Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
bozkurt

Arakan'da Müslümanlara Katliam Var

Recommended Posts

esh266_3.jpg

Arakan'dan kaçıp Bangladeş'e sığınan Rohingya Müslümanları, insanların gıda bulamadıkları için ağaç ve yeşillikleri yiyerek hayatta kalmaya çalıştıklarını anlattı. Bir sığınmacı "Budistler, Müslümanları tamamen yok etme peşinde" dedi.

KAMPLARDAKİ MÜSLÜMANLAR KATLİAMI ANLATTI

 

Myanmar'ın batısındaki Arakan Bölgesi'nde Budistlerin Müslümanlar'a yönelik başlattığı katliamlar akıl almaz boyutlara ulaştı. Bölgeden gelen bilgilere göre kadın ve çocuklar dahil yüzlerce Müslüman, boğularak ya da canlı canlı yakılarak katlediliyor. Arakan Eyaleti'nde, Rohingya Müslümanları'na karşı düzenlenen katliam devam ederken, şiddet içerikli olaylarda 1000'den fazla Müslüman katledildi ancak uluslararası toplum Müslüman azınlığı korumak için gerekli adımları atmada çok yavaş davranıyor. Arakan Eyaleti'nden canlarını kurtarmak için kaçarak Bangladeş'in Cox's Bazar Kenti'ndeki iki kampa yerleştirilen Rohingya Müslümanları, dış yardımlarla hayatta kalmaya çalışıyor.

 

Bu konu üzerine biraz ses çıkarmamız lazım.Herkes elindeki imkanlar dahilinde Arakan 'daki katliamı duyursun ve kamuoyu oluşturmaya çalışsın.Ramazan 'da yardımda yolluyabilirsek iyi olur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Taliban: "Eğer katliamlara son vermezseniz MAYMAR/ARAKAN Budistlerine saldıracağız!"

 

İnşallah sadece bir söylem olarak kalmaz..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bugün cuma namazına müteakip Arakan'daki kardeşlerimiz için yardım talebinde bulunuldu. Sanırım bütün Türkiye genelinde yapıldı. İyi de oldu. Şu mübarek günlerde Allahu Teala kardeşlerimizin yardımcısı olsun...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arakan'daki vahşeti anlattılar

 

Müslümanların öldürüldüğü ve göçe zorlandığı Arakan’a girmeyi başaran İHH ekibi ve gazeteciler, yaşadıklarını anlattı. İHH gönüllüsü Sait Demir, 'Arakan’daki durumun vahametini kucağınızda küçük bir çocuk öldüğünde çok iyi anlıyorsunuz' dedi. Türkiye Gazetesi muhabiri Osman Sağırlı ise, 'Dünyadaki bütün mülteci kamplarını dolaştım ancak böyle bir zulüm görmedim' ifadelerini kullandı.

 

Yüzbinlerce müslümanın göçe zorlandığı ve katledildiği Myanmar’ın Arakan bölgesine yardım götüren aralarında gazetecilerin de bulunduğu İHH İnsani Yardım Vakfı ekibi Türkiye’ye döndü. İHH Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen gönüllüler ve gazeteciler, Myanmar izlenimlerini anlattı.

 

Basın toplantısında konuşan İHH Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Oruç, Arakan’da Müslümanlara yönelik katliamın devam ettiğine dikkat çekerek, “1982 yılından itibaren vatandaşlıkları iptal edilen Arakanlı Müslümanların yaşadığı coğrafyada yüzbinin üzerinde insan evinden uzaklaştırıldı. 96 yılından itibaren bölgeye sürekli gidip geliyoruz. Ekip olarak 3 haziran sonrasında yine bölgeye gittik. İHH’nın iki ana amacı vardı. Bir tanesi Bangladeş sınırına kaçan Müslümanlara yardım etmek diğeri orada yaşananları bölgeye ilk defa giden gazeteci arkadaşlarımın katkılarıyla dünyaya duyurmaktı. Dünya bu objektiflerden Arakanlıların ne yaşadığını bir kere daha görmüş oldu. Şu an dünyada ve Türkiye’de ciddi bir Arakan gündemi oluştu” dedi.

 

Bölgeye giden ekipte bulunan İHH gönüllüsü Sait Demir ise, yaşadıklarını basın mensuplarıyla paylaştı. Arakan bölgesinde yaşanan şiddet olayları sonrası binlerce Müslümanın Bangladeş’e göç ettiğini hatırlatan Demir, şöyle konuştu: “Bangladeş Müslümanları kabul etmek istemedi çünkü zaten ülkelerinde yüzbinlerce mülteci açlık sınırında yaşıyor. Ülke açlıkla boğuşuyor. Bölgeye gitmeye çalışan mültecilerden bazılarını gazeteci arkadaşlar gördü. 5 gün boyunca yürümüşler nehir yolculuğu yapmışlar ve Bangladeş’e girmeye çalışıyorlar”

 

Arakan bölgesindeki durumun içler acısı olduğunu ifade eden Demir, şunları söyledi: “Arakan’daki durumun vahametini kucağınızda küçük bir çocuk öldüğünde çok iyi anlıyorsunuz. Katliam uzun yılardır devam ediyor. Mülteci kamplarında insanlar açlıktan öluyorlar ama dünya hâla sessiz.”

 

Bölgeye giden gazetecilerden Fatih Er ise yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Biz sadece buz dağının görünen kısmını duyurduk. Öldürülen insanları değil ölümden kaçan insanları haberleştirdik. Duygusal birisi değilim ama o mültecilerle çekim yaparken de haberi yaparken de ağladım. İnanılır gibi değil. Bir çok sorunlu bölgede çalıştım mülteci ne demek iyi bilirim ama bu insanlar bizim bildiğimiz umuda kaçan mülteciler değil ölümden kaçan mülteciler.”

 

Arakan’da bulunan gazetecilerden Türkiye gazetesi muhabiri Osman Sağırlı da, işi gereği 110 ülke dolaştığını ve dünyada görmediği mülteci kampının kalmadığını anlatarak şöyle konuştu: “Gördüğüm ölülerin sayısını toplasanız bir şehir mezarlığı dolar ama böyle zulüm görmedim.

 

Yıllardır dünyada oynanan filmin başka bir ülkede tekrarı. Birleşmiş Milletler (BM) denen bir gerçek var dünyada. İnsan hakları temelli bir kuruluş olduğu halde yine sessiz kaldığını görüyorsunuz. Arakan'da katliam yok diyorlar. Ben rakamlarla bir şey söyleyeyim. Burma’nın yüz ölçümü 657 bin kilometrekare ve nüfus 48 milyon. Bangladeş’inki ise 144 bin kilometrekare ve nüfus 145 milyon. Aklı başında insanın düşünmesi lazım madem bu ülkede katliam yok böyle anormal bir göç olur mu.”

 

Kaynak

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arakan'da 1.500 kişi hayatını kaybetti.

Şiddet olayları devam ediyor!...

Arakan’da 3 Haziran 2012 günü başkent Akyab’dan Maungdav şehrine gitmekte olan 10 Arakanlı Müslüman’ın Budist fanatiklerce katledilmesi akabinde yüzlerce Müslüman bu saldırıyı protesto etmek için Maungdav şehrindeki Merkez Camii’nde toplandı. Bu hareketi kendi varlıklarına tehdit olarak kabul eden Budist fanatikler ve Burma polisi, Müslümanlara saldırdı ve çıkan çatışmada çok sayıda Müslüman yaralandı ya da şehit edildi. Burma polisi gösteriyi devlete karşı bir ayaklanma olarak nitelendirdi ve olaylara karışan Müslümanların cezalandırılması emrini verdi. Budist fanatikler ve Burma polisi, Müslüman köy ve kasabalarına baskınlar düzenlemeye başladı.

 

Bölgede haziran ayından bu yana 1.000’den fazla Arakanlı Müslüman hayatını kaybetti, 90.000’den fazla Müslüman da evsiz kaldı. Dört milyona yakın Arakan nüfusu sınır dışı edilme, evlerine baskın düzenlenmesi, evlerinin yakılması v.b. şiddet olayları ile karşı karşıya.

 

Arakan’dan kaçan çok sayıda mülteci 40’lı yıllardan bu yana komşu ülke Bangladeş’teki kamplara sığınıyor. Ancak tahayyüllerin ötesinde olumsuzluklar barındıran bu kamplarda yaşam, Arakanlı Müslümanların geleceğe dair umutlarını tüketiyor. Uzun süredir bu kamplardan birinde kalan 75 yaşındaki Kala’nın dilinden dökülen “Bizi bütün acılarımızdan kurtaracak olan ölümü bekliyoruz.” sözü bu durumun en açık yansıması. Daha da trajik olan durum, Bangladeş haziran ayından bu yana ülkeye sığınan mültecileri kabul etmiyor, hatta daha önceki dönemlerde Bangladeş’e sığınan mültecileri geri gönderiyor.

 

İHH İnsani Yardım Vakfı olarak Arakan’dan komşu ülkelere sığınan mültecilere yönelik yardımlarımız sürüyor. Arakanlı kardeşlerimize destek olmak için: www.ihh.org.tr

 

İHH Arakan Raporu için: http://www.ihh.org.tr/uploads/2012/arakanraporu.pdf

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kaç ramazandır kan ağlıyoruz. Pakistan, Somali dedik, şimdi de Arakan... Geçen yıl Libya vardı, bu yıl Suriye. İnşallah bu acılar bir doğum sancısı gibi hayra işarettir, ne denebilir başka.

 

Başbakanlık ve yardım kuruluşlarımız kampanyalar başlattı. Allah nasip ederse oradaki kardeşlerimize de yardım olup yağacağız, fakat bilmiyorum en mantıklı yol nakdi yardımda bulunmak mı. Elbette bizim şahıslar olarak yapabileceğimiz başka bir şey yok ve bunu yapmakla mesulüz. Fakat ben artık siyasetten ölümden kaçar gibi uzak duran bazı Müslüman kesimlere daha tepkiliyim. Mesela Arakan'daki problem daha çok siyasi baskıyla çözüme kavuşturulabilecek bir yapıya sahip. Öldürülen adamı beslemek ne kadar kalıcı bir çözüm olabilir ki. Halbuki vahşete sessiz kalan bölge veya dünya hükümetleri üzerinde baskı kurulabilse, yahut oradaki insanların en basitinden göç yollarını güvenlik altına alabilsek sorunun kökenine daha yakın durmuş olmaz mıydık. Taşıma su bitince değirmen duracak şimdi.

 

Basına yansımadı ama inşallah çarşamba günü Davutoğlu orada olacak. Keşke biz Müslümanlar kendimizi siyaset alanında daha çok geliştirseydik, keşke Davutoğlu yaklaşımı gelenek halinde çok daha köklü bir geçmişe dayansaydı ve dünya siyasetinde daha da güçlü bir noktada olabilseydik. Şu hükümet üzerine baskı kurabilecek gücümüz olsa fena mı olurdu. Pısırık gibi kaçıp durduk devletten. Tertemiz bir hamurumuz var elhamdülillah, fakat ne yazık ki kalbimiz güçsüzlüğümüzün altında sıkışıyor. Yetersiz kalıyor.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu öyle bir oyun ki tek başımıza yapacak hiç bir şeyimiz elimizden gelen maddi yardımı yapmaktan başka ki çözüm değil. Yüzlerce senelik planlar var ve İslam Alemin de bir birlik söz konusu değil.. Örneğin İran ak dediğimize kara diyor, yeri geliyor yolumuza taş koyuyorlar... Her şeyden önce siyasi bir İslam birliği şart. Sorunlarımıza ortak olabileceğimiz bir birlik. Her şeyden önce...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başbakana dün akşam sorulan sorular arasında Arakan müslümanları ve yapılacak yardımlarda vardı.Kelepir kardeşimizin de dediği gibi Çarşamba günü Davutoğlu ve ekibinin Arakana gideceğini,diyanet ve kızılayın yardım kampanyası başlattığını gelecek yardımların 30 trilyon civarında olduğunu ve yardımların en kısa zamanda ulaştırılacağını söyledi.Daha iyi haberleride bekliyoruz inşallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Söyledikleriniz doğru ama İslam aleminin mevcut durumuna bakıldığında İslam Birliği'ni tesis etmek, tek başına belli bir güce ulaşmaktan daha zor gibi görünüyor. Bugün İslam ülkelerinin çoğu farklı güç odaklarının çıkarlarına hizmet ediyor. Tüm İslam ülkeleri örneğin sadece Amerika'nın güdümünde olsa, Amerika'nın güç kaybetmesiyle veya Amerika karşıtı bir uyanışla bir şekilde bir vahit etrafında toplanmak mümkün olabilirdi. Yalnız şu an Rusya, Çin ve İran farklı güç odakları olarak İslam ülkelerini tahakküm altında tutuyor ve bu bizi bir vahitten alıkoyuyor.

 

Daha da önemli olan şey, her ülkenin kendi çıkarının peşinden koşuyor olması. Suriye'yle bir ara ortak bakanlar kurulu toplantıları yapıyorduk, hatta bazıları Suriye'yle birleşelim filan demeye başlamıştı hatırlarsınız. Türkiye-Suriye-Ürdün-Lübnan arasında imzalanan 4'lü işbirliği anlaşması nefis bir adımdı. Ama Mavi Marmara saldırısından sonra Esad'ın Türkiye'yi de suçlamasıyla bir süreç başladı. Son günlerde olup biteni söylemeye zaten gerek yok... İran ortada, Suriye ortada. Yani özetle demek istiyorum ki hem farklı güç odakları böyle bir birliğe kolay kolay izin vermez, hem de İslam ülkelerindeki diktatörler kendi çıkarlarını bir tarafa bırakıp idealist bir gaye ile birleşmez. Malesef böyle, keşke sizin dediğiniz gerçekleşebilse, ama hakikat de ortada. Azerbaycan'a Kıbrıs'ı bile tanıtamamış olmamız bence net bir işaret. Azerilerden güçsüz olduğumuz için bunu başaramamış değiliz. Adamlar Rus'a hizmet ediyor, dertleri de Türk veya Müslümanların güç kazanması filan değil...

 

Böyle bir durumda Türkiye'nin kendi gücüne ve imajına yatırım yapması çok daha yerinde. Türkiye İslam ülkeleri arasında hamuru belki de en temiz kalmış insanlara sahip ve önemine bakılırsa da güç kazanmaya en elverişli ülke gibi duruyor. İran gibi, Suriye gibi, Suudi'ler gibi "alçak dostlar"dan birşeyler beklemek ne kadar doğru bilmiyorum. En azından İran kadar sözsahibi olmak bu ülkenin potansiyelinde var ve Davutoğlu vizyonu sayesinde önemli adımlar da atıyoruz. Ayağımıza en sert çelmeyi de "alçak dostlar" takıyor.

 

Şu an olanca eksiğine rağmen bu coğrafyada umut vadeden bir tablo varsa bu Ak Parti ve Müslüman Kardeşler'in ülkelerindeki güçlerini koruyup büyük oynamaya çalışmalarına bağlı bence. Başka hiçbir ülkenin hiçbir oluşumuna şu anda güvenmek mümkün görünmüyor... Diğer ülkelerdeki uyanış hareketlerini de şu an olduğu gibi Ak Parti ve Müslüman Kardeşler'in desteklemesi şart. Bunu destekleyecek duruma da ancak yeterli gücünüz olduğunda gelebiliyorsunuz.

 

Mevzuyu çok dağıttık, bugün Ahmet Hoca Arakan'da olacak. Hayırlı haberlerle döner inşallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sevgili kelepir kardeşim çok güzel yorumlamışsın eyvallah ağzına sağlık.

Bende tam olarak son parağrafta bahsettiğin şeyi vurgulamaya çalışmıştım siyasi birlik derken yanlış anlaşılmış olabilirim. libya tunus mısır gibi devrim olmuş ülkeler bizim için dinimiz için fırsattır. Devrimin bu ülkelerle sınırlı kalmayacağı açık sadece bir kıvılcım bekleniyor Allah'ın izniyle.. hali hazırda Umman Fas Kuveyt vs. halkı bu kıvılcımı bekliyor.. Suriye de olanlar ortada.. Önemli olan yeni kurulan ve kurulacak hükümetlere desteğimizi esirgememek onlarıda arkamıza almak kırıtik bir döneme giriyoruz batılı güçler aç kurt gibi üşüşüyorlar yanlış hatırlamıyorsam sarkozi libya hükümeti devrilir devrilmez üç uçak iş adamı ağırlıklı petrol firmalarıyla çıkartma yaptı önemli olan onların pis pençelirine din kardeşlerimizi yeniden sürüklememek.. aksi taktirde yapılan mukaddes devrimlerin bir amacı kalmaz...

 

İslam blogu diyelim.. nitekim islam blugu için fırsat doğmuştur dikkatli hareket etmeliyiz. çünkü başı çekecek bizden başka devlet yok gibi görünüyor..

 

Konu iyice dağıldı kusura bakmayınız.

 

Allah arakan halkına yardım etsin...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Davudoğlu'nun gidip ne yaptığını gördük. Burada toplamış olduğu fitreyi, zekatı, yardımı gitti budist zalim pisliklere de verdi. Bir de bir cümle kullandı; "İslam ve Budizm barışın dinidir"

 

Daha yorum yapmaya değer bile bulmuyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Alayını öldürecen bunların edemeyecekler bir daha zülum. Vay kafirler vay...

 

Allah müslüman kardeşlerimize yardım etsin ve şehitlerimize rahmet eylesin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Davudoğlu'nun gidip ne yaptığını gördük. Burada toplamış olduğu fitreyi, zekatı, yardımı gitti budist zalim pisliklere de verdi. Bir de bir cümle kullandı; "İslam ve Budizm barışın dinidir"

 

Daha yorum yapmaya değer bile bulmuyorum.

Burada bir video varsa onu görmek lazım da ben Davutoğlu'nun bankadaki tüm parayı çekip tomar tomar nakit halinde insanlara dağıttığına inanmıyorum. Bu işler böyle olmaz. Sembolik bir miktar alınmıştır, bu miktar bizzat Davutoğlu tarafından farklı lanse edilse dahi hazineden veya bakanlık bütçesinden alınmış da olabilir, yahut diğer bakanlıkların bağış miktarını aşmıyor olabilir -ki muhtemelen böyledir-. Önce bir hüsnizan etmeli. Zekat ve fitre değilse bile sadaka ve bakanlıkların tasarrufundaki para herkese dağıtılabilir ve hizmet ettiği gaye düşünülürse tüm ihtiyaç sahiplerine ulaşmak Davutoğlu'nun vermesi mantıklı olan sembolik mesajlardan biridir. Bu adam oraya para postacılığı yapmaya gitmedi, gitti de ne yaptı diyerek ziyareti buna indirgemeyelim. Budist zalim pisliklere parayı verdi demek de çok doğru olmayabilir, her Müslüman bir olmadığı gibi her Budist de bu zulme ortaktır diyemeyiz, ben mesela bir Müslüman olarak kendimi El-Kaide'cilerle aynı safta hissetmiyorum. Bu zulmü gerçekleştirenlerin 10000 dolayında üyesi olduğu tahmin edilen radikal bir grup olduğu yazılıp çiziliyor.

 

Budizm barış dinidir sözüne ben de katılıyorum, bu söze kızmaya gerek yok hoca gayet doğru söylemiş. Barış dini ve hak din kesinlikle aynı kavram değil. Hatta Budizm o kadar barış dinidir ki insan fıtratına zıttır, batıl karşısında ihtiyaç duyduğumuz celadet bu uydurma dinde gözardı edilmiştir mesela. Bütün kötü dediğimiz sıfatları karşı tarafa bırakıp bütün iyi dediğimiz sıfatlara ambargo koymamıza gerek yok. İyi dediğimiz sıfat, batıldayken aslında tek başına iyi de olmayabilir. Her iki dinin barışa yüklediği mana ve barış telakkisi farklı, ama sadece barış kavramı penceresinden işe bakarsak bu tespit yanlış değil, iki din de barışı önceliyor, buradan İslam=Budizm çıkarımına varmak sözü fazla ileri götürmek olur..

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Siyaset efendim siyaset.

Birincisi, Kelepir'in dediği gibi, verilenlerin toplanan zekat-fitre mi yoksa ayrı bir bütçeden mi olduğunu bilmiyoruz. İkincisi, ihtiyaç sahibi olan budistlere yapılan yardım gayet siyasi bir harekettir. Parmak ısrttırır. Üçüncüsü de, "siz hani barış melekleriydiniz bre" hatırlatması / istihzası dünyanın dikkatini çekecek güzel bir kroşedir.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben artık, siyasi taktiktir gerekçesinden sıkıldım. Egemen'i gider papazdan dua ister siyasi taktik, Madonna'nın konserine gider siyasi taktik, bir bakanın denizde mankenle resimleri olur siyasi taktik, gider dışişleri bakanı katliamdan sorumlu adamın elini sıkar siyasi taktik..

 

Ben AKP'ci zihniyetten rücu ettim. Ehven-i şer'i gitti.Şerri kaldı bunların.

 

Şimdi şu manzara da mevzuyu anlamamak için hazineden girip kayıp senetlere dalmanın anlamı yok. Halkın verdiği destek, yardım o budistlere de verilmiş mi evet. E buna daha kılıf bulmamak lazım. Eğer bir siyasi girişimi olacaktıysa bunu müslümanları katlettikten sonra yapmamalıydı.Yok konsolosluk varmış, bugüne değin Myamnar adını hangimiz duydu? Bunlar sahneye ne zaman çıkacaklarını biliyor ama yaptırımları yetmiyor.

 

Barış dini kavramına ciddi güldüm ama müslümanların kutsal ayında ortaya koydukları icraatlar ile bunu ispat ettiler doğrusu. Aynı tasvir Hocaefendinin ağzından da çıkmıştı. Davutoğlu da diyalogcu olmuş meğer. Kendi aralarında ne yogo ederle ne omm çekerler bilemem, bunun barış dini olup olmadığı diğer insanlara da muamelesi ile anlaşılır ki ben budist zalimlerin müslüman çocuk, kadınlara ne yaptığını yazmayacağım. Burada islamı ve budizmi yan yana kullanması, aynı kefeye koyması dahi büyük hata.

 

Sen önce gidecek müslüman elini sıkacak, omzunda ağlatacaksın sonra gidip o zalimlerin de elini sıkıp paket vereceksin. Bunu ben anlamıyorum, anlamak istemiyorum.

 

Sadakayı geçiyorum zekat dahi gayri müsim birine verilir tevbe suresinde geçer bu ama müslümana sığınmış, onun himayesi altında olan birine verilir. Burada müslüman kesimin büyük bir yokluk ve açlık içinde olduğunu bile bile karşı düşman cenaha bu destek heybeden olmuştur. Ve ben artık bu taktik savaşını doğru bulmuyorum, beni bile soğuttular.Suya sabuna dokunmayan bir islam devleti değil radikal siyaset istiyorum.

 

Daha ne söyliyim, ha hastayım bir de. Yoksa bir kaç sivri kelime yollardım enerjim düşük :)

 

 

 

http://www.iktibasdergisi.com/news_detail.php?id=11783

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her olayı kendi içinde değerlendirmek lazım. Dolayısıyla parti antipatinizin sebeplerini anlatan gösterdiğiniz diğer örneklerle ilgilenmeyeceğim. Bu olay özelinde şahsen sıkılmış olabilirsiniz, ama siyasi bir anlamı var bu işin. Anlamak istemediğinizi söylediğiniz diplomasi gibi konularda bu denli agresifleşmemenizi tavsiye ederim.

 

Dışişleri bakanının yerinde olsanız adamın elini sıkmak yerine bilek güreşi mi yapardınız? Oraya gitmeniz gerekiyor ve gitmişken de iş bitirmek istiyorsanız asgari nezaket kaidelerine uymak zorundasınız. Seni dövmeye geldim Antuan! :) Çok güçlüyseniz bağırır çağırır vurur kırarsınız, az güçlüyseniz bu bir opsiyon değildir. Keşke yeterli gücümüz olsa, dünya siyaseti buna izin verse de höt diyerek, iki füze beş bombayla işi bitirsek. Şu halde dünyanın öbür ucundaki Mianmar'a bağırmak fayda getirmez, mühim olan fayda devşirmekse akıllı, mutedil olmak zorundayız. Bu kadar basit. Başlıktaki ilk mesajımda değindiğim konu da buydu. Güçlü olamadığımız için diplomatik olup minnet etmek zorundayız. Davutoğlu Türkiye'nin mevcut şartları düşünüldüğünde en iyisini yapıyor, Allah onu ve zihniyetini başımızdan eksik etmesin. Şu cümleyi siz dikkate almayın - bu adama da nankörlük edersek çarpılırız mazallah.

 

Meseleyi anlamak kuvvetle muhtemel ihtimalleri değerlendirmek mi, derinin bile tdeğil, derideki istenmeyen tüylerin üstünden konuşmak mı? Halkın verdiği destek Budiste verilmiş derken çok eminsiniz. Parayı siz mi çektiniz? Hesap numarası üstünüze kayıtlı da nereden ne kadar para geldiğini mi biliyorsunuz? Budistlere giden paranın miktarı hakkında bilginiz var mı? Devlet pratiğini ne kadar biliyorsunuz veya... Devlet kendi parasını istediği yere harcayabilir. Sadakalarsa Müslüman olmayana da verilebilir, zekat da öyle diyorsunuz, ve eğer bu fon kullanıldıysa devlet kendisine verilen tasarruf hakkını böyle kullanmıştır. Misal olsun diye söylüyorum ben de Müslümanlara gitsin diye sadaka verdim ama tasarruf hakkı böyle kullanıldıysa ben razıyım. Sembolik olarak budistlere de para verilmesi hedeflenen itibarıyla isabettir çünkü. Budistlere giden miktar toplam yardımlar içinde önemli bir yekun tutuyorsa bu muhakkak yanlıştır ama ben buna inanacak kadar suizan sahibi ve hükümetimi tanımıyor değilim.

 

Barış dini konusunda kötü bir genelleme yapıyorsunuz. O zaman peşinen anlaşalım, İslam teröristtir diyenlere sesinizi çıkarmayacaksınız. Kendini Müslüman olarak tanımlayanların yaptığı canavarlıklar nasıl ki Barış Dini İslam kavramına ziyan getirmeyecekse, radikal bir Budist grubun yaptıkları "ensesine vur, ekmeğini al" kafasıyla yaşayan Budist toplumunun çoğunluğuna da fatura edilemez. Davutoğlu diyalogcu olmuş.. Herhangi bir şekilde diğer insanlara faydası dokunan bir iş yapıyor veya bir konuda diğerleriyle müzakere ediyorsanız diyalogcusunuzdur, ve böylesi diyalogcular korkunç şeylerdir. Korkarım arkada böyle tehlikeli bir mantık dönüyor..

 

Geçmiş olsun, Allah şifalar versin. Enerjinizin artması tansiyonu da yükseltecek gibi duruyor, bence yapmayın. Sivri sözlerin geri dönüşü de mukabil olur.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben sizin baktığınız gibi hüsnü zan ile bakamayacağım kimse kusura bakmasın. Evet zımmi gayri müslime zekat verilebilir ama dediğim gibi ramazan ayında müslümanı katleden birine ben ancak zıkkım gönderirdim. Ben şahsen bu budistlere de verildiği haberini alınca annemi o para gönderme talebinden caydırdım ve İHH ile bir şeyler yapmaya çalıştık.

 

Ben (kim beni taliban ilan eder bilemem ama) ehli gavura asla tahammül ve musamaham olamaz, olanı da hoşgörmem. Sevmiyorum kaburgasız tutumları, ben artık elini masaya vursun istiyorum.

 

Evet Davutoğlu muteber, muhterem bir şahsiyettir. Diğerlerine nazaran kısmi muhabbetimi hala diri tutmaya çalışıyorum. Ama ben bu yaptığını tasvip etmiyorum, politik olmasını da meşru gerekçe kabul etmiyorum.

 

Devlet tasarrufu halkın zekat, fitre diye verdiğini elin zalimine verecek kadar esnek olmamalı. Güreş yapmasa da en azından biraz dik dursun, adamın sporvari akide anlayışını göklere çıkarmak da ne oluyor? Mesele çok un alır (bu hamur çok su kaldırır da olabilir) ama bu mevzuda radikal düşünüyorum ve hiç de hoşgörülü biri olmadığım bilmem biliniyor mu?

 

Bakın bir de müslüman olarak Hazreti Muaviye'nin sözüne bakın;

 

Ey…Bizans Kayseri!…

Eğer vatanımız üzerine seferin gerçekleşecek olursa,

Efendimle anlaşırım ve onun ordusunun öncüsü olarak üzerine varırım!…

Ve Allah üzerine yemin ederim ki, tahtının merkezi o sisli, dumanlı

Konstantiniye şehrini yakıp yıkar, kapkara kömüre çeviririm!..

Topraktan havuç koparırcasına, seni mülkünden söküp çıkarır

ve domuz çobanı yaparım!…”

 

Şu tehdite bakın. Muazzam. İşte ben böyle bir devlet adamı istiyorum. Mavi Marmara sineye çekildi Furkan'a yazılan ağıtlarla kaldık, Suriye'nin şehit ettiği pilotlarımızın yırtık postallarını gazete manşeti olmasıyla kaldı.. Ben böyle ezik bir siyaseti yürüten kabineye methiyeler dizmiyorum artık.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tabii hüsnizan sonuçta bir tercih.. Sorun anladığım kadarıyla Budist olan herkesi suçun ortağı görmekten ileri geliyor, mevzu gelip gelip burada tıkanıyor. Bana da bu çok makul görünmüyor. Her gavuru zalim görmemek ve onlara bırakalım ölsünler diye yaklaşmamak da sanki daha doğru, zaten öbür dünyaları karanlık gariplerin :) Kaldı ki Arakan Budistlerine yapılan şey insani yardımdan ziyade politik bir hamledir, bunu farketmek lazım.

 

Davutoğlu'nun son yaptığını tasvip edip etmemek de size kalmış ama Hoca politik ve makul olmak zorunda, onun bizim gibi duygusal davranma veya her şartta efelenme lüksü yok. Dışpolitikayı ilgilendiren diğer konulardaki yorumlarınıza burada değinmek istemiyorum. Bir de Hz. Muaviye'den yaptığınız iktibastan pek hazzetmedim açıkçası. Bunlar bana mızrağa Mushaf sayfası takmak gibi geliyor. Ben de size Hudeybiye Antlaşması öncesinde Efendimizin takındığı mutedil/politik tutumu hatırlatırım o zaman, işin içinden çıkamayız. Her tavır her duruma oturacak diye bir kaide yok, bazı durumlarda Hudeybiye tavrı, bazı durumlarda Hz. Muaviye tavrı lazım ve bugünümüze bakınca ben Hudeybiye tavrını makul görüyorum..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vizyon, açılım, dostane eylemler, müslümanlığın gereği ve siyasi ritüeller elbette önemlidir ama; "Müslümana karşı müşfik, kâfire karşı da şedit" olmayı göz ardı etmemek, bunu ilke edinmek lazım.. Bazen merhamet hakikaten maraz getiriyor ve müslümanların zaafiyete uğramasına sebep oluyor.

 

Eyvallah, Hz. Ali efendimizin deyişiyle "Bin zulme uğrasan, bir zulüm yapma" düsturu sanki ayetle tenakuz gibi görünebilir fakat metod ve pratikte asla öyle değil..

 

Davutoğlu Hoca yerlidir, adamdır, inanmıştır.. Belki siyasetin verdiği bir takım afallama ve sendelemeler olabilir ama, iyiki mevcut görevi üstlenmiş. Allah (c.c) yardımcısı olsun, basiretini artırsın.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Hoca" kitabı Davutoğlu'nu ele alıyor. Geçen kitapçıda gördüm ama almak içimden gelmedi. Bizdeki belki de naz makamı. Çünkü beklentimiz fazlaydı. Yapılan yanlışı yakıştıramadığımızdan. Neyse Rabbim zalimin kökünü kazısın, müslümanı muzaffer kılsın. Bu bazen bir fasığın eliyle de mümkün. İnşallah bu vatana daha güzel hizmetler edecek, laikliğin kadar şeriatın da gönlünü hoş edecek kimlikler başa gelir. Şu bir gerçek AKP kazık çakacak değil, bu halka daha iyisini getir dün alkışladığını bugün yuff çeker. Malesef tarihi gerçektir ve akıbet kaçınılmaz değil.

Share this post


Link to post
Share on other sites

542264_331781103578643_1202585281_n.jpg

 

 

"Türkiyenin ziyaretinin akabinde katil budistler tek tek tutuklanmaya başladı

Bu resim pakistan basınında yayınlandı ve Turkiyeye teşekkür edildi."

 

 

İnşaAllah hakikattir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...