Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
sark

Bal Tefsiri

Recommended Posts

HALİFELERİN BAL TEFSİRİ

 

 

Hazreti Ali, bir gün gazadan hanesine geldiğinde, Hz. Ebubekir Sıddık, Hz Ömer El Faruk, Hz. Osman Zinnureyn gelerek Hz. Ali’ye: “Gazan mübarek olsun ey Allahın arslanı" dediler.....

Hz. Fatımatüz Zehra validemiz de onlara ikramen kalaylı bir tas içinde bal getirdi. Balın üzerinde ince bir kıl vardı. Hz. Ebubekir kılı almak üzere davrandı. Hz. Ömer ise, kılı aldırmadı ve dedi ki:

– Bizler Hazreti Zişanın vezirleriyiz. Belki Fatimetüz Zehra bizleri tecrübe için bu kılı koymuştur. Aramızda bu kıl hakkında üçer tevil edelim. Münasip değil mi?” dedi ve sonra;

 

Hz. Ebubekir:

– Namaz kılanın kalbi nurludur bu tastan. Dünya endişesini gönlüne getirmeden namaz kılmak tatlıdır bu baldan. Namazı tadili erkan üzere kılmak incedir bu kıldan.

Müteakiben Hz. Ömer El Faruk şöyle buyurdular:

– Misafiri seven hane sahibinin kalbi nurludur bu tastan. Misafirlere ikram etmek ve gönlünü almak tatlıdır bu baldan. Misafirin kalbi incedir bu kıldan.

Hz. Osman da söyle yorumladı:

– Alimlerin kalbi nurludur bu tastan. Alimlerle sohbet etmek ve onları dinlemek tatlıdır bu baldan. Kur’an-ı Kerim’e mana vermek incedir bu kıldan.

Hz Ali Efendimiz de söyle bir açıklama da bulundu:

– Gazaya giden gazilerin kalbi nurludur ba tastan. Cihat edip al kanlara boyanıp kafirlerle cenk etmek tatlıdır bu baldan. Üzerine kul hakkı geçirmeden, haram yemeden hanesine dönmek incedir bu kıldan. Sonra Hz. Fatıma validemiz de bir yorumda bulundular:

– Erkeğini hoşnut eden kadınların kalbi nurludur bu tastan. Erine cefa etmeyip güzelce geçinip, kendinden razı etmek tatlıdır bu baldan. Kocasının hakkını yerine getirmek incedir bu kıldan.

Sonra Hz. Peygamber Efendimiz de bu sohbete iştirak ederek şöyle tevil buyurdular:

– Benim ümmetimin kalbi nurludur bu tastan. Kevser şarabı tatlıdır bu baldan. Şeriatımız (İslamiyet) incedir bu kıldan.

– Bu sohbete, neş’e veren Cenab–ı Hak, Cebrail (as)’ı göndererek buyurdu ki:

– Senin nübüvvet nurun nurludur bu tastan. Yarın kıyamet günü mahşer yerinde ümmetine şefaat etmen tatlıdır bu baldan. Sırat köprüsü incedir bu kıldan. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) mübarek ellerini kaldırıp:

– Ya Rabbi, bu bal tefsirini okuyana, dinleyene ikiyüz peygamber sevabı isterim ve senden dilerim, diye dua ettiler. Cihar Yari Güzin Efendilerimiz de “Amin” dediler. Cenabı Allah’dan şöyle nida geldi:

– Ya Habibim! Senin ümmetinden her kim bu Bal Tefsirini üzerinde taşır, okur, okutur, yazar, yazdırır ve din kardeşlerine hediye ederse İzzet ve Celalim hakkı için ben de o kuluma ikiyüz peygamber sevabı veririm, diye buyurdular.

Peygamber Efendimiz de dedi ki:

– Benim ümmetimden her kim bu bal tefsirini kendisine evrad edinip üzerinde taşır, her gün okur veya dinlerse, ve burda bahsedilen ahlaklarla ahlaklanmaya çalışsa katiyyen dünya darlığı görmez; fakru zarurete düşmez; ölürken hüsnü şehadetle ölür; ahirete iman ile gider ve gelecek kaza ve musibetlerden kendisini Cenabı Hak muhafaza eder .

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites
Peki, nakil yoluyla kimler rivayet etmiş?

 

Gönüldaş yalnış anlama biz rivayetin fıskından fücurundan ötürü kaynak diretmiyoruz ancak böyle rivayetler sağlam olmalı. Hulefai Raşidini övmeye kelime deryaları yetmez amenna ve saddakna ancak senedi belli olmayan rivayetler başımıza iş açabilir. Daha dikkatli olmak lazım.

Bu arada Vakıf kardeşime de esselam...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Neden mevzunun muamelatına değil de meşveretine bakarız? bir çok dua ve ilmihal kitabında bu tefsir mevcuttur kaynak Yusuf Tavaslı ve benim için bu zamanda ilmi kesinlikli huccet olan Cübbeli Ahmet hoca efendiden defaatlarca dinlediğim bir konudur. gönül isterdi ki sizi mutmain etmek adına o sohbetini ekleyebilsem; nette araştırma yaptım ama maalesef bu bilgiye ulaşamadım ama eğer sözüm size senet ise benim bu hususta en ufak şüphem yok, sizin itikadınız da Hakka kalmış :) saygılarımla.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben çocukken "şifalı dualar" adlı cep kitapçığı gibi bir kitap vardı bizde. Ha şimdi yok mu? Yine var ama içeriği o zamankinden biraz farklı. Neyse efendim işte onda da bu tefsir vardı. Hatta faydaları bile yazardı okumanın, yazmanın, üstünde taşımanın.

 

Şimdi tekrar baktım da hâlâ ezberimde mübarek :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dediğiniz gibi kadim tarihe dayanır. yine de ben bu kaynak isteme merakını hoş karşılamaya çalışıyorum, zira marazi bir hassasiyet boyutunda. ne diyelim..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Efendim sened sormak dinimize hurafelerin gimesini az da olsa engelleme çabasının ürünüdür ki bilinçli Müslümanlar patlıcan satışlarını yükseltmek için uydurulan patlıcan hadisi vs. gibi durumlarda uyanık davranmalıdırlar. Ancak Sark hanımın da belirttikleri gibi bu tefsir kuvvetli kaynaklarda yer almaktadır ve bilinegelmektedir... Selametle

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hz. Ali gazadan döndü de, diğer üç halife gazadan dönmedi mi? Sadece Hz. Ali'nin gazaya gidipte diğer mübarek halifelerin gazaya gidip gitmediğini araştırmak gerekir.

 

Hz. Ali ve Hz. Fatma Hicri 2. yılında evlenmişler ve rivayetlere göre Hicap ayeti (Ahzab 53) Hicri 5. asırda inmiş. Hz. Fatma annemiz Hicap ayetinden sonra namahremlere aynı mekanda bulunup sohbete iştirak etmesi mümkün olmayacağı için bu mesele şayet olmuşsa Hicri 2. ve Hicri 5. asır arasında vuku bulmuştur. Yine, Hz. Ali'nin gaza edipte diğer halifelerin gaza edip etmediğini bu tarihler arasında aramak gerekir. Burda ki sonuç herkes için zihinlerde ki soru işaretlerini muhakkak kaldıracak.

 

Birde bu Bal Tefsiri temel İslam kaynakları arasında yok. Bu kıyas değil, icma değil; ne demek kuvvetli tefsir kitaplarında geçiyor? Hiçbir Hadis kitabında Bal Tefsiri geçmiyor. Şu veya bu şahıs, kaynak İslam için sened değildir. Kur'an da yahut Hadis kitaplarında olacak. Bal Tefsirini nakleden şahıs kim deyince, araştırınca ortada adam yok. Bu nasıl iş abi?

 

Şifa ayetleri, her ayeti maddi ve manevi şifa olan Kur'an'ı Kerimle alakalıdır. Bu Bal Tefsiriyle onu bir tutmamak gerekir.

 

Bal Tefsiri kadim tarihe dayanıyor derken, kadim bir yalana istinad etmesin? Sark kardeşim sizin kendinize ait sözünüzü senet olarak görmek ayrı, menşei tamamıyla din olan bir mesele apayrı. Duygu sömürüsü yapmıyorsunuz :) ama şahısla alakalı bir mesele değil bu.

 

Yusuf Tavaslı'nın sadece ismini duydum. Cübbeli Ahmed hoca ehli sünnete bağlı şahsiyet sahibi birisi dahi olsa, 'beşerdir, şaşar' düsturu her insan gibi onu da es geçmeyecektir.

 

İmam Gazali'nin şu sözünü arada okuyum da ezberleyim diye telefonuma kaydetmiştim: ''Şüphe etmeyen doğruyu göremez, doğru bakamayan basiret sahibi olamaz ve basiret sahibi olamayanda zulmet ve sapıklıkta kalır.''

 

Kimseye sapık mapık demiyorum; aman ha alınıp, gücenip bana sataşmayın.

 

Bu meseleye dair:

 

Bal Tefsiri diye rivayet edilen hadise sahih midir?

 

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

 

 

 

Bu gibi hikayeleri hemen kabul etmek veya reddetmenin bizi bir takım yanlışlara götüreceği muhakkaktır. Bunların aslı olacağı gibi, uydurma olaylar da olabilir. Çünkü, uzun yıllar içersinde islamiyete bir takım yanlış fikirler, düşünceler, kısaca bizim "hurafeler" dediğimiz yanlışlıklar sokulmuştur. Bunların bazıları İslamın temelleri zıt olabilmektedir. İslam büyükleri bunlardan bazılarına "İsrailiyyet" demişlerdir. Yani bunlardan bazıları, Yahudilerin İslam'ın temellerini yıkmak için, ortaya atmış oldukları fikirlerdir.

 

"Bal Tefsiri" adı altında verilen olay, İslam'ın temel kaynaklarında yer almamaktadır. Bu nedenle bu ve benzeri hadiselerin yayılmasını önlemek ve duyduğunu bir başkası ile paylaşmamak gerekir.

Böyle şeylerle karşılaştığımızda dini bir konu değilse ve toplumun fazla önem vermesine neden olacaksa üzerinde durmamak, yapmamak ve onun yaygınlaşmasına neden olmamak gerekir.

 

 

 

Selam ve dua ile...

Sorularla İslamiyet

 

http://www.sorularlaislamiyet.com/index.ph...qna&id=5572

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Efendim, mevzuyu geniş çaplı ele alalım inşaallah. Objektif bir nazariye ile bakıyorum; konuyu şahsımın paylaşmış olması, bal tefsirinin şiddetle müdafacısı (olacağım anlamına gelmez.) ne de tamamen yalandır diye inkarcısı olacak değilim. Yalnız elde ettiğim bir kaç bulgu ile arkadaşlarımızı aydınlatırız kanısındayım.

 

Bakın, bahsi geçen mevzu, son devrin büyük meşayıhından ve Muhmammed Esad Erbili'nin (k.s.) hulefasından Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendinin (k.s.) Hz.Ebubekir adlı kitabında geçer. Yine asırlar önce yaşamış ve bir başka Nakşi Şeyhi olan Ahmed Şemseddin Sivasi'Hz.lerinin (k.s.) Menakıbı Cihar Yar-ı Güzin adlı kitabında zikredilmiştir. Ha derseniz ki bunlar kaynak olarak telakki edilebilir mi, illa meşhur bir ravi silsilesi söyleyin; efendim bilindiği üzere islam aleminde kabul görmüş alim-ulema-meşayıhın da nakilleri sahih kabul edilir. Ve emin olun sizin kadim bir yalana isnad etmenizden daha emniyetli davranmışlardır. Sizce bu ulemalar kitaplarında bunu dile getirirken; ne yani Hz. Ali tek başına mı gazaya gitti, yok şimdi Hz. Fatıma ayeti çiğnemiş mi oldu gibi akıl oyunlarını niye yürütmediler acaba?bu bir.

 

Şiddetle kaynak olmadığını, nakleden kim dendiğinde ortada bir adamın olmadığını dile getirmişsiniz. Siz de bunun katiyyen yalan olduğunu söyleyen, böyle bir hadise yaşanmamıştır diyen sağlam bir ravi ismi/silsilesi, kaynağı bildiriniz o vakit? Kısır bir kafa ile, kendi cümleleriniz ile bunun üstünü örtemezsiniz. Dini bir mesele olduğu ve şahısla alakalı olmadığı dile getirilmiş; işte bunu bilmeniz güzel..bu iki.

 

Cümle-i diğer ile devam edersek; bahsi geçen bal tefsiri Ruh-ul Beyan gibi önemli bir tefsirde de geçmektedir..(Ruhulbeyan Tefsiri, Cilt 2, Sahife 246) Şimdi bizim kalkıp bunu da tenkid edecek halimiz, ilmi hüviyetimiz ne de birikimimiz olacak değil ya! Ruh-ul Beyan'ın emniyeti muteberdir, içine uydurma ya da israiliyyattan bir hadisenin girmesi mümkün müdür? Ha kalkıp Şeyh İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri İçin de ''ehli sünnete bağlı şahsiyet sahibi olsa dahi, beşerdir şaşar düsturunu baz alıp her insan gibi onu da es geçmeyecektir gibi; mizahi değeri hayli yüksek olan bir cümle sarf etmeyeceksiniz herhalde.. bu da üç.

 

(Lakin tarafsız bir nazariye ile şunu dile getirmeliyim ki, Menakıb-ı Cihar Yar-ı Güzin adlı eserde kıssa olarak ve başlığı bal tevili olarak şu şekilde geçer:Hazret-i Alî “radıyAllahü teâlâ anh” bir gün hastalandı. Ebû Bekr, Ömer ve Osmân “radıyAllahü teâlâ anhüm” hazretleri iyâdetine [hasta ziyâretine] vardılar. Hazret-i Alînin yanında bir tas bal var idi. Bu tas ile balı bunların önüne götürdü. Tas ak, içindeki bal kızıl idi. O tasın içinde kara bir kıl vardı. Hazret-i Ebû Bekr “radıyAllahü teâlâ anh” buyurdu ki, biz baldan, her birimiz bu üçü için bir misâl getirmeyince yimeyiz. Kendisi buyurdu ki, (Dîn-i islâm tasdan münevverdir [nûrludur]. Îmân baldan tatlıdır. Dînin hükmü kıldan incedir.) Hazret-i Ömer “radıyAllahü teâlâ anh” buyurdu ki, (Cennet tasdan münevverdir. Cennetin ni’metleri baldan tatlıdır. Sırat köprüsü kıldan incedir.) Osmân “radıyAllahü teâlâ anh” buyurdu ki, (Kur’ân-ı azîm-üş-şân tasdan münevverdir. Kur’ân-ı kerîm okumak baldan tatlıdır. Kur’ân-ı kerîmin tefsîri kıldan incedir.) Hazret-i Alî “radıyAllahü teâlâ anh” buyurdu ki: (Müsâfirin nûru tasdan münevverdir [nûrludur]. Müsâfirin sözü baldan tatlıdır. Müsâfirin gönlüne ri’âyet etmek kıldan incedir.) Her biri kendi hâllerine münâsib kelâm buyurdular.

 

(Kırkbirinci Menâkıb, Sayfa 506 Kaynak)

 

Bakın her haliyle gözler önüne serdim, ama sizin gibi; kendi cümlelerimle ya da cebimde taşıdığım sözlerle olaya tamamen yalandır yaftasını yapıştırmadım. Kabul görüyorum ki, ilk paylaştığımız hali ile ismi geçen eserdeki metin taban tabana aynı eğildir.. Artık hangisine itikad edeceğinize siz karar verin, lakin korkmayın imanınızı yemez. kabullenin ki bu tefsir tamamıyle safsata değildir! Ama Ruh-ul Beyan'daki haline zaman alan araştırmalarıma rağmen rastlayamadım. Rabbim çıkarırsa önümüze inşaallah paylaşırım.

 

Ayrıca mesajınızın sonunda yer alan; yapma, etme, kanma, hurafe bunlar.. kısmına gelince. Efendim, bu metinde geçen hangi cümlenin dini müesseselere tezat teşkil ettiğini, israiliyyat dediğiniz musibetin burada islami değerlerden hangisini eritmeye çalıştığını da dile getirirseniz de biz de oksijen alsak! Yapmayın Allah aşkına ya..

 

saygılarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Efendim bahsini ettiğim; Ruh-ul Beyan'daki bal tefsirini iktibas ediyorum..

 

Bal tevili hakkında ruhulbeyan tefsirinde de şu fıkra görülmüş ve aynen tercümesi buraya alınmıştır.

Hz. Ali Efendimiz (r.a.) hastalanmışlardı. Hz. Ebubekir (r.a.), Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.) ya hitaben ziyaretine gitmeyi kararlaştırmışlardı. Hz. Ali (r.a.) efendimizin rahatsızlıkları da biraz hafiflemişti. Onların teşrifleriyle son derece sevinen Hz. Ali Efendimiz (r.a.) odanın diğerine girerek orada parlak bir tas içinde bir kişiye yetecek kadar ve içinde siyah bir kıl bulunan balı havi tası getirdi. Misafirlere İkramen sunulduğunda Hz. Ebubekir (r.a.) balı yemeden evvel konuşmak gerekir diyerek söze başladı ve diğer Ashabı Kiram da siz büyüğümüz ve efendimiz evvela siz konuşun buyurdular ve Hz. Ebubekir buyurdu ki;

 

“Din bu tastan daha nurlu ve Allâhı zikretmek bu baldan tatlı ve şeriat bu kıldan incedir.” dedi.

 

Hz. Ömer (r.a.) Efendimiz de;

 

“Cennet bu tastan daha nurlu; Cennetin Nimetleri bu baldan daha tatlı ve sırat köprüsü bu kıldan daha incedir.” dedi.

 

Hz. Osman (r.a.) Efendimiz de;

 

Kurân-ı kerim bu tastan daha nurlu, Kurân-ı Kerimi okumak bu baldan daha tatlı ve onun tefsiri bu kıldan incedir.

 

Hz. Ali (r.a) Efendimizde Şöyle Buyurdular;

 

“Misafir bu tatan daha nurlu, misafirin konuşması bu baldan daha tatlı ve misafirin kalbi bu kıldan daha incedir.”

 

Ruhulbeyan Tefsiri Cilt 2, Sahife: 246

 

Evet gördüğümüz üzere; iki kaynak ile ispat ve te'kid etmiş bulunuyoruz ki mevzunun aslı budur. Yani bu hadise, tefsir, tevil mevcuttur! Elbette ki asırların bir takım tahripleri, ilaveleri olmuştur. Ennetice, şükür özünü bulduran Rabb'ın üzerine olsun..

 

saygı ve selam

Share this post


Link to post
Share on other sites

 Forumunuza "bal tefsiri" adlı menakıba dair bir mesaj yazmak üzere üye oldum. Hemen belirtmeliyim ki, hiç bir konuda "sorularla islamiyet " adlı mezhebi geniş ve genetiği değiştirilmiş islâm temsilcilerinden oluşturulmuş sayfaya bir şey sormayınız. Sonra, bilmeden müslümanlıktan ve islâmiyetten uzaklaşırsınız da haberiniz olmaz. Ardından sözlerime şunu ilâve edeyim ki, "Bal Tefsir" adlı menakıb evliyâullahın kitaplarında geçmektedir ve 4 Halifenin birbirleriyle latifeleşmerinden ibaret bir menakıbtır.  Bu menakıbı Meşayıhtan Cihar-yâr-ı Güzin adlı kitabın müellifi Ahmed Şemseddin Sıvasî (k.s.) Hz.leri ile Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s.) Efendi Hz. Ebubekir adlı kitabında yayınlamışlardır. Her iki zat da, meşayıhtan çok muhterem insanlar olup, herhangi bir menakıbın uydurma mı yoksa sahih mi olduğunu en azından bizler kadar bilen ve düşünebilen yüksek ahlaklı ve seciyeli şahıslardır. Böyle şahısların eserlerinde yer verdiği bilgi ve kıssaları "uydurma" diye nitelemek her şeyden önce saygı ve edeb kurallarına mugayirdir. kaldı ki, her konunun ve her meselenin Kuran veya Sünnete bulunmayacağı açıktır. Bilesiniz ki, müslümanların kendi aralarında güzel gördüğü her şey Rabbimiz tarafından da güzel görülür ve sayılır. Her türlü fıskın ve haramların mslümanlar arasında cirit attığı ve yayıldığı şu fesad zamanında, bizler şimdi aramızda zararlı bir şey bula-bula bu "Bal Tefsiri" adlı menakıbı mı bulduk ? Pes Vallahi pes doğrusu !..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bal tefsiri hakkında ehli sünnetin görüşü nedir?

 

Cevap

Bismillahirrahmanirrahim

 

 

 

Bal tefsiri hurafe olup kaynağı yoktur. Bal tefsirinin girişinde: “Ey cennet yolcusu kardeş! Bal tefsiri hakkında şöyle rivayet edilmektedir” deniliyor. Ama ortada kimin, nerede, kimden, hangi kitaplarda, hangi senetlerle rivayet edildiğine dair hiçbir şey belirtilmemektedir.

 

 

 

Zaten kimse de kaynağını sorma zahmetinde bulunmamaktadır. Bir soğanı, salatalığı bile alırken inceleyen insanımızın dini meselelerde bu hassasiyetin binde birini bile göstermemesi ayrı bir vehamettir.

 

Bal tefsiri hiçbir fazileti olmayan bir hurafedir, yalandır. Ve yalancının mumu ancak yatsıya kadar yanar. İslam ve ilim şafağının doğuşu ile silinmeye mahkûmdur. Elverir ki biz insanımıza doğru bilgileri doğru bir şekilde anlatabilelim.

 

 

Selam Ve Dua ile

 

Mehmet TALU Hocaefendi

 

 

Demek ki bal tefsiri için diyeceğimiz cümle şu olmalı, "Evvel yoğidi işbu rivayet yeni çıktı" Öğrenmiş olduk

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah bilir ama uydurma gibi görünüyor. Neden derseniz arkadaşın dediği gibi sadece Hz.Ali(k.v) Efendimiz mi savaşa gidiyor ? Üstelik Cebrail(a.s) ve ondan sonra Allah'u Teala'nın(c.c) sohbete dahil olması abartı gibi görünüyor rivayet üzerinden düşünecek olursak.Ve bir tefsiri okudun diye 200 peygamber sevabı alıyorsan zaten direk cennete gireceksin demek oluyor bu :) Sizce olabilir mi ? :D Ayrıca Hz.Fatıma Annemiz neden bile bile kıl koysun balın içine.Ve Hz.Fatıma Annemiz birçok erkeğin olduğu ortama girer mi. Ki onu babasından ve eşinden başka kimse görmemiştir ve ayrıca O erkek olan yollarda yolunu değiştirirmiş. Ama konudaki incelik yine de güzelmiş. Ben bu tefsir konusunu şuna benzettim. Bazen telefona mesaj atarlar ya 20 kişiye göndermezsen böyle şöyle olur derler yada bazı ziyaretlerde öyle şeyler yazarlar... :)

 

Ve arkadaşın dediği gibi kaynağı da belli değilmiş.Kaynak olsa zaten inkar edemezsin.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest furkan

Bal tefsiri hakkında ehli sünnetin görüşü nedir?

 

Cevap

Bismillahirrahmanirrahim

 

 

 

Bal tefsiri hurafe olup kaynağı yoktur. Bal tefsirinin girişinde: Ey cennet yolcusu kardeş! Bal tefsiri hakkında şöyle rivayet edilmektedir deniliyor. Ama ortada kimin, nerede, kimden, hangi kitaplarda, hangi senetlerle rivayet edildiğine dair hiçbir şey belirtilmemektedir.

 

 

 

Zaten kimse de kaynağını sorma zahmetinde bulunmamaktadır. Bir soğanı, salatalığı bile alırken inceleyen insanımızın dini meselelerde bu hassasiyetin binde birini bile göstermemesi ayrı bir vehamettir.

 

Bal tefsiri hiçbir fazileti olmayan bir hurafedir, yalandır. Ve yalancının mumu ancak yatsıya kadar yanar. İslam ve ilim şafağının doğuşu ile silinmeye mahkûmdur. Elverir ki biz insanımıza doğru bilgileri doğru bir şekilde anlatabilelim.

 

 

Selam Ve Dua ile

 

Mehmet TALU Hocaefendi

 

 

Demek ki bal tefsiri için diyeceğimiz cümle şu olmalı, "Evvel yoğidi işbu rivayet yeni çıktı" Öğrenmiş olduk

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...