Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
mahlas

Dekolte Giyersen Tecavüz Sürpriz Olmaz!

Recommended Posts

Dekolte giyersen tecavüz sürpriz olmaz!

 

Selçuk Üniversitesi İlahiyet Bölüm Başkanı Prof. Orhan Çeker: "Sorunun odağında kadın var. Sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmaz. Tahrikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değil."

 

AK Parti'li milletvekilleri tarafından TBMM'ye sunulan ve "hadım yasası" olarak nitelendirilen "cinsel saldırı suçu ile çocuklara ve reşit olmayana tecavüzden yargılananların hadım edilmesini" öngören tasarıya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker'den tartışılacak bir yorum geldi.

 

Habertürk gazetesinin haberine göre, her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de tacizcilerin olduğunu belirten Prof. Orhan Çeker, sorunun kökenine inilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:

 

"Sorunun odağında kim var? Kadın var. Kardeşim sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değildir.

 

Bu konuda suçu işleyenleri savunduğum anlaşılmasın. Elbette işlenen suç son derece iğrençtir. Lakin bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler giyinen kadının da etkisi küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Bu konuda tabi ki erkek suçludur ama kadının da suçu gözardı edilirse meseleyi çözümde yanlış adım atmış oluruz. Bu olayda her iki taraf da suçludur."

 

Prof. Çeker, "Öncelikle belirtmeliyim ki dinimizde böyle bir ceza yok. Bu siyasi otoritenin kararı ile uygulanan bir ceza yöntemidir" dedi.

 

KAYNAK

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çok mühim bir konuya bu paylaşımla temas ettiniz mahlas kardeşim. Toplumumuzda kangren olmuş bir mesele aslında üzerinde durulması ve kafa yorulması iktiza eder.Giyim kuşam mevzuunda ciddi anlamda bir başı boşluk hakim, kimse buna bir ölçü yada sınır getiremiyor. Malumunuz görsel cihazların bu noktada tesir sahası çok geniş kitleleri istedikleri gibi yönlediriyorlar örneğin X kıyafet (in) Y kıyafet (out) şeklinde reklamlar bile mevcut, değer yargılarımızla bağdaşmayan mütemadiyen tüketime ve israfa yönelik bir tutum içerisindeler. Moda adı altında yayınlanan programlar, açık saçık kıyafetler, şık rüküş şaklabanlıkları, türlü hayasızlıklar da cabası.

 

Kuran-ı Kerim sadece indirildiği asra değil yaşadığımız ve yaşanılacak asırlara hitap etmektedir. Hiç şüphesiz şaşmaz ölçüler yine Kuran'dan zaten nerede bir aksaklık zuhur ederse muhakkak orada Kuran'a karşı sadakatsizlik, lakayıtlık var demektir.

 

Nitekim Kuran-ı Mübinde Araf süresi 26,27 ve 59. ayette mealen;

 

26/ Ey ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek bir örtü ve bir de bir ziynet libası indirdik, takvâ libası ise o daha hayırlıdır. Bu, işte Allah Teâlâ’nın âyetlerindendir, umulur ki, bunu düşünürler.

 

27/ Ey ademoğulları! Sizi de şeytan bir fitneye düşürmesin, nasıl ki ana ve babanızı, onların çirkin yerlerini göstermek için onların örtülerini çekip atarak kendilerini cennetten çıkardı. Şüphe yok ki, o şeytan ve onun gürûhu sizi, sizin onları göremeyeceğiniz bir taraftan görürler. Muhakkak ki Biz şeytanları, imân etmeyen kimseler için dostlar kılmıştık.

 

59/ Ey Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına de ki, üzerlerine feracelerini sıkı örtsünler. Bu, onların tanınmalarına ve eza edilmemelerine en yakın (en muvafık) bir sebebdir. Ve Allah en çok mağfiret edendir, çok merhametli olandır.

 

Yine Nur suresi 31. ayette mealen;

 

31/ Ve mü’min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler ve ziynetlerini açmasınlar, onlardan her zahir olanı müstesna ve başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar ve ziynetlerini açıvermesinler. Ancak kocalarına veyahut kendi babalarına veya kocalarının babalarına veya kendi oğullarına veya kocalarının oğullarına veya kendi kardeşlerine veya kendi kardeşlerinin oğullarına veya kendi kızkardeşlerinin oğullarına veyahut kendi kadınlarına veya kendi ellerinin malik olduğu cariyelerine veyahut erkeklikten kesilmiş hizmetçilerine veya kadınların avret mahellerine muttali olmayan çocuklara (karşı açıverilmesi) müstesna. Ve ziynetlerinden gizledikleri bilinsin diye ayaklarını da birbirine vurmasınlar. Ve cümleten Allah’a tevbe ediniz, ey mü’minler! Tâ ki felaha erebilesiniz.

 

Riayet edilmesi gereken kurallar en bariz şekliyle ortaya konmuş fakat kaale alan insanımız yok denecek kadar az öyle giyinen bayanlar varki adeta fiziki hatlarını teşhir etmek adına giyinmeye çalışıyorlar.Giyinmekten murad nedir mahrem olan azaların örtülmesidir bazıları dar elbiseler giyerek yine maksatlarına ulaşıyorlar. Oda yetmiyor bakışları celb etmek adına ayette özellikle ihtar edilmesine rağmen, topukları sertçe yere vurarak kimini zıvanadan kimini ise yoldan çıkarıyorlar. Dar kıyafet ve pantolon giyen kimseler için hocamız bu giyim şekli tenin başka renge boyanmasıdır bu denli dar giyinerek hatları belirigin kılmak günahtır demişti. Ameller niyetlere göredir,dolayısyla yaşantımız hal ve hareketlerimizde niyetimize göre şekil almaktadır.

 

Evet hep tenkit ediyoruz ama takdir edilecek kardeşlerimizde var toplumda karşı cinsleri tahrik etmek ,şehevi arzuları tetiklemek niyetinde, şeytani düşüncelerle hareket edenler olduğu gibi kılı kırk yararcasına dikkat ve rikkat sahibi hanımlar beyfendiler var, hatta ve hatta Nazar ber kadem esasına göre hareket eden gözlerini ayak uçlarından ayırmayan bakışların şeytandan birer zehirli ok olduğuna müdrik takdire ve gıptaya şayan kardeşlerimizde var.Onların haklarınıda teslim edelim.

 

Ne mutlu Sırat-i müstakim üzere olanlara..

Dua ve Muhabbetle....

Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen Kuran Meali ve Tefsiri

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ali Ünal'ın bu konuda çok güzel bir yazısı var. Özetle bazı İslami değerleri artık savunamaz hale geldiğimizden bahsediyor. Valla çok önemli bir noktaya temas etmiş, olup biteni harika okumuş. Yazıyı aşağıya almadan önce birkaç şey söyleme ihtiyacı hissediyorum. Bugün türk toplumunda özellikle liberal kesimin artan bir baskısı var. Bir sözünüz liberalizme aykırıysa artık o sözü söyleme özgürlüğüne sahip değilsiniz. Porno projesi mi, medya ahlaksızlıkları mı, eşcinsel evlilikleri mi, hatta gayrimüslimlerin cennete gitmesi meselesi mi; her ne olursa olsun liberallerle ve fason hümanistlerle aynı paralelde fikrinizi belirtmediyseniz kudurmuş köpek gibi hırlamaya başlıyorlar. Orhan hocanın buradaki sözü de böyle bir tepkiyle karşılaştı. Yalan mı kardeşim? Kadın karşısındaki erkeğin bilincine kendi derisini zorla sokuyorsa, meydana gelen tatsızlıkta en azından evinin kapısını açık bırakıp hırsızlığa uğrayan bir embesil kadar suçlu olduğunu söyleyemeyecek miyiz? Kanunen değil ama, aklı selimin huzurunda bir büyük hatadır kardeşim bu da. Kaldı ki böyle giyinenlerin önemli bir kısmının, 'Ulan keşke bana tecavüz etseler' demese bile cinsel dürtüleri harekete geçirme gayesiyle böyle davrandığını kimse reddedemez. İnsan tabiatının bu hakikatini dile getirdiğinizde maymunların yapabildiği tek şey siz dinciler sapıksınız demek oluyor. Bir anda sözümona beyninizin kıvrımlarını önünüze döküp, karakterinizi tahlil ediveriyorlar. Üçüncü bir ihtimal olmayacak şekilde, kendisi ya artık cinselliği yaşaya yaşaya kösele gibi hassasiyetini kaybetmiş, ya da kaybetmek istemediği zevkini ancak karşı tarafa sataşarak savunabilen muhattabınız utanmadan insani bir hakikati size suç gibi yapıştırmaya çalışıyor. Tahrik edilmiş bir insanın cinayet işlemesi suçtur, fakat tahrik etmek de onu bu suça teşviktir. Kabul etseniz de etmeseniz de dekolte giymek taciz veya tecavüz riskini arttırır kardeşim, ar-tı-rır! Böyle giymeyenler için de taciz sözkonusu olabilir elbette ama dekolte de taciz hissini arttırması beklenen bir etkendir.

 

Bizimkiler genelde böyle laflar edecekleri zaman ağızlarına gözlerine bulaştırırlar ve kasıtlarını aşan şeyler söylerler. Ben de buna kıl olurum, 'madem ettiğin lafı bilmiyorsun kapa çeneni ahmak' derim. Fakat Orhan hoca gayet de güzel anlatmış, olaydan bahsederken köpek kudurtacak bir laf da etmemiş ki. Meymenet fukarası Karaibrahimgil'ler, bilmemkimler bile kalkıp hocaya kafa atmak istediğini söylüyor, daha bir ifrit oluyorum arkadaşım ya. Ben de, farz-ı muhal, 'bu şebek suratlı kartpostal feministini eldiven takıp, parmaklarımı gırtlağının köküne geçirerek hırıl hırıl boğmak istiyorum' desem, ya da tepesine temiz bir yumruk indirip boyunu 49 santimden 5 santime ziplemek istediğimi söylesem savcılık beni sürüm sürüm süründürür şerefsizim. Aradaki fark sadece ufak bir tepki dozundan ibaret ama alttaki o nefret tıpatıp aynı. Liberaller, aydınlar, janjanlı ablalar bugün malesef bizi bastırır oldular. Yani hocanın şu laflarına bile kudurdular arkadaş, var mı lan daha ötesi?

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

İşte bu da bahsettiğim o yazı.

 

Değerlerimiz bu kadar savunmasız kalmamıştı

 

Türkiye'de demokratikleşme sahasında en fazla mesafe alındığı son 8-10 yıl, ne yazık ki bir yandan da dinî değerlerimizde 1950'den bu yana en fazla aşınmanın yaşandığı, en temel ahlâkî değerlerin bile savunmasız bırakıldığı yıllar oldu.

 

En son, Prof. Orhan Çeker Bey'in dekolte kıyafet ve cinsel taciz konusunda belki iyi ifade edilememiş sözleri, hem bu ilim adamımıza hem de değerlerimize karşı medya lincine yol açtı. Bu lincin, en fazla üniversitede porno film çekimini akademik çalışma ve akademik özgürlük sahasına alarak savunan ve taciz de değil tecavüz üzerinden dizi yapıp tecavüzü sermaye olarak kullanan, gazeteyi çıplak kadın üzerinden para kazanılan bir dükkân olarak gören medya gruplarından gelmesi de işin ayrı bir boyutu.

 

Aşağıda, iki Hıristiyan papazının kadın ve giyim konusundaki konuşmalarının özetini bulacaksınız. İlki, 22 Şubat 2009'da Kuzey İrlanda'da bir Presbiteryan Kilisesi'nde

yapılan bir konuşma:

 

"Konumuz, edep ve haya. Bunun erkeklerle de elbette ilgisi olmakla birlikte, asıl ilgi sahası kadınlarımız. Çünkü erkekler, kadınların erkeklerde gördüklerinden daha fazla kadınlarda gördüklerinden etkilenirler. Bakma ile bile erkeklerde cinsel arzu uyanır. Eyüp Kitabı'nda (31:1), 'Gözlerimle anlaşma yaptım, niye bir kadına bakayım ki?' denir. Zor ve günümüzde hakkında konuşmaktan korkulan bu konu üzerinde kadınlara yüklenmek için değil, tam tersine Hıristiyan kadınların onurunu korumak için duruyoruz. Kitab-ı Mukaddes'e baktığımızda örtünmekten maksadın vücudu örtmek olduğunu görürüz. Kadın güzelliği Kitabımızda reddedilmez, mahkûm da edilmez. Fakat uygun bir örtünmekle sergilenmemesi gerekir.

 

"Nedir uygun örtünme? Meselâ mini etek. Mini etek, 1960'larda toplumumuza girdi. Onu icat eden Mary Quant aynen şöyle diyor: 'Öğleden sonra seksi daha kolay ulaşılabilir kılmak için icat ettim. Mini kıyafetler, erkekleri baştan çıkarmak isteyen kızlar için sembolik manâ taşıyan kıyafetlerdir.' Bundan daha açık bir ifade olur mu? Mini etek, hayasızlık adına ve erkekleri baştan çıkarmak için icat ediliyor. Örtünmede edep ve haya, sadece örtülmesi gereken yerleri örtmekten ibaret değildir. Günahkâr erkekler, yeni günah ve kötülük yolları icat ediyorlar. Meselâ kot pantolonlar. Belden aşağısını tamamen örtse bile örtünme sayılmaz; çünkü vücudun şeklini ortaya koymaktadır. Bazı kadınlar, 'Çekici giyinmeyeceğiz de nasıl koca bulacağız?' diyorlar. Eğer bir erkeğin ilgisi câzip ve müstehcen giyiminize odaklanıyorsa, bu ilgi iki para etmez ve böyle bir kocadan da hayır gelmez. Ayrıca, böyle bir giyim, size hayırlı olacak kocaları da sizden kaçırır."

 

İkinci konuşma, 27 Kasım 2010 tarihli ve bir Afrika ülkesinden yine bir Hıristiyan papaza ait:

 

"Bu hafta, çok tartışılan bir konu üzerinde duracağız: Kutsal Kitabımızın emrettiği edepli giyinme. 1. Timoteyus 9-10'da şöyle yazar: 'Kadınların da saç örgüleri, altınlar, inciler ya da pahalı giysilerle değil, sade giyimle, edebe uygun ve ölçülü biçimde, Tanrı yolunda yürüdüklerini ileri süren kadınlara yaraşır şekilde giyinip süslenmelerini isterim.' Pek çok kadınlar, kendilerini giyimleriyle tanımlıyorlar. Toplumumuz, gittikçe Tanrı'ya arka dönüyor. İsa, 7. Emr'e atfen 'Size zina etmeyeceksiniz denildiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiştir.' derken, kadınlarımızın bugün giydikleri ne kadar ürküntü verici! Kadınlar olarak, 'Adam bana şehvetle bakmışsa günah onundur' diyebilirsiniz. Hayır, İsa 'Adam tek başına zina etmiştir' demiyor, 'o kadınla zina etmiştir' diyor; siz de o zinaya ortaksınız. Siz mini etek veya vücut hatlarınızı ortaya koyan kot pantolon veya kısa T-shirtler giyiyorsanız, ben 'ey kadınlar, kendinize gelin!' derim. Müzik endüstrisindeki kadınları taklit ediyorsunuz, ama bunların pek çoğu para ve şöhret için ruhlarını şeytana satmış olanlardır."

 

M. Ali Birand, ateş saçan bakışlarıyla bir ders de bu papazlara verir herhalde! [email protected]

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bismillarihmanirrahim;

....Bazan bir şeyi kerih görürsünüz. Halbuki o şey sizin için bir hayırdır. Ve bazan da bir şeyi seversiniz, halbuki o şey sizin için bir şerdir. Ve Allah Teâlâ bilir, sizler ise bilmezsiniz.

Bakara/216

Hadise akabindeki tepkiler ne kadar islam toplumundaki bizleri huzursuz etsede (özellikle Orhan Hoca'ya gelen eleştiriler) bunun içerisinden

gelecekte müspet bir şekilde sonuçlanması muhtemel bir hayrın kapısı aralandı.(Allah muvaffak etsin!)

Öncelikle değerli yorumlarınız için müteşekkirim. Aslında üzerine sayfalarca yazabilecek bir mevzuu. Lakin, dejenerasyonun bu şiddette zuhurumu dersiniz yoksa (Allah muhafaza...) imanın son noktası olan "buğz" eylemini bile hakkıyla ifa edememizmi...

Artık yeterince tepki göstermeyi boşverin gösterenlere bile yeterince destek vermiyoruz. Belkide trradomir'in dediği gibi liberalizme aykırı sözü söylemeye yada savunmaya olan korkumuzdur buna sebep.

Aslında konu açık; biri eğer islama inandığını iddia ediyorsa bu dinin kitabı olan Kuran-ı Kerim'e tabii olacak hepsi bu!

Bir hocamızda kalkmış bu mihenkte somut örneklerle fikrini dile getirmiş. Salyalarla saldıranların derdinin özgürlük olmadığını hepimiz biliyoruz. Onların derdi İslam ile, hele bunu birde ilahiyatçı söylemiş ya, "Çocuklarımızı bu yobazlara mı teslim ediyoruz?" diyen denyolar döküldü sokağa. Sanki çocuklarını ilahiyata gönderenler onlarmış gibi. Bunula ilgili şu örneklere ise katılmıyorum, "falan yerde öylemiş filan yerde böyleymiş bakın bunlar bizim söylediklerimizi destekleyen gelişmiş(!) ülkeler o yüzden biz haklıyız" falan filan.Deminde söyledik "benim mesnetim Kur-an, Peygamber (s.a.v.)" diyecek fertlere ihtiyacımız var. "Banane italyadaki papazdan rusyadaki bilmem neden. Ben kendime bakarım ve Üstad'ın dediği gibi bir tek ben kalsam yine şeriat adına yapılması gerekeni yaparım" diyecek fertlere...

 

Denebilir ki; inanmayana dininin üstünlüğünü nasıl anlatacak ispat edeceksin? O zman deriz ki; bunun tek yolu başka dinleri referans almak değil, aslında bu bir yol bile değil. Adam ateist ise-ki büyük bir çoğunluğun tabii olduğu din(!) bu- ne hükmü olacak hırıstiyanlığı yada bir papazı sözlerinize dahil etmenin. Unutmayın! Dinlerin tamamına savaş açmış gürüh ilk düşmanımız.

trradomir'in alıntıladığı yazı güzel, ancak yukarıdaki sebepten ötürü bence amaca hizmet etmekten uzak. Bir kere kadının kapitalist sistemde kendisinin nasıl pazarladığının farkına varması gerek. "Bu nasıl eşitlik ki kendini teşhir etmesi gereken ben oluyorum?" demesi aklını başına bu yolla devşirmesi lazım.

 

Müsadenizle bir yazıda ben eklemek istiyorum;

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konya’daki İlahiyatçı ve diğerleri!..

 

Kadınımızın kahir ekseriyetle “şuurlu” olduğu, erkeğimizin iyice yamulduğu bu ortamda, aileyi “kadınımızın” ayakta tuttuğunu çok iyi biliyorum...

Lâkin; görüyoruz ki hâlâ, “oyunun” farkında olmayan “kadın”lar da var!..

Onlardan bazılarını “ekranda” gördüm...

Sözüm...

“Bu kadınlar”a!..

İlahiyat Profesörü’ne saldıran “Bu kadınlar” ahlâksız erkekler tarafından kullanıldıklarını görmüyorlar mı?..

Görseler...

Akletseler...

Konya’daki İlahiyat Profesörü’nün “Taciz evet iğrenç bir fiildir, aşırı dekolte de taciz eylemini kışkırtmaktadır” şeklindeki sözlerine karşı çıkmazlardı...

İlahiyat profesörünün sözlerine tepki gösteren “kadınlara” hitap edeyim...

Ey kadın;

“Kapını kitle, hırsızı günaha sokma” lafına ne dersin?..

Aç kapını sonuna kadar ve sonra da “Hırsız girdi, neyim var neyim yoksa soydu!” diye dert yan!..

Evet hırsız suçlu...

Suçlu da...

Evinin kapısını açık bırakana ne demeli?!..

Yaptığının “akıllı işi” olduğu söylenebilir mi?..

¥

Ey kadın;

Bazı gazeteler her gün hemcinslerinin “çıplak” resimlerini basıyor...

Ve bu gazetelerin başındaki ahlâksız heriflerden bazıları; “Bu iş için özel zaman ayırdım; kadının en çekicisini kendi ellerimle seçiyorum” demekten çekinmiyor!..

İlahiyat profesörünün “tespitine” karşı çıkan kadına sorayım mı:

O ahlâksız heriflerin, yani çıplak kadın resmi basan o ahlâksız heriflerin müşterisi kim?..

Evet...

Yine ahlâksız herif!..

Peki...

Ahlâksız heriflere, “kadın sunana” ne derler?..

“Kadın vücudu satana” ne derler?..

Ey kadın...

İlahiyat profesörünün “tespitine” karşı çıkan kadın...

“Mal yerine konulduğunun” farkında değil misin?..

¥

Bunlardan biri çıkmış...

“Hadi açıldım saçıldım, tecavüzcümü bekliyorum” demiş!..

Vay ‘mal’ vay!..

YÖK BÜYÜK HATA YAPTI!..

Onlar böyle...

Ya, “YÖK yönetimine” ne demeli!..

Ya, o rektöre!..

Bir “İlahiyat profesörü”nün bu kadarını bile söylemesine ateş püsküren zatlara?..

Bırak onu bunu;

“Bilimsel özerkliğe” ne oldu?..

Hani...

İlahiyatlarda “Allah’ın varlığı, yokluğu bile tartışılabilir” diyordunuz...

O tartışmanın bile yapılabildiği “özgür ilahiyat”, “dekolte giyinmenin hükmü”nü tartıştığında hedef haline getirilecek...

Ve “beyaz kadın tacirleri”nin arzusu doğrultusunda,

Hakk’ı haykırmaktan başka hiçbir “kabahati” olmayan bir İlahiyat Profesörü hakkında inceleme başlatılacak!..

Ki siz...

Daha “Bilimsel hırsızlığı” tescilli bir “laikçi profesör” hakkındaki soruşturmaya girmemişsiniz!..

Daha doğrusu girememişsiniz!..

Hal bu iken...

Bir İlahiyatçı “Hakk”ı dile getirdiği için linç ediliyor...

Bir çağrı ile bitirsem mi...

Şöyle bir çağrı nasıl gider:

Her “Namuslu” İlahiyatçı ‘meslektaşına’ sahip çıksın!..

HATIRLATMIŞ OLAYIM!..

Ha bak unutuyordum;

Geçtiğimiz günlerde Rus Ortodoks Kilisesi Resmi Sözcüsü Vsevodol Çaplin demişti ki:

“Fazla açık giyinen kadınlar erkekleri tahrik ediyor, bu da taciz olaylarını kışkırtıyor!..”

Hani bazılarına;

“Müslüman”ın lafı kâr etmez ya...

Belki “Papaz”dan “İlham alırlar” diye vereyim dedim!..

 

HACI BAYRAM’A...

Biliyorsunuz, Ankara Ulus’taki Hacı Bayram-ı Velî Camii ve avlusu yeni haliyle hizmete girdi...

Bugün Cuma...

Orada bir “rekor”a imza atalım diyorum..

 

 

 

Serdar Arseven

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet herhalde artık İslam'ın önünde "liberal" sıfatını daha sık göreceğiz. İnsanlar "ters giydikleri ceketlerine bakarak, kafalarını katur kutur ceketlerine uyduracaklar!" Ve kim bilir, belki de kemalist dikta kaybolurken, liberal putlar ve tapıcıları beni kendi toprağımda yine yaban bırakacak..

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konu hakkında herkesin güzel fikirlerini okumak bir zevkti.

İşin aslı ben yazmasam da olurdu herkes son derece güzel fikir beyan etmiş.Olurdu da ben yazmadan nasıl durayım şimdi bu haklı üslüplar arasına.

"Tecavüzcülere hadım cezası" nu duyunca keyiften o gün aslın da özel birşeyler yapmam lazımdı.Gaf yapmışım.

Burada kim suçlu kim suçlu değil ne kadar tartışılırsa tartışılsın, bir gerçek var ki küçük çocuklara yapılan (benim açımdan en affedilmez olanı)tecavüzler en vahim tablo.tecavüzden ötürü,ömür boyu hasta bir ruha sahip olan çocukların hakkı bence hadım cezası ile bile alınmış sayılmaz. Benim rejimim olsa durum daha vahim olurdu.

Dinimizde hadım cezası olmayabilir evet, lakin TC de böyle bir yasanın yapılanması ülkem adına gurur verici.Umuyorum bir an önce devreye girer.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eksik eteği değerlendiren eksik zihniyet. Fazla söze ne hacet.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadın bu konuyla ilgili, 23 ağustos 1967 tarihinde kaleme aldığı Kadını Kurtarınız isimli makalesinde nefis bir tespiti var.

 

"Günün şehirli Türk kadını, artık, vücudunun şu veya bu noktalarını açıkta tutan bir mâna ifade etmeyi çoktan aşmış ve cemiyet meydanında kadın vücuduna ait hiçbir mahrem nokta kabul etmemenin resmen ve alenen haykırıcısı olmuştur. Bugünkü şehirli Türk kadını, (Agora) dedikleri cemiyet meydanında karı-koca rabıtasının cansız bir nazariyeden ibaret olduğu ve göz zinasının sonsuz hürriyeti içinde her kadının her erkeğe ait bulunduğu hakikatini bangır bangır yaymaktadır.

 

Ve bu canhıraş manzara karşısında cemiyet, bütün müesseseleriyle mini-etekler arkasından gitmekte, çöküntü fezasının tabanına çarpacak şekilde düşmekte, ana prensiplerini feda etmektedir.

 

Mini-etek ortada dururken, ne profesör eser verebilir, ne öğrenci sınıf geçebilir, ne politikacı hakikate yönelebilir, ne polis çalışabilir, ne fakir kanaat sahibi olabilir, ne adalet yürüyebilir, ne piyasa düzelebilir, ne de taş taş üstünde durabilir.

 

Kadına, herşeyden evvel onu iş hayatına sürüklemek ve erkekle aynı hizaya getirmek suretiyle mübarek Türk evini kaybettiren ve üstelik kutlu ve mutlu bir ilke diye kendisini takdim eden malûm geliş ve gidişi, akıntıya baraj çekercesine göğüslemeden Batılı batışımızı durdurabilmenin imkânı yok; ve bu hamlenin ilk adımı olarak da kadını ele almak vardır.

 

Türk kadınını, yüzünden başka her yerini örterek, kümes kaçkını tavuklar gibi evine iade etmeden hiçbir işe başlanamaz ve hiçbir mevzu konuşulamaz."

 

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadın tespiti çok güzel yalnız "İslamda Kadın" konulu makalesi ile bu makalesinde çelişki var. orada kadını evin içinde tutmanın anlamsız olduğunu vurgularken burada evin içinde tutulması gerektiğini söylüyor. bana görede kadının yeri evidir. kapalı olsun açık olsun farketmez kadın pisikolojisi hep aynıdır dışarı çıkınca kadın aynı pisikoloji ile hareket eder ve herşeyin cılkını çıkartmaya müsahit bir kadın kimliği var ülkemizde (istisnalar hariç) Şule Yüksel Şenler ablanın şu sözü bence çok manidardır, "Kadınlığın kurtuluşu cemiyetin kurtuluşu demektir." kadınlarımızın kurtuluşuda bu fitne ortamında dışarı salmaktansa içeride kalıp erkeğine ve evlatlarına İslam dairesinde eş ve ebeveyn görevini yerine getirmesi icap ediyor.

 

Bizim yasalarımızda gün geçtikçe garipleşiyor. mesela taciz edene eskiden 2 ile 7 yıl cezai işlem varken şimdi 5 ile 10 yıl arası cezaya yükseltildi bu çok güzel yalnız izzeti nefsine tecavüz edene üstadın tabiri ile "Senki bir sapık ırza geçse nefret kusarsın milletin ruh ırzına geçerlerde susarsın" hiç bir şey yok. yahu İslam ahlakı ile yaşayan bir müslüman genci (erkeği) izzeti nefsini korumak için bu zamanda ne yapmalı sokağa çıkar çıkmaz tabiri caizse Manukya'nın kızları peydah oluyor. bu genç nasıl koruyacak izzet-i nefsini. başını adeta yalama yapıyor ama nereye kadar sokakta, işte, evde, tv'de, internet'de, orda, burda, şurda yani kadının eti resmen hayatımızın heryerinde jilet reklamında, spor programında, tarih programında kadın! kadın, kadın kadın heryer çıplak kadından geçilmiyor bu kadınlar bu şekilde boy gösterdikçe bizim genç nesillerden büyük işler beklememiz acaip şekilde aptallık olur. Batı batıdiye inleyen taklitçi zihniyet artık görmeliki avrupa da aile mefhumu yok. eş cinsellik, ensest, eşler arası ilişki ve daha lise sıralarında başlayan aşk (sex) yaşantıları malesef ki aynısı şuan ülkemizde var.

Batı batı derken hakikaten ahlaki bir şekilde battık.

 

Allah'ım sen acı bu saf millete

akşam yatar sabah kalkar başıboş

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bence çok gereksiz bi yazı sonra çıkıyolar özgürlükler kısıtlanıyo üniversite profesörü nasıl yorum yapıyo,laiklik vs. uzar gider.Hem de yorumlarda yanlış

Share this post


Link to post
Share on other sites

“...

Modern kadın bakış açısı veya feminizmin derin etkisindeki muhafazakâr yazarlar, yine özür dileyici üsluplarıyla ortaya çıkıp Nur Sûresi'nin 30. ayetini delil göstererek, aslolan "erkeğin gözlerini haramdan sakınması gerektiğini" hatırlattılar. Bu doğruydu. Ama 31. ayet de, çıplaklığı, zineti ve teşhiri yasaklamaktadır. Yani harama ve zinaya götüren yollar ve davranışlar -dolayısıyla tahrik edici kıyafetler, çıplaklık- da haramdır.

Dahası bir müçtehit edasıyla Ebu Hanife ve İmam Gazali dönemindeki fetvalarla bugüne bakılmayacağını söylediklerinde, ya asl'sız ve usulsüz içtihat yapıyorlar ya da farkında olmaksızın Mekkeliler gibi "Bu geçmişlerin masallarıdır", bugün şartlar çok değişti demeye getiriyorlar.

...”

(Ali Bulaç, 21.02.2011, Zaman)

kaynak

 

Diyanet haber, "Feminizmin derin etkisindeki muhafazakâr yazarlar tökezledi!!" başlıklı haberde bu alıntıya yer vermiş.

 

"Ali Bulaç’ın bu haklı, yerinde, sert ve ağır tepkilerini hala görmezlikten ve anlamazlıktan gelen malum yazarlar umarız yanıldıklarını, haddi aştıklarını anlayarak özür dileme erdemini göstereceklerdir."

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dekolte kıyafetler cinsel tacize davetiyedir

Mehmet Şevket Eygi

 

Bir üniversite profesörü "Açık saçık dekolte kıyafetler tecavüze yol açar" deyince bir kısım çağdaşlar kıyamet koparttılar. Sanki bu sözde akla, mantığa, ahlaka zıt bir şey varmış gibi protesto ettiler.

 

Bir kere, bu ülkede fikir ve görüş hürriyeti varsa, o profesör (Siz beğenmeseniz de) düşüncelerini serbestçe söyleyecektir. Düşüncesine şiddet katarsa, mesela "Yarı çıplak, dekolte giyimli kadınları cebren yola getiriniz" derse laik düzenin hukukuna göre suça teşvik etmiş olur. İslam hukukunda ise kadınların ve baliğa kızların daha düzgün, daha iffetli giyinmelerini tavsiye etmek, bu konuda evliya-i umur baskı yapsın demek suç değildir. Aksine iyi bir şeydir.

 

Bugünkü düzen veya sistem, devlete müracaat eden kadınlara, üzerinde TC anteti bulunan resmi fahişelik "vesikaları" veriyor. Devlet bunlar için genelevler açılmasına izin veriyor. Bu fuhuştan KDV ve gelir vergisi alıyor. Bu gelirleri devletin bütçesine koyuyor. Diyanet Başkanının, müftülerin, imamların, din dersi öğretmenlerinin, devletten maaş alan herkesin aldığı parada bu serbest vesikalı fuhuş gelirleri bulunmaktadır.

Devletimiz aslında uluslararası bir kadın hakları sözleşmesine imza atmış ve kadınları fahişe olarak çalıştırmayacağına dair söz vermiştir. Varak-ı mihr-i vefayı kim okur, kim dinler.

 

Açık saçık, dekolte kıyafetler cinsel taciz vak'alarını çoğaltır mı?

 

Bunu anlamak için uzman olmak gerekmez. Tabii ki, arttırtır. Hele açık saçık dekolte kıyafetli kadın veya kız güzelse...

 

Açık saçıklık taraftarı, dekolte kıyafet meftunu çağdaşlar bu konuda medyada terör estiriyor. Rejimin maaşlı memuru olan Diyanet Başkanı, müftüler, imamlar, vaizler bu konuda konuşmaya korkuyor.

 

Çağdaş düzen kadında cinselliği ön plana çıkartıyor.

 

Çağdaş zihniyet iffet ve namus değerini marjinal hale getirmiştir.

 

Birkaç gün önce internette okudum, adamcağız kendisini aldatan karısıyla ilgili olarak "Karım şu anda aşığını eve aldı, takibat yapılmasını istiyorum" diye polise müracaat etmiş. Polisin cevabı şu: "Zina suç değildir, biz karışamayız, takibat yapamayız..."

 

Yahu şu Müslüman memlekette ne hallere düştük!

 

Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar!..

 

Kemalistlere soruyorum:

 

Sizin o bayıldığınız Atatürk devrinde zina suçtu, şimdi niçin yine öyle olmasını istemiyorsunuz?

 

Karısı dostunu eve alan adamcağızın hikayesi bitmedi. Karısına "Bu gece mesaiye kalacağım" demiş, evi gözetlemeye başlamış. Karı aşığına haber vermiş, içeri almış, zina yapmaya başlamışlar. Adam bu sefer polise "Evime girip mesken masuniyetimi ihlal etti" diye müracaat etmiş, polis bu müracaatı kabul etmiş, karıyı ve herifi çıplak yakalamış... Ben eminim ki, karı ve dostu yine paçayı kurtaracaktır. Kadın "Ev kocamla müşterektir, benim de bu meskende hakkım var, arkadaşımı çağırdıysam kime ne?.." diyecektir. Zaten kadın yeni Ceza Kanununa göre suç işlemiş değil, sadece zina yaptığı erkek gözaltına alınmış, o da mesken masuniyetini ihlalden...

 

Bu memlekette on milyonlarca Müslüman var ama büyük kısmı şaşırmış, sersemletilmiş, uyur gezer vaziyette. İslami değerleri koruyamıyorlar, haklarını arayamıyorlar.

 

Müslüman gazetelerin yukarıda anlattığıma benzer haberleri manşetten vermeleri, siyasi iktidar üzerinde baskı yapmaları gerekmez mi?

 

Böyle bir baskı olumlu mu olur, olumsuz mu?.. Elbette olumlu, hayırlı, faydalı olur.

 

Çağdaşların hali malum... Başörtüsü konusunda Nuh diyorlar, peygamber demiyorlar... İş dekolte seksi kıyafetlere gelince en ufak bir tenkit ve uyarıyı kabul etmiyorlar.

 

Çağdaşlara sesleniyorum:

 

Kadın hakları diye feryat edip duruyorsunuz ama devletin TC'li resmi vesikalarla serbest fuhuş yaptırmasına ses çıkartmıyorsunuz. Bu suskunluğunuz sizin için büyük bir ayıp ve yüz karası değil midir?

 

Açık saçık dekolte kıyafetlerin cinsel tacizi kamçıladığı ve teşvik ettiği gerçeği çok açık, çok seçik, inkar edilemez bir gerçektir. Bunu iyi niyetli geri zekalılar bile kabul ve teslim eder.

 

(Milli Gazete)

5 Nisan 2011

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...