Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
kırkgeçit

Kırgızistan'da Neler Oluyor ?

Recommended Posts

Kırgızistan'da Neler Oluyor? Türkiye Nerede?

Mahmut KARAKÖSELİBaşta Kırgızistan olmak üzere Orta Asya"da ve Türkiye'nin hinterlandında bir sürü değişiklikler, devrimler vs. oluyor; bu değişimlerde Rusya var, Batı var, Çin var; ama Türkiye yok..12 Nisan 2010

KIRGIZİSTAN'DA NELER OLUYOR? TÜRKİYE NEREDE?

 

Sovyet Bloğunun yıkılmasından sonra dünyayı tek kutuplu hale getirmeyi düşünen ABD, eski Demirperde ülkelerine ciddi yatırımlar yaptı. Bu ülkelerden Avrupa"da olanlar AB etkisine girdi, pek çoğu Avrupa Birliği üyesi oldu. Çin, Hindistan ve Rusya"ya yakınlığından dolayı Orta Asya Türk Cumhuriyetleri de ABD"nin ilgi alanındaydı. Bu ülkeleri özellikle siyaseten kontrol altına almaya çalıştı.

 

RUSYA YENİDEN GÜÇ KAZANIYOR

 

Putin"e kadar olan Rusya"nın zayıf döneminde ABD ve Batı bu ülkeler üzerinde etkiliydi. Bu ülkeler hem ekonomik hem de siyasi açıdan zayıf, güçsüzdüler ve Batı desteğine muhtaçtılar. Dünya siyasetinde baskın bir rolü olan ABD"ye ve Avrupa"ya yaklaştılar. Bu ülkelerde Batı lehine bir dizi renkli devrimler oldu. Ama son yıllarda Rusya eski hinterlandını tekrar kazanma ve kontrol altına alma çabası içinde. Bunda epeyce de başarılı.

 

Bölgede Ermenistan, Özbekistan gibi ülkeler zaten Rusya etkisindeler. Turuncu devrimle batı kulübüne yaklaşan Ukrayna son seçimlerden sonra tekrar Rus yanlılarının eline geçti. Azerbaycan, Türkmenistan, Tacikistan, Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkeler hem Batıyı, hem Rusya"yı gönülleme derdinde idiler. Her iki kesimle de iyi geçinmeye çalışıyorlardı. Ancak Rusya"nın Gürcistan"la savaşı içlerinde derin bir Rus korkusu bulunan bu eski Sovyet ülkelerini tedirgin etti. Rusya"ya karşı daha itinalı yaklaşmaya başladılar.

 

5 YIL ÖNCE RUS YANLISI AKAYEV'İN YERİNE BAKIYEV GELMİŞTİ

 

Yaklaşık 5 yıl önce hanımı Rus, Rus yanlısı Akayev bu günküne benzer bir iç karışıklıkla devrilmiş yerine Bakıyev getirilmişti. Batı, Kırgızistan"da küçük bir operasyonla, az sayıdaki muhalif gurubu organize ederek, devrim yapmış ve Asker Akayev"in Rusya"ya kaçmasına neden olmuştu. Aslında Bakıyev de bütünüyle Batı yanlısı bir politika izlemiyor, Rusya ve Çin"le de iyi geçinmeye çalışıyordu.

 

KIRGIZİSTAN NEDEN KARIŞTI?

 

Sanırım son muhalif hareketi tetikleyen ABD"nin Kırgızistan"da yeni üsler açma niyeti oldu. Bakıyev yönetimi ABD tekliflerine yeşil ışık yakmış olmalı ki, eski mevzilerini hızla yeniden kazanan Rusya"yı bu durum harekete geçirdi. Yine çok sofistike olmayan, basit bir operasyonla yönetim devrildi ve yerine bu defa Rusya yanlısı (şu anda öyle görünüyor?) bir yönetim geçti.

 

Kırgızistan ve benzeri ülkelerde ne tam bir devlet var, ne de insanlar devlet olma şuuruna erebilmişler. Yönetimler otoriter olduğu ve her gelen bir sürü kayırma ve suiistimalin içine battığı, halk yönetimde etkisiz olduğu için büyük kitleler olan biteni sadece seyrediyor. Ne direnç gösteriyor, ne de olayları destekliyor. İhtimal, ücreti ödenmiş, organize edilmiş bir kitle harekete geçiriliyor ve yönetimler el değiştiriyor. Fırsatçılar kaos ortamını fırsat bilip yağmalara, çapullara girişiyorlar.

 

Bir süre sonra halk yönetime yine ilgisiz, olanlara duyarsız yeni yönetime alışmaya başlıyor. Sonra bir başka ekip ve bu durum böyle sürüp gidiyor…

 

TÜRKİYE-KIRGIZİSTAN İLİŞKİLERİ

 

Kırgızlar ata yurdumuzdaki akrabalarımız olmasına rağmen Türkiye"nin Kırgızistan üzerinde ciddi bir siyasi ağırlığı yok. Bu ülkede toplumu ve devleti yönlendirme kabiliyetine, olumsuz gelişmeler müdahale etme imkanına sahip değil. Bu coğrafyada daha çok Rusya, Batı (ABD) çekişmesi var. Çin giderek etkisini, ağırlığını artırıyor.

 

Ama Türkiye"nin hamaset dışında ciddi bir etkisi yok. Türkiye akraba olduğu bu coğrafya üzerinde siyasi bir ağırlığa sahip değil. Özal"dan sonra Orta Asya Cumhuriyetleriyle münasebetler tavsadı. Bu hükümet önem veriyor gibi görünse de, çabalar ve münasebetler yeterli değil. Türk Cumhuriyetleri Rusya-Batı arasında savrulmalar, gel-gitler yaşıyor. Çin bölgeye daha güçlü giriyor, ama Türkiye bu coğrafyada bir aktör değil.

 

Zira Türkiye hala iç dengelerini kurabilmiş, kendi devletini stabil hale getirebilmiş, devleti milleti barıştırabilmiş değil.

 

Devletin millete dayanmadığı, demokrasinin olmadığı, milletin devleti kendinden bir parça görmediği bu tür ülkelerde iyi organize edilmiş bir avuç isyankarla, çapulcuyla devlet çökertilebilir; hükümetler yıkılabilir.

 

Ülkemizde her ne kadar demokrasiyi, millet iradesini hazmedememiş yapılar hala devlet üzerinde etkin ise de, Türkiye bu kardeş ülkelere destek olmalı, sahip çıkmalı ve oralardaki gelişmeler duyarlı olmalıdır. Muhtemel tehdit ve tehlikeleri önceden sezip el uzatmalıdır.

 

Başta Kırgızistan olmak üzere Orta Asya"da ve Türkiye"nin hinterlandında bir sürü değişiklikler, devrimler vs. oluyor; bu değişimlerde Rusya var, Batı var, Çin var; ama Türkiye yok.

 

Kırgızistan'da ve başka ülkelerde birileri Kırgızları hiç dikkate almadan satranç oynuyor. Ülkeler gâh bir kulübe, gâh öteki kulübe mevzi değiştiriyor. Türkiye ise kendi kısır gündemleriyle meşgul.

 

 

http://www.stratejikboyut.com/haber/kirgiz...ede--34518.html

Share this post


Link to post
Share on other sites

ABD Uçuşları Manas'tan Kuveyte Kaydırıyor!

 

tarih.gif 13 Nisan 2010, 14:20 kullanici.png Anadolu Haber

 

ABD Kırgızistan daki hükümet değişikliğinin ardından uçuşlarını, Afganistan;a transferlerde ana üs olarak kullandığı Manas;tan Kuveyt;e kaydırıyor.

 

Kırgızistan?daki durumun nereye döneceği hâlâ belirsizliğini korurken, ABD de önlem almaya çalışıyor. Manas?ta bulunan ve ABD?nin Afganistan?a teçhizat ve personel transferlerinde ana üs işlevi gören hava üssünün geleceği de belirsizliğini korurken, üste bulunan 1300 ABD askeri de bir anlamda ?kapana kısıldı?.

 

ABD ordusu, üsten ?tek tek karar verilen? bazı tedarik uçuşları dışında hiçbir yeniden ikmal uçuşu yapmıyor. Transfer uçuşları ise Kuveyt üzerinden yapılmaya başlandı. ABD yetkilileri, bu durumun geçici olduğunu, neler olacağının ilerleyen günlerde belli olacağını bildirdiler.

 

Manas askeri üssü Afganistan'a sevkiyat için oldukça önem arzeden bir yer olarak biliniyordu.ABD'nin Manas 'ı kaybetmesi durumunda Orta Asyada ki diğer askeri üslerinde teker teker kapatılması gündeme geleceğinden son derece önemli olan bu üssün kapatılmaması için bölgede diplomatik faaliyetler yürütülmekteydi.Kırgızistanda ki yeni yönetimim Rus yanlısı açıklamalarda bulunması ve ABD karşıtı gözükmesi Amerikayı Kuveytlerde ki üslere yönelttiği söyleniyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kırgızistan Türklerin atavatanı. Türkiye anavatanı.

 

_46097192_atambayev226.jpg

 

16 Nisan 2010, 00:23 Anadolu Haber

 

Atambayev, "Türkiye kardeş ülke. Kırgızistan Türklerin atavatanı. Türkiye anavatanı. Buraya gelmesek ayıp olurdu" dedi.

 

Kırgızistan'da kurulan geçici hükumetin Başbakan Birinci Yardımcısı Almazbek Atambayev, "Bundan sonra başkanlık sistemi olmayacak, parlamenter sisteme geçilecek. Türkiye'de olduğu gibi, her yerde milletin kontrolü olacak. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar millete çalışacak, kul olacak. Temiz bir idare olursa, en zengin ülke oluruz" dedi.

 

Stratejik Düşünce Enstitüsünde Kırgızistan'da meydana gelen olaylara ilişkin basın toplantısı düzenleyen Atambayev, "Zamanında söz veren adam, beş yıl içinde şeytan oldu. Sonucunda da cezasını aldı" diyerek, Bakiyev rejiminin son senelerde Kırgızistan halkının geleceğini çaldığını belirtti.

 

Bakiyev yönetimindeki Kırgızistan'da yolsuzlukların arttığını ifade eden Atambayev, bu durumu dile getirenlerin çeşitli baskıları maruz kaldığını söyledi. Atambayev, Kazakistan'ın Almatı kentinde öldürülen Kırgızistan'ın muhalif gazetecisi Gennadi Pavlyuk'un ölüm emrinin, Bakiyev'in oğlu Marat Bakiyev tarafından verildiğini iddia etti.

 

Kırgısiztan'da yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde kendisinin de aday olduğunu ve seçimleri kazandığını savunan Atambayev, "oyları sayanların karşı taraf olması nedeniyle" sonuçlara hile karıştırdıklarını ve sonuçlara itiraz edenlerin de tutuklanarak cezaevine gönderildiğini kaydetti.

 

"Kırgızistan'da yönetime gelen bir Kırgız bir sene sonra kendisini han, padişah, sultan olarak görüyor" diyen Atambayev, "Bundan sonra başkanlık sistemi olmayacak, parlamenter sisteme geçilecek. Türkiye'de olduğu gibi, her yerde milletin kontrolü olacak. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar millete çalışacak, kul olacak. Temiz bir idare olursa, en zengin ülke oluruz" diye konuştu.

 

Ankara'ya neden geldiğinin sorulması üzerine Atambayev, aslında şu anda yapılması gereken çok işin olduğunu, bu nedenle de Kırgızistan'ın geçici Başbakanı Roza Otunbayeva'ın 'Türkiye'ye gitmesen olmaz mı' diye rica ettiğini, ancak kendisinin olmaz dediğini söyledi. Atambayev, "Türkiye kardeş ülke. Kırgızistan Türklerin atavatanı. Türkiye anavatanı. Buraya gelmesek ayıp olurdu" dedi.

 

Bakiyev'i öldürmek istemediklerini söyleyen Atambayev, "Bakiyev şimdi ölse kolay ölüm olurdu" diye konuştu. "İstesek bir saatte tutuklamayı yaparız" diyen Atambayev, sözlerini, "Kan dökülmesin. Biz katil değiliz. Bakiyev anlamıyor ne yaptığını. Eğer ömrü olursa, çocukları, torunları soyadlarını değiştirecek. Bundan büyük ceza yoktur. Gelecekte Bakiyev mahkemeye çıkmalı, Kırgız milletine cevap vermeli" diye sürdürdü.

 

Kırgızistan Anayasası için iki yıldır çalışıldığını ve bitmek üzere olduğunu belirten Atambayev, anayasalarının başka bir ülkenin anayasasının kopyası olmayacağını ifade etti.

 

Ankara'daki görüşmele hakkında da bilgi veren Atambayev, Kırgızistan'a yardım için neler yapılabileceğini ele aldıklarını söyledi. Atambayev, "Hiçbir talebim yok. Kardeş ülke talepsiz anlar. Biz dilenci değiliz" diye konuştu.

 

Bakiyev'in Türkiye'ye gelme ihtimaline yönelik soru üzerine, bunun Türkiye'nin kararı olacağını, ancak Türkiye'nin bir katilin gelmesine sevinip sevinmeyeceğinin ya da kabul edip etmeyeceğinin önemli olduğunu vurguladı.

 

Kırgızistan'da bir iç savaş çıkması ihtimalinin ne olduğunun sorulması üzerine Atambayev, Bakiyev'in halk tarafından desteklenmediğini, az bir kitle tarafından desteklendiğini, bu gün gittiği Oş kentinde de halk tarafından taş ve sopalarla kovulduğunu belirterek, iç savaşın çıkmayacağını söyledi.

 

Atabayev, Kırgızistan'daki ABD üssünün kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin sorusuna, her şeyin uluslararası hukuk ve anlaşmalar çerçevesinde değerlendirileceğini, Kırgızistan'daki geçici hükumetin ve sonraki hükumetlerin bu kurallara uyacaklarını kaydetti. Atambayev, ABD'yi ima ederek, demokrasiyi savunan bazı ülkelerin Kırgızistan'da meydana gelen tutuklamalara ve baskılara ses çıkartmadıklarını, çifte standart uyguladıklarını savundu.

 

Edinilen bilgiye göre, Atambayev'in bu ziyareti, Ankara'nın Kırgızistan'daki geçici hükümet ile ilk resmi teması olması ve Atambayev'in ikinci yurt dışı seyahatini Türkiye'ye yapması açısından önem taşıyor.

 

Kırgızistan'da istikrar ve refahın önemli olduğunu düşünen Ankara, Atambayev'e, geçici hükümetten bu konularda sağduyulu davranmasının beklendiğini iletti.

Share this post


Link to post
Share on other sites

KIRGIZİSTAN'DA "TAZA DİN KAREKETİ"

 

taza_din_basin_toplantisi4.jpg

 

Cumay Suyunaliyev, Kırgızistan ordusunun Kartal adlı Özel Tim eski komutanı ve Yüksek Polis Okulu Öğretim üyeliği yaptı. Suyunaliyev, TAZA DİN Hareketi ve Kırgızistandaki gelişmeleri Avazturk.coma anlattı.

 

 

Sorunuza gelirsem: Kırgızistan ordusunun “Kartal” adlı Özel Tim eski komutanı ve Yüksek Polis Okulu Öğretim Üyeliği yaptım. Bizde polis dediğimiz birim de askerîdir. Bu çerçevede türlü görevlerde bulunduğumu söyleyebilirim…

 

 

 

TAZA DİN Hareketi –Kırgızca’da, bizim dilimizde Temiz Din demek- aslında Türkistan Coğrafyasında yüz yıldır olan bir boşluğu, ihtiyacı doldurma teşebbüsüdür. Belki, kendi altyapımız ve tecrübelerimiz böylesi bir iddiayı ortaya atmak için yetersiz olarak karşılanabilirdi. Fakat Çarlık Rusya’sı zamanından başlayarak, Sovyet Komünizmi ile –kendi kendimizi inkâra zorlayan- asimilasyon şeklindeki politikalar ve son yirmi yıldır Amerikan emperyalizminin artık insanlığımızdan çıkararak, bizi, menfaat insanına çeviren sinsiliğini yaşadığımızı düşünürseniz, bu ihtiyacı hissetmemizin bile ne büyük bir hamle olduğunu takdir edersiniz. Yaşadık, yaşıyoruz, ama çözüm noktasında “nasıl” yapmamız gerektiğini bir türlü sıhhatle teşhis edemiyoruz. Türkiye’deki gönüldaşlarımdan da öğrendiğim kadarıyla burada da durum farklı değilmiş. Biz TAZA DİN Hareketi’ni 2008 yılında yayınladığımız manifestoyla Dünyaya ilan edene kadar on-onbeş senedir durumumuzu bütün vatansever subay arkadaşlarımızla ve Kırgız aşiret liderlerimizle ve aydınlarımızla tartıştık durduk. Hastalık teşhisimiz belli; Kanser olmuşuz! Ama, bunun şifâsını bulamıyoruz. Biz bu süreçte çözüme, gerçek çözüme ulaşabildiğimizi söyleyemeyiz. Tâ ki Türkiye’deki gönüldaşlarımızdan haberdar olana kadar.

 

 

 

Özellikle son 150 yıldır hâlimizi bilen bir tek Allah’tır. Kırgız olmayan bilmez desem, inanır mısınız? İşte böyle. Bu misâli daha önce Türk arkadaşlarıma da vermiştim:

 

 

 

Diyelim 6 Kırgız olarak aramızda sohbet ediyoruz, o sohbete bir Rus dahil oldu mu, hepimiz Rusça konuşuruz… Bu hâl nedir?.. İçinde bulunduğumuz durumu anlamamız yıllarımızı aldı.

 

 

 

Bütün Türkistan Coğrafyası benzer süreçten geçti bu dönemde.

 

 

 

Cumay Suyunaliyev: Tabi! İstisnasız bütün Türkistan Coğrafyası yaşadı bunu… Bizim şöyle bir şansımız oldu. Söyledim, hastalık belli gerçek bir çözüm yok. Yoksa çözüm diye halkımıza Amerikan Emperyalizmi ile işbirliğini dayatan zihniyetlerin “çözüm”ünden bahsetmiyorum. “Gerçek Çözüm” diye vurguladığım ve yine arkadaşlarımdan duyduğum, duyunca da bizi ağlatan hadise:

 

 

 

Türk Büyüğü ve kendisiyle yürüdüğümüz ve Türkistan’da da yürüttüğümüz ideolojinin mimarı Necip Fazıl Kısakürek… Üstad Necip Fazıl’a Afganistan’dan bir heyet geliyor. Bu heyetin başındaki kişiler, Afgan-Rus Savaşını yürüten Mücahid komutanlar. Üstad'ın Türkiye’deki büyük tesirini biliyorlar ve kendisinden maddi yardım talep ediyorlar. Necip Fazıl Kısakürek’in cevabı şu oluyor: “Size en büyük yardımım İdeolocya Örgüsü adlı eserimi dilinize çevirmenizdir”. Fikir her şeyin başı… Biz fikrimizi bulmanın devâsıyla TAZA DİN Hamlesini yaptık.

 

avazturk.com

 

taza_din_basin_toplantisi04.jpg

 

Kırgızistan, Amerika için niye bu kadar önemli? Kırgızistan´ın en büyük İslami hareketlerinden birisi olan Taza Din´İN lideri Cumay Suyunaliyev önemli açıklamalarda bulundu. Sayın Cumay Suyunaliyev “TAZA DİN HAREKETİ”ni niçin kurdunuz?

 

Hareketimizi kurmaktaki asıl amacımız; Kırgızistan ve tüm dünya Müslümanları için, İslâm’ı doğru bir şekilde teslim etmektir.

 

Peki, “TAZA DİN HARAKET”’nin kurulması Kırgızistan ve bölgede nasıl bir tesir gösterdi?

 

Hareketimiz, Kırgız Müslüman Türk halkında sevgiyle karşılandı. Haklatan, özellikle de,dinî temele dayalı müesseselerden büyük bir heyecan oluştu. Nitekim, AB ve ABD destekli oluşumların etkisini kıracak şekilde, özellikle dinlerarası diyalog projesi içinde yürütülen misyonerlik faaliyetlerine karşı büyük bir ilgi topladı. Hareketimiz şu ânda genellikle, vatansever, millî-İslâmî veya anti- emperyalist askerlerin öncülüğünde müesseseleşmiştir.. Bundan sonraki hedefimiz ise siyasi bir parti kurarak, hareketimizi tüm dünyaya tanıtmak…

 

 

Peki Hareketinizin üyeleri içinde Kırgızlardan başka, Kazak, Türkmen, Özbek veya diğer Türk Cumhuriyetlerinden de asker veya sivil üyeler var mı?

 

Şu anda saydığınız ülkelerle irtibatımız var. Kazakistan ve Özbekistan’la sürekli irtibat hâlindeyiz. Türkiye’yle de irtibat hâlindeyiz. Bu bağlantıları daha da ileri götürüp, başka ülkelerle de irtibatlarımızı sürdürme kararlılığındayız.

 

“TAZA DİN HAREKETİ” özellikle Rusya, Fransa, Ermenistan ve diğer birçok ülkenin medya organlarında şöyle yankı buldu: “ ‘TAZA DİN HAREKETİ’ Kırgızistan’daki Amerikan Üslerinin kaldırılması için kampanya başlattı.” Bu kampanyayı niye başlattınız ve şu ânda oradaki Amerikan Üslerinin durumu nedir?

 

2008 senesinde vermiş olduğumuz bir konferansta bu konuyla ilgili uzun uzun açıklamalar yapmıştık... Amerika orada “diplomatik haklar”ı arkasına alarak birçok haksız harekette bulunuyor. Mesela, bir seferinde arabayla Kırgız kadınlarına çarptılar. Başka bir seferde de bir şoförümüzü vurdular. Bunlar gibi birçok olay yaşandı. Fakat bütün bunlara rağmen Amerikan askerleri hiçbir cezaya çarptırılmadı. Bütün bunların dışında orada bulunarak, Irak ve İran ve Afganistan gibi diğer İslâm ülkelerine saldırıyorlar. Biz de Kırgızistan’daki Müslümanlar olarak, tabiî olarak bu saldırılara karşı çıkıyoruz.

 

Tabii başka sebepler de var… Mesela İran’la bir savaş çıkar da Amerika İran’a saldırırsa, İran‘da Amerika’ya karşılık verir. Bu karşılıklardan biri de büyük ihtimalle Bişkek’deki Hava Üssü olur… Bu sırada Kırgızistan’daki Müslüman sivil halk büyük zarar görebilir.

 

Kırgızistan, Amerika için niye bu kadar önemli?

 

Aslında Amerika tüm dünyada etkili olmak istiyor. Özellikle Kırgızistan’a eğilmesinin sebebi ise, Türkiye’nin Avrupa ve Asya’ya köprü olan stratejik bir konumda olması gibi, Kırgızistan’ın da stratejik bir coğrafyada bulunması… Kırgızistan Orta Asya’da bulunduğu için, oradan Çin veya Rusya gibi birçok ülkeye tesir edebilirim düşüncesinin üzerinde duruluyor.

 

Kırgızistan’daki Amerikan Üsleri bir ara kapatılacaktı ama bir şeyler oldu ve kapatılamadı. Niçin kapatılamadı, neler oldu? Son gelişmeler nedir?

 

Kırgızistan’daki yöneticilerimiz Amerikan Üsleri’ni kapatma fikirleri için Rusya’ya gittiler. Bu görüşmelerde Rusya’dan destek geldi. Ruslar bu destek için önce 400 milyon dolar, sonra 2 milyar dolar teklif ettiler. Kırgızistan’a dönüldükten sonra, Amerikan güçleriyle karşı karşıya gelindi. Bu karşılaşmada Amerika, üssün amacını ve ismini değiştirmeyi teklif ederek, daha önce vermiş olduğu 17 milyon dolarlık kira bedelini yükselttiler. Bu rakam daha da arttırılacağı söylendi. Bunun yanında, Batı tarafında yeni bir üs açılacaktı ve bunu da Rusya’ya vereceklerdi. Onu da şimdi Amerika’ya veriyorlar. Bunlardan dolayı da Kırgızistan-Rusya ilişkileri biraz soğudu.

 

 

Peki, Kırgızistan’ın politikalarına karşı Çin nasıl bir tavır gösteriyor?

 

Çin, bu konular hakkında hiçbir açıklama yapmadı. Belki bunu küçük bir şey olarak görüyorlardır, belki de başka bir plânları vardır…

 

Müslüman Kırgız Türk Halkı’nın bu Amerikan işgaline karşı tepkisi nedir?

 

Müslüman Kırgız halkı Amerika’nın işgallerine elbette karşı geliyor ve Amerika’yı Müslüman topraklarda istemiyor.

 

timeturk.com

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kırgızistan’da sular durulmadı… 20 Nisan 2010 Salı 13:24

 

Kırgızistan, büyük bir alt üst oluş yaşadı.

 

 

kirgizistan-durulmadi.jpg

 

 

İktidara karşı başlayan ayaklanma başarıyla sonuçlandı. Ancak Kazakistan’da sular durulmadı. Kazakistan’da neler oluyor, bundan sonra nelere gebe?

 

 

 

İşte bu ve Kazakistan’a ilişkin bilmek istediklerinizi TAZA Din Hareketi Lideri Albay Cumay Suyunaliyev ile görüştük. Suyunaliyev’in söyleşisi gerek Kazakistan’da yaşananlar ve gerekse de bölgede bundan sonra meydana gelecek gelişmelere ışık tutacak.

 

 

 

Söyleşide katkıları olan Avukat Ali Rıza Yaman’a teşekkürlerimizi sunuyoruz…

 

 

 

İki hafta önce yaşanan Kırgızistan olaylarını ve bugünkü Kırgızistan’ın durumunu AVAZTÜRK için değerlendirir misiniz Sayın Başkan?..

 

 

 

6,7,8 Nisan olayları ile bildiğiniz gibi Bakıyev hükümeti devrildi ve yerine “geçici hükümet” diye adlandırılan Kurultay geldi. “Kurultay”, bütün muhalefetin birleşerek oluşturduğu bir güç birliğinin adı. Şu ân iş başındalar ama, bugün dahi Kırgızistan’da işlerin düzelmesinden ziyâde ayrılıklar derinleşerek devam ediyor. Geçici hükümetin önceden birbiriyle de muhalif durumda olan insanlardan oluştuğunu düşünürseniz, şu ân içinde bulundukları durumun onlar için ne denli zor olduğunu anlayabilirsiniz. Meselâ Atanbayev geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki açıklamasında “biz Türkiye’deki sistemi alacağız” şeklinde sözler sarfetti. Bu da gösteriyor ki, geçici hükümet, aslında ne yapacağını bilmeyen bir hükümet! Dolayısıyla adı üstünde bu bir “geçici” hükümet; kalıcı değil. Şu ân itibariyle gelişmelere vakıf değiller.

 

 

 

Kırgızistan’ın iç şartlarını göz önüne alırsanız, geçici hükümetin Kırgızistan’ın geneline hâkim olamayacağını da anlarsınız. Meselâ şu ân Kırgızistan’ın Güneyi’nde Özbekler durumu fırsat bilip ayrı telden çalarken, Kırgızlar da muhalefet olarak birbirleri içerisinde çekişmekteler. Kuzey’e döndüğünüzde ise, hükümeti oluşturan partiler görev paylaşımında, görev alımında birbirleriyle çekişme içerisindeler. Misâl vermek gerekirse; Gümrük Bakanlığı, diğer bir ifâdeyle gümrük işlerinden sorumlu müdürlük, şu âna kadar dört farklı parti arasında el değiştirdi bile. Buradaki yetkililerin dün itibariyle söyledikleri şuydu; “şu ân için sadece Roza Otunbayeva’nın adamları gelmedi”, biz şimdi de onu bekliyoruz. Yani sabah erken kalkan “görev alma” derdinde. Aynı durumu belediyelerde de görebilirsiniz. Belediyelerde de “senin adamın olmayacak, benim adamım olacak” çekişmeleri mevcut.

 

 

 

Ayrıca daha iki gün önce Bişkek’e yakın Sokulu şehrinde gösteriler oldu. Bişkek içinde gösteriler oldu. Meselâ burada “40 Aşiret” diye adlandırılan bir kesim var, burada toplantılar yaptılar ve onlar da iktidardan pay istiyorlar.

 

 

 

İktidarın devrilmesine sebep olan kitleler doğan bu neticeden memnun değiller. Zira, devrik iktidarın yerine gelen bu insanlar da, öncesinin devrik iktidarlarının üyeleriydi. Öncesinin devrik iktidar mensupları tekrar hükümete yerleşmiş oldu. Özetle burada halkın genel olarak dillendirdiği soru şu: 2.5 milyon nüfusa sahip Kırgız’ın, bir günde 100 ölü vermesine değdi mi?.. Yığınların verdiği cevap, değmediği yönünde… Bu sebeple hoşnutsuzluk, memnuniyetsizlik artarak devam ediyor Kırgızistan’da. Yani devlet adına, sistem adına, kurum adına Kırgızistan’da oturmuş herhangi bir şey yok.

 

 

 

Bunun yanında söz konusu ayaklanma sonrasında Kırgızistan’da farklı muhalefet anlayışı oluşmaya başladı. Daha önce resmi bir tabela altında kendisini ifade etmeyen, fakat Kırgızistan’ın gerçek muhalefetini temsil eden insanlar, bugün toplum önüne çıkmaya başladılar. Bunlardan en önemlisi TAZA DİN Hareketi.

 

 

 

TAZA DİN Hareketi Güney’de de, Kuzey’de de oldukça güçlü bir hareket. Dün itibariyle (17 Nisan 2010) TAZA DİN Hareketi, Afgan Gazileri Vakfı ile birleşerek kendi aralarında bir protokol imzaladılar. Ve şu ân siyasî bir parti adı altında da mücadelelerine devam edeceklerini açıkladılar. Bunu da ilk olarak size ve sizin vesilenizle Türk Kamuoyuna haber vermiş olayım. Önümüzdeki bu altı aylık geçici hükümet süreci içerisinde şunu açıkça söyleyebiliriz: Şu ân herkes gömülü olan silahlarını çıkarmış durumda ve ellerindeki bıçaklarını da bileylemekle meşgul. Yani devrim devam ediyor ve gerçek devrim daha neticelenmedi. Şu ân mevcut olan hükümetin yaptığı, önceki hükümeti devirmekten ibaretti. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, eğer böyle giderse Kırgızistan, devirenleri devirecek bir devrime gebe! Eğer bu gerçek bir devrim olursa, devrim, Kırgızistan’dan başlayarak bütün Orta Asya ülkelerini etkileyecek bir keyfiyet arz edecektir. Şu ân için bile, Kazakistan, ülkesindeki Kırgızları toplayıp Kırgızistan’a gönderiyor. Özbekistan’da da hakeza. Kendi ülkelerinde de bir devrim sürecini başlatacak ayaklanmalardan korkuyorlar. “2005 Devrimi”nden çok kısa bir süre sonra Özbekistan’da Andican Olayları yaşanmıştı. Bu olaylarda yaklaşık 8 bin kişi ölmüştü. Özbekistan tekrar böyle bir olay yaşanmasından korkuyor. Diğer, bölgedeki ufak ve iri ülkeler, bu son devrim sürecinden dolayı bölgedeki İslâmcı hareketlerin güçleneceği kaygısı içerisindeler. Fakat, şunu açıkça ve net olarak ifâde etmek lâzım; Kırgızistan’daki TAZA DİN Hareketi şahsında Kırgız İslâmcı hareketi bölgedeki hiçbir İslâmcı harekete benzememektedir. Görünürde dahi böyle bir benzerlik bulamazsınız. Bu hareket tamamen Kırgızistan’ın iç dinamiği; lideriyle, üyeleriyle, insanlarıyla, fikriyle, maddi manevî gücüyle, tamamen yerli bir hareket. Bu özelliğinden dolayı iri devletler tarafından da dikkate alınan bir hareket. Hâliyle, önümüzdeki süreç içerisinde bu hareketin, TAZA DİN Hareketi’nin nasıl bir tavır içerisine gireceği, Kırgızistan açısından ve bölge açısından en önemli unsur olacak.

 

 

 

Bölgedeki hiçbir İslâmcı harekete benzemediğinizi ifâde ettiniz. Bu çerçevede hareketinizin karakteristiğini nasıl tanımlarsınız?

 

 

 

TAZA DİN Hareketi’nin en önemli karakteristiği, özelliği, bölgeyi gelinen tarih süreci içerisinde değerlendirmek. Meselâ bölgeyi doğrudan doğruya Türkistan adı altında değerlendirmek. Bütün bölgedeki insanları aynı ruh etrafında, Kırgızistan’dan başlayarak birleştirme ideali. Tabiî bunu da İslâm kardeşliği etrafında örgütleme kaygısı içerisinde. Bu sözlerimi, şu hakikat etrafında değerlendirmelisiniz: Buradaki TAZA DİN etrafındaki kadrolar, Türkiye’deki insanlardan daha fazla kendisini “Türk” hisseden insanlar. Ve “Türklük”ü de, katı, veya dar kalıplar içerisinde ırkî bir mevhum olmaktan ziyâde tarih boyunca İslâm’ın bayraktarlığını yapan ve yapmış ırk hüviyetinde görmekte. Yine aynı şekilde ve bu anlayış çerçevesi içerisinde Orta Doğu’ya bakışı da şekillenmekte bu hareketin.

 

 

Geçen ayaklanmada bu hareket, -söylemekte mahsur yok- iktidarı geçici hükümete vermiştir. İktidarı alma noktasında kapıdan dönmüştür TAZA DİN. Kendisine göre bir takım sebeplerden dolayı TAZA DİN iktidarı almamıştır. Geçen süre ardından bugüne baktığımızda, hareketimizin iktidarı almamasında ne kadar haklı olduğu görülüyor zaten. Zira, geçmiş iktidarda yaşanan sorunların ve şu anki geçici iktidar sürecinde yaşanan sorunlar, eğer iktidarı almış olsaydık, bu hareketin üzerine kalacaktı. Ve muhalefet de TAZA DİN Hareketi’nin karşısında olma kolaycılığına kaçacaktı. Bu değerlendirmelerden dolayı iktidarı almadık ve bu geçici zamanın nasıl tezahür edeceğini bekleme kararı aldık.

 

 

 

Şu ân, diğer muhalif hareketlerin yaptığı gibi TAZA DİN Hareketi de, kendi “iç oluş”una ait eksikliklerini giderme ve tamamlamak ile meşgul. Bu sebepledir ki çok hummalı bir çalışma süreci içerisindeyiz. Burada kendisi muhalif hissen veya mevcut geçici iktidarın murada uygun olmadığını düşünen herkes bir takım yeni arayışlar içerisinde. Bu bazen ittifak oluyor, bazen cepheleşme tarzında oluyor, bazen zımnî destekler oluyor. Fakat kesin olan şu ki, geçen hükümet zamanında muhalif olan bütün partiler bugün iktidarda. Ancak yine bugün muhalefette farklı aktörler var. Ve bunlar, bugüne kadarki Kırgızistan siyasetinde pek alışık olmadığımız insanlar ve alışık olmadığımız söylemler içerisinde hareket ediyorlar. Bu da burada en dikkat çekici durum.

 

 

 

Yaşanan ayaklanma sürecinde TAZA DİN Hareketi’nin ne gibi bir rolü olmuştur?

 

 

 

Daha öncesine dönersek; üç-dört ay öncesinde Birleşik Halk Kurultayı toplanma kararı aldığında TAZA DİN Hareketi’ne de teklif yapmışlardı. TAZA DİN Hareketi, önceki iktidarda yer alan ve yine yolsuzluklarla anılan bu muhalefet gruplarıyla aynı kadrajda görünmemek için bu teklifi kabul etmedi. Ama, mevcut düzene, mevcut iktidara karşı zımnî destek vereceğini söylemişti. Birleşik Halk Kurultayı, TAZA DİN Hareketi’nin gücünün farkında. Tabi diğer yandan GAZİ VAKFI üzerindeki TAZA DİN Hareketi’nin etkisini de biliyorlar. Daha önce TAZA DİN Hareketi ile GAZİ VAKFI ortak bir deklarasyon yayınlamışlardı. Söz konusu deklarasyonla birlikte artık beraber hareket edeceklerini bildirmişlerdi. Kırgız medyasında da geniş yankı bulmuştu bu toplantı. GAZİ VAKFI bildiğiniz üzere, Kırgızistan’daki -ve bütün eski Sovyet ülkelerindeki- tek ve en büyük askerî örgütlenme. Bu çerçeveden baktığınızda bir çok şeyin anlaşılabileceğini düşünüyorum.

 

 

 

Bu kısa izahtan sonra 6-7-8 Nisan olaylarına gelecek olursak; iktidarın devrildiği ve çatışmaların en yoğun olduğu gün olan 7 Nisan’da Hükümet binalarından halka karşı silah kullanılması üzerine, hükümete mukavemet eden halkın önünde yer alan örgütlü güçler TAZA DİN Hareketi güçleriydi. Devrimin kırılma ânında görevlendirilen gönüldaşlarımızdan ikisi şehid oldu. Ağır yaralılarımız da var ve ikisinin durumu ciddi. Hatırlayacaksınız; Başkanlık Sarayı olan Beyaz Saray’a halkın girmesinin engellendiği sıralarda bir Panzer ve bir de kamyon sarayı çevreleyen bahçenin kapısına dayanmış ve kapıyı kırmışlardı. Kapıyı ilk kıran Panzer’deki gönüldaşımız Celil Murgeziyev ilk şehidimizdir. Kamyonu kullanan gönüldaşımız da ağır yaralı. Hükümet binasını çevreleyen parmaklıklarda yanan panzer ve kamyonu ve onlara açılan ateş görüntülerini hatırlarsınız. Açılan yoğun ateşe ânında karşılık veren silahlı militanlarımızdan Kanatbeg Çındışıf da o sıralarda şehid oldu. Bu gönüldaşlarımızın da içinde bulunduğu silahlı gruplarımız, hükümetin mukavemetini kıran tek güçtü. Bunları şu ân iktidara yerleşen Birleşik Halk Kurultayı’nı oluşturanlar da biliyorlar hâliyle. Örgütlü olarak kitleye önderlik eden militanlarımızdı. Hükümet Sarayına giren, Parlamentoyu ele geçiren, hükümet televizyonlarına ve merkezî belediye binasına ilk giren TAZA DİN Hareketi militanlarıydı. Bütün bunların ardından daha sonra, ayaklanmadan sonra, bugüne kadar devam eden, etmekte olan en kritik görevi yine GAZİ VAKFI ile beraber TAZA DİN Hareketi üslenmiştir: Şehir eşkıyalarına karşı sokaklarda ve caddelerde güvenliği Bişkek başta olmak üzere bir çok bölgede TAZA DİN Hareketi’ne bağı militanlar yerine getirmiştir.

 

 

 

Az önce ifâde ettiğim “iktidarın kapısından döndük” sözünü tekrar edeyim. Adetâ kendi hareket kabiliyetini ve gücünü test etmeye de fırsat veren olaylardan sonra TAZA DİN Hareketi merkeze girmeyi ertelemiştir, ama, muhiti de terk etmemiştir, kuşatmıştır. Şu ân, Kırgızistan genelinde, özellikle belediyeler, valilikler ve polis teşkilâtı olarak baktığınızda TAZA DİN ve GAZİ VAKFI üyeleri bir çok yerde şu ân görev başındadırlar. Ve kendi “iç oluş”larını, kendi eksikliklerini hareket içerisinde gidermeye çalışmaktalar.

 

 

 

Yani, şunu açıkça söyleyebilirim: TAZA DİN Militanları’nın gösterdiği pervasızlık, cesaret ve kararlılık olmasaydı, bu ayaklanma neticelenemezdi! Kaldı ki, karşı taraf adına, hükümet için mukavemette direnen silahlı güçleri en son olarak etkisizleştiren de TAZA DİN Militanlarıdır. Onlarla görüşme sağlayarak, bir anlaşma zemini kurarak, TAZA DİN Hareketi militanlarının kontrolünde oluşturulan güvenli bir koridorla Devlet Başkanlığı sarayını terk etmişlerdir. Ve Devlet Başkanlığı Sarayı’na ilk girenler de böylelikle Afgan Gazileri Vakfı ile TAZA DİN Militanları olmuştur.

 

 

 

TAZA DİN Hareketi olarak muhalefet gruplarına bakışınız nedir? İsim sayacak olursak Atanbayev, Otunbayeva, Sarıyev, İshakov… Kendileriyle bir temasınız var mı?

 

 

 

Tabiî, tabiî… Ancak, daha önce, kurultay oluşumu süreci için söylediğim gibi, TAZA DİN, bu insanlar daha önce devlette görev aldığından dolayı zaten bilinen şahıslar ve içlerinden bazıları benzer bir ayaklanma ile iktidardan uzaklaştırılmış şahıslar. Dolayısıyla bu insanlar “yeni” insanlar değil. Ve yeni bir şey getirecek keyfiyette de değiller. Haliyle halk da biliyor bu insanların ne olduğunu. Fakat, mevcut sistem içerisinde halkın başka bir alternatifi yok. Bugün içinse bu anlaşılmıştır artık. Artık alternatifi var halkın. TAZA DİN’in bakışını belirleyen unsur bu oldu. Yani, halkın bildiği, sabıkalı insanlarla yan yana görünmekten imtinâ ediyoruz. Mevcut iktidarı aşan olumsuzluklar gördüğümüzden destek vereceğimizi söyledik ve desteğimizi verdik de. Şu ân itibariyle ise, sistem aynı olduktan sonra, şahısların birinin gidip diğerinin gelmesi TAZA DİN için çok birşey fark etmiyor. Çünkü TAZA DİN bu ortamda topyekun bir sistem ve rejim mücadelesi vermekte. Yani mevcut sisteme karşı alternatifiyle bir mücadele yürütmekte. Yani şahısların değişmesine bağlı değil TAZA DİN Hareketi. TAZA DİN’in anladığı devrim, “filânca şahıs gitti, falânca şahıs geldi” gibi bir anlayışla gerçekleşen “devrim” değil. Biz bir Fikir Hareketiyiz. İdeolojik keyfiyeti olan bir hareketiz. Düzene karşı da alternatifi olan bir hareket. TAZA DİN Hareketi’ni değerlendirirken böyle değerlendirmek lâzım. Dolayısıyla şahısların “iyi”liği veya “kötü”lüğü değildir sözkonusu olan; şahısların ne getirip ne getirdiğidir önemli olan. Bu açıdan bakıldığında, bugün iktidara gelen insanların, -iyi niyetli de olsalar- devrilen Bakıyev hükümetinden farklı bir şey getirebilecekleri bir pozisyonları yok. Bakıyev hükümeti de sağa-sola elini açıyordu “bize yardım edin” diye, sizin de takip ettiğiniz gibi mevcut yeni hükümet de elini açıyor. Yani “devrim”den anladıkları bu. Dün Bakıyev Türkiye’den para istiyordu, bugün de Atambayev istiyor. Dün Bakıyev Amerika’dan istiyordu, bugün de Otanbayeva isteyecek. Yani, TAZA DİN’in muhalefete bakışı bu çerçevede.

 

 

 

TAZA DİN Hareketi’nin Amerika ve Rusya’ya bakışı?

 

 

 

TAZA DİN, akl-ı selimin icab ettirdiği gibi, bölge ülkeleriyle yürütülecek ve yürütülen işbirliği çerçevesinde meseleye yaklaşmakta. Şunu hangi mantık kabul edebilir? 10.000 kilometre öteden gelen kişiyi dost belleyip, hemen yanıbaşınızdaki arkadaşınızını da düşman belleyeceksiniz? Bu mümkün değil! Yani TAZA DİN, uluslar arası ilişkilerde tabiî ki dengeleri gözeterek ve ülkenin menfaatlerini ön plâna alarak bir bakış açısı geliştirme ve bu doğrultuda hareket etme düşüncesinde. Ama şu bir gerçek ki, TAZA DİN, İslâm kardeşliği içerisinde bütün dünya Müslümanlarına bakarken, herhangi bir İslâm ülkesinin Kırgızistan üzerinden yerle bir edilmesine de sessiz kalamaz, izin vermez! Amerika’yla ilişkilerde şahsiyetli bir ilişki tercih edilmekle beraber, Amerika’ya, Afganistan veya diğer bir başka İslâm ülkesini Kırgızistan’ı kullanarak vurdurulmasını zaten hiç düşünmemektedir. Sorunuzu bu çerçevede soruyorsanız eğer, TAZA DİN, ülkesi kullanılarak özellikle İslâm ülkelerine saldırma niyetlisi düşman bir güce bu fırsatı tanımayacaktır! “İlişkiler”i de bu seviyede algılamıyor. TAZA DİN’in düşündüğü ve tatbik ettiği ilişki anlayışı, her ülke ile şahsiyetli bir ilişkidir, eşit seviyede bir ilişkidir. Çünkü bizim nüfusumuz az ama, önemli bir ülke. Ve kendi kaynaklarımız da oldukça fazla. Bizim yer altı-yerüstü kaynaklarımız zengin. Ülkemizin tarım alanları ve diğer kaynakları, ülkemiz gibi on ülkeyi besleyecek seviyede. Eğer ülke doğru bir sistem ve doğru bir rejim ile idare edilirse. Şunu söylemekte fayda var; tabiî ki bizim partner olarak menfaatimiz açısından seçeceğimiz ilk ülke Rusya’dır. Onun dışında komşularımız Kazakistan, Özbekistan, din ve ırk birliği içerisinde olduğumuz kardeşlerimizdir. Ve bu kardeş ülkelerle olan sun’i düşmanlıkların, sun’i kırgınlıkların hemen bir günde giderilebileceğini ve kardeşlik anlayışı ve hukuku çerçevesinde kalıcı ve sağlam ilişkiler kurulabileceği inancı içerisindeyiz. Kesinlikle bu ilişkiler kurulacaktır da!

 

 

 

Kırgızistan hakkında söylediğiniz bir çok hususu Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla benzerleştirmek mümkün; stratejik konumu, yer altı ve yerüstü kaynaklarının zenginliği ve komşularıyla ilişkileri. Aynı zamanda Türkiye ile doğrudan ilişkisi olan tek muhalif hareketsiniz… Bu benzerliklerden yola çıkarak Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut hükümetinin Kırgızistan’daki olaylar karşısındaki tutumu hakkında neler düşünüyorsunuz?

 

 

 

Şunu açıkça ifâde etmeliyim ki, Türk Hükümeti’nin Kırgızistan’daki partnerleri yanlış insanlardır! Türkiye Hükümeti’nin buradaki partnerleri, Türkiye’nin menfaatini değil de, daha çok Amerika menfaatine çalışan insanlar. Oradan nasıl görünüyor bilemiyorum ama, buradaki aydınlar, siyasetçiler ve şahsiyetli Kırgızlar, Türkiye’nin buradaki partnerlerini aslında pek sevmiyorlar. Fakat, bugüne kadar alınacak bir tavrın, sanki Türkiye’ye ve Türk insanına karşıymış gibi algılanacağından, böyle görüneceğinden dolayı bu insanlara büyük tepkiler göstermediler. Ama, şunu size rahatlıkla söyleyebilirim ki, bundan sonra Türk Hükümeti’nin buradaki partnerleri, özellikle Fetullahçılar, artık rahat edemeyecekler! Çünkü yeni hükümet ve yeni hükümet içerisindeki genç kadrolar -“yeni hükümet” derken, hükümeti oluşturan partilerden bahsetmiyorum aslında- bu genç kadrolar, vatansever-inanan kadrolar, bugün bu tehlikenin farkındadırlar. Siz de önümüzdeki günler içerisinde bunu duyacaksınız, artık bu yanlış partnerler daha sıkı takip edilecekler bu kadrolar tarafından. Burada TAZA DİN Hareketi olarak da bizim istediğimiz, Türkiye’ye, gerçekten Türkiye’ye dost olan ve Türkiye’nin dostluğunu isteyen, Türkiye’nin dostluğunu önemseyen insanların Türk Hükümeti’nin partneri olmasıdır. Türkiye’nin ifâde ettiği potansiyel çok büyük! Buradaki etkinliği de çok fazla. Ama bu etkinlik maalesef Türkiye’nin lehine yontulan bir menfaat değil, başka iri devletlere yontulan bir menfaat olarak karşımıza çıkmakta. Türkiye bence bir ân önce bu meseleyi ele alıp hassasiyetle konunun üzerinde durmalıdır.

 

avazturk.com

Share this post


Link to post
Share on other sites

Medvedev: Kırgızistan'ın İkiye Bölünme Riski Var

 

 

Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, 7-8 Nisan 'da Kırgızistan'da Gerçekleşen Ayaklanmadan Yöneticilerin Sorumlu Olduğunu, Ülkede Sivil Savaş ve İkiye Bölünmeye Riskinin Yüksek Olduğunu Söyledi.

 

 

 

Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, 7-8 Nisan 'da Kırgızistan'da gerçekleşen ayaklanmadan yöneticilerin sorumlu olduğunu, ülkede sivil savaş ve ikiye bölünmeye riskinin yüksek olduğunu söyledi.

 

Washington'da gerçekleşen Nükleer Güvenlik Zirvesi'nin ardından Amerikan düşünce kuruluşu Brookings Institution'ın düzenlediği konferansta konuşan Medvedev, "Kırgızistan'ın güney ve kuzey olarak ikiye bölünme riski var... Kırgızistan sivil savaş tehlikesinin eşiğinde bulunuyor. Kırgız halkından önce Kırgızistan'daki güçler sorumluluklarının farkında olmalı." dedi.

 

Kırgızistan'da kanın akmasına engel olunmasını isteyen Rusya lideri, Kırgızistan'daki devrik yönetimi mevcut durumdan sorumlu tuttu. "Ülkenin yeniden yasal olmayan aşamaya gelmesinden yöneticiler sorumlu." ifadelerini kullanan Medvedev, 2005 yılında Askar Akayev yönetiminin aile kayırması, ekonomik suçlar ve rüşvet suçlaması ile devrildiği Lale Devrim'ini hatırlattı.

 

Medvedev Kırgızistan'da yaşananların 2005'de yaşanan olaylara çok benzediğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: " Kırgız eski Cumhurbaşkanı Askar Akayev muhalefet tarafından devrildi. Ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. O da ekonomik suçlar ve rüşvetle suçlanıyordu. Bir kaç yıl geçti... insanlar ve söylenenler aynı... Kırgızistan bizim yakın komşumuz olduğu için yaşananlar üzücü."

 

Lale Devrim'inin ardından ülke anayasası tamamen değiştirilerek devlet başkanının yetkileri sınırlandırılmıştı. Ancak 2009 yılında yapılan değişikliklerle yeniden Cumhurbaşkanlığı'nın yetkilerini artırması tepkilere neden olurken, ülke yönetiminin aile yönetimine dönüştürülmesi ayaklanmaların temel gerekçelerinden biri olarak görülüyor.

 

 

(CİHAN)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kırgızistan’da Tıkanan Ne?

 

-anadolu haber-

 

 

Kırgızistan küçük bir ülke ama büyük oyunların sahnesi olarak düştü gündeme…

 

Newsweek Türkiye’nin Orta Asya uzmanı Esedullah Oğuz derginin 77. Sayısında meseleye el atmış. Diyor ki:

 

“…Bu tür coğrafyalarda insanlar komşularını taklit etmeye (ya da daha nazik insanlar gibi davranıp örnek almaya diyelim) çok yatkındır.

 

Haydi hayırlısı! Rusya kendi arka bahçesi olarak gördüğü Kırgızistan'a Amerikan uçaklarının inip kalkmasını istemiyor. Başkent Bişkek'in hemen dışındaki Manas Havaalanı'nı Amerikan ordusunun ikmal üssü olarak kullanmasına izin veren Kırgız yönetimi, Moskova'yı yatıştırmak için Rusya'ya da Bişkek'te ayrı bir üs tahsis etti. Böylece Kırgızistan, iki rakip süper gücün üs sahibi olduğu ilk ülke haline gelmişti. Aslında Moskova daha ilk baştan Kırgızistan'daki Amerikan varlığı konusunda bir ikilem içindeydi. Amerikan ordusunun Afganistan'da El Kaide ve Taliban'a karşı yürüttüğü mücadele Rusya'nın çıkarlarıyla örtüşüyordu. ABD ve Nato'nun Afganistan'da başarısız olması, aşırı İslamcı akımların Orta Asya'nın sınırlarına dayanması, hatta bölgeye sızması anlamına geliyordu. Bu da Rusya'nın hiç istemeyeceği bir şey. Türkmen gazeteci Abdulgaffar Halaç'ın dediği gibi, Rusya ABD'nin Afganistan'da kaybetmesini istemiyor ama Orta Asya'da kazanmasını da istemiyor. Ne yaman çelişki.”

Bu yaman çelişkidir ki, Kırgızistan’da politik manevraların önünü tıkıyor, kıvrak hamlelere zemin bulmayı engelliyor…

 

İki ucu pisli bu değnek emperyal güçlerin oyununu bozarken Müslümanların işini kolaylaştırıyor… Her tıkanış, İslâmcı hareketlerin manevra sahasını geliştirirken, komşulara ulaşan sinyallerinde artmasına sebeb oluyor tabiî olarak Kırgızistan’da hükümet düşürüldü, yeni bir hükümet işbaşına geldi. Ne giden Başbakan Bakiyev ne de gelen kadın Başbakan Otunbayeva’nın kafasında net bir fikir mevcut. Hâdiseler âdeta el yordamıyla yürüyor.

 

LLPEERBQU9OF4JMTY7TIMKZTbtazafurkan.jpg

 

Oğuz diyor ki:

 

“Her ne kadar yeni Kırgız yönetimi şimdilik Rusya yanlısı görünse de ileride nasıl bir tutum takınacağını kestirmek zor. Bakiyev yönetimi de kendisinden önce Askar Akayev yönetiminin ABD'ye Manas'ta üs açma izni vermesine karşı çıkmış ve üssün kapatılacağını açıklamıştı. Ama Bakiyev üssü kapatmak yerine Rusya ile ABD arasındaki rebaket ve pazarlığı kızıştırarak, Manas üssünün yıllık 20 milyon dolar olan kirasını 60 milyona yükseltmişti.”

 

Ekonomisi çökmüş bir ülkede, bir de başa gelenler sıhhatli yön tayini yapacak fikirden yoksun iseler, o ülkede tabiî olarak herkesin kafası karışıktır ve biri gider diğeri gelir ama istikrar gelmez. Rusya’nın pençesinden henüz yeni kurtulmuş Türkî Cumhuriyetler, ABD’nin sömürge aracı oldular. Sonra uyanır gibi olup iki tarafı idare ederek yola devam etmek istediler vs… Tabiî olmuyor, yürümüyor.

 

Bütün bu karışıklıklardan istifade eden etmesi gereken ve nihayetinde en kârlı çıkan İslâmcı hareketler oluyor ki, Kırgızistan’da da TAZA DİN hareketi bu fırsatı kollayıcı bir noktada durarak hareketin bereketinden istifade etmeyi kısmen başarabilmiştir.

 

Haliyle bu tür yeni hareketlerden çok fazla şey beklenmez ama, Orta Asya’daki konjoktürel yapıyı göz önüne alarak bakıldığında çok şeyler söylenebilir. Mesele, Orta Doğu ve Orta Asya’da “Muhatab Anlayış”ın İslâm’a nisbetle hangi iddialı dünya görüşünde zâhir olduğunu anlayıp ona göre hareket edebilmekte. Bu bakımdan TAZA DİN, doğru bir nisbetle BD ’ya perçinlenmeyi başarmış olmanın avantajını yaşıyor diyebiliriz.

Kırgızistan’da ve bütün Orta Asya’da tıkanan FİKİR’DİR. Çöken Kominizim ve sersemleyen Kapitalizm’in ağır hantallığı altında ezilen Müslümanlar, yumruğu fikrin emrine verici bir hamleyi başarabilirlerse bu bâdireden daha hızlı ve daha kârlı çıkmayı başarabilecekler. Bu olacak, zira başka bir alternatif görünmüyor ufukta.

 

Merkez (Türkiye) muhite ses verebilecek duruma gelmeli önce. Herşey bu kader çizgisinde kitlenmişe benziyor… Haydi hayırlısı.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Son olarak TAZA DİN hareketi partileşme çalışmalarına başladı..Allah hayırlara vesile kılsın..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...