Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Horanta

Esir Vatan : Mirzabeyoğlu

Recommended Posts

Esir Vatan : Mirzabeyoğlu

 

27 Ağustos 2012, 00:05

 

İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu'nun tutuklanması ve sonrasında idama mahkum edilmesi sürecindeki komedyayı tekrar tekrar belirtmeye lüzum yok. Bir çok İBDA bağlısı yapılanmanın çeşitli yollarla konuyu ele alması ve kamuoyu oluşturması neticesinde mevzudan haberdar olmayan yok gibi.

 

Özetle; yasama, yürütme ve yargı erklerinin tahakküm altına alındığı, halk iradesine ipotek konulup, "Emir" ile yargı kararlarının alındığı bir süreçte, önceden belirlenmiş bir senaryonun mahkemede görevli "Tiyatro"cular tarafından sergilenmesi sonucu malum kararlar alınmış ve o günden bugüne yani 14 yıldır Salih Mirzabeyoğlu cezaevinde bulunmaktadır.

 

Aslında yargılamayı her ne kadar komedya olarak adlandırsakda işin hakikati "Olması gerekenin bu olduğudur.".

 

Kemalist zihniyetin Anadolu'yu işgal ve köklerini tüm Türk-İslam Coğrafyasına yayma çabalarının doruk noktaya ulaştığı 28 Şubat döneminde, özellikle müslümanlar üzerinde terör derecesinde estirdiği rüzgar karşısında durabilecek yegane gücün Ehli Sünnet - Anadolucu Fikir hareketi BD-İBDA ve onun mimarı Salih Mirzabeyoğlu olduğu düşünülürse, yargılama "Kemalist Adalet" açısından "Adil"dir. Aksini düşünmek kemalist zihniyeti temize çıkarmaktır.

 

İdrakleri iğdişin müsebbibi olan Kemalizmi ifşa ederek, Anadolu insanını mazisi ile bütünleştirip yeniden cihan devletini icra ve inşa makamında bir fikir ortaya koyan Salih Mirzabeyoğlu'nun suçsuz olması "Kemalist Adalet" için düşünülebilir mi?

 

Silah dahi bulundurmadığı halde tutuklanan dediğimiz Salih Mirzabeyoğlu'nun her kelamı, sözü, fikri Kemalizme sıkılan kurşun cinsinden olduğuna göre, Salih Mirzabeyoğlu, silahını her an yanında taşıyan ve hatta bugün dahi cezaevinde yazdığı eserlerle, en ağır silahlara taş çıkartacak bir "Akıl" ve "Kafa" ile en tehlikeli adam misyonunu devam ettiriyor. Hem de sadece kafada duran bir fikrin sahibi olarak değil, fikir ve aksiyon sahibi "Yürüyen Canlı Fikir Bombası" olarak.

 

Kemalizmin halkları birbirine kırdırdığı, birbirine vurdurduğu bir dönemde, Büyük Doğu Milletinin yani Müslüman Türkün, Müslüman Arabın, Müslüman Kürdün, Müslüman Lazın, Müslüman Çerkezin ruhunda tecelli eden Anadolucu İslami Fikir Coğrafyasını müşahhas zeminde temsil makamında olan Salih Mirzabeyoğlu'na "İdam" cezasının verilmesi bize göre doğal ve bir o kadarda Kemalist Zihniyetin katliam müessesi olduğuna en büyük örnektir.

 

Bu anlamda 28 Şubat Kemalist Yargı sürecinde alınan bu karar, kemalist hukuk anlayışına en çok yakışan karardır.

 

Kemalizm, Anadolu'nun her yanına salınmış ruhu ile topraklarımızı hakiki ruhundan ederken, vatanı, batıya ve Amerika'ya peşkeş çekmenin adı iken, buna karşı duruşu ile Salih Mirzabeyoğlu Vatan müdafası makamındadır. Bundan ötürü esir düşen Anadolu'dur, Vatan'dır. Çünkü Salih Mirzabeyoğlu Anadolu'dur.

 

Bugün iktidarda, 28 Şubat ile mücadele ettiği iddiasında bulunan bir siyasi parti var. Ve bu iktidar siyasi propagandalarını halkın milli ve manevi değerleri üzerinden yapmaktadır. Kemalist zihniyetin, Anadolu'ya yaşattığı buhran ve bunalımları malzeme yaparak bugünlere gelen iktidarın samimiyet testidir "Mirzabeyoğlu Davası".

 

Peki durum nedir?

 

Tam 14 yıl...

 

Bu 14 yılın 4 yılı AnaSol-M, 10 yılı AKP iktidarlığı ile geçmiş durumda. Matematiksel olarak, mevcut durumun sorumluluğu hususunda %71,43 AKP, %28,57 ise AnaSol-M hükümeti mesulüyet altında. Ve her geçen gün AKP'nin yüzde hanesine yazılmakta ve sorumluluğu bu partiye yüklemektedir.

 

Gecikmiş adalet, adalet değildir. 10 yıllık iktidarlığı havadan sudan mevzular ile geçiren, kendi yandaş, partidaş ve cemaatdaşları için her türlü yasayı çıkaran, yargı paketleri hazırlayan hükümet, Salih Mirzabeyoğlu mevzu bahis olunca, "Daha zaman var", "Hele biraz daha güçlenelim çıkaracağız" gibi oyalayıcı ve erteleyici bir tavır içine girerek Kemalist Adaletin devamını sağlamaya ortak olmaktadır.

 

Üstte de belirttim, Salih Mirzabeyoğlu bu vatanın ta kendisidir. O esaret altında tutuldukça, bu vatan esir demektir ve bugün Salih Mirzabeyoğlu'nun özgürlüğü, Türkiye'de ki özgürlüğün önünü açıcı veya bir grup insanı memnun edici yönü ile değil, esir bir memleketin de özgürlüğüne kavuşması yolunda önemlidir.

 

On yılda, onlarca açılım yapan hükümet, Bolu'nun kilidini açamamıştır.

 

Demokratik açılım denilerek kürtlere ve hatta kürtlerden ötede Kürtçü PKK'ya tanınan imtiyazlara yol açan, kültürel açılım denilerek Kemal Burkay'ın, Şiwan Perwer'in yurda girişini sağlayan, Nazım Hikmet'in mezarını Türkiye'ye getiren, İbadethane açma özgürlüğü ile yurdumuzun acil ihtiyaçlarından olan çok sayıda sinagog ve kilisenin açılmasına ön ayak olan hükümet bir tek Salih Mirzabeyoğlu mevzu olunca "Ergenekon Hala Diri, Hele Şunları Bitirelim" bahanesini ortaya atmaktadır. Oysa kendi menfaatleri söz konusu olunca, ne Ergenekon, ne ordu ne de Kemalist kuyrukçuları tanımamaktalar.

 

Bu kadar yeter... Sözün özü; Salih Mirzabeyoğlu içeride oldukça bu ülke hala Kemalist Zihniyete mahkum ve Kemalist adalet hakim demektir.

 

Salih Mirzabeyoğlu içeride oldukça bu vatan ve Anadolu esir demektir.

 

Salih Mirzabeyoğlu içeride oldukça, Türkiye Bağımsız değil demektir.

 

Diktatörlük ve Demokrasi

 

Bu husus ile alakalı kısa bir denklem verip çekileyim...

Sene 1876... Sultan Abdulazizi boğazlayan Genç Osmanlılar, Abdulhamit Han'ı, meşrutiyetin ilanı için tahta getirir. Meşrutiyet'in Osmanlı'yı parçalayacağını bilen Abdulhamit Han, eline geçen ilk fırsatta Meşrutiyete son verir. Sonra genç Osmanlılar'ın devamı olan İttihat Terakki, "Demokrasi İsteriz" diyerek, Padişah'ın tüm yetkilerinide sınırlandırarak 2. kez meşrutiyeti ilan ettirir. Ve artık elinden tüm yetkileri alınmış "Dikdatörümüz" gitmiş, nur topu gibi bir "Demokrasimiz" olmuş.... Ve çok geçmeden 14 yıl sonra Kemalizm ülkeye hakim olmuş.... Kim ittihatçı el kaldırsın.

 

Mehmet Kaya / Büyük Doğu Haber

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esir Vatan : Mirzabeyoğlu

 

27 Ağustos 2012, 00:05

 

İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu'nun tutuklanması ve sonrasında idama mahkum edilmesi sürecindeki komedyayı tekrar tekrar belirtmeye lüzum yok. Bir çok İBDA bağlısı yapılanmanın çeşitli yollarla konuyu ele alması ve kamuoyu oluşturması neticesinde mevzudan haberdar olmayan yok gibi.

 

Özetle; yasama, yürütme ve yargı erklerinin tahakküm altına alındığı, halk iradesine ipotek konulup, "Emir" ile yargı kararlarının alındığı bir süreçte, önceden belirlenmiş bir senaryonun mahkemede görevli "Tiyatro"cular tarafından sergilenmesi sonucu malum kararlar alınmış ve o günden bugüne yani 14 yıldır Salih Mirzabeyoğlu cezaevinde bulunmaktadır.

 

Aslında yargılamayı her ne kadar komedya olarak adlandırsakda işin hakikati "Olması gerekenin bu olduğudur.".

 

Kemalist zihniyetin Anadolu'yu işgal ve köklerini tüm Türk-İslam Coğrafyasına yayma çabalarının doruk noktaya ulaştığı 28 Şubat döneminde, özellikle müslümanlar üzerinde terör derecesinde estirdiği rüzgar karşısında durabilecek yegane gücün Ehli Sünnet - Anadolucu Fikir hareketi BD-İBDA ve onun mimarı Salih Mirzabeyoğlu olduğu düşünülürse, yargılama "Kemalist Adalet" açısından "Adil"dir. Aksini düşünmek kemalist zihniyeti temize çıkarmaktır.

 

İdrakleri iğdişin müsebbibi olan Kemalizmi ifşa ederek, Anadolu insanını mazisi ile bütünleştirip yeniden cihan devletini icra ve inşa makamında bir fikir ortaya koyan Salih Mirzabeyoğlu'nun suçsuz olması "Kemalist Adalet" için düşünülebilir mi?

 

Silah dahi bulundurmadığı halde tutuklanan dediğimiz Salih Mirzabeyoğlu'nun her kelamı, sözü, fikri Kemalizme sıkılan kurşun cinsinden olduğuna göre, Salih Mirzabeyoğlu, silahını her an yanında taşıyan ve hatta bugün dahi cezaevinde yazdığı eserlerle, en ağır silahlara taş çıkartacak bir "Akıl" ve "Kafa" ile en tehlikeli adam misyonunu devam ettiriyor. Hem de sadece kafada duran bir fikrin sahibi olarak değil, fikir ve aksiyon sahibi "Yürüyen Canlı Fikir Bombası" olarak.

 

Kemalizmin halkları birbirine kırdırdığı, birbirine vurdurduğu bir dönemde, Büyük Doğu Milletinin yani Müslüman Türkün, Müslüman Arabın, Müslüman Kürdün, Müslüman Lazın, Müslüman Çerkezin ruhunda tecelli eden Anadolucu İslami Fikir Coğrafyasını müşahhas zeminde temsil makamında olan Salih Mirzabeyoğlu'na "İdam" cezasının verilmesi bize göre doğal ve bir o kadarda Kemalist Zihniyetin katliam müessesi olduğuna en büyük örnektir.

 

Bu anlamda 28 Şubat Kemalist Yargı sürecinde alınan bu karar, kemalist hukuk anlayışına en çok yakışan karardır.

 

Kemalizm, Anadolu'nun her yanına salınmış ruhu ile topraklarımızı hakiki ruhundan ederken, vatanı, batıya ve Amerika'ya peşkeş çekmenin adı iken, buna karşı duruşu ile Salih Mirzabeyoğlu Vatan müdafası makamındadır. Bundan ötürü esir düşen Anadolu'dur, Vatan'dır. Çünkü Salih Mirzabeyoğlu Anadolu'dur.

 

Bugün iktidarda, 28 Şubat ile mücadele ettiği iddiasında bulunan bir siyasi parti var. Ve bu iktidar siyasi propagandalarını halkın milli ve manevi değerleri üzerinden yapmaktadır. Kemalist zihniyetin, Anadolu'ya yaşattığı buhran ve bunalımları malzeme yaparak bugünlere gelen iktidarın samimiyet testidir "Mirzabeyoğlu Davası".

 

Peki durum nedir?

 

Tam 14 yıl...

 

Bu 14 yılın 4 yılı AnaSol-M, 10 yılı AKP iktidarlığı ile geçmiş durumda. Matematiksel olarak, mevcut durumun sorumluluğu hususunda %71,43 AKP, %28,57 ise AnaSol-M hükümeti mesulüyet altında. Ve her geçen gün AKP'nin yüzde hanesine yazılmakta ve sorumluluğu bu partiye yüklemektedir.

 

Gecikmiş adalet, adalet değildir. 10 yıllık iktidarlığı havadan sudan mevzular ile geçiren, kendi yandaş, partidaş ve cemaatdaşları için her türlü yasayı çıkaran, yargı paketleri hazırlayan hükümet, Salih Mirzabeyoğlu mevzu bahis olunca, "Daha zaman var", "Hele biraz daha güçlenelim çıkaracağız" gibi oyalayıcı ve erteleyici bir tavır içine girerek Kemalist Adaletin devamını sağlamaya ortak olmaktadır.

 

Üstte de belirttim, Salih Mirzabeyoğlu bu vatanın ta kendisidir. O esaret altında tutuldukça, bu vatan esir demektir ve bugün Salih Mirzabeyoğlu'nun özgürlüğü, Türkiye'de ki özgürlüğün önünü açıcı veya bir grup insanı memnun edici yönü ile değil, esir bir memleketin de özgürlüğüne kavuşması yolunda önemlidir.

 

On yılda, onlarca açılım yapan hükümet, Bolu'nun kilidini açamamıştır.

 

Demokratik açılım denilerek kürtlere ve hatta kürtlerden ötede Kürtçü PKK'ya tanınan imtiyazlara yol açan, kültürel açılım denilerek Kemal Burkay'ın, Şiwan Perwer'in yurda girişini sağlayan, Nazım Hikmet'in mezarını Türkiye'ye getiren, İbadethane açma özgürlüğü ile yurdumuzun acil ihtiyaçlarından olan çok sayıda sinagog ve kilisenin açılmasına ön ayak olan hükümet bir tek Salih Mirzabeyoğlu mevzu olunca "Ergenekon Hala Diri, Hele Şunları Bitirelim" bahanesini ortaya atmaktadır. Oysa kendi menfaatleri söz konusu olunca, ne Ergenekon, ne ordu ne de Kemalist kuyrukçuları tanımamaktalar.

 

Bu kadar yeter... Sözün özü; Salih Mirzabeyoğlu içeride oldukça bu ülke hala Kemalist Zihniyete mahkum ve Kemalist adalet hakim demektir.

 

Salih Mirzabeyoğlu içeride oldukça bu vatan ve Anadolu esir demektir.

 

Salih Mirzabeyoğlu içeride oldukça, Türkiye Bağımsız değil demektir.

 

Diktatörlük ve Demokrasi

 

Bu husus ile alakalı kısa bir denklem verip çekileyim...

Sene 1876... Sultan Abdulazizi boğazlayan Genç Osmanlılar, Abdulhamit Han'ı, meşrutiyetin ilanı için tahta getirir. Meşrutiyet'in Osmanlı'yı parçalayacağını bilen Abdulhamit Han, eline geçen ilk fırsatta Meşrutiyete son verir. Sonra genç Osmanlılar'ın devamı olan İttihat Terakki, "Demokrasi İsteriz" diyerek, Padişah'ın tüm yetkilerinide sınırlandırarak 2. kez meşrutiyeti ilan ettirir. Ve artık elinden tüm yetkileri alınmış "Dikdatörümüz" gitmiş, nur topu gibi bir "Demokrasimiz" olmuş.... Ve çok geçmeden 14 yıl sonra Kemalizm ülkeye hakim olmuş.... Kim ittihatçı el kaldırsın.

 

Mehmet Kaya / Büyük Doğu Haber

 

siteye bir göz attım, başlılara. birini okudum; Üstad kendisine misafir gelen gençlerden birini öpüpü kokluyor, Efendisinden dolayı. bu hikaye bu mevzuda çok şey anlatmalı....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Salih Mirzabeyoğlu'nun Babası Vefat Etti !

 

14 Senedir cezaevinde bulunan Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun muhterem Baba'sı Bursa'da hak'kın rahmetine kavuştu.

 

 

31 Ağustos 2012 Cuma 11:52

 

 

salih_mirzabeyoglunun_babasi_vefat_etti_h840.jpg

Mirzabeyoğlu'nun Muhterem Babası Hacı Muammer Erdiş Bursa'da Hak'kın rahmetine kavuşmuştur.

Mütefekkirin bu gün ikindi namazını müteakip Bursa'da defnedilecek olan muhterem babalarının cenazesine katılması yönünde talep Adalet Bakanlığına iletilmiştir. Daha önce'de Validesini kaybeden Mirzabeyoğlu, yaklaşık 14 senedir cezaevinde tecrit altında tutulmakta olup, Mirzabeyoğlu'nun Babası'nın Cenaze'sine katılması yönünde girişimlerin olduğu belirtilerek, en azından yıllardır tecrit şartlarında yaşayan Mirzabeyoğlu'na son görevini yapması için izin verilmesi gerekiyor...

Bu husuta bir çok kere çeşitli Mahkumlara izin verilirken, Mirzabeyoğlu daha önce'de Annesinin cenazesine katılamamış ve Tecrit şartlarının en ağır biçimde uygulandığı görülmüştü.Mirzabeyoğlu'nun sevenleri ve gönüldaşları, baba'sının Cenazesine izin verilmesi yönünde , Adalet Bakanlığını ve Başbakanlığı mail ve telefon yağmuruna tuttuğu'da gelen haberler arasında.

 

Merhuma Cenâb-ı Hak'dan rahmet, başta Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu olmak üzere ailesi ve tüm camiaya sabr-ı cemil niyaz ederiz!

 

Kaynak : Anadoluhaberim.Com

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah rahmet ylesin. Mekanı cennet olsun babamızın. Böyle dava eri, mücahit bir ruhun babası olmuş. Rabbim taksiratını affetsin. Mirzabeyoğlu için hayli zor olmalı. Ana da gitti baba da gitti, evlatları da kendinden mahrum.. Bu dava ne kadar zor Allahım!

 

Ayrıca cenaze katılması hususunda son gelişme şu şekilde; (ki defnedildi)

 

 

Haberal'a var Mirzabeyoğlu'na yok

 

"İBDA-C ile örgüt liderliği ilişkisi ispatlanamadığı halde önce idam sonra 'ağırlaştırılmış müebbet hapis' cezasına çarptırılan gazeteci-yazar Salih Mirzabeyoğlu'nun önceki gün vefat eden babası Muammer Erdiş, dün Bursa'da toprağa verildi

 

Son 10 yıldır tek kişilik hücrede 'tecrit' altında tutulan Mirzabeyoğlu'nun, annesi Sabriye Erdiş'ten sonra babasının da cenazesine katılmasına izin verilmedi. Bolu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Salih İzzet Erdiş'in (Mirzabeyoğlu) Bursa'da yaşayan babası Muammer Erdiş'in cenazesi dün ikindi namazından sonra kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi.

 

GEREKÇE MEVZUAT

 

Cenazeye Erdiş ailesinin yakınlarının yanı sıra Mirzabeyoğlu'nun sevenleri de katıldı. Mirzabeyoğlu'nun avukatı Ali Rıza Yaman, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere gerekli yerlere başvurduklarını belirterek, "Sözün bittiği noktadayız. Herkes bu davanın ne kadar hukuk dışı bir şekilde sonuçlandığını dile getirirken, durumun gidişatını değiştirmek adına hiç bir şey yapmadı. Mevzuatı gerekçe göstererek izin talebimiz reddedildi. En azından idari bir karar verilebilirdi fakat irade gösteren olmadı' diye konuştu. Mirzabeyoğlu, geçtiğimiz aylarda kaybettiği annesi Sabriye Erdiş'in cenazesine de katılamamıştı. Mirzabeyoğlu'na cenazeye katılması için gerekli izin çıkmazken aynı tarihlerde Ergenekon davasından tutuklu yargılanan Mehmet Haberal'a annesinin cenazesine katılması için izin verilmişti."

 

tımeturk

 

 

İnsafsızlıktan öte nedir bu? Ben zaten Türkiye'de bir adalet iki eğitim adına hiçbir yasayı ve uygulamayı aklı selim bulmuyorum. Bazen sorguluyorum ben neredeyim? Kaşıncı yüzyıldayım? Allah tekmile erdirsin ne diyelim.. Cübbeli Ahmed Hocamız'a da izin verilmişti. bence tepkinin ağır olacağını bilseydi mahkeme, bu denli vicdansız davranamazdı. Halk olarak kabul edin, ağzına vur lokmasını al modundayız. Uyuyoruz hem de ayakta. Yıllardır bu adaletsizliğe neden sağlam bir avukat çıkıp kendini adamaz, bir savcı kendi statüsündeki savcıya yahud hakime neden karşı gelemez? Bu işin islam adına yetkin isimleri olsa hal bu mu olur? Kimse ne başkasını ne kendisini kandırsın, islamı hakkıyla benimseyen, bir avuç insan olsa adaletsizlik böyle kol gezmez. Delil yetersizliğinden bir insan içeride nası tutulur? Parmağı olmadığı ispatlandığı halde 15 yıl kime hüküm veriyorsun? Büyük baş mı bu keyfine vuruyorsun zinciri, üstüne eziyet, işkence! Allah ya ıslah etsin ya da buz çıksınlar sabaha! Gerçekten içler acısı bir vaziyet. Bu ülkeyi yaşanılmaz kılan bunlar ama elinden bir şey gelmeyen vakitsiz, yerli yersiz öten horozlar da biz. Ne gelir elimden diye düşünüyorum da, dua ya sonra?

 

Neyse neyse..

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Ölmeden önce nefsinizi hesaba çekiniz"...Bunun için dünyaya geldik;

yemek, içmek, uyumak, iş, güç, bilmem ne, hep bunun için... Halbuki Müslüman olmamıza rağmen öyle garib hâldeyiz ki, her şeye vaktimiz var, her şeye fırsat buluyoruz da, kendimizi idrak etmeye dair bir çabaya yok........

SALİH MİRZABEYOĞLU - ÜÇ IŞIK "Sohbet

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...