Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Furkan Aksoy

Ayasofya'da Ayin Yapacaklarmış!

Recommended Posts

Ayasofya'ya provokatif girişim

150920101912437237868_2.jpg ABD'deki bir grup Yunan, Ayasofya'da ayin yapmak için Türkiye'ye gelecek.

 

Kendilerini Yunan asıllı Amerikan vatandaşı olarak tanıtan 200 kişilik bir grup, 17 Eylül Cuma günü Ayasofya Müzesi'nde ayin yapacaklarını duyurdu.

 

Yunan-Amerikan Kültür Derneği başkanı Editis Spyrou başkanlığındaki grup Cuma günü Ayasofya'da ayin yapma hazırlığı içinde.

 

İpsala sınır kapısından İstanbul’a yol alması beklenen kafile, müze içine biletsiz giriş yaparak ayin düzenlemeye çalışacak.

 

Bu da mümkün olmazsa kafile müze dışında planladığı ayini gerçekleştirmeye çalışacak.

 

İstanbul Fener Rum Patrikhanesi, Türk makamlarına söz konusu eylemle ilgilerinin bulunmadığı bilgisini verdi.

 

Yunan Dışişleri Bakanı Dimitris Droutsas ise Patrikhane'nin görüşlerine saygı göstermesi gerektiğini söyledi.

Eylemin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği henüz kesinlik kazanmış değil. (NTV)

 

 

Ne demişti Üstadımız;

 

" Ayasofya'yı kapalı tutmak, Yunanlıya "ben yapamıyorum; sen gel de kendi hesabına aç!" demekten farksızdır. Ayasofya'yı kapalı tutmak, Birleşmiş Milletler'den Afrikalı yamyam devletlerine kadar aleyhimize rey verdirip kendileri müstenkif geçinen Batılılara "artık benim hayat hakkım kalmadı!" demektir. Ayasofya'yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türk'ün semâları tutuşturan lanetine hedef olmaktır. Ayasofya'yı kapalı tutmak, Allah'a sövmeye, Kur'ana tükürmeye, Türk tarihini kubura atmaya, Türk iffetini kirletmeye, Türk vatanını satmaya denk bir suçtur"

Share this post


Link to post
Share on other sites

seçilen günde çok manidarmış hani ..

biz böyle uyumaya devam edersek gün gelir sultan ahmet camiinede taşar o ain...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah korusun.inancına sahip çıkmaz isen;inancına sahip çıkana sahip çıkmaz isen olacaklar kapıda işte.Rabbim esirgesin.1979 da Ayasofyada ezan okutan lideri bu millet benimseyemedi.geçtiğimiz yıllarda topkapıda şaraplı minderli konser verenleri pretosto eden grubu bu millet kabullenmedi.şimdi kalkmış bu millet akdamar klisesini milyon dolara restore ettirip önce müze sonra yılda bir ayin için açanı kabul ederse olacağı bu olur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Malesef gidişat çok kötü. Benim bir fikrim vardı naçizane. Tabi daha benim gibi düşünen milyonlar vardır eminim. Ben sümela ve akdamarın ayine açıldığını görünce Ayasofyada birgünlüğüne bayram namazına açılsın diyordum. Ama bu haberden sonra gördüm ki bize Ayasofyayı kapatan kahrolası zihniyet öyle kötü bir iş yapmış ki neler olacağını önceden bilirmiş gibi yarım kalan işlerini başka milletlere de yaptırabilirlermiş.

 

Artık birşeylerin olması gerekli. Yani sümela ve akdamardan sonra böyle bişeyi beklerdim. Bir kurum olarak yapamayacakları bu işi şahıs nezdinde yapmaya kalkışıyorlar. Kimbilir insanlar belki daha da cesaret alıp bir patrikhane olmadı bir kilise papazı yoluyla bunu yapmak isteyecektir. Keşke bizimde isteğimize cevap verilse. Bir vakit olsun namaz için açılsa ne olurdu sanki...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sumela, Akdamar, Ayasofya

 

İlk iki mahal, ortodoks hıristiyanlara mahsus dini mekânlar. Birisi manastır, diğeri kilise. Bu iki tarihi mekân, bunca yıllık tarihi yaşadıktan sonra, tarihin bir cilvesi olarak neredeyse yüz yıldır cemaatsiz durumda ve müze olarak muhafaza edilmeye çalışılıyor.

Ne Trabzon’da Sumela’yı dolduracak rumlar var, ne de Van’da Akdamar’ı kilise olarak yaşatacak ermeniler... Buna rağmen, Türk hükümeti bir cemile olarak yılda bir defa bu mekânlarda dinî ayin icrasına izin verdi. Sumela’daki ayine binlerce Türkiye dışından gelmiş Rum-ortodoks katıldı. Akdamar kilisesi küçük bir yapı olduğu için büyük bir çoğunluk ayini dışarıdan izledi. Türkiye bu cemileleri yaparken, işi Ayasofya’da ayine kadar vardıran ABD mahreçli aklı evveller ortaya çıktı.

Esasen, Ayasofya bu iki mekâna asla benzetilemez. Gerçi, TC hükümeti 1930’lu yıllarda Ayasofya’yı müze haline getirdi ama bu müze statüsü diğer yapılarla benzerliğine delil olamaz. Çünkü Ayasofya, fetihten sonra Sultan Mehmed Han tarafından camiye tahvil edildi, vakıf olarak müslümanların hizmetine sunuldu. Bu vakfiyenin bir kaç satırını okuyup da fikreden hiç bir kimsenin bu yapının cami dışında bir maksatla kullanılmasına razı olması mümkün değildir.

Şimdi hükümeti Sumela’da veya Akdamar’da birer günlük ayine izin verdiği için itham edenler, tarihin hiçbir devrinde İslâm mabedi olmamış, tamamen hıristiyan unsurlara ait olarak kalmış olan bu yapılara mukabil, fetihten itibaren 500 yıla yakın cami olarak hizmet görmüş Ayasofya’nın müzeye tahvilinin nasıl korkunç bir şey olduğu hususunda fikir yürütmüyorlar.

Ayasofya’nın statüsü konusunda kafası karışıklardan biri de, maalesef müze olarak onun yönetiminden sorumlu olan Kültür Bakanı. Ayasofya’nın aidiyeti konusunda tereddütü olan bakanı, ABD’li papazın ayin yapma talebi karşısında Rum Patrikhanesi bile açık düşürdü. Onlar da tereddütsüz, Ayasofya’da ayin yapılamaz dediler!

Konu elbette Türkiye’nin bugünkü sınırlarını aşıyor. Osmanlı sistemi, Anadolu’da bütün dini azınlıkların haklarına riayet etmiş, onların Avrupa’da görülmedik şekilde hayatta kalarak kimliklerini sürdürmelerini sağlamıştı. Bu hoşgörü, bugün Türkiye sınırları içinde olmayan bölgelerde de gösterilmişti.

Bütün Osmanlı ülkesinde çok güzel camiler, medreseler ve başka dini yapılar inşa edilmiş, fakat müslüman olmayan toplulukların da böyle mekanlarının olması tabii karşılanmıştır.

Türkiye bu tabiiliği belli ölçüde sürdürmüştür. Fakat, Türkiye dışında kalan Osmanlı topraklarında böyle bir hoşgörüden söz etmek mümkün değildir.

Eski Osmanlı arazisinde dolaşıp da kiliseye tahvil edilmiş camiler, amacı dışında kullanılan dini yapılar görmek hiç nadir bir durum değildir.

Kısa bir Gürcistan gezisi sırasında, Stalin 1940’larda kanlı sürgünü gerçekleştirinceye kadar müslümanların büyük çoğunluk teşkil ettiği Ahıska’da kale içindeki Ahmediye camiinin tepesinde haçı görünce dehşete düşmüştük. Bu haç bize komünist sistemin din düşmanlığını aşan İslâm düşmanlığını aynelyakin gösteriyordu.

Ahıskalılar, 1940’larda yüzyıllardır yaşadıkları ana-ata vatanlarından sürüldüler. Sovyet coğrafyasında nereye gönderildilerse, orada onlara Türk denildi. Onlar kendilerini Osmanlı olarak vasfediyorlardı. Önümüzdeki yıl, Gürcistan uluslararası baskılar sonucu, belli sayıda Ahıskalı müslümanın dönüşüne izin verecek. Buna rağmen, hâlâ camilerin tepesinde haçların durmasına ne demeli.

Bunu Bizim Ahıska dergisinde okuyunca, Türkiye’nin iyi niyet gösterilerinin hiç bir mukabele görmediğini düşünmekten kendimi alamadım.

Türkiye’deki kiliselerin ıcığını cıcığını araştıran, yıkılmışlarını ihyaya ve ayakta olanlarını kiliseye tahvile çalışan merkezler, kendi arazilerinde kalan İslâm mabedlerine nasıl muamele ediyorlar?

Mesela ermeniler? Ermenistan yöneticileri Akdamar’a haç dikilmediği için ayine katılmadıkları gibi protesto makamında tavırlar gösterdiler.

Aynı Ermenistan’da İslâm mabedleri ne durumda?

Aynı dergide, Karabağ’ın Akdam şehrinde ahır olarak kullanılan güzelim tarihi camiin resimleri de yer alıyor...

Gelecek sene Akdamar’da ayinin şartı, Akdam camiinde cuma namazı olmalı!

 

D.Mehmet Doğan/Vakit

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...