Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

bilal15

Üye
  • Content Count

    38
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by bilal15


  1. N-F-K can kardeşim verdiğin banka hesabına avcılar şubesinden 50 TL yatırdım.Yanlız farklı şube olduğundan dolayı masrafı olduğunu söylediler.Fakat bankamatikten kartsız hesaba masrafsız yatırabileceğimi söylediler bende öyle yaptım makbuzunuda aldım.Yatırdıktan sonra bilgi vermemi söylemiştin bende veriyorum ALLAH'a emanet ol can kardeşler.


  2. Can kardeşler Allah razı olsun çok raatsız oldum, belki yalnış anlaşıldım.Özür dilerim.Şahıs olarak bunları söylemedim insan ,fert olarak söyledim.Yoksa biz kimiz insanların şahsı için söyleyelim.Hakkınızı helal edin biz çok üzüldük rahatsız olduk yalnış anlaşıldık özür dileriz haklarınızı helal edin böyle bir olaya sebebiyet verdiğimiz için pişmanız.


  3. Arkadaşlar meselenin özüne inelim.Mekke'nin fethi Kainatın efendisi(S.A.V)sahabe efendilerimizden birine söylediler Ebu Süfyan 'ı öne getirin o geldiğinde gördü ki kavim kavim sahabe efendilerimiz Mekke'ye giriyor bu nasıl oluyor diye düşündü.Sahabe efendilerimizden biri Nübüvvet peygamberlik dedi.İşte bütün olay burada gizli insanın içinde gönül verdiği bir sevgi olabilir.Fakat o sevgiyi kainatın efendisine feda etmesi gerekiyor .Bu yüzden üstadı ve davasını çok iyi anlamamız gerekiyor.Necip Fazıl'ı üstad yapan şey neydi bunun üzerinde düşünmek lazım bir nazar (Bana yakan gözlerle bir kerecik baktınız.Ruhuma büyük temel çivisini çaktınız.)Bu nasıl bir bağ arkadaşlar bunun üzerinde durmak lazım.Gerisi önemli değil nasıl bir muhabbet efendisi üstad için bir gün diyorki artık ne oluyorsa Necip'ime laf söyletmem.Yunus Emre'nin efendisinin söylediği gibi bizim Yunus'mu artık gerisini siz anlayın.


  4. Allahü Teala hayırlı ve mübarek kılsın bu ilk adımdır ümitliyiz daha nice güzel olayların arkası arkası geleceğine inaçlıyız toplumumuz üstadı ve davasını Allah'ın izliniyle yakında çok iyi anlıyacak kıvılcım tutuştu mübarek olsun.


  5. Arkadaşlar çalışmalarımızı Allah hayırlı ve mübarek kılsın inşaallah.Hepimiz gücümüz yettiğince yardım edeceğine inanıyorum.Kitap dağıtımı konusunda benimde bir fikrim var silivrideki ceza evinde çalışmaktayım.Ceza evinin eğitim birimine kitap bağışı yapabiliriz.Bu konuda yetkili kişilerle görüşüp ceza evinin kütüphanesine bahış yapabiliriz.Dışarıdan kitap bahışı kabul ediyorlar tutukluların büyük bir kısmı okumayı seviyor.


  6. Arkadaşlar bilemiyorum bu dert içimde beni çok meşkul ediyor.Biliyorsunuz yaklaşık herkesin evinde bir televizyon var ve çoğumuz izliyoruz.Sanat ve fikir adına bilmem kaç sanatçı çıkıyor fikirlerini anlatıyor onları izliyorum acaba içlerinde bir güzellik varmı acaba ötelerin ötesi, sanattan bahseden varmı diye ama hep sonuç aynı ,ötelerden bahseden yok böylece üstada özlemim daha çok artıyor.Üstad öyle bir sanatkar ki ötelere bağlanan bir köprü gibi günümüzdeki sanatçı geçinenlerinin ona yaklaşmamaları çok derinden bizi yaralıyor.Allahım onu ve davasını anlatacak insanları çok özledik,yollarını gözlemekteyiz.


  7. Veliahd kardeşim hakkını helal et cevap vermek isterken yanlışlıkla senin sayfanı kopyalımışın bu konu hakkında söylemek istediğim bir gün üstadın ruh kökünden bir sanatkar gelirse gerçek sinemayı onlara gösterecektir.


  8. Diziler şu anda izlenebilecek bir dizi yok bakmayın alışkanlık olmuş mecburen izliyoruz .sonunda da hepsi reyting namına konuyu uzattikça uzatıyor bir şeyin bir yerde bitmesi gerekiyorsa o anda bitirmek lazım bitirmeyince sonunda bütün güzellik gidiyor ve sonunda mecburen kendileri bitiriyorlar mecbur olmasalar devam edecekler bakıyorlar ki gitmiyor bitiriyorlar.Fakat Sinema çok farklı üstadın dediği gibi atom bombasından daha tesirli bir silah bu konu üzerinde çok düşünmek lazım öyle bir sinema eseri düşünün ki diğerlerinin onun karşısında dura bilecek gücü kalmasın güneşin önünde eriyen kardan adam gibi erisin.Üstadın esrleri içinde öyle eserler var nerde onu sinemaya çevirecek cengaver yönetmenler.


  9. sanat veya sanatçıdan bahsederken insanın karşısına gerçek sanatkar çıkıyor insana düşen görev ise ona teslim olmak üstad bu uğurda kendini feda etti sonunda gerçek zenginliği buldu zamanındaki sanatçılar onun eserlerini oynadı ama o mübarek insanın davasını anlayamadılar ve onu yalnız bıraktılar zamanımızdaki sanatçılar gibi öyle bir çığlık atmak istiyorum ki ey kendine sanat adına her şeyi yapmayı uygun gören sanatçılar bir sefer olsun üstadı anlamaya çalışın ki gerçek sanatkarla tanışın eğer bunu başarabilirseniz donup kalacaksınız bu uğurda kendinizi feda etmeyi en büyük şeref bileceksiniz nerde öyle sanatçılar sizi çok özledik her gün sizi arzulamaktayız Allahım gönder bize o mübarek sanatçıları.


  10. Diziler

    Tarık Danişmend

     

    Yıllardır beni rahatsız eden; fırsat buldukça çesitli ortamlarda zaman zaman dile getirmeye çalıştığım bir konuya değinmek istiyorum bugün.Televizyon daha doğrusu DİZİLER…

     

    Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı Star-1, ilk adıyla, İsviçre’den ülkemize yayın yapan Magic Box, Cem Uzan ile Ahmet Özal ortaklığında, 1989 yılında kurulmuş ve yaklaşık bir yıllık deneme yayınının ardından 5 Mayıs 1990’da sürekli yayın hayatına geçmiştir. Sonra onu Flash TV, TeleON, SHOW TV gibi kanalların açılışı takip etmiştir.

     

    Bu tarihe kadar Türkiye’mizde yayın yapan tek kanal, daha cok askeriyenin emir ve denetiminde olan resmi TRT televizyonudur. Özel kanallar yayın hayatına başlayınca, yayıncılık yeni bir iş sektörü olduğundan ve bir ön hazırlık yapılmayıp yeterince eleman yetiştirilmediğinden haliyle kanallar arasında rekabet ve çalışanların yüksek maaşlarla transferi baslamıştır, tıpkı spor klüplerini andırır şekilde. Yayın içeriği hususunda ise ekranları başındaki seyircileri kapmak, reytingleri tavan yapmak, sırf cepleri doldurmak adına bizim kültüre uyup uymadığı hiç düşünülmeden, hiçbir değeri gözetmeden herşey mübah anlayışıyla yabancı yayınları aynen aktarmalarına göz zumulmuştur. Örneğin meşhur Brezilya dizileri gibi…

     

    1994 yılında her ne kadar resmi bir denetleme kurumu olan Radyo Televizyon Üst Kurulu, kısaca RTÜK, kurulmuş olsa da yukarıda belirtiğimiz gibi temelde hazırlıksız bir geçiş olduğundan bu devlet kurumunun uyarı ve kapatma cezaları bu sınır tanımayıp değerleri yıkan yayınları kontrol ed(e)memiş, çoğu özel kanallar, daha doğrusu medya patronları, mantar misali yeni türemiş zengin birkaç aile, buldukları kanun boşluklarını kötü kullanıp kısa sürede kendilerini, daha seyretme kültürünü tam edinenemiş olan halka benimseterek tabiri caizse “Halk seyrediyor, ben de yayınlıyorum” anlayışıyla kendi aralarında bu toplumun ahlaki düzleminde bir ekonomik yarışa, pastanın en büyük dilimini kapma savaşına girişmişlerdir.

     

    İlk yıllarda, ithal pembe diziler ve önemli futbol müsabakalarıyla seyirci ekran başına çekilmeye çalışılmış sonra magazin proğramları da devreye sokulmustur. Böylelikle istisnasız her evin başköşesine diskolar, meyhaneler, gazinolar, futbol sahaları kurulmuştur. Büyük şehirlerdeki evlerden tutun da anadolunun en ücra köşesindeki herhangi bir köydeki herhangi bir eve kadar bu yıkımdan hemen hemen her ev payına düşeni almıştır. Eğitim ve öğretim kurumlarıyla ailelerin çocuk yetiştirme hususundaki donanımlarının eksikliklerinden dolayı daha gece klübünün adını duymayan gençler ve televizyon seyretme bilincine sahip olmayan aile bireyleri bu fırtınaya kendilerini çok çabuk kaptırmışlardır. Tıpkı bulanık suda saklı timsahın göremeyip onun üzerine basarak suyun karşı tarafına geçmek isteyen birinin biraz sonra olacak olanlardan habersiz olduğu gibi, öyle hazırlıksız, öyle ani ve öylesine tehlikeli bir oyunun içinde bulmuşlardır kendilerini…

     

    Magazin proğramlarının tutması ve halkın onu ahlaki bazda kabullendiğinin sezilmesinin ardından, akıllara “Brezilyalılar dizi yaparda biz yapamaz mıyız?”, “Neden yerli dizi değil de yabancı dizi” yaftaları yapıştırılarak doksanlı yılların bitiminde bir sonraki ve asıl safha olan ahlakı çökertme, aile birimini dinamitleme safhasına geçilmiştir. Gece klüplerinde adlarına sanatçı denilen bu kültüre yabancı, bir o kadar da bu kültürden bihaber yetişmiş olan bir takım belirsiz insanların yaptığı şeyler artık aile bireyleri arasında yaşanan normal şeylermiş gibi dizilerin konularını teşkil eder olmuştur. Örneğin; bu geleneğe ait çay, kahve ikramının yerini kadehler almış, ilişkiler; şehvet, kadın, erkek, aldatma, ihanet, dolandırma, kandırma kokar olmuş ve namus mefkuresi ayaklar altına alınarak, zinanın adı ‘kaçamak’, ‘çıkmak’ olmuştur. Yıllarca bu yaşananlara “seyirci “ olan ve “seyirci” kalan yetkililer, anneler, babalar magazin ve dizilerle büyüttükleri çocukları, ekranlarda görüp, onlarla büyüdüklerini uygulamaya geçince dizlerini dövmeye baslamışlar fakat çok geç kalmışlardır. Bir kere ocaklarına ateş düşmüş, yuvaları yangın sarmış; alevler başını alıp gitmiştir. Evlilik, evciliğe dönüşmüştür.

     

    Böylelikle savaş meydanlarında yenilmeyen bir milletin torunları bir siyah kutunun içinde can çekişir duruma düşmüştür. Kale içten fethedilmiş; değerini bilmediği „değerleri” çalınıp onu ayakta tutan ahlak gibi en ulvi hazinesini kaybeder olmuştur.

×
×
  • Create New...