İsmail Türüt:filistin Için Mitinglerde Türkü De Söylerim, Slogan Da Atarım!

[gardenya 11]

İsmail Türüt:

 

Filistin için mitinglerde türkü de

 

söylerim, slogan da atarım!

 

 

İsmail Türüt, Karadeniz kültürünün yetiştirdiği, güler yüzlü, samimi ve esprili sanatçısı. ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında yaşanan katliam ve vahşetten etkilenerek “Ateş Çemberi” adlı bir türkü yazdı. Türküye kendi imkanlarıyla (20 bin YTL vererek) klip çeken İsmail Türüt, televizyon kanalarının ambargosu ile karşılaştı. Katıldığı programlara, “Bu türküyü okumayacaksan gel” şartıyla çağrıldı. Çektiği klibi bu zamana kadar sadece TV 5 yayınladı. Türküsünün arkasında duran ve “sonuna kadar mücadele edeceğim bu benim insanlık vazifem” diyen Türüt’le medyayı, Ortadoğu’yu ve insanlığı konuştuk.

 

 

 

* Siz daha önce de toplumsal içerikli türkülere imza atmıştınız.

 

 

 

25 yıllık sanat hayatımda, gerçek olayları, yaşanan kepazelikleri, yanlışları, sosyal yaraları, kısacası vatanla ve dünyayla alakalı tüm zulümlere, türkülerimde yer vererek tepkimi koydum. Daha önce Bosna ve Çeçenistan’da uygulanan katliamı da yazmıştım. Depremi anlattım, “Gelin canlar, gelin birlik olalım” dedim. Hortumcuları yazdım. Yani bu benim ilk milli ve dini duyguları içeren türküm değil.

 

n Ateş Çemberi isimli türküyü ne zaman yazdınız?

 

Bu türküyü bir buçuk sene önce ABD’nin Irak’ta uyguladığı katliamlara karşılık olarak yazmıştım. Orada yapılanlar türkücülüğümden öte normal bir insan olarak rahatsızlık ve eziklik hissettirdi bana. Kendi vatanında-toprağında, karısına, kızına, namusuna, sahip olamayan insanları görünce televizyonlarda, böyle bir türkü yazdım.

 

 

 

* Sonra klip çektiniz…

 

 

 

Evet. 20 milyar masraf yaparak klip çekildi türküye. Her zamanki prosedür neyse uyguladık ve klibi mevcut klipleri yayınlayan kanallara yolladım. Fakat izledikten sonra klibe kırmızı kalem çektiler. “Bunu asla yayınlayamayız bize başka bir klip çekin” dediler. İlk ambargoyu, her zaman ve şu anda da kliplerimi yayınlayan Türkiye’nin müzik kanalı Kral TV koydu.

 

 

 

* Medyayla aranız hep iyiydi bugüne kadar.

 

 

 

Bir kanalda yeni bir şov programı başlayacak olsa, ilk programa çağrılırım. Birinci olmasa, kesin ikincisine davet edilirim. Konuşmamla, mizacımla onların aradığı yüzüm çünkü. O tip programlar kaset çıkarılan dönemlerde sanatçı için reklam demek. Ben de bu türküyü okuduğum kasetin ilk günlerinde programlara çıkıyordum ama bu türküyü okutmuyorlardı. Hangi kanala gitsem aynı muamele. Tüm yapımcılar, kanallar, sözleşmiş gibi, “Bu klibi yayınlayamayız” diyorlardı. Sadece TV5 klibi yayınladı ve yayınlıyor.

 

 

 

* Neden sizce bu ambargo?

 

 

 

Benim takıldığım nokta da o zaten. Neden bu türküye karşı tavır aldıklarını merak ediyorum. Bu yayın politikası denen şeyi anlayamadım gitti. Bırak cezamı çekeceksem ben çekeyim. ABD ve İsrail’den korkulacaksa ben korkayım! Sen otur, objektif televizyonculuğunu yap!

 

 

 

* Sebebini sormuşsunuzdur?

 

 

 

Evet sordum. Ama onu da söyleyemiyorlar. Soruyorum, kem-küm edip benden uzaklaşıyorlar. Bir gün bir program müdürü geçmiş karşıma, “Boş ver bunları, aramıza bir türkü mü girecek?” diyor. Ama, “Ben aramıza neyin girdiğini biliyorum” dediğimde, yüzleri kızarıyor. Bilmekten öte, kendimce yorumluyorum. Klibi yayınlamayan televizyon kanallarının patronları, nemalandıkları yerlere laf gelsin istemiyorlar. Ben onların gerçek patronlarına hakaret ediyorum. O türküyü yayınlarlarsa kaynakları kesilecek o yüzden.

 

 

 

* Bu kanıya nereden vardınız?

 

 

 

Zor bir şey değil ki. Her şey ortada, ben de buradayım. Çıkıp bir tanesi aksini söylesin ben özür dileyeceğim. Bu benim ozanlığımın, şairliğimin meyvesi. Oturup kimseye aleni küfür etmiyoruz. Müslümanların çektikleri çileyi anlatıp, zalimleri fişliyoruz.

 

 

 

*Tepkiniz ne oldu peki?

 

 

 

Ben tepkimi halka şikayet ederek veriyorum. Nerede konser versem bu türküyü istek istiyorlar. İlk başta türkünün başından geçenleri, engelleri anlatıyorum, televizyon kanalarını isim isim şikayet ediyorum. Sonra da 10 binlerle birlikte coşku ile okuyorum. Ama şunu bilsinler ki, nereye gitsem, hangi kalabalıkta olsam şikayetimi ve tepkimi dile getiriyorum.

 

 

 

* İsmail Türüt reklam yapıyor diyorlar?

 

 

 

Evet diyorlar, haklı olabilirler. Onların görmek istedikleri İsmail Türüt bu değildi. Çıkıp iki türkü okuyup susar zannettiler. Ben eğer ki bu türküden para kazanmayı düşünseydim aradan iki sene geçmiş neden hala konuşuyorum. O kasetin üstüne iki kaset daha yaptım. Bu türküden menfi bir beklentim varsa da kazanacağım para haram zıkkım olsun! Allah harcamayı nasip etmesin! Ben reklam yapıyorsam meydanlara toplanan insanlar da reklam yapıyor. Yüz binlerin katıldığı mitingler de reklam o zaman. Ben o türküyü bir Müslüman olarak canım acıdığı için yazdım. Yapılan zulmü 5 dakikalık sürede anlaşılır şekilde anlattım.

 

 

 

* Mitinglere katılmayı düşünüyor musunuz?

 

 

 

İlk başta Saadet Partisi’nden Allah razı olsun. Türkiye’de uyuyan insanların silkelenmesine vesile oldular. Ben yapılmış olan üç mitinge de katılmayı çok istedim. Bunun siyasi görüşle alakası yok, bu benim insani görüşüm. Ama daha önceden anlaşmalı konserlerim olduğu için gidemedim. Şimdi buradan söz veriyorum, yapılacak olan ilk miting nerede olursa olsun, isterlerse sanatçı olarak tüm ekibimle gideceğim. İstemezlerse de vatandaş olarak gidip ben de bağırıp çağırıp slogan atağım. Şunu da söylemek istiyorum. Filistin ve Lübnan için herhangi bir yardım kuruluşumuz konser ya da gece düzenlerse ekibimle birlikte 3 sanatçı arkadaşımı da getireceğim.

 

 

 

* Eylem ruhu var sizde de…

 

 

 

Bu eylemcilikle falan ölçülmez. Orada Müslümanlar katlediliyor. Biz burada oturup hayata hep pembe tarafından mı bakacağız! Bu ne ümmetçiliğe sığar ne de insanlığa! Elhamdülillah Müslüman’ım demekle de iş bitmez. Eylem ve protesto yapacaksak bireysel olarak da yapabiliriz.

 

 

 

* Bireysel?

 

 

 

Üretip bize sattıkları mallarla, ürünlerle, süper güç olan bu devletleri aynı yoldan çökertebiliriz. Herkes oturup şapkasını önüne koyar ve işgal devletlerinin ürünlerini kullanmaktan vazgeçerse, bireysel eylemlerimiz zamanla ekonomik çöküntüye yol açar. İlk başta şunu bilelim; hararetle içip boşalttığımız kola şişeleri Müslüman kanı ile doluyor! Allah’a şükür alternatiflerimiz olan yerli üretimlerimiz mevcut. Hem kendi ekonomimiz gelişsin hem de işgalci katillerin ekonomisi çöksün.

 

 

 

* Eylemlerin dışında siyaset ve politika da önemli.

 

 

 

Siyaset artık karmakarışık hale geldi. Eğer ABD’nin yaptığı siyaset olarak tanınıyorsa, ben hiçbir şeyi kabul etmiyorum. Birleşmiş Milletler’e inanmıyorum. İsrail kimseyi takmıyor. BM’nin amacı İsrail denen terörist devleti Ortadoğu’nun tek hakimi yapmak! Katiller kilometrelerce uzaklardan gelip, masum insanları tankla tüfekle katlediyor ve dönüp Müslümanları terörist ilan ediyor. Gerçek terörist sensin! Ben bundan rencide oluyorum. Benim inancıma göre bir insanı öldürmek, tüm insanlığı öldürmektir. Dünya, çağın Haçlı Seferi’ne karşı boynunu eğmiş ölümü bekliyor.

 

 

 

*Türkiye’nin olaylara bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

 

 

Türkiye yanı başında gelişen tehlikeden uzakta. Tabi bunda meydanın da etkisi var. Sayın başbakanımız kızmasın ama keşke İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat kadar dirayetli ve dik durabilselerdi. Ben uyguladığı politika bakımından Ahmedinecat’ı beğeniyor ve destekliyorum.

 

 

 

* Ortadoğu’daki gelişmelerden İran’ı da sorumlu tutuyorlar.

 

 

 

Hiç alakası yok. Bunu beş yaşındaki çocuğa da sorsan, “ABD ve İsrail petrol için masum insanları katlediyor” der. Sende olan silah onda olunca o terörist oluyor, sen demokrasi kaşifi. Allah’tan daha iyi mi bilecekler. “Siz onların dinine girmedikçe, onlar sizden hoşnut olmazlar” ayeti apaçık ortada duruyor.

 

 

 

Dini programlara katılan sanatçılar riyakârlık yapıyor

 

 

 

* Sanatçılardan sizin gibi duyarlı olanlar var mı?

 

 

Var ama, saysan on kişiyi geçmez. Bu camia ince düşüncelere sahip insanlara kısır maalesef. Bu camianın insanları eğlence, zevk, sefa içinde hayata kapılarını kapatmış durumda. Ekranlarda yapılan çılgınlıklar, güzellik olarak gösteriliyor görüyorsunuz.

 

 

 

* Son zamanlarda dini programlara çıkanlar var ama…

 

 

 

Evet çıkıyorlar. O programı yapan hocamızı zevkle ve heyecanla gözyaşları içinde izliyorum. Ama program formatını doğru bulmuyorum. Katılan arkadaşlar o programdan sonra hayatlarında neleri değiştiriyor anlamadım. Hangisi namaza başladı, içkiyi, gece alemini bıraktı. Programdan sonra Televolelere malzeme olmaya devam ediyorlar.

 

 

 

* Siz de davet aldınız mı o programdan?

 

 

Aldım ama gitmedim. Hocamıza saygım sonsuzdur. Peygamber Efendimizi onun gibi anlatan birini daha görmedim. Ama bu şartlar altında ben o programa çıkmayı doğru bulmadığım için katılmadım ve katılmayı da düşünmüyorum.

 

 

* Neden düşünmüyorsunuz?

 

 

O programa katılmak, bence, riyakarlığa ve reklama giriyor. Dini meselelerden haberi olmayan insanlar çıkıp, “Rahmetlik babaannem de bunu derdi” deyip sempati toplamaya çalışıyor.

 

 

*İsmail Türüt ilahi kaseti çıkaracak mı?

 

 

 

Allah nasip kısmet ederse bu Ramazan ayında ilahi kaseti çıkaracağım. Kemençenin, sazın olmadığı sufi bir müzikle bana özgü yorumumla bu kaset çıkacak. Kasetimde, Hicret’le, Kerbela ile ilgili parçalar olacak. Kasette, ülkemizde uygulanan başörtüsü yasağı ile ilgili parça da olacak.

 

 

* Medyaya bu kez bunu nasıl kabullendireceksiniz?

 

 

Mecbur değilim. Bu benim yıllardır hayalini kurduğum bir şey. Kimse de beni ilahi kaseti çıkardım diye yargılayamaz. Benim bu saatten sonra ne reklama, ne paraya, ne de pula ihtiyacım var. Evet türkü de okudum, şarkı da okudum, günah da işledim, ama benim her şeyden önce Allah’a olan inancım var. Ona karşı olan vazifelerimi dünya zevki için terk etmeyi düşünmüyorum.

 

GERÇEK HAYAT