Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Justice

Başbakana Mektup

Recommended Posts

Adalet Kalkınma - Başbakana Mektup - 30. Mektup ( Ma'ruf 2 )

 

 

 

Rahmân, Rahîm ve Kerîm olan Allahu Teâlâ’ya hamd, âlemi irşâd için gönderdiği Son Elçi'ye salât, hamd sahibinin elçisine uyup ona göre dünya ve âhiret işlerini tanzîm eden sâlihlere selâm olsun.

 

Sayın Başbakanım:

 

Büyüklere gönderilen yazılar kısa, sözler küçük olmalıdır. Bu bilinçle size gönderme zarûriyetini hissettiğim mektûbumu kısa tutmaya gayret edeceğim. Aksine, yoğun meşgûliyetinizden mektûba temas etmeme durumunuz olabilir. Ayrıca uzayan söz maksadından uzaklaşabilir. Maksadını aşan sözlerin izah ve özrüyle iştigâl etmektense, sözü kısa tutmak yerinde ve akıllıcadır.

 

 

Beraat gecesinin gündüzünde yazmaya başladığım mektûbumun fikri, bir ay öncesinde zihnime yansıdı. Nasîb bu güneymiş. Hükmünde âdil ve hikmetli olan Hakk Teâlâ Tekaddes Hazretleri, meşgûliyeti ağır olan sizi, bu gece beraat verilenlerin arasına katsın. Meşgûliyetinizin ağırlını müşâhedeyle görüyor, size duâ ediyorum. Böyle ağır meşgûliyetin altında inleyerek söylenen şu sözler, Fârûk-ı Merdân “radıyallâhu anh”a aittir: “Dicle kenarında bir keçiyi(koyunu) kurt kapsa, korkarım ki hesabını benden sorarlar.”

 

Herkesin kendi hesabını yapacağı bir günde, kendi işlerinin meşgûliyetiyle meşgûl olup kimseye bakamadığı bir anda, halkın işlerinden sorumlu olanların yerinde olmayı hiç istemedim. İstemeyeceğim inşâallah. O gün, öyle bir gündür ki, herkes: “Nefsî. Nefsî.”deyip âkıbetinin dehşetine kapılacaktır. O gün, “Yevmi’l-fasl” “Yevmi’d-dîndir. O gün herkese şu sözler söylenecektir: “Oku kitâbını! Bu gün sana hesab görücü olarak nefsin yeter.”[1]

 

O güne inanmayıp dünyasını inançsızlığıyla düzenleyenlere sözümüz yoktur. Sözüm, o güne inanıp, o günün dehşetini bu günden hissetmeyenleredir. Bu dehşeti uzak veya muhâl görenlere Doğru Haberci, Sâdık Elçi'nin şu sözünü hatırlatmak gerekir: Cehennem birinize ayakkabısının bağından daha yakındır, cennet de öyle.”[2]

 

Böyle bir günün dehşetini yakînen bilenlerin kalbi her an teyakkuzdadır. Kendi nefsinin meşgûliyetinden korkanlar bir nebze de olsa ümitvârdırlar. Zîrâ yalnızca kendi nefslerinin hesabını verecekler, ondan mesul tutulacaklardır. Başka nefslerin meşgûliyetini alanların hâli, hakîkatte merhamete muhtaçtır. Bunun için, Dîn Gününün Sahibi'nden, size lütuf ve merhametiyle muamele etmesini diliyorum.

 

 

Sayın Başbakanım:

 

Siyasetin idare ve ıslah mânâları malumu âlinizdir. İdare ve ıslah işlerini üzerine alanlar şâyet ehliyetli değillerse idareyi; zulüm, ıslahı; ifsâd hâline getirirler. Siyasete tâlip olanların ehliyetini halk verir ki, bu da fıtrata yatkın olanıdır. Halkın kendi işlerini idare etmesi için ehliyet-oy- verdikleri, vekâlet bilincini kaybettikleri an, saltanat zevkine bürünürler. Bu zevk de onları zulüm ve ifsâda sürükler. Kendileri ifsâd oldukları gibi, halkı da ifsâd ederler. Vekil, müvekkilini unutup hâlinden haberdar olmadığı an, müvekkiline zulmetmiş olur. Müvekkili onu, işlerini yürütsün diye vekil tayin etmiş; fakat o, müvekkilinin vekilliğini ifsâd etmiştir.

 

Partinize isim ve program olarak "Adalet ve Kalkınma" yı uygun görmüşsünüz. Oradaki “ve” bağlacı olmasa, “Adalet Kalkınma Partisi” olsa, belki de daha kapsayıcı olurdu. “ve” bağlacı, adaleti kalkınmaya bağlıyor. Adalet kalkınmaya bağlı kaldığı an, gizli ve sinsi kölelik kaçınılmaz olur. Kalkınma adalete bağlanırsa hakîkat gün yüzüne çıkar.

 

Adalet, Hakk Teâlâ Tekaddes Hazretlerinin “Rahmân” sıfat isminden tecellî eder. Hakk Teâlâ Tekaddes Hazretlerinin bu sıfat ismi dünyada bütün yaratıkları istisnasız ihâta eder. Bunun içindir ki halkın işlerini üzerine alan idarecilere “Rahmân'ın gölgesi” ismini vermişlerdir. Bu idarecinin sıfatı ister pâdişah, ister kral, ister halîfe, ister başbakan olsun değişmez. Her idareci, halkın işlerini yürütmeyi üzerine alan her nefis, bilmeli ki, Rahmân'ın gölgesini taşımaktadır. Bu sıfat onu şefkat ve merhamete gark eder. Şefkat ve merhameti bir elbise misâli giyinmeyenlerin vekâletle işleri olmamalıdır. Yevmi’l-fasl’da onların vay hâline!

 

Rahmân'ın gölgesi, zıdlar arasında dengeyi kurabilen, kurulmuş dengeyi koruyup geliştirebilenlerin üzerindedir. Siyaset de dengelerin korunup gözetilmesinden başka bir şey değildir zaten. Aslanın önüne ot, koyunun önüne et koyanların kuracakları denge, zulümden başka bir şey doğurmaz. Tavuğun üstüne tilkiyi âmir; kediyi ciğeri beklemeye memur tayin edenler, müvekkiline zulmeder. Böyle zâlimlere ehliyet verip, vekil tayin edenlerin mesuliyeti vekillerden daha ağırdır.

 

Halk hangi dîn, ırk, mezheb ve coğrafyadan olursa olsun, bunlar arasında denge korumak ve bu denge ile muamele etmek âdil vekillerin harcıdır. Bu dengeden maksad elbette ki Trakyalıyla, Karadenizliyi aynîleştirmek değildir. Trakyalının anlayışı, örfü, istek ve ihtiyacı başka, Karadenizlinin başkadır. Bir Ermeni vatandaşın-müvekkilin- istek ve ihtiyacı başka, Kürt veya Gürcü vatandaşın başkadır. Bunları benden çok daha iyi bildiğinize kâniyim. Benimki hatırlatmak, belki de meşgûl etmekten ibarettir. Şefkat ve merhametinizden aldığım cesaretle bunları yazdığımı bilmenizi isterim.

 

Rahmân'ın gölgesi üzerinizden eksik olmasın diyor, saygılarımı arz ediyorum. Allah yâr ve yardımcınız olsun. “Âmin”

 

 

 

 

[1] İsrâ Sûresi:14

 

[2] Riyâzü’s Sâlihîn, S:335

 

İdris YILMAZ ( Ma'ruf 2 )

16 Ağustos 2008 / 15 Şâbân-ı Şerîf 1429 BURSA

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...