gulbeyaz3424 78 Report post Posted November 2, 2011 Bir gece... 1 Kasım 2011.. Hava çok soğuk.Çok üşüyorum.Saçlarımın arasından esen rüzgar iliklerime kadar bir soğuğun habercisi niteliğinde tüm vucuduma işliyor.Vandaki depremin bugün 8.günüymş.ALLAH'tan ölenlere rahmet,geride kalanlara sabır ve dışarda kalan onca vatandasımıza da ALLAH tan yardım diliyorum.Üzgünüm...Hemde çok üzgün..Derin elem zuhur ediyor benliğime ve gözümden düşen yaşlara engel olamıyorum. Bi yandan gazetemi okuyor diğer yandan da bunları düşünüyorum işte.Ama gelen bi mesajla öylesine sarsıldım ki duygu ve düşüncelerime hakim olamıyorum.Elimde bir fincan gavur kahvesi(nescafeye öyle derim normalde),bir yandan pencereden koyu siyahı izliyor diğer yandan da bu düşüncelerimi ölşümsüzleştirmek için elime aldım ucu kırığımı ve işte yine yazıyorum... Ruhumun derinliklerinde büyük bi zelzele kopuyor adeta.Sanki içimce bi şeyler var mengeneyle sıkıştırıyor gibiyim.Beynimde sanki arılar vızıldayıp duruyor.40 tilki var kafamda 40 ının da kuyruğu birbirine değmiyor.Bir iğneli fıçının içindeyim.Üstadın da dediği gibi; Bir iğneli fıçı ki,bu,üstünden hayal uçsa kanatları kana boyanır... Evet kana boyandı hayallerim,umutlarım,düşlerim..Yeni depremlerle karşılaşıyor yüreğim.Özlemlerim,dileklerimdualarım,hepsi bu iğneli fıçıda saklı sanki.. Derken bir hikaye geldi mesneviden.Umudumu yitirdiğin anda okuyup tekrar umuda kavuşacağın bi hikaye; Bir gün çin ressamları; "Biz Türk ressamlarından daha hünerliyiz." diyip bi iddiada bulundular. Buna karşılık Türk ressamlar da "Hayır,hayır biz daha üstünüz.Bizim hünerimiz daha ileridir." deyerek bu iddiaya karşı geldiler. Bunu işiten sultan da ressamları imtihan etmeye niyetlenir ve her iki tarafa da; "Birbirinizle çekişmeyi bırakın da bir ese koyun ortaya"dedi. Her iki taraf da sultanın bu isteğini kabul ettiler.Ancak Çinliler,kendi yaptıklarının kopya edilmesini engellemek için odanın ortasına bi perde çektiler.Sultandan türlü türlü boyalar istediler. Türk ressamlar ise,çok fazla bişey istemedi.Sadece duvardaki pasları giderecek ve onu cilalayıp parlatacak bir çalışma için gereken şeyleri aldılar.Çok renkli olmaktans,renksiz olmayı tercih ediyorlardı.Çünkü onlar,renksiziğin faziletinin idraki içinceydiler.Marifet,renklerin bolluğunda dsiil,renksizlğin zuhurundadır.Nitekim göklerdeki bulutların,deryadaki sulrın kendi renkleri yoktur.Onları renklendiren,renkten renge sokan semadaki güneştir. Çalışmalar bitince Sultan,önce Çin ressamların odasına girdi,resimlerini beğendi.Gördüğü renk saltanatına ve şekil güzelliğine can-u gönülden vuruldu. Sıra Türk ressamların odasına gelince onlar,aradaki perdenin kaldırılmasını istediler.Perde kaldırılınca,Türk ressamlarrının cilalayıp parlak aynala haline getirdikleriduvarlarda ruhları cezbeden bir güzellik ve sanat ortaya çıktı.Aslında oraya akseden,Çin ressamların yaptığı resimlerdi,fakat aslından daha parlak ve güzel görünmekteydi. Böylece Türk ressamları,hiç bir resim yapmadan,sadce Çin ressemlarının eserlerini binbir hünerle cilaladıkları duvara aksettirdikleri için daha hünerli sayıldılar. İşte böyle... Nasıl ki dış görünüşümüzü kavramak için bir aynaya muhtaç isek,bazı zamanlarda da iç alemimizi,karakterimizi,huy ve temayyüllerimizi teşhis ve gerektiği gibi tedavi için de bir velinin feyz ve telkinlerinr,yani bizi terbiye edecek kendimizi iç alemimizle tanıştıracak bir GÖNÜL AYNASI na muhtacız. Bir kimse ALLAH nazarında makbul kişi olup olmadığını anlamak için önce kendine bakmalıdır ve gönlüne nazar etmelidir.Eğer kul gönlünde ALLAH'ı ne kadar hissediyorsa,O'nun yarattığı güzelliklerdeki kudret ve saltanatı müşahede edip hayran ve mest oluyorsa ALLAH da ona o kadar yakındır. Bunun için her kul her halukarda nefis teskiyesi ve kalp tasfiyesi göstermelidir i gönlündeki sıkıntılardan kurtulabilsin.İste bu sebepledir ki,kemale ermek için bir ışığa bağlanıp onun ahlakıyle ahlaklanmaj gibi vazifesi vardır. Üstad da bunu yapmış vakti zamanında ruhundaki acılardan kurtulmak için bi mursid-i kamile bağlanmış ve o kamil zat kendisine bi ışık olmuş ve nefsini terbiye ederek bu günkü haline gelmiştir. Quote Share this post Link to post Share on other sites
