Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Başörtüsüne Küresel Yasak

Recommended Posts

GERÇEK HAYAT [email protected]

 

Sayi :315 2006-45

 

 

Başörtüsüne küresel

yasak

 

 

 

Fransa ve Almanya’da henüz üniversiteleri kapsamamakla birlikte başörtüsü yasaklandı. İngiltere’de peçe yasağı gündemde. Tunus’ta başörtüsü sokakta da yasak.

 

 

 

Türkiye’de başörtüsü 1997-98’den beri yasak. İstanbul Üniversitesi’nin tıp fakültelerinde başlayan yasak aynı yıl içinde ülkedeki tüm üniversitelere yayıldı. Önceleri, bu yasağın da 1986’daki yasak gibi, eylemler neticesinde sona ereceği, en fazla 1 yıl süreceğini umut ediyorduk. 2007’ye 2 ay kaldı. Başörtüsü yaklaşık 9 yıldır yasak. Yasağın ilk mağdurları soluğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde almıştı; haklarının teslim edileceğinden emin olarak. AİHM, yasağı onayladı. Başörtüsü yasağının Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi sürecinde ortadan kalkacağı hayalleri de suya düştü. Yasağın kalkacağına dair ümit şöyle dursun başörtüsü giderek küresel boyutta yasaklanmaya başlandı. Fransa ve Almanya’da henüz üniversiteleri kapsamamakla birlikte başörtüsü yasaklandı. İngiltere’de peçe yasağı gündemde. Tunus’ta başörtüsü sokakta da yasak. Yasağın giderek uluslararası boyut kazanması, başörtüsünün, İslam’a karşı açılan küresel savaşın bir parçası olduğunu düşündürüyor. Peki şimdi ne yapmalıyız? Küresel çapta alınmış bir yasakla nasıl mücadele edeceğiz? Küresel egemenlerin dilini kullanarak mı? Küresel bir strateji geliştirerek mi?

 

 

 

İslam ülkelerini tek tek dolaşarak buralardaki kadınların sorunlarını ele alan “Duvarların Arkasında” adlı belgesele imza atan Ayşe Böhürler, popüler kültürün derinlikle değil, resim ve algılar üzerinden politika ürettiğini ifade ederek başörtüsü yasağının bir imaj savaşına döndüğüne dikkat çekiyor. “CNN’in, BBC’nin girmediği ev yok; başörtüsü yasağının küreselleşmesine katkısı olan bu gerçekliği görmezden gelerek yasakla mücadele etmek gerçekçi olmayacaktır” diyor. Sosyolog Abdurahman Arslan ise, “Küresel çapta alınmış bir karar var. Artık uluslararası hukuk sisteminden medet umulmayacağı anlaşılmıştır. Müslümanlar başörtüsüne uygulanan yasağı bertaraf etmek istiyorlarsa öncelikle kendi çelişkileriyle yüzleşmeliler” diyor. Fatma Karabıyık Barbarasoğlu ise “Başörtüsünün Müslüman kadın için özsel bir anlam taşıdığını ifade ediyor ve ötekinin dilini kullanarak, başörtüsünü savunmanın yanlışlığını vurguluyor. “Kendimizi söz ile müdafaa etmekten vazgeçerek, sadece duygunun ve dolayısıyla sanatın dilini kullanmalıyız” diyor.

 

 

 

Batı

 

İslam’a saldırdıkça kendini çiğniyor

 

 

 

AHMET KEKEÇ [GAZETECİ-YAZAR]:

Ben başörtüsü yasağının küreselleştiğini düşünmüyorum. Soğuk Savaş’ın bitimiyle birlikte Batı’nın düşman konsepti değişti. Kırmızıyla sembolize edilen düşmanın yerine yeşili konuldu. Batı düşmansız yaşayamıyor. Batı’nın öteki tanımına en uygun gelen İslam’dı. Ötekinin en görünen sembolü de başörtüsü. Başörtüsü olmasaydı da Batı, ötekini sembolize edecek bir şey bulacaktı. O halde ne yapılmalı? Batı kendisini bir takım parametreler üzerinden tanımlıyor. İnsan hakları, özgürlükler, demokrasi ve hümanizm gibi kavramlar ürettiğini, bu kavramları insanlığa armağan ettiğini iddia ediyor. İslam dünyası da şunu söyleyebilir: Batı insanlığa armağan ettiğini söylediği bu kavramların içini boşaltmıştır, bu kavramlara ters düşmüştür. Bu söylem yükseltilebilir. Fakat teorik düzeyde bir karşı çıkış olacaktır bu. Fiili olarak ne yapılabilir bunu bilmiyorum. Ama bu bir savaştır. Açık ve net olarak bunun adını koymak lazım. Giderek Ortaçağ Avrupasına dönüş var. Papa’nın söylemi mesela. Ortaçağ Avrupasından referansla konuştuğu için Avrupa’da da Papa’yı anakronik olmakla suçlayanlar var.

 

 

 

Yasak küresel çapta alınmış bir karar

 

 

ABDURRAHMAN ARSLAN [sOSYOLOG]: Başörtüsü yasağının küreselleşmesi, küreselleşmenin İslam’ı bir sorun olarak görmesiyle ilgili. Başörtüsü yahut peçe değil sorun olan. Sorun, İslam’ın bir üst söylem olarak küreselleşmenin şemsiyesi altına girip girmemesidir. Bu İslam’ın küresel çapta evcilleştirilmesi projesidir. İslam’ı çağrıştıracak sembollerin, başta kılık kıyafet, görünür olmaktan çıkarılması, kamusal alandan uzaklaştırılmak istenmesi bununla ilgilidir. Türkiye’deki yasak da aynı çerçevede işliyor. Küresel çapta alınmış bir karar var. NATO’nun da içinde olduğu Avrupa kaynaklı bir karar bu. Uluslararası hukuk sisteminden medet umulmayacağı artık anlaşılmıştır herhalde.

 

 

 

MÜSLÜMANLAR ÇELİŞKİ YAŞIYOR

 

 

 

O halde Müslümanlar ne yapmalı? Her şeyden önce şunu tespit etmek lazım: Müslümanlar çok derin bir çelişki yaşıyorlar. İngiltere’de peçeyle ders vermesi yasaklanan kızın peçeyle ders verme hakkından önce verdiği dersin İslami akideyle bağdaşıp bağdaşmadığını sorgulaması gerek. Böyle bir sorgulama hepimiz için geçerli. Bu sorgulama sonucunda, yaptığımız bazı işleri bırakmak durumunda kalacağımızı anlayacağız. Bu yüzden de meseleyi etraflıca ve derinlikli düşünmüyoruz. Müslümanların öncelikle kendi çelişkilerini görmeleri ve meseleleri bu yönleriyle düşünmeye başlamaları lazım.

 

 

 

Başörtüsünü

 

‘ötekinin diliyle’

 

savunamayız

 

 

FATMA K. BARBAROSOĞLU [sOSYOLOG]:

 

 

 

Küresel tesettür yasaklarını iyi analiz edebilmek için meseleye 19. yüzyıldan bakmak gerekiyor. 19. yüzyılda İslam kadınlarının yüzlerini açması yeterli görünüyordu. Münevver Osmanlı kadınları, Batılı hemcinsleri gibi yüzünü gösterip, nineleri gibi saçlarını örterek ara bir çözüm bulmuştu. Hem Müslüman kalacaklardı hem çağdaş olacaklardı. Bu çözüm Türkiye’de on yıl bile geçerli olmadı. 1998’den beri, başörtüsü yasaklarına karşı çıkmak için, kadın hakları, insan hakları söylemini kullanmayı reddetmek gerektiğini ifade ettim. Başörtüsü için, dünyadan örnekler verilmesine itiraz ederek, “Her yerde yasak olsa bile biz burada başörtüsünü takmaya devam edeceğiz” söylemini yüksek sesle ifade etmemiz gerektiğine dikkat çekmiştim. Ötekinin dilini kullanarak kendimizi savunamayız. Müslümanlar maalesef argüman ortaya koyarken çok aceleci ve hiçbir felsefi derinliği bulunmayan gündelik şeyler söylüyor. Başörtüsü, başörtüsü takan kadınlar için önemli bir kabuktur. Olmazsa olmaz bir kabuktur. Bazıları için bu kabuk önemli olmayabilir. Ama başını örtenler için başörtüsü özü muhafaza etmeye yarayan bir kabuktur. Ötekinin diline kendimizi hapsederek sürekli azalıyoruz. Kendimizi söz ile müdafaa etmekten vazgeçerek, sadece duygunun ve dolayısıyla sanatın dilini kullanmalıyız.

 

 

 

İslamizasyon

 

bitti şimdi

 

İslam’la

 

mücadele

 

devri

 

 

 

AYŞE BÖHÜRLER [GAZETECİ-YAZAR]:

 

 

 

1980 sonrasında dünyadaki politik konjonktür içinde başörtüsü ‘tehlike’ olarak görülmüyordu. Komünizme karşı mücadele çerçevesinde pek çok ülkede “İslamizasyon, İslam’ın kontrolü politikaları “ çerçevesinde başörtüsü desteklendi. Ancak 21. yüzyılda Müslümanlara ihtiyaç kalmadı. Yeni dünya düzeninde, özellikle 11 Eylül sonrasında dünyayı yönetenlerin müttefikleri artık Müslümanlar değil. Dünyadaki çatışmaların kaynağı olarak İslam gösterilmeye başlandı. İslam’ın görünür sembollerinden birisi de başörtüsü olduğu için tepkiler küresel bir şekilde buraya yoğunlaştı.AİHM’ye giden başörtüsü davalarında da menfi sonuçlar alındı. Ben sonucun bu şekilde olmasını, savunma eksikliğine bağlıyorum fakat bir şeyin hak olması için AİHM ne son ne ilk mercidir. Bir dine inanma ve o inanış gereğince yaşama tartışmasız bir haktır. Burada savunmanın yanlış bir temel üzere bina edildiğini düşünüyorum. Türkiye’deki başörtüsü yasağına çözümü AİHM’de aramanın da ayrı bir yanlış olduğu kanısındayım. Başörtüsü yasağı küresel bir boyut kazanıyor. Bu işin sonu nereye varır bilemiyorum. Popüler dünya derinlikler değil, imajlar ve algılar üzerinden politikalar üretiyor. Her şeyden önce Müslüman kadınların kendi haklarını savunacak argümanları kendilerinin oluşturması ve erkeklerin dolayımı olmadan direkt konuşmaları gerekir. İslam dünyasında Müslüman kadın rol modelleri üzerine de biraz çalışmamız lazım. Bu bir imaj savaşı. Batı kendi istediği imajları ve resimleri dünyaya gösteriyor. Bizim de, kendi imaj ve resimlerimizi göstermemiz lazım. Bu küresel bir süreç. CNN’in BBC’nin girmediği ev yok artık dünyada, Jakarta’da dünyada ne oluyor diye bu televizyonlara bakılıyor, Khartoum’da da...

 

 

(GERÇEKHAYAT)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...