Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Rönesans

Zaruret Halinde Haram

Recommended Posts

Ademoğlunun karşılaştığı zaruretler,zorluklar haramları mübah yapar mı? Yoksa şartlar ne olursa olsun haramdan kaçınmak mı lazım.....Vesselam

Share this post


Link to post
Share on other sites

bunun cevabını sizden daha iyi(!) bilen(!) birinin bu sitede mevcut olmadığını düşünüyorum,

vesselam

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Durduğumuz noktada inançlarımızın eskidiğini, yabancılaştığını hiç tecrübe etmediniz mi? En acı kayıp budur: Gerilemiş ruhların mütemadiyen tavizler vererek hayatla, zaruretle uğraşmaları...."

 

Filozofun öğüdü bütün hayatımızda tahip edeceğimiz en esaslı metoddur: "Uzun yolu seçiniz..."

 

(Ya Tahammül Ya Sefer - Mustafa Kutlu)

 

 

...

Bu yönelişte helal ve haram ölçüleri de değişmeye başlamıştı. Daha önceleri helal, haram ve bu ikisi arasında yer alan şüpheliler vardı. Söz konusu değişim ile şüphelilerin hepsi helal kabul edilmiş ve bazı haramlara şüpheli gözüyle bakılmaya başlır olmuştu!..

 

...

İslamın ve yaşanan hayatın kendine özgü gerçekleri vardı.Bu gerçeklerden ödün, bu doğrulardan taviz verilerek yaşanacak olan mutluluklar, hiç kuşkusuz ki ebedi hayata uzanmayan kısa ve yalan mutluluklar olacaktı.

 

Oysa Müslümanlar, ezeli olmasalar da ebedi olduklarını bilen ve bu anlayışla her güzel şeyin ebedi boyutlarına talip olan, talip olması gereken insanlardı. Dünyevi bedenleri fani olsa da ruh ve ruha ait tüm yüce duygularıyla bu ebediyete yönelen fani dünyada dahi ebediyetle ilgili amellerde bulunan bir fıtrarta sahiplerdi.

 

O halde hangi Müslüman bu koskoca ebedi hayatı ve bu ebedi hyata ait doğruları göz ardı ederek dünyevi bir mutluluğa talip olbilirdi ki!..

 

...

Onlar din ve davaları için, dünyalarından ve dünyalıklarından taviz veriyorlardı.Günümüzde Müslüman olduğunu iddia eden bir çok şaşkın gibi dünyaları için dinlerinden taviz vermiyorlardı!..

 

...

 

Bu alıntı da farklı bir kitaptan.. Bu kelimeleri sarfetmek, hakkımız da, haddimiz de olmadığından, kopyala-yapıştır düşer bize.

 

Asrımızda müslüman, hayatın her safhasında, zaruretleri ile pirensipleri arasında bocalama yaşamaktadır. Tavır ne olmalıdır, hududu nedir, niyet ne derece sağlam kalabilmektedir, neticesinde mağfiret var mıdır... Günümüzde bu bocalayış daha mektep çağında başlamakta, genciyle yaşlısıyla hayatın sonuna kadar devam etmekte.

 

Ve ne yazık ki görünen o ki, fert fert verilen tavizler; çatlakları uçurumlara dönüştürmekte ve coğrafyamızda kimliğimize yabancı bir ara nesil yetişmekte.. Takva sahipleri elbet müstesna. Ama sokaklar, televizyonlar, sinemalar, okullar şahittir ki, cemiyet; yani bizler, kürek çekmek şöyle dursun, bu akıntıya kendimizi bırakmış, sürüklenişimize gözümüzü, kulağımızı tıkıyoruz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bunun cevabını biz veremeyiz. Ancak Ehl-i Sünnet alimleri cevap verebilir. Kendimiz düşünmeye kalkarsak doğru yaptığımızı zannedip hataya düşeriz.

Aşağıda kaynaklarıyla birlikte Ehl-i sünnet alimlerinin bu konu hakkındaki nakillerini okuyabilirsiniz.

 

http://www.dinimizislam.com/mobile/detay.asp?Aid=5270

Zaruret ve haram

 

Sual: (Herhangi bir şey almak için zaruret varsa, bankadan faizle kredi çekmek caiz olur) deniyor. Hâlbuki faizle kredi çekmek de haramdır. Haram işlememek için, bir başka haramı işlemek nasıl caiz olur?

CEVAP

Bu kıyas, dinimize aykırıdır. Bir şey zaruret mi, değil mi, o ayrı şeydir. Eğer zaruretse, zarureti giderecek kadar işlenen haram caizdir. Bunun aksi asla iddia edilemez. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Zaruretler, haramlığı ortadan kaldırır) buyuruyor. Aynı anlamda, Mecellede bir madde vardır:

(Zaruretler, haramları mubah kılar.)

 

Demek ki bir işi yapmak zaruretse, o işi yapmak haramlıktan çıkıyor. Burada önemli olan o işin zaruret olup olmadığını tespittir. Bir iki örnek verelim. Din kitaplarındaki ifadeler şöyledir:

 

Bahr kitabında diyor ki: (Muhtaç olanın faizle borç alması caizdir.) Fakat buna da faizle ödünç vermek haramdır. Nafakası olmayıp, bulamayanlara muhtaç denir. İslamiyet, bu ihtiyacı zaruret kabul etmektedir. [Eşbah] (S.Ebediyye)

 

Etkili olduğu tecrübeyle bilinen haram maddeleri, zaruret halinde ilaç olarak kullanmak haram olmaz. (Redd-ül-muhtar)

 

Erkek doktorun, kadının avret sayılan yerlerine bakması caiz değildir; fakat kadın doktor bulunmazsa, hastalık tehlikeli veya çok ağrılıysa erkek jinekologa da gidilebilir. (S. Ebediyye)

 

Açlıktan ölecek kimsenin, leş yemesi caizdir. (Hindiyye İslam Ahlakı)

 

Buharideki hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, haram olan şeylerde, size şifa yaratmamıştır) buyurulmuştur. Bunun manası, şifası olduğu tecrübe edilen haram maddeler, ilaç için helal olur, demektir. Nitekim susuzluktan ölecek kimseye, ölümden kurtaracak kadar şarap içmek helal olur. Haram olan şeyde, şifa bulunması, mütehassıs olan müslüman bir doktorun söylemesiyle anlaşılır. Yalnız, domuz eti ve yağı, şifası bulunsa da, ilaç olarak da kullanılmaz. (Redd-ül muhtar - Tam ilmihal)

 

Demek ki, bu vesikalardan da anlaşıldığına göre, zaruret olunca haram mubah hale geliyor, haramdan kurtulmuş oluyoruz.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bunun cevabını biz veremeyiz. Ancak Ehl-i Sünnet alimleri cevap verebilir. Kendimiz düşünmeye kalkarsak doğru yaptığımızı zannedip hataya düşeriz.

Aşağıda kaynaklarıyla birlikte Ehl-i sünnet alimlerinin bu konu hakkındaki nakillerini okuyabilirsiniz.

 

http://www.dinimizislam.com/mobile/detay.asp?Aid=5270

Zaruret ve haram

 

Sual: (Herhangi bir şey almak için zaruret varsa, bankadan faizle kredi çekmek caiz olur) deniyor. Hâlbuki faizle kredi çekmek de haramdır. Haram işlememek için, bir başka haramı işlemek nasıl caiz olur?

CEVAP

Bu kıyas, dinimize aykırıdır. Bir şey zaruret mi, değil mi, o ayrı şeydir. Eğer zaruretse, zarureti giderecek kadar işlenen haram caizdir. Bunun aksi asla iddia edilemez. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Zaruretler, haramlığı ortadan kaldırır) buyuruyor. Aynı anlamda, Mecelle’de bir madde vardır:

(Zaruretler, haramları mubah kılar.)

 

Demek ki bir işi yapmak zaruretse, o işi yapmak haramlıktan çıkıyor. Burada önemli olan o işin zaruret olup olmadığını tespittir. Bir iki örnek verelim. Din kitaplarındaki ifadeler şöyledir:

 

Bahr kitabında diyor ki: (Muhtaç olanın faizle borç alması caizdir.) Fakat buna da faizle ödünç vermek haramdır. Nafakası olmayıp, bulamayanlara muhtaç denir. İslamiyet, bu ihtiyacı zaruret kabul etmektedir. [Eşbah] (S.Ebediyye)

 

Etkili olduğu tecrübeyle bilinen haram maddeleri, zaruret halinde ilaç olarak kullanmak haram olmaz. (Redd-ül-muhtar)

 

Erkek doktorun, kadının avret sayılan yerlerine bakması caiz değildir; fakat kadın doktor bulunmazsa, hastalık tehlikeli veya çok ağrılıysa erkek jinekologa da gidilebilir. (S. Ebediyye)

 

Açlıktan ölecek kimsenin, leş yemesi caizdir. (Hindiyye – İslam Ahlakı)

 

Buhari’deki hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, haram olan şeylerde, size şifa yaratmamıştır) buyurulmuştur. Bunun manası, şifası olduğu tecrübe edilen haram maddeler, ilaç için helal olur, demektir. Nitekim susuzluktan ölecek kimseye, ölümden kurtaracak kadar şarap içmek helal olur. Haram olan şeyde, şifa bulunması, mütehassıs olan müslüman bir doktorun söylemesiyle anlaşılır. Yalnız, domuz eti ve yağı, şifası bulunsa da, ilaç olarak da kullanılmaz. (Redd-ül muhtar - Tam ilmihal)

 

Demek ki, bu vesikalardan da anlaşıldığına göre, zaruret olunca haram mubah hale geliyor, haramdan kurtulmuş oluyoruz.

 

Bende aynı linki yazacaktım selametle....

Share this post


Link to post
Share on other sites
bunun cevabını sizden daha iyi(!) bilen(!) birinin bu sitede mevcut olmadığını düşünüyorum,

vesselam

 

neyi ima ettiğinizi anlamadım w racer...ne konuşacaksınız açıkça mertçe söyleyin..öyle iğneleyici laflarla konuşacak kadar samimi olduğumuzu düşünmüyorum...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hemen anlatalım efendim:

Bir kişi herhangi bir yerde ALLAH(c.c.) kelamının geçmesini kendi şahsi fikirlerine dayanarak tahammül edilebilir görmüyorsa, bu hususta kendini fetva mercii olarak kabul edebiliyorsa yukarıda ki soru zannımca o kişi için çok kolay ve basitçe olur.

 

 

Evet samimide değiliz, olmamızda beklenemez

Zira ben deniz idrakden yoksun saftirik sıradan bir insan siz ise zamanımızın şeyhülislamı...

...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konuyu açan şahsın bir cevabı yok mudur?

 

Bir de,

Erkek doktorun, kadının avret sayılan yerlerine bakması caiz değildir; fakat kadın doktor bulunmazsa, hastalık tehlikeli veya çok ağrılıysa erkek jinekologa da gidilebilir. (S. Ebediyye)

meselenin doktor açısından durumu nedir? Doktorun, hastanın zaruriyetini bilemeyeceği, sorgulayamayacağına göre, doktor için bu durum bir zaruriyet mi sayılır? Yani herhangi bir doktorun hemcinsi olmayan, herhangi bir hastalığa müptela herhangi bir hastayı tedavisinde hüküm nedir?

Share this post


Link to post
Share on other sites

arkadaşlar zaruri durumun şartları İslam dini bünyesinde mevcuttur. bir husus başta peygamber efendimiz sav, ashabı kiram ve onların uygulamalarını referans kabul eden ehli sünnet alimleri tarafından tatbik edilmişse o meseleyle alakalı bir ruhsattan bahsedebiliriz. bunun en önemli örneklerinden biri hz. ammar bin yasir ra ın başından geçen olaydır. müşrikler gırtlağına kılıcı dayadılar, sesi kısık kısık boğuk boğuk çıkıyordu, o durumda müşriklerin istediğini söyledi ve ağlayarak rasulullah sav in huzuruna geldi olayı anlattı. Peygamber Efendimiz sav de yine aynı olay başına gelirse aynısını yap dedi ve ammar ın (r.a.) ilikleri de imanla doluydu buyurdu.

 

şimdi günümüzde bu mevzu çok istismar edilmekte neden, çünkü müslümanların hedefleri değişti. müslümanların önüne hedef olarak zengin olmayı makam mevki sahibi olmayı koydular. bu da müslümanların hoşuna gitti. bu paralelde bir yerlere gelmek için yalan da söylediler, rüşvet de verdiler, başlarını da açtılar, kadınlar erkeklerin erkekler kadınların ellerini sıktılar, aynı uygunsuz ortamlarda bulundular, vs... makam mevki için.

 

peki buna İslam dini içinden örnek gösterebilecek var mı?

 

yok yok yok...

 

kimse alınmasın gücenmesin, kendini de kandırmasın. bu din bugünkü şartlarda da dört dörtlük tatbik edilebilir ve edilmiştir. buna örnek de 20. yüzyılda hem de küfrün kuduz dişlerini müslümanlara geçirmek için elinden geleni yaptığı bir devirde hz. mahmud sami ramazanoğlu ks hayatının her anında sünneti tatbik etmiş ve bu şartlar altında da İslamın yaşanabileceğini bizlere göstermiştir.

 

Allah rasulu sav bir hadisi şeriflerinde "bu din garip geldi garip gidecek, ne mutlu o gariplere" buyurmuştur.

 

Allahu Teala bizlere de o gariplerden olmayı nasip eylesin inşallah...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...