Vakıf Ahmet 36 Report post Posted October 28, 2008 yazıyı buraya eklememin amacı zülfü livaneli'nin bir dönüşüm içinde olduğunu göstermek değil zaten...öyle bir dönüşüm de yok...yazıyı buraya koymamdaki amaç şudur:davası çok farklı olan bir kişi bile önce okuyor sonra sevip sevmeyeceğine karar veriyor...biz aynı davanın içerisindeyiz,kendimizle çatışıyoruz ısrarla.birbirimizi anlamıyor,acımasızca eleştiriyoruz....sebp budur... Ben o yazıyı okuyup da Livaneli'ni muteber bir zat sanarlar diye onları yazdım. Yoksa yanlış anladığınız gibi Livaneli'nin dönüşümünü falan anlatmaya çalıştığınız aklımın ucundan bile geçmedi. Quote Share this post Link to post Share on other sites
deniz_mavidir 8 Report post Posted October 28, 2008 Ben o yazıyı okuyup da Livaneli'ni muteber bir zat sanarlar diye onları yazdım. Yoksa yanlış anladığınız gibi Livaneli'nin dönüşümünü falan anlatmaya çalıştığınız aklımın ucundan bile geçmedi. eyvallah... Quote Share this post Link to post Share on other sites
nfk_rte 0 Report post Posted January 11, 2009 Yüreğim bu iki muhterem zatada hayran.Onlar Peygamber (s.a.v.) Efendimizin koca deryasında belki de bir damla ama ne damla.Ben bu damlaların damlasında dahi boğulurken o derya ne derya...Onlar İslamın mücahidi insanlar...Nefislerini rapt etmiş şeytanın yanlarına dahi uğramaya cesaret edemediği Nur insanlar.Onları okumaktan onları dinlemekten ne kadar mutluyum.Allah onlardan ebeden razı olsun... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hayy bin Yakzan 2 Report post Posted January 25, 2009 Büyük Doğularda Risalelerden bahsedilmesinde o sıralar Edirne'de olan ve Üstadı Edirne'ye konferansa davet eden, bu esnada Risaleler hakkında bazı malumatlar veren ve söylediğine göre Üstad'ın teveccühüne mazhar olan Fethullah Gülen de etkili imiş. (Kaynak: Küçük Dünyam) Quote Share this post Link to post Share on other sites
ayvaz 2 Report post Posted January 25, 2009 Hâcegân gardaş, yazılarınızı beğenerek okuyorum lakin bir mevzu kafama takıldı ,ehl-i_ kalender gardaşım bir özürü hak etmiyor mu? Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted February 6, 2009 Bakıyorum, hatta bakmakla kalmıyorum sitede son zamanlarda fikri yoğunluktan ziyade, şahıslar üzerine analiz teknikleri geliştiriliyor. Gerek merhum Akif meselesinde -ki konu kapatıldı-, gereksede Üstad'ın, başka şahıslarla bağlantısı var mıydı, araları nasıldı, tabiri caizse niye birbirlerinden çok bahsetmemişler gibi sorular ve sorulara cevap vermeler vs. Buna tepki vermek, veya gereksiz yere polemiğe girmek istemiyorum. Çünkü gereksizlikten ve polemikten başka yapacak işlerimiz olduğu kanısındayım. Şimdi böyle dedim mi "meseleyi örtücü tavır" oluyormuş ! He gardaşım he örtücü tavır bu, doğrudur. Ne bekliyoruz ki? Ya da ne beklemeliyiz ki? Bediüzzaman Hz.leri Üstad'la bir ya da iki defa yüz yüze görüşmüştür ve ona karşı şahsi muhabbetlerini, belki de temennilerini dile getirmiştir. Üstad'ta bir kaç eserinde (Son devrin din mazlumları gibi) Bediüzzaman Hz.lerinden bahsetmiş, ona hakettiği kıymeti ve mazlumluk payesini vermiştir. Onu, zulme karşı bir ses ve dava adamı olarak görmüştür. Netice itibariyle alanları, mücadele metotları ve fikir telakkileri (pratikte) farklıdır ve bu farklılıkta kaçınılmazdır. Şimdi birbirlerinden niye pek bahsetmemişler, kaç defa görüşmüşler, neler konuşmuşlara gelirsek bir şey elde edemeyiz. Gerçek şudur: Allah (c.c) ikisinden de binlerce kez razı olsun ve ikisinede sonsuz rahmet eylesin. Onların ruh ve fikir dünyalarından beslenmek/solumak/istifade etmek durumundayız, başka da bir şey değil. Muhabbetle. Quote Share this post Link to post Share on other sites