Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
mitajanı

Dedim Nerden Tanıyor Meğerse Künyeyi Görmüş

Recommended Posts

Alakaya maydonoz lafını çok severim. Aslında çok anlamlı bir sözdür kendileri. Fakat bazı lugat züppeleri, bazı edebiyat guruları hak ettiği kıymeti vermezler bu söze. Hatta yeri gelir haksızlık eder, küçümserler. Oysa ben severim. Benim sevdiğimi beğenmemek kimin haddine! Ha ben kim miyim? Sual bu mu yani? Geçen onlarca, yüzlerce gün sonra ben bile kim olduğumu şaşırmış vaziyetteyken, bu sualin, bu çetrefil sualin yanıtını kim, nasıl verebilir? Ha söyleyin...

 

Neydi o öyle Allah aşkına. Otobüs seyahatlerinin bünyemde meydana getirdiği tahribatların belki de en fecilerinden birini yaşamıştım o gün. Ulan bu ne be... Sevdiklerim bir camın ötesinden el sallıyorlardı bana, bense hiçte adetim olmadığı bir şekilde onlara mukabele ediyordum. Oysa teşkilat beni bu günler için mi yetiştirmişti? Elbette ki hayır.

 

*DevamıİllakiVarLakinBirazKafaİstirahati

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sevdiklerim camın ötesinden el sallarken ruhumun derinliklerinden gözlerime hücum eden, oradan da kucağıma doğru tortum şelalesi gibi akan yaşları siliyordum demeyi eski tüfek teşkilatcılığına yakıştıramadığından olsa gerek aynı şekilde mukabele ettim demek sureti ile meseleyi gümbürtüye götürmüşsün. Hadi öyle olsun bakalım... :) Yoksa ağlamadın mı?

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sevdiklerim camın ötesinden el sallarken ruhumun derinliklerinden gözlerime hücum eden, oradan da kucağıma doğru tortum şelalesi gibi akan yaşları siliyordum demeyi eski tüfek teşkilatcılığına yakıştıramadığından olsa gerek aynı şekilde mukabele ettim demek sureti ile meseleyi gümbürtüye götürmüşsün. Hadi öyle olsun bakalım... :) Yoksa ağlamadın mı?

 

 

Satmak yok, biz yiyiciyiz amirim. Asla! Ne, bir daha söyle, işitmedim efem... Ağlamak mı? Ağlamak ha... Ben ve ağlamak. Ben ağlamadım, yok öyle bir şey... Ühü ühü ühüüüü, ıngaaaa, ıngaaaaaaaaaaaaaaa.....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sayın, saygıdeğer ve sevgili ortağıma hoş geldin diyebilme fırsatını veren Allah'a şükürler olsun. Sanki göz açıp kapayıncaya kadar... Gerçi yaşayan, bizzat içinde bulunan için daha farklı bir şey... Ne diyorduk. Hoş geldin ortak! :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sayın, saygıdeğer ve sevgili ortağıma hoş geldin diyebilme fırsatını veren Allah'a şükürler olsun. Sanki göz açıp kapayıncaya kadar... Gerçi yaşayan, bizzat içinde bulunan için daha farklı bir şey... Ne diyorduk. Hoş geldin ortak! :)

 

*I will come back for you.

 

Her dönüş yine sevilenlere oluyor. Hoş giderken de aynı cümleyi sarf etmiştim. Demek ki cemi zıddeyn muhaldir sözü yalan değil.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aman da aman, yahu ben seni pek iyi tanıyorumda, sen beni tanıdın mı? E hadi...

 

''ben bile kim olduğumu şaşırmış vaziyetteyken'' mi?.. Ajan kim olduğu şaşırmaz, Hani simit satarken gerçek kimliğini unutur; işine o kadar kendini kaptırır yani... Bu unutma işi de gerçek unutma değildir, sadece işine kendisini kaptırmadır ha... Hem ajansın hem de isim mitajan'ı... Hani kimse hiç şüphelenmez...

 

Neyse, seni iyi tanıyorum ve şu uslubun var ya, mükemmel...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Aman da aman, yahu ben seni pek iyi tanıyorumda, sen beni tanıdın mı? E hadi...

 

''ben bile kim olduğumu şaşırmış vaziyetteyken'' mi?.. Ajan kim olduğu şaşırmaz, Hani simit satarken gerçek kimliğini unutur; işine o kadar kendini kaptırır yani... Bu unutma işi de gerçek unutma değildir, sadece işine kendisini kaptırmadır ha... Hem ajansın hem de isim mitajan'ı... Hani kimse hiç şüphelenmez...

 

Neyse, seni iyi tanıyorum ve şu uslubun var ya, mükemmel...

 

Azizim Hüdayim, Hüdayim Azizim... Beni tanıyanı ben her türlü tanırım. Kaçmaz yani. Bu üslup, bu edebi örgü, kelimelerin akışı, manalarının yakışı... Sonra meselelerdeki tespiti, bilumum teşhisi... Zalim nizama karşı bir Hâce nazarıyla bakış... Doğu Karadeniz hırçınlığıyla yapılan bir serenad. Galiba seni tanıyorum.

 

Her şeye rağmen yaptığın kontr espiyonaj çalışmalırı gözümden kaçmıyor. Yoksa sen de mi ... ? Tezgahın nerede bu arada? :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Alakaya maydonoz lafını çok severim. Aslında çok anlamlı bir sözdür kendileri. Fakat bazı lugat züppeleri, bazı edebiyat guruları hak ettiği kıymeti vermezler bu söze. Hatta yeri gelir haksızlık eder, küçümserler. Oysa ben severim. Benim sevdiğimi beğenmemek kimin haddine! Ha ben kim miyim? Sual bu mu yani? Geçen onlarca, yüzlerce gün sonra ben bile kim olduğumu şaşırmış vaziyetteyken, bu sualin, bu çetrefil sualin yanıtını kim, nasıl verebilir? Ha söyleyin...

 

Neydi o öyle Allah aşkına. Otobüs seyahatlerinin bünyemde meydana getirdiği tahribatların belki de en fecilerinden birini yaşamıştım o gün. Ulan bu ne be... Sevdiklerim bir camın ötesinden el sallıyorlardı bana, bense hiçte adetim olmadığı bir şekilde onlara mukabele ediyordum. Oysa teşkilat beni bu günler için mi yetiştirmişti? Elbette ki hayır.

 

*DevamıİllakiVarLakinBirazKafaİstirahati

 

HANGİ ALAKAYA HANGİ MAYDONOZ ŞİMDİ ??? DEFALARCA OKUDUM AMA NE MAYDONOZ BULABILDIM NEDE ALAKA???

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ajan kardeşin üslubu enteresan ve güzeldir aslında belkide sorunuzun cevabı yazının devamında ortaya çıkacaktır, Çelebi Mehmet kardeşim. :)

 

*DevamıİllakiVarLakinBirazKafaİstirahati

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sen yorma kafanı usta. Onlar anlaşır bir şekilde. :)

 

Değil mi kardeşim. Anlayan anlıyor, biliyor, hissediyor. Hem Cihandar sen bilirmisin ki kardeşlik sadece kan bağıyla olan bir şey değil. Hem sen bilirmisin ki bazı kardeşlikler, ahbaplıklar, dostluklar bazan kardeşliğin bile ötesine geçiyor, kan bağıyla meydana gelen kardeşliği fersah fersah geride bırakıyor. Hem sen bilirmisin ki bir insan daha önce ne kadar çok gurbete gitmiş olursa olsun gurbet her seferinde insana ağır geliyor, yaralıyor, parçalıyor. Hele ilk saatleri, ilk günleri, ilk haftaları... Istıraptan geçer insan. Katıksız bir ıstıraptan...Hem sen bilirmisin ki böyle anlarda insanı o ıstıraptan, ümitsizlikten çekip çıkaran bir dost elidir. Sen bilir misin? Bence bilirsin. Bence senin kumaşında herkeste bulunmayan bir alicenaplık, bir eli açıklık, bir cömertlik var. Sen bilirsin değil mi aziz dostum. Bilirsin, bilirsin. Ben de bunu biliyorum işte.

 

Ajan kardeşin üslubu enteresan ve güzeldir aslında belkide sorunuzun cevabı yazının devamında ortaya çıkacaktır, Çelebi Mehmet kardeşim. :)

 

Kalemdâr tanıdık geliyorsun. Tanıdık geliyorsun Kalemdâr.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mesele ne oydu ne bu... Mesele bir karın ağrısı değildi ki. Mesele hep derdim ya sana, ama hayır sana diyemedim ki ben hiçbir zaman, hep derdim ya kendime mesele bir var oluş meselesi. Mesele sadece karların yağması değildi, karın altında ezilen bir yürekti aynı zamanda. Mesele ''Karın yağdığını görünce, Kar tutan toprağı anlayacaksın, Toprakta bir karış karı görünce, Kar içinde yanan karı anlayacaksın'' diyen Karakoç'un feryadıydı belki. Ben karın yağdığını çok gördüm. Her seferinde kainatı gözlerimin önünde çok vazıh bir halde dururken gördüm. Söyle bakalım bunlar basit şeyler mi? Değil, asla. Her şeyi kabul ederim ama bunu asla. Tamam tutarsızlık, tamam bir bıkkınlık, tamam belki göreceli bir korkaklık... Ama hiçbir şey az önce bahsettiğim şeyi basite indirgeyemez. Hiçbir mantık.

 

Sustum. Uzun süre sustum. Sonra bir gurbet daha tebelleş oldu başıma. Dedim neresi bu sefer? Dediler maziye dönüyorsun. Olmaz dedim. Kaderin cilvesi dediler. Levhil mahfuz dedim. Anlamadılar. Bir künye astım boynuma. Birde seni... Belki de bütün bir kainatı, anlatılan masalları, ölümleri-kalımları... Bilirsin hep yarım keserim konuşmaları. Yine yarı da kesiyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kalemdâr tanıdık geliyorsun. Tanıdık geliyorsun Kalemdâr.

 

Bu fakirinde fakiri, hakirinde hakiri kardeşin hakkında en ufak bir aşinalık yahut en ufak bir alameti farika var ise bu alem-i berzah'ta tanışmışlığımızdan ileri gelir zira burada hiç tanışmadık.

Ancak ajansal sezilerin kuvvetli, çevreninde haddinden fazla geniş olması münasebeti ile birilerine benzetiyor olabilirsin.

dua ile kardeşim..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bu fakirinde fakiri, hakirinde hakiri kardeşin hakkında en ufak bir aşinalık yahut en ufak bir alameti farika var ise bu alem-i berzah'da tanışmışlığımızdan ileri gelir zira burada hiç tanışmadık.

Ancak ajansal sezilerin kuvvetli, çevreninde haddinden fazla geniş olması münasebeti ile birilerine benzetiyor olabilirsin.

dua ile kardeşim..

 

Bu ajanında ajanı, casusunda kralı kardeşiniz hakkınızda ufak dahi olsa bir aşinalık sezip size 'bir yerlerden tanıyorum gibiyim efem zat-ı alinizi' diyecek oldu, lakin aramızda daha evvelden bir tanışma olmadığını siz ikrar edince, bendeniz ajansal muhayyilemde sizinle ancak ve ancak alem-i berzahta tanışmış olabileceğimiz ihtimalini tasavvur ettim. Tabii ajansal sezilerimizin kuvveti ve çevremizin haddinden fazla geniş olması da sizi biriyle karıştırıyor olma ihtimali güçlendiriyor. Dua ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sen yorma kafanı usta. Onlar anlaşır bir şekilde

 

ii bakalım anlaşşınlar bir şekilde:D

 

Ajan kardeşin üslubu enteresan ve güzeldir aslında belkide sorunuzun cevabı yazının devamında ortaya çıkacaktır, Çelebi Mehmet kardeşim.

 

bende beklicem kardeşim hemde 4 gözle

Share this post


Link to post
Share on other sites
Mesele sadece karların yağması değildi, karın altında ezilen bir yürekti aynı zamanda

 

 

Yukarıdaki ifade... Bilmem ki, sen ne anlattın burada, ben ne anlatım... Şimdi şu ifade ver ya, ah beni maziye çekti, iyi mi? ''Sustum. Uzun süre sustum. Sonra bir gurbet daha tebelleş oldu başıma. Dedim neresi bu sefer? Dediler maziye dönüyorsun. Olmaz dedim. Kaderin cilvesi dediler. Levhil mahfuz dedim. Anlamadılar''

 

O halde maziye bir bakış:

 

Efendim, hayatımızın her döneminde büyük büyük marketlere gideriz. Hani canım bir şeyler almasak da, gideriz...

Rafların muhteşem düzeni, ürünlerin albenisi, yerlerin ayna gibi oluşu... Mağaza her yönüyle muhteşemdir... Çalışanların güler yüzü ve size karşı ilgisi ki, işin bu boyutu da çok önemli... İşte ben de böylesi marketlere hep hoş bir zaman geçirmek için uğradım... E buraya kadar böyle...

 

Sonra efendim, işsizlik hani neredeyse damarlarımızdaki basıncı artırınca, ne olursa olsun, bir işe girmek kaçınılmaz oldu... Bir büyük markete özgeçmiş verdik, 3 ay sonra işe alındık... Neyse, başladık işe... Gelen ürünleri veya bitmeye yüz tutun ürünleri raflara diziyorum, şimdilik görevim bu güya... Tabi burada bulunduğum zaman zarfı içinde oradakilerin çalışma şartlarını da gördüm... Rafları dizeken sabahtan akşama kadar, ayakta dura dura bel kalmadı bizde... Ne zor, ne zor... Hem raflara yerleştirdiklerin de yamuk falan durmayacak, raflardan da bir ürün eksildi mi, hemen dolduracaksın boşluğu yenisiyle... Ha bu arada müşteriye de hep güleceksin... Bu gülme işi çok önemli, öyle diyordu müdür efendi... Hani size böyle yerlerde güleryüz gösterirlerse, anlayın işte...

 

Sonra buradan çıktık, girdik bir makina fabrikasına... Dev makinalar, kaynak işleri, koca koca demirleri ve plakaları vincle taşımak... Vah ki ne of... Ha bu fabrikada çalışanlar, gerçekten çok ama çok zor şartlar altında çalışıyor... Hani neredeyse hastalanmaya hakları bile yok... Oraya başladığım ilk gün kendimi dünyayla bağı kopmuş bir köle gibi hissettim... Peki burası ne iş mi yapıyor? Hani şu enfes üst geçitler, alt geçitler, çatılar; demirle yapılabilecek her türlü işler... Bakmaya kıyamadığımız, tatillerde içinde hoşça vakit geçirdiğimiz devasa yapılar...

 

Bunları niye mi anlattım? Ne bileyim işte ''Mesele sadece karların yağması değildi, karın altında ezilen bir yürekti aynı zamanda'' bu söz aldı götürdü beni maziye ve oradan bunlar çıktı...

 

Kar yağar, o muhteşem görüntüsü ile içimizi ısıtır ama, karın altında varsa ezilen yürek, ha işte anlamayız onu...

 

Yahu mitajanı, bu söz de Recep İvedik'in bir filminde ekin başak vermeyince... türünden bir şeyler söylemesi gibi oldu...

 

Not: Böyle yerlerde çalışanlara çok büyük saygım var; çünkü hissettim hallerini... Ekmek parası...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Değil mi kardeşim. Anlayan anlıyor, biliyor, hissediyor. Hem Cihandar sen bilirmisin ki kardeşlik sadece kan bağıyla olan bir şey değil. Hem sen bilirmisin ki bazı kardeşlikler, ahbaplıklar, dostluklar bazan kardeşliğin bile ötesine geçiyor, kan bağıyla meydana gelen kardeşliği fersah fersah geride bırakıyor. Hem sen bilirmisin ki bir insan daha önce ne kadar çok gurbete gitmiş olursa olsun gurbet her seferinde insana ağır geliyor, yaralıyor, parçalıyor. Hele ilk saatleri, ilk günleri, ilk haftaları... Istıraptan geçer insan. Katıksız bir ıstıraptan...Hem sen bilirmisin ki böyle anlarda insanı o ıstıraptan, ümitsizlikten çekip çıkaran bir dost elidir. Sen bilir misin? Bence bilirsin. Bence senin kumaşında herkeste bulunmayan bir alicenaplık, bir eli açıklık, bir cömertlik var. Sen bilirsin değil mi aziz dostum. Bilirsin, bilirsin. Ben de bunu biliyorum işte.

 

Ajanım alem adamsın yahu, öyle bir anlatıyorsun ki bu dünyada böyleleri varmı deyü şaşırıp kalıyorum. Varsa bize niye hiç rastlamaz. Hani ben Cihandar'dım? :) Gerçi bende bir ara İstanbul denen şehr-i şahanede bir kaç erenle, gönül dostuyla tanışmış, hasbihalde bulunmuştum. Onlar da mert adamlardı hatta güneşten ışık yontarlardı hatta dahiyane konuşur, ara sıra da küfürü basarlardı. :) Sahi kardeşlik dedinde birden aklıma düştü;

 

Yaklaşık 20 ay evvel işittim ki bir dosttan,

Gelmiş viraneye çalmış, söylemiş içten,

Önce sanmış kimsecikler yok viraneden,

Sonra erenler açmış kapıyı en derinden.

 

Çok geçmemiş olmuşlar ahbap tezinden,

Sanki aslında hep bir imişler ta ezelden!

 

Derken farketmiş bizim ki ben bir cüceyim,

Söyleyin a erenler söyleyin ben ne edeyim?

Demişler erenler dur hele, acele etmeyesin,

Elbet verir şifanı Cenab-ı Rabbül Alemin.

 

Gün olmuş gelmiş çatmış ayrılık vakti,

Meğer Erenlermiş hakkın hakiki dostu!

 

Şimdi deme bana bir adam var uzakta,

Adam burda hemide şehri şahane'de,

Görmek ister isen dönde bak aynaya,

Erenler çok başkadır görmeyi bilebilene!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...