Çeçenya Bizim Anavatanımız...

[Hareket Merkezi 0]

1994-Archoymartan-ÇEÇENYA * 1994-Slipsovskaya-İNGUŞETYA

 

 

Çeçenya bizim anavatanımız...bu gerçeği hiçbir güç değiştiremez...İster başında Ramzan Kadirov olsun...isterse Ahmed Zakayev...İster Doku Umarov..isterse bir başkası...Çeçenya ister özerk olsun...ister bağımsız...Bu konuda en son söz söyleyecek olan 1865 de o güzelim toprakları terkedenlerin ( isterseniz sürgün değin) torunları olan bizleriz.Söz sahipleri ise Çeçenya ' da ölenlerin çocukları ve halen orada yaşayanlardır,Çeçen halkıdır...diye düşünüyorum. Ben Çeçenya'nın herşeyden önce BARIŞ ve HUZUR içerisinde ve sonsuza kadar yaşamasını arzu ederim.Ayrıca, sanatta, bilimde, sanayi de ekonomide, kültür de, turizm de hep en önde olmasını arzu ederim ve tabi ki bir TÜRK VATANDAŞI olarak Türkiye için olduğu gibi Çeçenya için de BAĞIMSIZ,LAİK,DEMOKRATİK CUMHURİYET arzu ederim.Ama bu arzu, içinde yaşadığımız vatan için bir koruma görevi olarak dururken Çeçenya için bir temenni olarak kalacaktır.

1994 Aralık ayı öncesi -yani savaş başlamadan önce- Rusya Parlamentosu Eski Başkanı-HASBULATOV ile DUDAYEV arasında Çeçenya' nın geleceği konusunda yaşanan tartışma karşısında tavrım şöyle olmuştur : Bizler Çeçenya' ya buradan bakan insanlarız, bir bütün olarak bakmalıyız.. HASBULATOV ya da DUDAYEV arasında seçim yapmak bizim işimiz değil,bize düşen ÇEÇENYA ile RUSYA rasında çıkabilecek muhtemel bir savaşın çıkmaması, çıkması halinde bir an önce durması için uğraş verilmesi ve insani yardımlarda bulunmak gerektiği şeklindeydi.Gelinen süreç bu tavrı doğrulamıştır.

Özerk Cumhuriyetlere de ayrılma hakkı tanıyan Sovyet Anayasasını lağveden yasadan doğan hakkın uluslararası hukuk zemininde mücadele ile kazanılması pekala mümkün iken bunun yerine savaşın tercih edilmesi de -bize göre yanlış da olsa- halkın büyük çoğunluğunun verdiği karara uygun olduğundan saygı duyulmalıydı.Saygı da duyuldu. Farklı şekillerle de olsa pek çok insan Çeçen savaşını destekledi.MASHADOV-LEBED arasında imzalanan anlaşma ile güçlenen "bağımsızlık" ın yine uluslararası zeminde güçlendirilmesi yoluna gidilmesi gerekirken maalesef bu şans da hoyratça harcanmıştır.Pek çok sebeple birlikte asıl olarak Çeçenlerin birlik olamaması de facto (fiili) tanımanın de juro ( yasal) hale gelmesinin önünü tıkamış ve Rusya nın Çeçenya yı işgal etmesinin önü açılmıştır.İşgal sonrası “uyum”lu çalışacak kadroların desteklenmesi doğal bir sonuçtur.

8 Mart 2004 de Mashadov'un ölümüne dair İstanbul Fatih te bir otelde düzenlenen Basın Açıklamasında ben de dinleyici olarak bulunmuştum.Konuşmacılardan birisi Kadirov dan bahsederken "ırz düşmanı çeçenler" ibaresini kullanınca tepki göstermiştim ve demiştim ki “Kadirov ‘u beğenmeyebilirisiniz, bu normaldir.Rus yanlısı diye eleştirirsiniz bu da normaldir.Ama “ırz düşmanı” demek “ ırz düşmanı çeçenler” demek yanlıştır demiştim.Konuşmacı da “evet heyecanla söyledim, amacı aşan sözlerdi “diyerek özrünü dile getirmişti. Facebook’ ta Ramzan Kadirov’ u köpek biçiminde tasvir eden resmin gurubumuza konulmasına , aynı şekilde Ahmet Kadirov’ un heykeline çıkarak çektirilen bir fotografın da grubumuza eklenmesine tepki gösterdim.

Hatta bu tavırlarım nedeneiyle “Kadirovcu” olarak nitelendirildim.Eleştiri sınırlarını aşan yazılara muhatap kaldım.Hatta iş o boyuta getirildi ki benim Çeçenya ya gittiğim televizyona çıktığım ve Kadirov lehinde konuşmalar yaptığım bile söylendi.Facebook ta aleyhime site bile açıldı.

Kadirov aleyhine söz söylemememin ve söyletmememin nedeni Kadirov’ u tanıdığım ya da sevdiğim ya da herhangi bir organik ya da sempatik bir ilgim ya da bağım olduğu için değil , Amerika tarafından işgal edilmiş bir ülkenin (Irak) başına getirilen ve Devlet Başkanı olarak nitelenen Talabani gösterilen saygı kadar Çeçenya Devlet Başkanına da benzer saygının gösterilmesi gerektiğine ilişkin düşüncemdi. O günden bu güne Kadirov a olan mesafemde hiç bir değişme olmadı.Zakayev’ in de ne söylediğini takip etmeye çalıştım, Umarov’ un da. Çeçenya daki gelişmeleri de takip etmeye çalıştım.Gelinen bu noktada Çeçenya ya bir bütün olarak bakma anlayışımda bir değişme olmadı. Kaldı ki bu tavrın doğruluğu her geçen gün daha bir netlikle ortaya çıkmaktadır.

Bir yılbaşında noel baba kıyafeti giymesini islamiyet dışındaki din ve inançlara da saygılı olduğunu gösterme çabası olarak yorumladım. Avrupa’ nın en büyük camisinin Grozni’ de yapılması nı da – Avrupa’ nın en büyük tiyatro ve konser salonunun da Grozni’ ye yakışacağını düşünerek -Çeçenya’ nın “köprü” misyonuna uygun akılcı bir yaklaşım olarak değerlendirdim.

Tüm eleştirilecek yönlerine rağmen şehrin yeniden imarı da takdir edilmelidir. Mültecilerin yeniden vatanlarına davet edilmesi de... Diasporada yaşayan Çeçenleri gelip yerinde görmeleri ve ona göre değerlendirme yapmaları için Çeçenya ya davet de....Bunlar güzel yaklaşımlar.Ancak , evlerine yeniden kavuşmak isteyenlerin çektiği sıkıntılar, insan haklarına aykırı durumlar, halen katedilecek yolun kısa olmadığını gösteriyor.Muhalif lere suikast yapıldığı iddiaları , sırf yaşayışları beğenilmedi diye kadınların baskı altına alınması , bu tür davranışların hoşgörülmesi, cesaretlendirilmesi ve benzeri durumlar ne geçmişte, ne şimdi ne de gelecekte bizlerin hoşgörebileceği , görmemezlikten gelebileceği hususlar değildir.

Topu topu 1 milyon nüfusa sahip bir halkın yaklaşık kırkbeşbini çocuk olmak üzere dörtte birinin ( ikiyüzellibin) hayatını yitirdiği, sakat kaldığı , bir o kadarının başka ülkelere, bölgelere sığınmak zorunda kaldığı Çeçenlerin yeniden toparlanarak yeniden kurdukları Çeçenya Devletini ve onun kadrolarını ve başkanını ( Ramzan Kadirov) tanımamazlıktan, görmezlikten gelmenin de reel duruma gözleri kapamaktan başka bir iafadesinin olmadığına inanıyorum. Yetmiş yıldan fazla SOVYET yönetiminde Rus halkı ile iç içe yaşayan Çeçenlerin ,yaralarını sararken bir süre önce savaştığı Rusya’ dan destek görmesi karşısında “İşbirlikçi Çeçenler” yakıştırması yapanların şu an halihazırda Çeçenya da faaliyette bulunan Türk inşaat şirketlerinin ve çalışan 1000’ e yakın Türk işçisinin varlığı karşısında hangi sıfatı kullanacaklarını da doğrusu merak etmekteyim.

Asya ile Avrupa arasında , Hristiyan alemi ile İslam alemi arasında bir “KÖPRÜ” olarak nitelendirilen Laik, demokratik ve bağımsız bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ nde yaşıyor olmak sanırım bizler için (1864 sürgünzedelerinin torunları olarak) bir şans olsa gerek. Doğuda aynı köprü misyonunun genelde Kafkasya özelde ÇEÇENYA’ ya yüklenebileceğini görmeliyiz.

Yönetimler, yöneticiler gelip geçicidir.Diasporanın kendi dil ve kültürüne bağlı kalarak yaşayabilmesinin , gelişebilmesinin olmazsa olmaz koşulu anavatanla her türlü bağın güçlendirilmesi ve bu bağlılığın yöneticilerin görüş ve kişiliklerine bağlı kalınmadan güçlendirilebilmesidir. DİL , TARİH, KÜLTÜR, TURİZM, EKONOMİ alanında diasporada yaşayan Çeçenler ile Çeçenya arasında köprüler kurulmalı ve her geçen gün bu köprüler güçlendirilmelidir.

Gelinen süreçte daha düne kadar kadar Kadirov’ u “ hain” ilan edilenlerin büyük bir kısmının şimdi ona “ kahraman” demek için yarışacağına kuşku yoktur. Biz ise geçmişte Kadirov’a ve ekibine “ hain” demediğimiz gibi şimdi “kahraman” da demiyoruz.Sadece mevcut durumu bir gerçeklik olarak görüyor ve Devlet Başkanı olarak tanıyoruz. Öte yandan diasporası ve anavatanda yaşayanlarıyla bütün Çeçenlerin( Waynakhların) birlik ve bütünlük içerisinde hareket etmeleri halinde Çeçenya ve Çeçenler için en sağlıklı çözüme ve aydınlık geleceğe kavuşacaklarına da inanıyoruz.

 

www.cecenler.net

www.hareketinsesi.com

[A.Rahman 11]

mandaseverler burayada sızmış.

[kırkgeçit 0]

Yavuz Bülent Bakiler beni çok şaşırttı !

[A.Rahman 11]

Yavuz Bülent Bakiler beni çok şaşırttı !

 

 

kimleri şaşırtmadı..

 

 

Aynı şeyi Hamas'tan Meşal rusların elini sıkmakla yaptı..