Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
kurşunkalem

Aşk

Recommended Posts

Öyle bir arzum var ki, bu arzuyla Allah'a yalvarabilseydim tüm günahlarım bağışlanırdı.

Bu arzuyla dua edip istesem, vahşi hayvanlar merhamete gelir, insanlara zarar vermekten vazgeçerlerdi. İsterdim ki yüreğimi bir bıçak ile yarıp açsınlar, onu içine yerleştirsinler, sonra da göğsümü kapatıp diksinler. Böylece hep yüreğimde kalsın diriliş gününü başka yerde değil, orda beklesin, ben yaşadıkça o da yaşasın, kabrin derin karanlığına girdiğimde de yine kalbimin içinde kalsın...

Diyen, aşık bir delikanlı .

 

Sînene aşk ile elifler kes

Bilsin ol servi sevdiğin herkes

 

Diyen, Baki...

 

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda taşıyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemzsin.

Diyen, Atilla İlhan...

 

Mona Rosa, şiiriyle hiç akıllardan silinmeyen, Sezai Karakoçun aşkı....

 

Aşiyan-ı Murgi dil-i zülf-i perişanundadur

Kanda olsam ey peru,gönlüm senun yanundadur.

Diyen, Fuzuli

 

Aşka uçarsan kanadın yanar

Aşka uçmazsan kanat neye yarar...

 

Diyen,Mevlana

 

Leyle ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha, Zühre ile Tahir aşkları, daha binlerce, milyonlarca yaralı kalpten gelen sesler, hep bize yaşatır giden, ya da gelen, ya da gelmiş olan sevgiliyi bağrımızda velhasıl.

Hiç unutmayız..Unutmamak içinde azmederiz adeta.

 

Gül gül dedi bÜlbül gÜle

Gül gülmedi gitti

Bülbül güle gül bülbüle

Yar olmadı gitti.

 

Diyerek aşkın imkansızlığını yaşasak da unutmadan, bir sine de inlemesi vardır ki aşkın sesinin ,hiç mi hiç susturulmaz.Bülbülün bağrına oturan kan da gülün renginden gelir ki bülbüle hep lakayt kalmıştır gül..

 

Aşk konusunda yazılan çizilen o kadar şair sözü, o kadar yaşanmış aşk destanları vardır ki, her birini okuduğunuz da, canınızdan can gider, kalbinizden bir parça kopar. Ruhunuz yanar, tutuşur, kavrulur, göz görmez, kulak işitmez, mantık susar. Duyulan,bülbül sesi olur işitilir derinden, sadece sevgilinin adıdır kulak da kalan, kimse bilemez,dilde de, kalpte de olanı. Feryad edersiniz ki kimse bu çığlıkları da duymaz zirveler de bağıra, bağıra. Tek isim gezinir, dilde de.

Sen bana ne yaptın sorusunun yerine, benim yüzümden ne hale gelmişsin. Cümlesini duymak istese de sevgili, cevabını hiç vermez giden, duymaz bile. Belki, söylenen sözleri, kendini paralarcasına edinilen dualarla olan yakarışları, duyulmaz sevdalı yüreğin...

Gelmez, gelemez belki,

belki yanında da değildir, lakin herkesin gördüğü yerdedir, ya da kendi omak istediği yerde giden hercai. Ama sevgilinin yanında değildir artık...

Nasıl doğmuştur bu aşk insanın içinde, nasıl bir güce maliktir ki susturur tüm dünyayı önünde de, sadece yaşar bir yürek de gizlice.

Aşk adına yazılı ne varsa yaşar insan kendi bünyesinde, gitse de sinede hep bir yerde, en kuytu yerde belki bir gün, belki bir asır, belki bir ömür yaşayıp durur bir gönülde.

İnsan çoğu zaman düşünür ki Onla doğdum, büyüdüm, olgunlaştım, sanırım öleceğim ama hiç ölmez,hatta alışmıştır bile yokluğuna. Kapı çalınır O dur, telefon çalar bir ihtimal belki o ses, lakin hiç gidenin döndüğü görülmemiş, duyulmamıştır. Ziyan gibi yaşanır ömür,istesek de, yok desek de onadır kimi zaman her söz, her kelime .

İnsanoğlunun kendine özgü sevgi aşk yöntemi, kişiye göre öylesine değişir ki, bazen külli iradenin dışına çıkar ve neticede onarılmaz yaralar açılır, akıbeti düşünmeden insan bir ömrü heba edebilir.İşin aslı böyle olmaması kanaatindeyken şunları belirtmek gerekir.

Herkes aşık olabilir elbette ki, Mevla teala hazretleri tamamen kullarını bu donanımla da yaratmış, lakin elden gidecek sevgilere değil, haddi zatında asıl aşkın kendine verilmesi gerektiğini, verilmediği takdirde de suçlunun kimse olmadığını, bize, yaşanan hazin neticelerle hayat dersi tarzında bildirmiştir.

Kısacası aşk vardır olmasına da, ehli olmayanın elinde aşk olmaktan çıkıp, tam bir hicran yarası açar sinelerde ve;

Baharın gülleri açmış yine mahzundur gönlüm.

Etrafa neşeler saçmış beyhude geçti bu ömrüm.

Ah gülemem hiç gülemem öyle sırdır bu gönlüm.

Kimselere söyleyemem ah bu gönlüm..

 

Dizeleri ile bir sonbahar hazanı esip durdurur gönüllerde.

Der ve devamında şunları yazmak isterim..

 

Asıl teması aşkın:

 

Aşk, Rahmeti sonsuzun, insanoğluna gelip ulaşan en gizli lütuflarından biridir. Aşk, bir nüve, bir çekirdek olarak hemen her fertte bulunur. Şartların elverdiği ölçüde de o çekirdek ve tohum, ağaçlar gibi dal-budak salar; çiçekler gibi uyanır ve meyveler gibi, başlangıç ve sonu bir araya getirerek, tekâmül halkasını tamamlar.

 

Aşk, bir duygu olarak göz, gönül ve kulak menfezlerinden insanın iç âlemlerine akar; vuslata dek de, bir baraj gibi şişer, bir çığ gibi büyür ve bir alev gibi insanın her yanını sarar. Aşk vuslatla noktalanınca, her şey durgunlaşmaya yüz tutar; ateş söner, baraj boşalır, çığ da dağılır gider... Aşkın sözlerle anlatılması oldukça zor, hatta imkânsızdır. Bu itibarladır ki, aşk adına anlatılan şeylerin büyük bir kısmı, onun dışa aksetmiş eserleri olmadan öteye gitmez. Zira o, bir hâldir ve onu beyan edecek dil de, sadece âşıkın kendisidir.

 

Âşık, Hak sevgisini mezhep edinip ömrünü hayret, hayranlık ve sevdiğine karşı takdir hisleriyle donatmış öyle bir sermesttir ki, ihtimal ancak Kıyamet Sûru'yla kendine gelebilir.

 

Âşık, fevvâre gibidir, dâima içinden kaynar.

 

Fânilik elemini dindirecek, hazanla oturup kalkan ruhların ızdırap ateşini söndürecek tek bir şey vardır, o da hakikî aşktır. Evet, yıllardan beri bütün dertlerimize, onulmaz zannettiğimiz hastalıklarımıza, korku ve endişelerimize, kargaşa ve buhranlarımıza yegâne çare ve biricik devâ ancak aşktır.Allah aşkıdır.

 

Nesiller, ilim-irfan ve günümüzün kültürüyle ihyâ edilmeye çalışılırken, onların gönüllerine, az dahi olsa, aşk kıvılcımlarını saçmadığımız takdirde, hep eksik ve kusurlu kalacak ve kat'iyen cismanîliklerini aşamayacaklardır.

 

Öyle ise son söz olarak diyebiliriz ki :

 

Aşk güzel şeydir yaşanılır, yaşatılır ki yaşayan gönüller hep bahtiyardır. Fakat asıl maşukunu bulamayan dünyevi aşıkların hepsi yamandır ve insan da olunmadık yaralar açar.

Baki kalan ancak sensin ey baki.Baki kalan ancak sensin ey baki. Deyip, ukbaya verilen gönül ile zannediyorum ki dünya da işimiz daha da kolay, daha da verimli olacak, en nihayetin de bir ömrü bu istikamette daha iyi geçirme fırsatını ıskalamadan, baharlarla dolu bir nevbahar ile geçireceğiz ömrümüzü.

Mevla, daha sonrasın da Kerimdir diyerek de tevekkeltüalallah sırrı ile sabır sığınağın da,daha fazlası ile nasipleneceğiz....

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Fakat asıl maşukunu bulamayan dünyevi aşıkların hepsi yamandır ve insan da olunmadık yaralar açar. "

 

güzel bir yazı idi vesselam

gönlünüze sağlık

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gerçekten başarılı, değme yazardan çıkmış gibi, maşallah.

 

Bahse gelince, ben konuşmamayı yeğliyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...