Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Kalemdar

Muhsin Yazıcıoğlu

Recommended Posts

26_Mart_2011_01_21_59_4211999774.jpg

Seni Yüreğimde Büyütüyorum

 

Yüreği yüzünden okunan, berrak denizler kadar saf temiz ve derin bir adam geçti destansı hayatıyla dostuna düşmanına parmak ısırtarak milletinin haysiyet tarihinden.24 ay evvel yine bugünlerdi… Nasıl da yüreğimiz ağzımızda beklemiştik Muhsin Başkanımızdan gelecek müjdeli haberleri. Ama o göklerdeki düğünü biz vefasız yer ehlinin gündelik hercai ve nankör ilgisine tercih etmişti çoktan. Göklerde şenlik var, göklerde düğün diyerek melekler onu sessizce bir ömür övgüsünü dilinden düşürmediği Peygamber-i Zişanının huzurunda büyük meclisteki has yerine yerleştirdi.

 

Hani bazı şehadetler vardır “ferîd” kullar için yazılmış. Onların gönüllerindeki ilahi aleme yakınlık hasretini dindirecek hiçbir dünyalık bedel yoktur. O kadar isterler ki Maşuk-ı hakikiye kavuşmayı, onu dünya ehlinin sıhriyyet bağları burada tutmaya yetmez. Onlar öyle şanlı şehitlerdir ki kanları ‘tevhid’i kurtarır ve bütün bir milletin asırlık musibetlerine paratonerlik eder. Onlar, bize gelecek onlarca belayı yüklenerek giderler aziz makamlarına. Yiğit adamlar nasıl anlatılır ki…Bir yangındır hasretleri; küçücük bir hatırlatmayla yeniden alev alan. Doyamadığınız, ruhunuzu kendine çeken bir ağabeylik asaleti vardır üzerlerinde. Öylesine beyazdırlar ki onları yalnız ‘Allah için’ sevebilirsiniz; sevginin başka hiçbir tarzını bünyeleri kabul etmez. Düşmanına bile dua kanatlarını gerecek hakiki bir merhamet ve içinsiz dostluklarından gelen bir kudretleri vardır. Çok seversiniz ama çok seversiniz. Öylesine seversiniz ki yerine koyacak bir bedel bulamaz yüreğiniz yokluğuyla tanıştığında. O öylesine tek ü tehna kendine mahsus mahallindeki ebedi hükümranlığını sürdürür. Bu millet pek çok muhterem Hak katında kutlu insanına takdirin ibretamiz cilveleri çerçevesinde olmak üzere çok eziyetler etmiştir. Eliyle diliyle yüreğiyle incitmiştir, küstürmüştür, soldurmuştur güzel çehrelerini. Ama Muhsin Başkan, öylesine ismiyle müsemma bir ‘ni’mel abd’ idi ki kimse ama kimse, hatta şehadetine sebep olanlar bile onun ihsan edilmiş özel bir kul oluşuna halel getirecek tek kelam edemedi. Tırnakları çekildiğinde, damarları namert tazyiklere maruz kaldığında, yüreği hala ‘ümmetî’ diyebilen kaç er kişi gösterebiliriz şu vefasız dünya tarihinde..

 

O, harabelerde açılan bir gonca gül gibi handan, gökteki seyyareler kadar asil ve drahşan ve güzel mana gözlerine Muhammedî sürme çekilmiş bütün Hak erleri gibi “lâ tahzen” sırrına erdirilmiş merd-i Yezdan idi.

Türk İslam coğrafyasının her karış toprağında onun için dökülen gözyaşlarından nice yediverenler yeşerecek yarın. Bu Anadolu kokan, insan oğlu insan mert adamı Rabbi o kadar kendine ayırmıştı ki bizim hoyrat ellerimizin onun asil yüreğini daha fazla parçalamasına izin vermedi. O şimdi, 4 kıtada her an seferber en güzel Allah ordularının başkumandanı olarak emr-i Peygamberî icrasında zaferden zafere koşuyor. Görmüyoruz; yaşarken de ne kadar has kumaştan dokunmuş özel bir insanlık hil’ati giydiğini göremediğimiz gibi.Ama olsun; o bizi görüyor ve o merhamet ummanı yüreğiyle her şeye rağmen çok ama çok seviyor.

 

Biz de seni çok seviyoruz Muhsin Muhlis Muhlas Başkanım…Emrin başımız gözümüz üstüne. Sırlı mücadelende aciz neferlere ihtiyaç duyarsan biz hemen yanıbaşındayız. Sen bizi muhabbet abdestiyle parlayan azalarımızdan tanırsın elbet. O güzel ela gözlerinle bize bir gülümsemen kafi. Hüznümüz Allahımızadır bizim biliyorsun; ama yer şahit olsun gök şahit olsun, bu topraklar sensiz çok ıssız ve kimsesiz…Ama artık üşümediğin için bir o kadar da mutluyuz ki…Sorma!

 

Bir gülsen; ağlayacağımızı biliyorsun. Ne olur; Sorma!..

 

Yavuz Gencer HaberKültür.Net

 

ÜŞÜYORUM

 

http://www.dailymotion.com/video/x8se63_muhsin-yazycyoylu-uyuyorum-yiiri_lifestyle

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

yazicioglu.jpg

Başbakanlık Teftiş Kurulu, Yazıcıoğlu dosyasını açtı

 

Eski BBP lideri merhum Muhsin Yazıcıoğlu, vefatının 2. yılında kabri başında anıldı. 'Beyaz Buluşma' adı verilen Ankara Tacettin Dergahı'ndaki programa binlerce kişi katıldı.

 

Helikopter kazasında hayatını kaybeden eski BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, vefatının 2. yıldönümünde mezarı başında anıldı. 'Beyaz Buluşma' adı verilen Ankara Tacettin Dergâhı'ndaki programa Türkiye'nin her yerinden binlerce kişi katıldı. Yazıcıoğlu'nun vefat yıldönümünde 'suikast' şüphelerinin arttığı kazayla ilgili de önemli bir gelişme yaşandı. Başbakan Tayyip Erdoğan, kendisine bağlı Teftiş Kurulu'na olayın soruşturulması talimatını verdi. Görevlendirilen müfettişler, bu hafta çalışmalara başlıyor. Edinilen bilgiye göre, soruşturma bugüne kadarki en kapsamlı dosya olacak. Erdoğan 'sonuna kadar gidilmesini ve adı geçen tüm kurumların ihmallerinin tespit edilmesini' istedi.

 

 

Başbakanlık Teftiş Kuru-lu'nun çalışmasına ilk etapta iki Başbakanlık müfettişi görevlendirilmiş durumda. Başbakanlık müfettişlerinin kuracağı ekibe başlangıçta İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki müfettişler eşlik edecek. Soruşturma genişledikçe gerekli görülürse diğer kurumların denetçi ve müfettişleri de ekibe dahil edilecek. Kurul, kazaya ilişkin Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporundaki iddiaların da üzerine gidecek. DDK raporunda, kazayla ilgili ciddi ihmaller olduğu saptanmıştı. Bu çerçevede, bazı hava araçlarının kaza anı ve mahallinde alçaktan uçtuklarına, helikopterin bazı parçalarının askeri timlerce yakıldığına vurgu yapılmıştı. Söz konusu yakılan parçaların fotoğrafları ise Zaman'da yayımlanmıştı. Teftiş Kurulu'nun, çalışmasını mümkün olan en kısa zamanda bitirmesi hedefleniyor. Başbakan Erdoğan'ın 'çok önem verdiği' belirtilen Teftiş Kurulu, çalışmasına 'idari soruşturma' olarak başlayacak. DDK'daki iddiaların da ötesinde çalışma 'daha geniş bir perspektifle' ele alınacak. Malatya'daki özel yetkili savcılık olayı ceza hukuku bakımından soruşturduğu için Teftiş Kurulu'nun bulguları gerekli görüldüğünde savcılıkça paylaşılacak.

 

Bu arada Yazıcıoğlu, Ankara Tacettin Dergahı'ndaki kabri başında anıldı. Kur'an okunup duaların edildiği anma programına annesi Fidan Yazıcıoğlu, eşi Gülefer Yazıcıoğlu, BBP lideri Yalçın Topçu ve kayınbiraderi TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil de katıldı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, cuma namazını Tacettin Dergahı'nda kıldı. Yazıcıoğlu'nun kabri başında dua eden Davutoğlu, aileye de başsağlığı diledi.

Zaman

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

''Allah Muhsinleri sever'' Adı Muhsin' di...

 

Gecenin sessizliğinde koltuğunun altına aldığı seccadesiyle Yesevi Türbesi'ne doğru bir gölge gibi süzüldü. Gün ağarıncaya kadar huşu içerisinde orada kaldı. Gözyaşları içinde Rabbine yalvardı...yalvardı... Ahmed Yesevi'nin şahsında tüm aleme nizam verecek o büyük mefkureyi düşündü muhtemelen... İşaret parmağını göğe doğru kaldırarak bir kez daha Rabbine söz verdi... Doğruluktan ayrılmayacak, Hak ve hakikat en büyük şiarı olacaktı. Minarelerden okunan ezanlar bu sözüne şahitlik etti... Tekbirler yeri göğü inletirken, O hala ağlıyor ve başını secdeden kaldırmıyordu... Onun adı Muhsin'di, Allah muhsinleri severdi...

 

Köy çocuğuydu...

 

06_Nisan_2011_03_25_21_2251245380.jpg

 

 

Başakların nazlı nazlı salınışını, baharda açan sümbülleri, çiğdemleri, harman zamanı terleyen alınları, buzlu ayranı, pınardan su içmeyi severdi... Bir de atlara binmeyi... İçinden kopup gelen tarifi imkansız coşkunun tezahürüydü belki de atların rüzgar gibi koşması. Köyün az aşağısından geçen tren yoluna gider ve oradan geçen trenlerle yarışırdı... Önde olmayı ve öne atılmayı severdi... "Kim var?" dendiğinde sağına soluna bakmadan "ben varım" diyenlerdendi... Onun adı Muhsin'di, Allah muhsinleri severdi...

 

Zor şartlar altında ilkokul ve liseyi okudu,üniversite eğitimi için Ankara'ya gitti...

Anadolu'nun ücra köşelerinden gelen taşralı gençlere burada da kol kanat gerdi. Varlıklı bir ailenin çocuğu değildi. Kendi durumu iyi olmamasına rağmen ihtiyacı olanlara cebindeki son kuruşu çıkartıp vermekten imtina etmeyecek kadar cömert ve eli açıktı. Üniversite yılları, memleketin de en karmaşık yıllarıydı... Dış mihrakların, içteki işbirlikçileriyle memlekete kan kusturduğu, fidan gibi gençleri kıyıma uğrattığı,hergün tuzak üstüne tuzak kurulduğu zor zamanlardı. Sözde, siyaset adı altında üniversiteler anarşi yuvası haline gelmiş, her gün onlarca genç sebepsiz yere can veriyordu. Tehlikenin farkına varan bu yiğit delikanlı, gençlere sahip çıkıyor, sürekli onlara aklı ve itidali tavsiye ediyordu. Fakülteye yeni gelen gençler, sınıflarına ilk geldiklerinde tahtada şu notu görüyorlardı : " Ben Muhsin, Veterinerlik Fakültesi'ndeyim... Başı sıkışan beni bulsun." Evet, başı sıkışan ilk onu buluyordu... Çünkü Onun adı Muhsin'di, Allah muhsinleri severdi...

 

12 Eylül, tüm acımasızlığıyla başta gençler olmak üzere tüm herkesin üzerinden silindir gibi geçti.

 

06_Nisan_2011_03_28_47_2648126483.jpg

 

En acımasız yüzünü de gençlerin sevgisini kazanmış, onlara abilik yapmış bu cefakar Anadolu evladına gösterecekti. Hakkında hiçbir dava, iddia yokken kendini Mamak Cezaevi'nde buldu. İşkenceler, hakaretler, tek kişilik hücre ve yalnızlık... Hayatının en güzel yıllarını, karanlık hücrelerde geçirdi. Bu kadar işkenceye nasıl dayandın diyen eşine "Rabbime sığındım ve O'nu düşündüm... Böylece hiçbir şeyi duymuyor ve hissetmiyordum..." diye cevap verecekti. Gelen herşeyin Rabbinden geldiğini biliyordu... Sabretti... Kendilerine bir musibet geldiğinde " Allah'tan geldik ve tekrar O'na döndürüleceğiz..." diyenlerdendi. Onun adı Muhsin'di ve Allah muhsinleri severdi...

 

28 Şubat'ın en soğuk günlerini, kaderin bir tecellisi olarak yine o yaşadı.

 

Kurulan hain tuzaklara 7 kişilik küçük bir zümreyle direndi. Cesurdu, mertti." Bu oyunu biz bozarız." diyerek inananlara moral verdi. " Türkiye, İran olmaz; Cezayir'de olmaz. Ama Suriye yapılmasına da biz müsade etmeyeceğiz." diyerek o karanlık günlerde inanan yüreklere su serpti. Onun adı Muhsin'di ve Allah muhsinleri severdi...

 

06_Nisan_2011_03_29_17_5110284686.jpg

 

Baharı çok seviyordu. Dağların karı henüz erimemişken, sümbüller güneşe daha gülümsememişken, Rabbinin davetine icabet ederek aramızdan ayrıldı... Geriye müslümanca bir yaşam ve numunelik bir hayat bırakarak... Güzellikten ve güzelden taraf olarak... Sonsuz rahmet ve mağfiret sahibine sığınarak... Adı Muhsin'di...

 

Aydınlık sabahı düşün ve durgun, karanlık geceyi . Rabbin seni unuttu ne de darıldı; öteki dünya senin için ( hayatının ) bu ilk bölümünden daha iyi olacak! Ve zamanı geldiğinde Rabbin sana ( kalbinden geçeni ) bağışlayacak ve seni hoşnut kılacak... ( Duha 1/5 )

 

Ercan Yılmaz HaberKültür.Net

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kararan radarların hesabını mahkemede soracağız

 

Zaman'ın, Muhsin Yazıcıoğlu'nu taşıyan helikopterin düştüğü sırada radarların 4 dakika karardığı haberi geniş yankı uyandırdı. BBP lideri Mustafa Destici, "Şüphelerimiz arttı." derken, eski Genel Başkan Yalçın Topçu "Yetkililerle hesaplaşacağız." dedi.Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili yeni bilgiler kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Zaman'ın dün 'Helikopter'in düştüğü dakikalarda radarlar kararmış' başlığıyla verdiği haberde, kazanın hemen öncesinde Genelkurmay'ın radarlarının karardığı aktarılıyordu. Haber, Genelkurmay'ın soruşturmayı yürüten Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği belgeye dayandırılıyordu.

 

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, olayda suikast iddialarının güçlendiğini anlatıyor. Destici, şunları söylüyor: "Helikopter kazasında Genelkurmay'ın radarların bozuk olduğunu açıklaması kaza ile ilgili şüpheleri artırıyor. Daha önce Hava Kuvvetleri Komutanlığı helikopter kazasının olduğu bölgenin 74 kilometre etrafında uçuş olmadığını belirtmişti. Ancak bugün 28,5 kilometre yakınında üç tane savaş uçağı uçtuğunu belirtiyor. İster istemez bu çelişkiler bizi rahatsız ediyor. Kazanın suikast olduğuna dair düşüncemizi artırıyor. Biz partice Muhsin Yazıcıoğlu kazasının özel yetkili savcılar tarafından araştırılmasını istemiştik. Bugün bu konudaki haklılığımız ortaya çıktı. Hukukun sonuna kadar gidip kazayı çözeceğine inanıyorum. Devlet Denetleme Kurulu gerçekten çok önemli bir çalışma yaptı. Kazaya ilişkin çok önemli bilgileri gün yüzüne çıkardı. İnanıyorum ki yakın zamanda helikopter kazası tüm unsurlarıyla aydınlatılacak."

 

RADAR AÇIKLAMASI ŞÜPHELERİMİZİ ARTIRIYOR

 

Eski BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, söz konusu gelişmenin çok önemli olduğunu anlatıyor. Genelkurmay'ın şüpheleri artıracak bir açıklama yapmasının, kamuoyunu yaraladığını belirtiyor. Topçu, "Helikopterin düştüğü saatlerde radar kayıtlarının yok olması da çok tuhaf bir durum. Bununla ilgili, yetkililerle mahkeme önünde hesaplaşacağız. O saatte o bozukluk nasıl denk gelmiş. Onu da mahkemede izah ederler." ifadelerini kullanıyor.

 

Genelkurmay Başkanlığı'nın, olay günü ve saatine ait radar görüntülerinin olmamasını açıklamasının, kendileri açısından üzüntü verici bir durum olduğunu anlatıyor. Sivil radarlarda batıp çıktığı belirlenen bir cismin, askeri radarlarda nasıl yakalanmadığını anlayamadıklarını ifade ediyor. Topçu, "Sivil radarlarda, ortaya çıkan bir cismin batıp çıktığını görüyorduk. Biz, 'Bizim hava sahamız sahipsiz mi? Birileri bakıyordur. Sivil radarların gözünden kaçmışsa, askeri radarlara yakalanır." diye düşünüyorduk. Ama neticede, kamuoyunu tatmin etmeyen bu açıklama geldi. Bakacağız, bu radarlar gerçekten arızalı mı? Yoksa, toplum vicdanında yüzde 90'la kabul gören 'Muhsin Yazıcıoğlu, bir suikasta mı kurban gitti?' kanaati doğrulanıyor mu? Zamanla göreceğiz." diyor.

 

Radarların hepsi aynı anda bozulamaz

 

Emekli Hava Binbaşı Mustafa Hacımustafaoğulları: "Olay kaza olmaktan çıktı. TSK'da tüm radar ve konuşmalar kayıt altına alınıyor. Radarların arıza yapması veya kayıtların silinmesi gibi ifadeler, sabotaj ihtimalini güçlendiriyor. Aynı anda tüm radarların arızalı olması mümkün değil. Bölge, kuzeyde Sivas Şarkışla, güneyde ise İskenderun radarları tarafından kontrol ediliyor. Türkiye'nin çeşitli yerlerine radarlar birbiri üzerine bindirme yöntemi ile yerleştiriliyor. Hava Kuvvetleri'nde kör nokta yoktur. Bir radarın görmediğini diğer bir radar görür. Yani herhangi bir arıza durumunda da olsa bir diğer radar o bölgedeki uçakları tespit edebilir. Kaza günü uçuş yapan pilotların ifadelerinin alınması, radarlardan kaybolan uçakların uçuş planlarının açıklanması gerekiyor."

 

Emekli Hava Pilot Binbaşı Haluk Yıldırım: "Açıklama inandırıcı değil. Burada önemli olan, bölgede uçuş yapan filonun güzergâhlarının açıklanması. Ayrıca 4 dakikalık süre az değil. Bu sürede bir uçak 30 mil yol alabilir. Hangi uçağın o bölgede uçuş yaptığı ve güzergâhları mutlaka kayıt altına alınmış olmalı. Kazanın bir sabotaj olup olmadığı uçuş planlarının ortaya çıkmasıyla netlik kazanacak."

Share this post


Link to post
Share on other sites

EŞİ YAZICIOĞLU'NUN SON GECESİNİ ANLATTI

25 Mart 2011 / 09:15

'Aracın direksiyonuna geçip doğduğu şehri cadde cadde sokak sokak iki saat dolaşmış. Bir iki saat dinlenip teheccüd namazı kılmış. Rahman süresini okumuş ve Kur'an-ı Kerimi Rahman süresi açık şekilde bırakmış!'

 

 

Helikopter kazasında hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu eşinin helikopter kazasının yaşandığı Kahramanmaraş'a gitmeden önceki Sivas'taki son gecesini anlattı.

Yazıcıoğlu devletin karlar altındaki itibarını kurtarmak zorunda olduğunu kaydetti. "Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterine ulaşıldığı şuurunun yerinde olduğu ayağı ve kaburgalarının kırık olduğu hastaneye getirildiği" şeklindeki bilginin kaynağını devletin bildiğini iddia eden Yazıcıoğlu kafasındaki soru işaretlerinin en büyüğünün ise bu olduğunu vurguladı.

Cihan TV Network tarafından hazırlanan "Anadolu'da Sabah Programı"na konuk olan Gülefer Yazıcıoğlu eşinin yokluğuyla geçen iki yılda yaşadıklarını ve kazanın ardından gelinen süreci anlattı. "Bana göre devlet karlar altında kaldı devletin aczidir.

Bizim için bir şey yok. Devlet karlar altındaki o itibarını kurtarmak durumundadır." diyen Yazıcıoğlu şöyle devam etti: "Ben söyledim Kayseri Valisi iyi bir müneccim farklı güçleri var herhalde. Bir insan birebir bir insanın kırıklarını bilebilir mi?

Niye demiyor mesela bir iç kanama geçirmiş kafa tranvası geçirmiş demiyor da ayaklarındaki ve kaburgasındaki kırıkları sayıyor? Nereden bilebilir bir insan bunları. Valinin beyanlarının eşimin vücudunda var olması kafamdaki soru işaretlerinin en büyüğü budur benim için. Bu bilginin kaynağına bana göre devlet yetkilileri ulaştı. Biliyorlar ama kamuoyuyla paylaşmıyorlar. Bence ulaştılar bildiklerine inanıyorum. Adımın nasıl Gülefer olduğuna eminsem devletin de buna ulaştığına eminim."

İSMAİL GÜNEŞ ÇEKİM YAPMIŞTIR

Kaza sonrası kendilerine hiçbir şey teslim edilmediğini dile getiren Yazıcıoğlu helikopter kazasında hayatını kaybeden gazeteci İsmail Güneş'in askerde buna benzer olay yaşayıp kurtulduğunu aktardı. Güneş'in orada bir şeyler çektiğine inandığını anlatan Yazıcıoğlu "Birçok şeyi çekmiştir. Onlar ne oldu acaba? Ben yayınlanan görüntüler dışında başka görüntülerin de olduğuna inanıyorum. Cep telefonu ile de fotoğraf makinasıyla da çekmiştir. Bize verilen telefonda telefon listeleri de yoktu." dedi.

Kaza sonrası ihmal kusur ve hatalar zincirinin yaşandığını vurgulayan Yazıcıoğlu Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir sürü şey istediklerini ama hiçbir şeyin verilmediğinin altını çizdi. Genelkurmay'ın birçok konuda bilgi vermediğini dile getiren Yazıcıoğlu hukuk içinde bu işin peşini bırakmayacaklarını söyledi.

KAZADAN 20 DAKİKA ÖNCE KONUŞTUK İLK DEFA 'ÇOCUKLARA İYİ BAK' DEDİ

Muhsin Yazıcıoğlu olmadan geçen yılları da anlatan Gülefer Yazıcıoğlu başkanın eşten öte arkadaş dost olduğunu ifade etti. "Tabi ki zor geçiyor ansızın gitti. Hasta olsaydı insan kendini alıştırırdı." diyen Yazıcıoğlu "Sanki bana gelecekmiş gibi bir hisle yaşıyorum. Ankara dışında olduğu için o nedenle oluyor. İnanın zor bir süreçti. Alıştığımız hayattan farklı bir hayata geçtik. Dört kişiden üç kişi ile devam ediyorsunuz zor bir hayat." şeklinde konuştu.

Helitoptere binmeden 15-20 dakika önce eşiyle konuştuğunu dile getiren Yazıcıoğlu o dakikaları şöyel dile getirdi: "Kendinize iyi bakın yormayın kendinizi' dedi. O gün de ne ilginçtir çocuklara iyi bakın demişti. Haberi arkadaşlarımızdan duydum şoke oldum inanamadım."

İnanan insanlar olduklarını ölmenin son değil bir başlangıç olduğuna inandıklarını vurgulayan Yazıcıoğlu ölümü ve ahireti çok konuşan bir insan olduğunu ifade etti. Eşinin ölümüyle birlikte eve hiç gazete almadıklarını mümkün olduğunca televizyon seyretmediklerini dile getiren Yazıcıoğlu "Teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda nasıl oluyor da ulaşılamıyor bulunamıyor? Gerçekten insanın bunlar yüreğini acıtıyor."

Eşinin geçirdiği trafik kazalarını sıradan kaza diye geçiştirdiğini ifade eden Yazıcıoğlu başkanın isminin bazı olaylara karıştırılmak istenmesini ise 'kasıtlı' diye niteledi.

MİLLETVEKİLLİĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM

Muhsin Yazıcıoğlu'nun yattığı Tacettin Dergahı'na gidemediğini çünkü insanların sorularına cevap veremediğini anlatan Yazıcıoğlu kamuoyunun kazanın arkasında bir şeyler olduğuna inandığını savundu. İnsanlarla karşılaşmamak için yatsı namazından sonra gittiğini kaydeden Yazıcıoğlu 12 Haziran'da yapılacak genel seçimlerde milletvekili adayı olmayı düşünmediğini vurguladı. Meclis'in hizmet yeri olduğunun altını çizen Yazıcıoğlu başörtülü bir insanın Meclis'e girememesini ise 'abesle iştigal' olduğunu söyledi.

MUHSİN BAŞKANIN SON GECESİ

Gülefer Yazıcıoğlu eşinin helikopter kazasının yaşandığı Kahramanmaraş'a gitmeden önceki Sivas'taki son gecesini anlattı. Kendisinin Ankara'da olduğunu ancak Sivas'tan bağımsız aday olarak giren eşinin seçim çalışmalarından ötürü Sivas'taki evlerini kullandığını anlatan Gülefer Yazıcıoğlu eşinin gece saat 12'den sonra özel aracına binerek yanındaki şoförüyle tüm Sivas'ı dolaştığını aktardı. Aracı kendisinin kullandığını dile getiren Yazıcıoğlu gezi sırasında Türk sanat müziği dinlediğini ifade etti.

 

Sivas'ı cadde cadde sokak sokak iki saat boyunca gezdiğini dile getiren Yazıcıoğlu eşinin son gecesini şoföründen dinlediğini belirterek şöyle devam etti: "Daha sonra kaldığı eve gelmiş. Belki çok az uyumuş ya da uyumamış. Kalkıp teheccüd namazı kılmış. Namaz kıldığı seccadeyi sonra yanına dürerek bırakmış. Ardından o gece rahleydeki Kur'an'dan Rahman süresini okumuş ve Kur'an-ı Kerimi Rahman süresini açık olacak şekilde açık bırakmıştı.

Kullandığı odayı itinalı bir şekilde düzeltmiş. Tüm eşyalarını valizine koymuş. Ankara ve Sivas'taki evin anahtarını sanki o eve bir daha dönmeyecekmiş gibi valize koyarak kapıyı çekmiş. Anahtar evin içinde kalmış. Hayatını kaybettikten sonra eve evin bakımını üstlenen kişiden aldığımız anahtar ile girdik. Ev çok itinalı ve düzenliydi."

Muhsin Yazıcıoğlu'nun neden Tacettin Dergahı'nda toprağa verildiğini de anlatan Gülefer Yazıcıoğlu eşini sevenin birinin "Yazıcıoğlu'nun dergaha çok geldiğini ve burayı çok sevdiğini Mehmet Akif'i anma programlarını hiç kaçırmadığını" dile getirdiğini bunun üzerine oraya defin kararı aldıklarını aktardı.

Eşinin Selçuklu tarihini ve mimarisini çok sevdiğini dile getiren Yazıcıoğlu Tacettin Dergahı'nın manevi açıdan kendisini etkilediği için sevdiğini kaydetti. Mezarın Sivas değil Ankara'da olmasına ise üç unsurun bir arada bulunmasından dolayı tepki olmadığını anlatan Yazıcıoğlu ancak Karşıyaka Mezarlığı'na defnedilseydi tepki oluşabileceğini ifade etti.

Eşinin 7 yaşından itibaren namaz kılmaya başladığını dile getiren Yazıcıoğlu teheccüd namazını kaçırmadığının altını çizdi. Kurulmuş bir saat gibi geç vakit de olsa teheccüd namazına kalktığını aktaran Yazıcıoğlu evde en büyük istek ve arzusunun ise bir rahle üzerinde Kur'an ile seccade olduğunu belirtti.

Eve gelen çok olmasından dolayı bunun pek sağlanamadığını ifade eden Yazıcıoğlu onun için hücre hayatının bir inziva hayatı olduğunu vurguladı. Eşine "İşkencelere nasıl katlandın?" diye sorduğunu da belirten Yazıcıoğlu "İşkence başladığında Allah'ı zikretmeye başlıyordum.

Bu esnada da vücuduma yapılan işkenceden etkilenmiyordum." karşılığını verdiğini aktardı. Yaşlı annesini bizzat eşinin hacca götürdüğünü anlatan Yazıcıoğlu "Hac sırasında annesinin bir an olsun yanından ayrılmadı. Bütün ihtiyaçlarını birebir kendisi karşıladı. Sohbet için kendisi çağrıldığında ise 'annemin hakkını ödeyemem onunla ilgilenmem lazım' diyerek davetleri geri çevirirdi." dedi.

HABER7.COM

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yoksula yardımını mahrum etmeyen, kapısına geleni ne olursa olsun geri çevirmeyen,en korkunç dönemlerde bile basiretinden birşey kaybetmeyen, zalime hep dik fakat mazluma merhamet nezdinde eğilip bükülen Yiğit Adam Muhsin Yazıcıoğlu, abilerimizin tabiriyle, Koca Reis mekanın cennet olsun. Her zaman ulaşmak istediğimiz yerdesin...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Seni yüreğimizde büyütüyoruz...Oğuz Boylu Bozkurt Soylu REİS..Kabrin nur olsun.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şehit olmasına sebep olan, örgütü bitiremeden, gerçek vatanına kavuştu.

 

Gerçeklerin fena bir özelliği vardır, er ya da geç ortaya çıkar. Rahmetlinin de şehadeti yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...