MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 3, 2011 Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde “Üstad Sezai Karakoç ve Diriliş Nesli’ni anlatan Yrd. Doç. Dr. Münire Kevser Baş, “Sezai Karakoç, Diriliş mücadelesiyle Batılılaşmaya paydos demek istedi” dedi. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Şehir Konferansları kapsamında, Sille Kültür Evi’nde yaklaşık 150 kişiye güzel bir konferans veren Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Münire Kevser BAŞ , şair-yazar Sezai Karakoç’un hayatını ve mücadelesini ele aldı. Sezai Karakoç ile ilgili hazırladığı doktora tezinden yola çıkarak kendisiyle birkaç defa görüştüğünü belirten Dr. Münire Kevsertaş, Karakoç’un yazdığı Masal, Kara Yılan, Balkon ve Monaroza adlı şiirlerini okuyarak yorumladı. Yazar M. Sinan Ümit tarafından Cine5 yapımı Sezai Karakoç belgeselinin de izlettirildiği sohbette Kevsertaş, Sezai’nin gerçek isminin Muhammed olmasına rağmen o dönemde nüfus müdürlüğünde isminin “Ahmed Sezai” diye yanlışlıkla yazıldığına işaret ederek “Karakoç daha ilkokul 4. Sınıfta iken Osmanlıcayı öğreniyor. Ortaokulda Arapça ve Farsçayı, lisede iken Fransızcayı öğrenerek Fransızcadan Türkçeye şiirler çeviriyor. Öğretmenleri ona “Koca Filozof” lakabını takarak o şekilde çağırmaya başlıyorlar. Sezai Karakoç gibi üstatları yetiştiren ortam yokluk ve yoksulluktur. O, insanların hasbi davranmasını istiyor ve sözlerinin reklama dönüşmesinden korkuyor” dedi. “Monaroza Ruh Yolculuğudur” Siyasal Bilgiler fakültesine 1950’de kaydolan Karakoç’un, o yıllarda Necip Fazıl’la tanıştığını ve Büyük Doğu mecmualarının hepsini okuduğunu belirten Baş, Monaroza adlı şiirin Sezai Karakoç’un ruh dünyasını anlatan bir şiir olduğunu ifade ederek “Peygember çiçeğinin aydınlığı, şiiri başka yöne çekiyor. Nen, Monaroza’nın Karakoç’un ruh yolculuğunun şiiri olarak okunması gerektiğine inanıyorum. Karakoç da; “Asıl aradığım fikri bir tekamüldür/ Şiir içimizdeki zindanların mahkumu” demiyor mu? Ona göre şiir, büyük diriliş mücadelesinin estetik platformu” dedi. İletişim danışmanı Baş, Karakoç’un 1960’ın baharında Diriliş adlı dergiyi çıkarttığını ve ikinci sayısından sonra uzun süre çıkmadığına değinerek Karakoç’un, Beyazid’de Aydınlar Ocağı Lokalini kurarak burada gençlere fikri ve edebi düşüncelerini anlatma fırsatı bulduğunu ifade etti. Karakoç’un 30’un üzerinde nesir ve 10’a yakın şiir kitabının bulunduğunu ve Diriliş’teki yazıların da kitaplaştığını belirten Yazar, 1990’da Diriliş Partisi’ni kurarak politikaya atıldığını ve çok sayıda ödül almasına rağmen ödül törenlerinin hiç birisine gitmediğini ifade etti. “Diriliş, Batılılaşmaya Paydos Demektir” Yrd. Doç. Dr. Kevser Baş, kız talebelerin ilgiyle dinlediği sohbetin sonunda “Diriliş nedir?” sorusuna şu cevabı verdi: “Diriliş, öznesi İslam ve hakikat medeniyeti olan bir uygarlık düşüncesidir. Diriliş aynı zamanda içsel derinliği olan bir olaydır. Hayatında tesadüfen kullandığı bir kelime yoktur. Dirilişin aynı zamanda tarihsel ve siyasal bir boyutu da vardır. O hakikat medeniyetinin yeniden ele alınarak diriltilmesinden yanadır. Dirilişin gerçekleşebilmesi için hayata değişik bir açıdan ve zaviyeden bakmak gerektiğine inanır. Karakoç, batı tekniğine “Pozitif bilimin kara yemişi” diyerek kesin tavrını koyuyor. Diriliş bir özgürlük ve bağımsızlık sesi olmakla birlikte kesin olarak Batılılaşmaya paydos demektir aynı zamanda.” Sohbetin ardından Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Yrd. Doç. Dr. Münire Kevser Baş’a, Büyükşehir Belediyesi’nin güzel bir Selçuklu çini tablosu ile kitaplarından oluşan hediyeyi takdim etti. Mustafa Balkan 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites