Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
mumin

Suç Kimin?

Recommended Posts

- Hapishaneden kaçarken kazdığınız tünelden çıkan toprağı ne yaptınız ?

 

Toprağı olmayan köylüye verdik . D,

 

Diyor Mahir Çayan.. Bu sözde yanlış olan ne? Bu gençleri yani Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan, Ulaş Bardakçı ve diğerleri.. Suçları neydi? Onlar da Amerika emperyalizmine karşıydılar, onlar da Amerika defol diyordu. Bizi birbirimize düşüren güçlerin gerçek yüzünü göremedik mi? Deniz Gezmiş kendi halinde bir memurun evladıydı, bir diğeri Anadolu'nun bağrından çekip geldi, mektep için, okuyacak, vatanına faydalı bir vatandaş olacaktı.. Kimler bunları maşa kullandı ya da bir diğer tabirle hangi akl-ı selim baştaki hükümeti yıkmak adına bu genç beyinleri kurban eder. Ya burada duygusal sömürü falan yapma amacında değilim, elbet yanlışları vardı. O zamanın ODTÜ'sünün, Ankara ve de İstanbul üniversitesinin nasıl birer anarşist örgüt yetiştirir bir hal aldığını elbet biliyoruz.

 

Tutup koskoca şehrin emniyet müdürünü esir alıp, kazan dairesinde saklıyorsun, polisler gelip yurdu basınca suç emniyetin oluyor. Sonra kaza kurşunuyla can veren bir genç, camdan aşağı ya itilme ya da kazara düşüş.. Ve çorap söküğü gibi gelen vukuatlar.. Amerikan filosunun denize dökülüşü, devlet ricalinin üniversite ziyareti sırasında aracının taşlanması, yakılması.. Ya ne bileyim benim içim acıyor bunla aklıma gelince.. Bir devleti ayakta tutacak mihenk güç, genç beyinlerindedir, potansiyel onların kafalarında. Ama bu gençleri kimler, neden harcadı? İtiraf ediyorum o Hatırla Sevgili dizilerinde ve de benzerleri adam asılmaya gittiğinde resmen ağlatıyorlar adamı, zaten kasıtları bu.. Diğer taraftan ülkücü gençler ise vatanı parsel parsel satan, yobaz, bıyıklı, iri kıyım ve de bağnaz kişiler.. Biz bize ettik. Bu gençleri sağlı sollu düşürdüler birbirlerine, vurdular kırdılar.. Hocam anlatmıştı, sokak başında eli silahlı adamlar, sağ mısın sol mu? Solum sağım lafından sonra kesin bir el silah sesi duyulurdu demişti. Yine de hamd-ü senalar olsun bu günlerimize. Ama diyebiliriz ki bir nesle yazık edilmiştir. Tamam belki sapkın isimlere gönül verdiler, çürük ideolojilere adadılar kendilerini, hem o Gezmiş'in idamından önce imamı reddedip bir de okkalı bir lafı vardır ama unuttum. O da nesi oluyor? Diyorum ya aklım almıyor daha ziyadesiyle üzerinde durmak istemiyorum. Çünkü düşündükçe ciddi manada derde yakalanıyorum yani böyle bir şey olamaz.

 

Ne diyeyim ya tuhaf işte. Rabbim bu vatana zeval vermesin.. İçteki hainleri yerin dibine soksun. Ve de topunun...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yüzeysel Döngü ve Kısırdöngü

 

Şu terör musibeti olmasaydı Türkiye bugün nerede olurdu? Onbinlerce can kaybettik. Onun dışında ekonomik, psikolojik kayıplarımızın haddi hesabı var mı?

Kaybettiklerimiz bir tarafta, onları kaybetmememiz halinde onlara dayanarak kazanacak olduklarımız öbür tarafta. Hesaba gelmez. Diyelim ki 500 milyar doları harcayarak kaybettik. Peki o parayı yatırımda kullansa idik, kazanacak olduklarımız? Hem harcayarak kaybettik hem de kazanamayarak.

Başka kelime bulamadığım için "psikolojik" diyorum. Gönül kayıpları da diyebiliriz. Onlar ne olacak? Birileri onların farkında bile değil.

Sonra, 27 Mayıs'ın ve sol-sağ kavgasının kaybettirdikleri...

Bütün bunlara rağmen şimdi şu noktada isek, çok şükretmemiz lazım. Az şey yaşamadık biz. Çok ağır bedeller ödedik, çok. Ve hâlâ da ödemeye devam ediyoruz.

İnsan ne isteyeceğini, ne istediğini, ne istemesi gerektiğini bilmeli. Lehine ve aleyhine olanı bilmeli.

Herkes kendi çıkarını düşünüyor da, herkes kaybediyor ise; bu noktada bir düşünce arızası var demektir! Demek ki gerçek çıkarını bilmiyorsun, bildiğini sanıyorsun. Önce kendini bileceksin ki, lehine ve aleyhine olanı bilesin.

Konusuz, meselesiz, anlamsız kavgalar yüzünden milletimiz çok sıkıntı çekti. Seçime kalmış 8-9 ay, trendin yükselişte, durup dururken niçin darbe yaptırıyorsun? 27 Mayıs buydu.

1968'lerin sol gençliği darbe peşindeydi. Kime niçin darbe yaptıracaksın? Darbeyle kimler gelecek, onlar seni ne yapacak sonra? Bu kadar akılsızlık olur mu? Sayenizde 12 Mart geldi işte. 1965-1971 arası, ekonominin en iyi dönemlerinden biriydi. Ne bağırıp duruyordunuz "yangın var" diye? Bir kerecik bile sormadınız, "acaba kullanılıyor muyuz?" sorusunu kendi kendinize. 1970'li yıllar boyunca da sormadınız.

... 1968 solundan bugüne kalan tek somut eser, bölücü terördür. Oyunla, şakayla, ideolojik eğlenceyle, ülkenin başına böyle bir bela sardılar. Ondan önce bölücülük düşüncesi, aranırsa bulunan, bir dipnot bilgisinden ibaretti. Sonradan adeta şaka yapma ciddiyetsizliği içinde trajedi haline getirildi; hiç farkına varılmadan... Bir defasında şöyle demiştim: "Adam gibi düşüneceksek, okuyalım. Oyun oynayacaksak; futbolla, basketbolla, yüzmeyle, güreşle, o da kesmiyorsa boksla uğraşalım. Ama ülkenin kaderiyle oynamayalım."

Keyif için musibet aranır mı? Bizim bazı insanlarımız, aydınlarımız aradı ve aramaya da devam ediyor. Bir insan önce kendine zarar vermekten vazgeçmiyor ise başkasına zarar vermekten vazgeçebilir mi? Âyette belirtilen, "Biz de size kendinizi unuttururuz" cezası, bu dünyada başımıza gelecek en büyük musibettir. Ne demek, "kendini unutmak"? Öz şuurunu kaybetmektir. Lehine, aleyhine olanı bilmezsin. İç zenginliklerini ve zaaflarını bilmezsin. Emanetindekileri bilmezsin. Neyle nasıl mutlu olunacağını bilmezsin. Peki bunları bilmezsin de ne bilirsin? Nedir o bildiğini zannettiğin şeyler?

Kendini unuttuğun için 500 milyar çöpe gider. Ekonomi bilsen ne olacak? Kendini kaybeden ne kazanacak? Kazandığı ne işe yarayacak?

27 Mayıs'ın en önemli marifeti Devlet Planlama'yı kurmak. Ne oldu, neyi planladınız? Demokrasi'yi yıktığınıza değdi mi? Devlet Planlama'nın hesaplarında 500 milyarları çöpe atmak var mıydı?

Mesele, "kendimizi unutmak" cezasından kurtulup, öz şuurumuzun (denge şuurumuzun) yeniden kazanılmasıdır. En zor diyalog, kendi çıkarını kendi hayrına olanı bilmeyen bir insanla kurulmaya çalışılan diyalogdur. Ona unutturulanı ben hatırlatamam. Ona özünü unutturan Kudret, verdiği cezayı kaldıracak ki; böyle bir affedilme liyakati doğacak ki; diyalog kanalları açılsın.

... Yalın ve yüzeysel düşünmek, avutucu olabilir, fakat verimli olamaz. Bazıları spekülatif polemiklerde çok usta oldular ama, doğru düşünmeyi hiç öğrenemediler. Kısır döngü esareti, hiçbir şeye benzemiyor. Bazı hallerde akıl vermeye çalışmak yerine dua ile yetinmek daha rasyoneldir. Ne var ki bedeli ne olursa olsun iyiye gidiş devam ediyor ve devam edecek. İstikrarımızı her şeye rağmen koruyabilelim, yeter. İstikrarın basit bir kelime olmadığını, çok yönlü, çok kapsamlı, çok icaplı bir kavram olduğunu bilmek durumundayız.

 

Ahmet Selim'in köşesindeki bu yazı da önemli.

Share this post


Link to post
Share on other sites

http://www.habervakt...p=video&id=3952

 

Bravo ya çok güzel konuşmuş abla.

 

"Kendine tatmin aracı yaratmak" o yüzden gönül verilmiş bir izm. Sanırım Deniz Geçmişi ve de diğerlerini ruhundan yakalayan gerekçe bu. Bugün trenle geçerken duvarlarda okudum;

 

"Gençlik devrim istiyor!"

 

Sana ben de katılayım kardeşim ama beni ne için savaşacağımıza inandır!

 

dipnot:acaba kadının gösterdiği kitabı ben de alsam mı? Bu adamı okumak gerek sanırım. Hoş Hitler'in Kavgam'ı kütüphanemde biblo görevi görüyor ama bir düşünmem lazım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...