Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
The Spirit of Islam

Üstad'ın Hayatını Olumlu Yönde Değiştiren Mübarek Zat

Recommended Posts

Selamün Aleyküm Arkadaşlar

 

Allah'ın Rahmet ve Bereketi Üzerinize Olsun.

 

Hemen başlayalım yazacaklarımıza;

 

30'lu yaşlarında bohem hayatını en koyu rengiyle yaşadığı günlerde Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanışır ve bir daha ondan kopamaz.

Daha sonraları onun için; 1940 yılında;

 

"Allah dostunu gördüm, bundan altı yıl evvel,

Bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel."

 

“Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız;

“Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!”

diyeceği bu büyük insan, onun hayatında yeni bir devrin başlamasına vesile olur ve üstat, hayatında meydana gelen bu değişikliği şu mısralarla özetler:

 

“Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum;

Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...”

 

Bu tanışma onun hayatında dönüm noktası oldu. İslami kimliği ile öne çıkmaya başladıktan sonra ders kitaplarından şiirleri ve fikirleri çıkarıldı. Necip Fazıl'ın hemen tümünde üstün bir ahlak felsefesinin savunulduğu tiyatro eserlerini birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme rastlar.

 

Abdulhakim Arvasi(k.s) Kimdir ?

Abdulhakim Arvasi(k.s) Hz.Muhammed(S.A.V) Peygamber Efendimizin soyundandır.Seyyiddir.Soyu Hz.Hüseyin(r.a) dandır.Ve soyu da halen yaşamakta şu an Menzilde gidip görmenizi çok tavsiye ederim.Allah'ın Resülü'nün soyundan diyorum.Yani Ehl-i Beyt'tenler.Ama alevi ve sünni terimleri kullanmıyorlar.Onların amacı Allah'ın rızası.Herhangi bir siyasi taraf ve mezhep tuttuklarını düşünmüyorum.Doğrusunu Allah bilir.Gerçek İslam orada arkadaşlar.İnanmayan gidip görebilir.Hem Üstad'ımızın hayatı da bu Mübarek Zatla tanıştığında değişmiş.Yukarıda da yazdığım gibi.Üstad ilk önce duygusal şiirler yazardı.Örümcek Ağı ve Kaldırımlar şiiri örnektir.Daha sonraları 30 yaşından sonra İslami felsefe ve tasavvuf anlayışına dönüştür.Bu olayada Allah'ın izniyle Mübarek Zat vesile olmuştur.

 

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında yaşamıştır. Seyyid ve Hüseyin kolundandır. Moğol istilâsı sebebiyle Irak’tan Doğu Anadolu’ya yerleşmiş ve çok sayıda âlim yetiştirmiş bir aileye mensuptur. Halife Mustafa Efendi’nin oğludur. 1860’ta o zaman Hakkâri vilâyetinin merkezi olan ve şimdi Van'a bağlı Başkale kazasında doğdu. Bazı resmî evrakta doğum tarihi 1865 olarak görülür. Başkale’de iptidaiye ve rüşdiye mekteplerini bitirdi. Doğu Anadolu ve Irak’ın çeşitli beldelerindeki âlimlerden ilim öğrendi. 1879’da Arvas’ta Nakşî şeyhi Seyyid Fehîm Arvâsî’ye talebe oldu. Kendisinden 1882’de icâzetnâme (diploma) ve 1887’de de Nakşıbendî, Kâdirî, Çeştî, Kübrevî ve Sühreverdî tarikatlarından hilâfet alarak memleketine döndü. Şâfiî idi.

 

Başkale’de kendi parasıyla kurduğu medresede 29 sene talebe yetiştirdi. Anadolu ve İran sınırında çok beldeyi ziyaret ederek irşatta bulundu. Bu sebeple zamanın padişahı Sultan II. Abdülhamid tarafından taltif edildi. 1898 ve 1908 yılında İstanbul ve Mısır üzerinden iki defa hacca gitti. Mekke’de görüştüğü Şeyh Ziya Masum Müceddidî, kendisine Üveysî hilâfeti de verdi.

 

Doğu Anadolu'nun Ruslar tarafından işgali üzerine mayıs 1916’da ailesiyle beraber Musul’a hicret etti. 1916-1918 arasında Ziybar kazâsı müftülüğünde bulundu. Adana ve Eskişehir’de kaldı. 150 kişilik ailesinden kalan 20 kişi ile 1919 yılında İstanbul'a geldi. Sultan Vahideddin tarafından 5 Ağustos 1919'da Süleymaniye Medresesi'ne tasavvuf müderrisi olarak tayin edildi. Aralık ayında da Eyüp Sultan’da münhal Kaşgarî Dergâhı postnişinliği kendisine tevdi edildi.

 

1924-1928 arası Vefa Lisesi’ne din dersi muallimliği yaptı. 1925’te tekkeleri kapatan kanun gereği, Kaşgarî Dergâhı’nda ömür boyu oturmasına müsaade edildi. 1924 yılında İstanbul vâizliğine tayin olundu. İstanbul’da Eyüp Sultan, Fatih, Bayezid, Ayasofya, Bakırköy Zuhuratbaba, Kadıköy Osman Ağa, Kasımpaşa Câmi-i Kebir, Üsküdar Yeni Câmi ve Beyoğlu Ağa Câmii kürsülerinden senelerle vaaz verdi. 1930’da yaş haddine rağmen vazifesi Bakanlar Kurulu kararıyla uzatıldı. 1931’de Menemen hadisesi sebebiyle Menemen’e götürülüp divan-ı harbe çıkarıldı. Beraat etti ise de, emekliye sevkolundu. Câmi derslerini aralıksız fahrî olarak yürüttü. Bayezid’de Kadı Beydâvî tefsirini okutup tamamlamaya muvaffak oldu. Üçışık soyadını aldı. Oğlu Mekki Efendi başta olmak üzere çok sayıda talebe yetiştirdi. Bunlardan en meşhurları, Necip Fazıl Kısakürek ve Hüseyin Hilmi Işık’tır.

 

Abdülhakîm Arvâsî 18 Eylül 1943’te İzmir’de mecburî ikamete tâbi tutuldu. Daha sonra geçtiği Ankara'da 27 Kasım 1943’te vefat etti. Bağlum Kabristanı'nda medfundur. Türkçe’den başka çok iyi derecede Arapça, Farsça ve Kürtçe bilirdi. Arapça ve Farsça şiirleri vardır. Üç oğlu ve iki kızı dünyaya geldi. Büyük oğlu Mekki Üçışık Üsküdar ve Kadıköy müftülüğü yaptı. Abdülhakîm Efendi’nin kardeşlerinden Taha Efendi (1864-1928) İstanbul Süleymaniye Medresesi’nde müderris olup, 1908 ve 1921 meclisinde Hakkâri mebusluğu ve Şer’iye Vekâleti’nde heyet-i müşavere âzâlığı yaptı.

 

Abdülhakîm Arvasî’nin eserlerinden yalnızca ikisi matbudur. Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye kitabında, çeşitli mektuplarından ve kitaplarından önemli ölçüde alıntı mevcuttur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...