Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
mumin

Zehir Çağ Seremonisi

Recommended Posts

Dostum korkarım ki ben cesetlerimize tükürecekler. Çalacaklar ölülerin gümüşten dişlerini bile. Mezarlarda soğuktan mermer yüzlerin hiç dinmeyen çıplak çığlıkları. Parmak uçlarında cehennemî keyif duyanlar, hey bir sigara yak. Lanet olası iç sesin dört kol gezindiği şu coğrafyalarımı köşe bucak kaybediyorum. Ki ben bir yumruğuyla yere sermeye gücü yeten ama içten içe eriyen irade kötürümü. Kutsanmış vesvesenin ve Penelope şehvetinin kuşandığı üryan bir hücre.

 

Kaçtım sene sene ve mesafelerce kendimden. Bu ses ahh o ses, çantamda daim taşıdığım kitabın tam orta yerinde en sevdiğim ayraç gibi..O ses beni ikiye bölüyor dostum. Korkarım korkarım ki cesedime tükürecekler. Bu içi boşlukta, bu kadar bereketli belayı nasıl besliyorum hayret. Pınarlar akıyor, çağlıyor sular Loren, körpe kızların bekaret dolu bakışları masum ve kirlenmemiş elleri..Ben aynalara bakamıyorum Loren. Gelecek yaşanmadan mazi olmuş gibi. Yarınımı geçmişimde yitirmişim gibi. Yarın yirmi dört saat olmayacak sanki. Bu kuzu sesleri, bu tomur tomur sevgi, annemin hamur kokan elleri..Yaşadım mı dersin, yoksa hayal alemi mi? Duyularımı anılarımda tüketmişim de sırf zaman işliyor canıma. Ne de hızlı ne derinden geçiyor vakit, o vakit yaşadığımı hissediyorum saatlerini kaybettiğim şu dünyada. Acı, kendimde tutuyor beni.

 

Sesim haram görmüş, gökkuşağının renklerini koyup da saklayamadım ki ben. Çantama sığmadı kasıtsız duygularım. Dağıldı da dağıldı gökkubbe, ben istemezdim ki tükürsünler cesedime..Korkuyorum dostum korkuyorum, yeryüzünü çekecekler ayaklarımın altından. Gözümün önünde sürüyorlar odunları cehenneme. Sırt üstü düşeceğim biliyorum bunu. İnsanlar insanlar şehvetten makine, bakışları ırzlara geçiyor..Bekaret satıyor koca görmüş kadın, hırsızlar ekmek çalan çocuğu dövüyor. Zina haram diyor gözüyle çarşı pazar kadın satın alan adam. Bu dünya bu dünya tüm mahcubiyeti zayi etmiş, tutunmuyor hiçbir edep dalında. Yüzü kızarıyor çam altında gördüğü manzaradan dedenin. Ahh medeniyet budur, laf etmeyiniz. Ayaklar altında eziliyor tüm ahlak mirasımız ve iman harcımız. İdare edin idare edin şuracıkta ne kaldı Batı’ya. İşte yırtmaçlı kadın, işte evinde bel kıvıran dansöz, iki bacıyı ayna adama yazan senarist; ses çıkarmayın idealistiz!

 

Koynuna girdi medenî akrep, Batı’nın gayrı meşrusu karnında sen kendini doğurgan güzellik zannet. Fuhuş makinası zerafet, cilveli kirli makyaj. On el hisseder de birinden rahatsız olmaz, on birinciden medet ya hu! Ne saadet efendim ne saadet, diğer partnere emanet bizim hanım, ne’me lazım keçi boynuzu koç boynuzu ihracatımız yünedir döşeğedir..Gece yıldızlar utanır bu çirkef tacirlikten. Aldım verdim hayrını gör, kdv dahildir.

 

Ne gün doğar mukaddes perşembeler bu şehirlerin üstüne? Kutsal günler yendi tükendi, güllerin kokmayacağı bir çağ geliyor. Telaş yok devlet var, kulak ver; heyy alçak vergini ver! Devlet bana ahlak zabıtası tut, devlet vergiden mühimi var. Kumandayı al çocuğun elinden. Devlet okul binalarını sağlam yapma, devlet çocuğa süt de dağıtma, devletlim sen bize bizi ver. Geçmişi yaşat ki geleceği görelim. Şark’ı kaldır ki Batı’yı devirsin. Devlet Batı sularında gezinme, bizim köylü uşak mavi leğenlerde yüzmeyi bildi ancak. O sular derindir boğuluruz..Dediydik dinlenilmedik. Çoruh’a kapılan körpe ruhların sayısını katladı verdiğimiz modern çağa. Nedir çektiğimiz bu gavur wotırından.. Allah’ın rengini berrak kıldığı suya cenin katıp kokteyl diye yutturdular. Zokaya gel, hizaya gel, mala gel. Uluslar arası yasak sular, yüzme, geçme, uçurma, kafanı pilastik mermi ile uçururum değil mi ki silahsızlanma derler buna.

 

Böyledir Güliver’in hikayesi. Ne deniz altı gördüm ne bir şey ama, ben çıplak gözle nehrin altını gördüm. Çor kokan balık yemek nasıldır tattım. Devlet Batı’ya gitme yok oluruz. Ben bunu Şark'ta tattım. Kapısında sarhoş ettiler ruhumuzu, nice oluruz kapısından gireydik. Devlet pazarda domates hala kırmızı, Allah toprağa kırmızı ver diye emrediyor. “Büyük Amir” gadaplanıyor da emin ol. İkinci bir emre kadar hiçbir şeyden emin olamayız. Babam devlet, bizde adettir misafirlikte üç günden ziyade kalınmaz. Gel geçek biz bu yasak aşktan, celladıma ne diye vereyim karanfil kokulu yavrumu? Nakışlı yakalıklarıyla mavi önlükler, çarığı yırtıktır ama sana sadık. Bırak şehre inek biz, çarpık kentleşmeyi sorun etme çarpışan ruhlar var sende. Öyle ki “sağ”lığını yitiriyor. Yaşadıkça solundan yedirmezler bizde çocuğa, kolu bağlanır da kaşığı sağda kalır. Bize kaşığı sola tutturdu Batı. Anla nasıl da zehir açar onda kasımpatı.

 

*Dün gece, yine biten güzelliklerin ardından yapılan ince muhasebede zamana tenkid ve sonsuz güzele özlemin yansıması.. Nakıs kaldı, söylenecek söz çok da aslında.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...