HİÇ 542 Report post Posted October 19, 2011 Ayasofya’yı kimler unutmak ister?! Ayasofya’da namaz kılmak isteyen müminlerin sesini duyabilecek yetkili yok mu bu devlette! İstanbul; hayallerin, gösterilmiş işaretin şehriydi Muhammed (s.a.v) ümmeti için. Nice devletliler surların gerisinde öteye geçme sevdasına düçar olmuş, nice yiğitler Peygamber (s.a.v) müjdesine erebilmek için şehitlik makamına yükselmişti. Çetin duvarlar örülüydü Konstantinopolis’in çevresinde. Nitekim son Nebi Muhammed Mustafa (s.a.v); “Konstantinopolis’i fetheden kumandan ne güzel kumandan, fetheden asker ne güzel askerdir” buyurmuştu. Ve şimdiki gençlere Arif Nihat Asya’nın dizeleriyle örnek gösterilen Sultan Mehmed’e müessir olacaktı Fetih. Bu haberin maksadı Fethi anlatmak değil Fethin sembolü olan Ayasofya Camii diğer ismiyle Fethiye Camiinin bugün Müslüman milletinin ibadetine kapatılıp müze olarak kullanılması. Ayasofya Camisinin vakıf senedi var Fetihten sonra ilk Cuma namazı için yaklaşık dokuz yüz yıl kilise olarak kullanılan Ayasofya artık Müslümanların ibadetine hazır hale getirilir. Cuma namazından sonra Fatih Sultan Mehmed Han Ayasofya’yı ebediyete kadar vakfettiğini duyurur ve bunun için vasiyet şeklinde vakfiye yazdırır. Bugün İstanbul üzerinde burayı benim ecdadım fethetmiş, bu güzel şehir bizim diyerek Osmanlı sevgisini içinde taşıyan insanların Sultan Fatih’in vasiyetini ve lanetini vicdanlarının, vicdanlarımızın nasıl kabullendiğini merak ediyorum. Vakfedilmiş bir mülke devlet elinin müdahalesini anlamakta zorlanıyorum. Müslüman nüfusun hâkim olduğu ülkemde caminin neden müze haline getirildiğini sormak istiyorum büyük koltuklarda oturan yetkililere… Muhatap bulur muyum halkının, ecdadının talebiyle çelişen düzende?.. Ümitvarım! Ayasofya’nın akıbetini biliyordu sanki! Vakfiyede kesin bir dille “Ayasofya kilisesinin kıyamete kadar cami olarak vakfedildiği, herhangi bir neden veya sebeple vakfiyenin amacının dışına çıkarılmak istenirse, şartlarını yok sayıp, şeriata aykırı olarak vakıfta tasarruf etmeye kalkışır ve bunun için kanun değiştirirse Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti böyle yapanların üzerine olsun! Ebediyen cehennemde kalsınlar. Onların azapları asla hafiflemesin. Onlara ebediyen merhamet edilmesin” ifadeleri de yer alıyor. Papaz Prof. Whitte More’un Atatürk’ten bir isteği Ayasofya’yı tamir ettirmektir. Sonraları beş vakit ibadetin çalışmaları sekteye uğrattığı bahanesiyle ibadete kapatılan Ayasofya bir daha ibadete açılmamış, nasıl bir el çabukluğuna gelmiş ki Resmi Gazete’de dahi yayınlanmaya gerek görülmeyen 24.11.1934 tarihli 21589 sayılı Bakanlar kurulu kararıyla bugün Ayasofya ümmetin secdelerine, sesli aminlerine, ezanlarına hasret bırakılmada. Arif Nihat Asya’nın dizeleri manidar ve şairane sitemi içlidir; “Canım Ayasofya’nın resmini minaresiz / Çıkarmışlar gördüm bir Rum dergide Rumlar/ Kızmaya hakkımız yok ezan sesi olmayan / Camide minarenin kim demiş lüzumu var?” Ayasofya Açılımı ne zaman? Aylık çıkan Moral Dünyası Dergisi bu ay gündemine “Ayasofya Açılımı Ne Zaman?” sorusunu almış ve Ayasofya’nın geçtiği tarihi süreçlere, bilinmeyen yönleriyle Ayasofya’nın yapısına, Sultan Fatih’in Vakfiyesinin sadeleştirilmiş haline yer vermişler. Ayasofya Camisi ibadete açılana kadar bizlerin, basın-yayın kuruluşlarının, duyarlı sivil toplum örgütlerinin gayretlerine ve yüksek seslerine ihtiyaç var. Sultan Fatih karadan yürüttüğü gemilerle nasıl Fatihi olduysa İstanbul’un; bizim birleşen inancımız da Ayasofya’nın ait olduğu bu topraklarda cami olabilmesinin önündeki engelleri aşacaktır inşallah. Zeynep Saylan Ayasofya’da namaz kılmak istedi http://www.dunyabizi...&ArticleID=7702 Quote Share this post Link to post Share on other sites