Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
MÜNZEVİ

En Büyük Bela Nedir?

Recommended Posts

En büyük bela nedir?

Malik b.Dinar hazretleri (ks)anlatıyor.Bir gün Hasan Basri'ye sordum:

_Dünya içinde en ağır (belalı)şey nedir?

_Gönlün (manevi kalbin)ölmesidirbuyurdu.

_Gönül neden ölür dedim.

_Dünya'yı sevmekten dedi.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

1408-300x208.jpg

Gavs-ı Sânî hazretleri bir sohbetinde,

- Bir mürşid-i kâmil, mürid kendisine intisap ettiği zaman, onun kalp gözünü dünya sevgisine kapatır, buyurdu.

Dünya sevgisini terketmek demek, dünyayı kalbinden çıkarmak ve sadece cebinde tutmak demektir. Çünkü mürşid-i kâmil olan zatlar, kalbe Allah sevgisini koyuyorlar. Her şeyin bir yeri vardır; malın, paranın yeri kalp değildir. Maddiyatın yeri kalp olursa, iyilik yapamayız, engel olur. Atalarımız boşuna söylememişler, “Mal canın yongasıdır” diye… Kalbimize mal sevgisi girdi mi, canımızdan bir parça olur. Onu söküp atarken canımız yanar. Para, kalpten çıkacak ve sadece cepte duracak ki, kalbimizden geçirdiğimiz anda harcayabilelim.

Ubeydullah Ahrâr hazretleri (v. 895/1490) sâdât-ı kirâmın büyüklerindendir. Yaşadığı devirde bir derviş onun namını çok uzak beldelerden duymuş. “Göreyim” diye de memleketinden çıkmİş yola koyulmuş. Yol uzun, bitmek bilmıyor. Hem de yaya olarak gidiyor. Bir de yanında bastonu/asâsı var. Çok güzel, işlemeli, nakİşlı, kıymetli bir şey…

Derken derviş, Ubeydullah Ahrâr hazretlerinin köyüne yaklaşıyor. İşlenmiş büyük tarlalar görüyor. Her biri özenle bakılmİş arazıler…

-Bu arazıler kimindir, diye sorup soruşturuyor:

-Ubeydullah Ahrâr hazretlerinindir, diyorlar.

Kimi zaman bir tarlada 3000′den fazla işçisi çalışırmİş, hesap edin…

Gavs-ı Sâni hazretleri “Türkistan yolculuğu”na çıktığı vakit biz yanındaydık. Bu coğrafyayı gördük. Geniş, büyük, uçsuz bucaksız topraklar var. Size nasıl tarıf edeyim; 900 km. yol gittik, ne sağda ne solda, ne önde ne arkada hiçbir tepe görmedik, bırakın dağı! Hepsi ekilebilir verimli arazıler…

İşte o derviş de mübareğin arazılerini görünce çok şaşırmİş, günlerce gitmiş, arazılerin sonu gelmemiş ve şöyle demiş kendi kendine:

- Bu zat, padişah mıdır, yoksa evliya mı? Bir mürşid-i kâmil bu kadar zengin olur mu?

Hâsılı Ubeydullah Ahrâr hazretlerinin dergâhına ulaşmİş, ama kalbine de nifak ateşi düşmüş bir defa… “Buraya kadar gelmişken bir göreyim bakalım” diyor. “Böyle evliya olmaz ama bu padişahtır herhalde” diye düşünüyor.

Elinde bastonu ile dergâhtan içeriye giriyor. Ayakkabısını bir yere bırakacak bakınıyor, yer arıyor. Bastonu da kıymetli… Şuraya mı koyayım, diye yer ararken, dergâhta çalışan işçilerden birine emanet etmeyi daha uygun görüyor. Ancak:

- Bu bastonum kıymetlidir, bunu iyi bir yere saklayıver, kaybolmasın, diye de tembih ediyor.

Ve Ubeydullah Ahrâr hazretlerinin huzuruna çıkıyor. Bu arada içinden de merak ediyor,

- Acaba, bizim bastonu teslim ettiğim kişi güvenilir miydi, diye.

Kalbinden de çıkmıyor bu düşünceleri. Ubeydullah Ahrâr hazretleri bu gelen dervişe nazar ediyor. Anlıyor ki baston sevgisi onun kalbine yerleşmiş. Mübarek ona merhamet ediyor ve diyor ki:

- Yolda gelirken gördüğün arazılerin sevgisi, şu senin bastonun kalbinde yaptığı tesirin binde birini bize yapmıyor!

Kardeşler!

Mürşid-i kâmil olan zatların kalplerinde bizimki gibi dünya sevgisi mal, para olmaz. Bir insanın kalbinde dünya sevgisi olursa, Allah sevgisi olmaz. Dünyanın Allah katında değeri olsaydı, ahiret olur muydu? Allah sevgisi, dünya ile beraber bir arada durmaz. Allah Teâlâ dünyayı sevmıyor. Peki, sevmıyorsa neden bizi dünyaya gönderdi derseniz, biz bu dünyaya kısa bir zaman için geldik, sanki piknik yapmaya… Az bir zaman durup gideceğiz. Ebedi kalıcı değiliz. Azıcık çalışıp çok dinleneceğiz öteki âlemde… Ama öz çalışacağız, kaybetmeyeceğiz ki dinlenmeye hakkımız olsun. Ömrümüz ne kadarsa işte o kadardır bu dünya hayatı…

Kur’ân-ı Kerim’de açıklandığı gibi:

“Doğrusu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve sakınırsanız Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden mallarınızı istemez” (Muhammed 47/36).

Şimdiye kadar yaşadığımız zamanı düşünelim. Ne kadar tez geçti diyoruz değil mı? Kıyamet gününde iman etmeyenler mezardan kalktığı zaman onlara, “Dünyada ne kadar kaldınız?” diye sorulacak. Kur’ân-ı Kerim’in ifadesiyle:

“Onlar da, ‘Bir gün veya daha da az. Ne bilelim, isterseniz bunu tam tamına aklında tutanlara sor! Zira bizim aklımız başımızdan gitmiş durumda’ diye cevap verecekler” (Mü’minûn 23/113).

Onun için bu kalpteki imanın kıymetini bilelim. Kalbimizi ıslah etmek için çalışan Allah dostlarına imkân verelim. Onlar kalplerde, bir sanatkâr gibi sanatlarını ida etsinler de biz de zarar görmeyelim.

Yar ile Şimdi – Dr.Ahmet Çağıl

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dünyanın tamamı bir müsibet ,bir fitne ,bir meşgale...dir.Ancak ahiret için salih ve halis niyetlerle alınanlar bundan müstesnadır.Dünyadaki tasarruflarda ve yapılan işlerde niyet halis ve salih olduğu zaman o iş ahiret için yapılmış olur.

Her nimet izzet ve celal sahibi hakka şükürden hâlidir,kayıddan âzadedir.Siz izzet ve celal sahibi Hakk'ın nimetlerini ona şükürle bağlayınız.İzzet ve celal sahibi Hakk'a şükür ona şükürle olur.

Hakk'a şükür iki şeyden ibarettir.Bunlardan biri nimetleri Allah'a kulluk yolunda kullanmak ve onlara fakir ve yoksullarıda ortak etmektir.Diğeride onları vereni tanımak ve ona şükretmektir.Nimetleri veren izzet ve celal sahibi Allah'tır.

Allah'ın rahmeti onun üzerine olsun birisi şöyle der:

_Seni izzet ve celal sahibi Allah'tan gafil eden herşey,senin için bir şerdir,bedhatlıktır.Hatta eğer Allah'ı zikretmek seni ondan gafil ediyorsa senin için buda bedbahtlıktır.Kıldığın namaz tuttuğun oruç,yaptığın hacc ve her türlü hayır işleri ...eğer seni Allah'tan gafil ediyorsa bütün bunlar senin için bir bedbahtlıktır.Eğer Allah'ın nimetleri seni ondan gafil ediyorsa onlar senin için birer şerdir...

Fethurrabbani- S.170

Share this post


Link to post
Share on other sites

Biri Abdulkadir Geylani'ye sordu:

_Dünya sevgisini kalbimden nasıl atabilirim?

cevaben denildi ki:

_Dünya'nın ehl-i Dünya ile ve dünya'ya bende olanlarla birlikteki şu değiişikliklerine bak .Gör ki ,dünya onlara nasıl hile yapıyor,onlarla nasıl oynuyor?

onları önce nasıl sırtlıyor ?sonra da sırf halk arasında sivriltip onların üzerine baş yapabilmek için kendilerini bir dereceden diğer bir dereceye nasıl yükseltiyor.Onlara hazinelerini ve acayipliklerini nasıl açıyor?Fakat tam onlar bu yücelikleri imkanları hoş yaşayışları ve hayatın kendilerine hizmeti ile neşelenip durdukları bir sırada ,birden kendilerini yakalıyor bağlıyor aldatıyor ve yükselmiş oldukları ve halen içinde bulundukları yüksek mevkiden yüzüstü aşağı atıyor.böylece onlar paramparça oluyorlar.helak oluyorlar.bu sırada dünya karşılarında duruyor ve onların bu hal ve akıbetini gülerek seyrediyor.Aynı şekilde bu esnada ibliste dünya 'nın yanında bulunuyor,dünya ile beraber onların haline oda gülüyor...

İşte Adem aleyhisselam'dan kıyamete kadar ,sultanların hükümdarların ,zenginlerin...çoğuna dünyanın yaptığı budur.Bu şekilde onları önce yükseltir ,sonra düşürür.Önce öne geçirir sonra geriye atar,sonra fakirleştirir.Önce yaklaşır sonra boğazlar.İnsanlar arasında ondan salim olan ona galip gelip mağlup olmayan ona karşı yardıma mazhar olan onun şerrinden selamet bulan pek nadirdir.Bunlar pek az sayıda kişilerdir.Dünyanın şerrinden ancak onu iyi tanıyan ve onun hilelerinden şiddetle sakınan kişiler salim olabilir.

Ey soru sahibi!Eğer dünyanın kusurlarına ,noksanlıklarına ,ayıplarına kalp gözlerine bakarsan onun sevgisini kalbinden atabilirsin.yok eğer ona kafa gözü ile bakarsan ayıplarını kusurlarını noksanlıklarını...göremez ,zineti ile meşgul olur,onun sevgisini kalbinden çıkaramaz ve onda zühd sahibi olamzsın.O da tıpkı senden başkalarını katlettiği gibi ,senide katleder...

Fethurrabbani- S.168,169

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dünyayı ve onu yaratanı bir arada sevdiğini söyleyen kişi yalancıdır (İmam-ı Şâfiî RhA)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Madem dünya fanidir

Hem madem ömür kısadır

Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur

Hem madem hayat ı ebediye burada kazanılacaktır

Hem madem dünya sahipsiz değil

Hem madem şu misafirhane i dünyanın gayet Hakim ve Kerim bir Müdebbiri var

Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır

Hem madem ‘Allah kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez’ (Bakara/286) sırrınca takat getirilemeyecek bir mükellefiyet yükletilmez

Hem madem zararsız yol zararlı yola tercih edilir

Hem madem dünyevi dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır

Elbette en bahtiyar odur ki dünya için ahireti unutmasın ahiretini dünyaya feda etmesin Ebedi hayatını dünya hayatı için bozmasın Malayani (manasız boş) şeylerle ömrünü telef etmesin Kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin selametle kabir kapısını açıp ebedi saadete girsin

16.mektup.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dünya bütün şa’şaasıyla, âhirete nisbeten bir zindan hükmündedir."

Sözler

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...