklanmıştı, sesleri giderek yükseliyordu ki pürtelaş önsezi koşarak geldi.

     

    Arkadaşlar, koca bir kâinat dolusu kızgın kalabalık buraya doğru geliyor. Aralarında kimler yok ki? Etini, sütünü veren koyundan, bir kilo bal için on binlerce çiçek dolaşan arıya, fotosentezle çamurlu bir suyu bir bir kimyevî işlemden geçirip elma, incir, üzüm yapan ağaçlara, bir lâmba gibi hiç durmadan yanarak dünyayı aydınlatan güneşe kadar, karıncadan yıldızlara bütün varlıklar bir ordu gibi buraya geliyorlar. Kızgın ve öfkeli, haklarını almak için geliyorlar. Bize katılacaklarmış.

     

    Bu haber üzerine bütün organlar sahiplerini Rablerine (cc) şikâyete karar vermişti ki yollarını gözleri yaşlarla dolu ümit kesiverdi.

     

    -Durun kardeşlerim. Biraz daha sabredelim. Şikâyetimizi geleceği kesin olan Âhiret gününe saklayalım. Belki bu süre içinde sahibimiz pişman olur, kul olduğunu hatırlar, Müslümanca yaşayıp tövbe eder.

     

    Evet, bu hikâyenin sonu nasıl biter bilinmez, ama bilinen bir şey varsa o da hepimizin verilen nimetlerden teker teker sorulacağı.

     

    Yüce Allah utandırmasın.

     

    AMİN...


  4. Ey yalnızların,kendi başına kalmışların arkadaşı

    Ey mutsuzluğa düşmüşlerin yardımcısı

    Ey yoksulların zenginliği

    Ey zayıfların gücü

    Ey fakirlerin hazinesi

    Ey gariplerin sığınağı

    Ey tek güç ve kudret sahibi

    Ey ihsanıyla tanınan keremi sonsuz Rabbi'm Resulullah ve yakınları hürmetine sıkıntılarımızı gider.

    Ey Rabbim;

    sen sıkıntılarıma karşı hazırlığım, musibetim anında ümidim, yalnızlığımda arkadaşımsın. Gurbetimde dostum, kederli halimde beni ferahlatansın.

    İhtiyacım anında yardımıma koşan; zor anlarımda sığınağımsın.

    Beni korkuların karanlığından kurtaran aydınlığımsın.

    Ey Rabbim,

    sen şaşkınlığımda bana yol gösterensin.

    Biliyorum Rabbim, sen günahlarımı bağışlayan, ayıplarımı örten,sıkıntılarımdan kurtaran,kalbimi sevginle süsleyensin.

    Sen kalbimin hem tabibisin, birlikle yeşert kalplerimizdeki ümit ve neşeyi. Şeytanın hilelerinden uzak eyle, meleklerin hafifliğine kat bedenlerimizi.

    Sen beni yaratmışsın insan yaratanını sevmemezlik edebilir mi hiç?

    Sevgiden öte bu Rabbim, Sana aşığım.

    Sen beni kendine dost seçinceye kadar yaşat

    Ve aşkınla yandığım bir anda canımı al,

    Ki ölüm aşkımın adı olsun............!

     

    !!!... AMİN ...!!!

×
×
  • Create New...