Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Salihbey

Hikaye " Adaletin Pençesi "

Recommended Posts

HİKAYE

 

Ö. ÖZOCAK

 

 

ADALETİN PENÇESİ

 

 

Hakim- Sorumu tekrarlıyorum, sanık Nihat, karınızı siz mi öldürdünüz?

 

Nihat- Hayır! Ben öldürmedim!

 

Hakim- Fakat bütün deliller cinayetin sanığı olarak aleyhinedir. Üstelik olay saatinde bulunduğunuzu söylediğiniz kahvehanede, kahvehane garsonu ve kahvedekiler, sizi öğleden sonra hiç görmediğini söylüyor.

Garsonun söyledikleriyle ifadeniz çelişki doğuruyor. O halde, yani karınızı öldürenin siz olmadığını söylediğiniz halde; ifadenizde neden, cinayet saatinde kahvehanede olduğunuzu iddia ettiniz? Anlatınız.

 

Nihat- Saat ondu, kahve çok kalabalıktı…

 

Hakim- Kalabalıktan hiç şahidiniz yok mu?

 

Nihat- İçeri girdim. Tanıdık birkaç sima gördüm. Fakat onlar oyunla meşgul oldukları için ve kahvenin kalabalığından beni görmediler. Kapının kenarında boş bir sandalye bulup oturdum. Kahvenin garsonunu tanırım fakat, o akşam onu göremedim. Yarım saat kadar oturup bir sigara içtim ve tanıdıklarımın yanına uğramadan çıkıp yürümeye koyuldum. Cinayet de sizin araştırmalarınıza göre saat 22.10’da işlenmiş. Kahveden saat 22.30’da çıktığıma göre ve kahveyle evimin arası yaya olarak yaklaşık 15 dakika sürdüğüne göre karımı nasıl öldürebilirim?

 

Hakim- Fakat, cinayet saatinde kahvede bulunduğunuzu müşahhas bir şekilde ispatlayamıyorsunuz. Yani şahidiniz yok, bir de eşinizle sürekli ve şiddetli geçimsizlik…

Gelelim garsonla ilişkinize…

Garsona, birikmiş büyük bir miktar borcunuz varmış. Bu nedenle kısa bir münakaşanız olmuş. Bu yüzden cinayeti onun işlemiş olacağından şüpheleniyorsunuz. Garson da o akşam kahvede olduğunu ispatlayamadı. Onun da ilk ifadesi araştırmalar neticesi yalan çıktı. İkiniz de sanıksınız. Çünkü ikiniz de o saatte kahvede değildiniz.

 

Nihat- Ben kahvedeydim, sayın hakim! Bu ince bir kader mevzuu. Cinayetin üzerime kalması için kahvede kimse beni fark etmedi. Bütün dikkatleri oyunlarındaydı. Bütün dünyaları sanki oyundan ibaretti.

 

Hakim- Kader dediğin şey, suçsuzluğuna hiç delil bırakmıyor ve siz hala inanıyorsunuz…

 

Nihad- Beni mi yargılıyorsunuz, inandığım şeyi mi?

 

Hakim- İnandığımız şeyi mahkemede lehinize kullanıyorsunuz, yada kullanmaya çalışıyorsunuz. Ve o bir hiç durumunda, çünkü müşahhas değil. (Savcıya döner). Sayın savcı sanığa bir sualiniz var mı?

 

Savcı- Evet, sayın hakim, sualim şu (Sanığa döner). Siz, cinayetin işlendiği akşam, kahveden çıkıp evinize gitmediğinizi, bir arkadaşınızın evinde kaldığınızı ifade ediyorsunuz. Arkadaşınızla yaklaşık saat 24.00 de buluştunuz. Arkadaşınızın evinde kaldığınız doğru, fakat cinayetten yaklaşık iki saat sonra buluştunuz. Yani cinayet saatinde, ne arkadaşınızda ne de kahvedeydiniz. Komşularınızdan biri saat 21.00 sularında bahçe kapınızdan evinize girdiğinizi görmüş. Buna ne cevap verirsiniz?

 

Nihad- Evet, söylediğiniz gibi bahçe kapısından girdim. Fakat eve girmedim. Çünkü karımla boşanmaya karar vermiştik. Belki yine kavga ederiz endişesiyle, bahçedeki sandalyede biraz oturup, dışarı çıktım. Kahveye gittim (Biraz durur ve devam eder). Fakat bunları yalnızca ben ve Allah biliyor. Yani, öyle büyük şahidim var ki; O’nu size şahit olarak gösteremiyorum. Takdiriniz hep aleyhime olacaktır biliyorum. Çünkü benim delillerim sadece vicdana hitap ediyor. O ise mahkemede mevcut değil…

 

(İlk celse biter, II. Celsede kahvehane garsonu kahvede olduğunu ispatlar ve sanık durumundan kurtulur. Nihad ise, üçüncü celseye kadar masumluğuna delil gösteremediği için tutuklanıp cezaevine alınır… III. Celsede hüküm verilir: Yirmi dört sene…)

 

Gazeteler, “karısını yastıkla boğarak öldüren”, Nihad’dan bahsetmektedir. Kahvedekilerin çoğu, kendi aralarında bu cinayeti konuşmaktadır.

 

Kalabalıktan Biri- Yirmi dört yıl hapse mahkum edilmiş. Ben olsam asardım vallahi…

 

Devam edecek...

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Nihat- Ben kahvedeydim, sayın hakim! Bu ince bir kader mevzuu. Cinayetin üzerime kalması için kahvede kimse beni fark etmedi. Bütün dikkatleri oyunlarındaydı. Bütün dünyaları sanki oyundan ibaretti."

diyerek karşımızda vak'ayı işlemeye mecbur edildiğine inanan bir kaderiyeci veya kaderiyeci rolünde mahkemeyi vicdan yokuşuna sürmeye çalışan bir şahıs var.Bu ince noktada Nihat'ın akibetini bekliyoruz,netice ne olacak bakalım?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hikaye tamamen Nihat'ın masumiyeti yönünde akacak gibi.Nihat burada oldukça zor bir durumda.

Bana kalırsa Nihat kendin savunurken biraz daha somut ve ikna edici olmalı.Ayrıca lüzumundan fazla soğukkanlı gibi .Bu noktada onun ruh analizini yapmak hikayeye sıcak bir hava katacaktır.

(ama en iyisini Salihbey bilir.hikayenin devamına süprizler saklıyor gibi)

 

saygı ve selamlarımla..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başka biri- Böylesine de o yakışır !..

 

Tezgahın arkasına çay doldurmakla meşgul kahvehane garsonu, şeytani bir gülümseme ile konuşulanları dinlemektedir. Bu garsonun adı Ali Rıza dır. Orta boylu, orta yaşlı ve güçlü bir vücuda sahip; Sol göz kapağı gözünün yarısını kapatmış, alt dudağına kadar sarkan kirli sarı bıyıklar ve yine kirli sarı bir sakal, çirkin yüzüne daha da çirkinlik katmakta.

 

Aslında, cinayetin işlendiği akşam, kahvehanenin altında, gizli bir bölmede büyük paralı bir kumar oyunu tertiplenecektir. Fakat o gün Ali Rıza'nın yeterli parası yoktur. Aklına, kendisine borcu olan Nihad gelir. Alacağını almak için kahveden çıkıp, daha önce bir kez gittiği için bildiği, Nihad'ın evine doğru yürür. Evin yüz metre kadar yakınında "Tevfik" adında arkadaşıyla karşılaşır. Onunla birlikte yürüttükleri uyuşturucu işinden konuşurlar. Ali Rıza, arkadaşına, tertiplenen kumar oyunundan bahseder. Saatin kaç olduğunu sorar. Saat 22.05 tir. Arkadaşıyla birlikte Nihad'ın evinin kapısına kadar gelirler. Arkadaşı Tevfik'e Nihad'tan parayı aldıktan sonra kahveye beraber gitmek için burada beklemesini söyler. Bahçe kapısından girip, evin kapısına kadar gelir ve durup zile basar. Nihad evde yoktur. Nihad'ın karısı evde yalnızdır. Uzandığı karyoladan zil sesini duyup doğrulur ve ayağına terliklerini giyer. Üzerindeki, vücudunu az çok belli eden ince bir gecelikle kapıya doğru yürür. Bu saatte Nihad'dan başka kimse gelmez düşüncesiyle kapıyı tam bir şekilde açar. Fakat karşısındaki, daha önce bir kez gördüğü çirkin suratın sahibi Ali Rıza'dır. Kadın, o anlık korkudan ve şaşkınlıktan, bir iki saniye öylece kalır. Hemen toparlanır ve kapıyı vücuduna siper edecek kadar aralar. "Ne istiyorsunuz " diye sorar.

 

Ali Rıza kadını o halde görmenin zevkindedir. Şeytani şehvet duygusu kendini bir anda güçlü bir şekilde hissettirir.

 

Ali Rıza'nın hayatı 16 yaşında bir kızı kaçırıp iğfal etmekle başlar.Bu zamana kadar hiç evlenmemiştir. Bunun gibi daha beş tecavüzün failidir. Fakat hiç birisinde yakalanmamıştır. İçindeki şeytani duyguyu bastıramaz. Artık karar vermiştir. Ne olursa olsun bu kadında o duyguyu tatmin etmelidir. Kadına, Nihad'tan alacağı olduğunu söyler. Kadın, Nihad;ın evde olmadığını söyleyince, Ali Rıza kurnazca gülümser.Birden güçlü vücuduyla kapıya abanır. Kapı açıkken kadın yere düşer. Ali Rıza içeri girip kapıyı kapatır. Kadının göğsü ve bacakları, açılan geceliğin dışına çıkmıştır. Bu durum Ali Rıza'nın hayvani duygularını daha da kabartır. Fakat kadın imdat isteyerek haykırmaya başlamıştır. Ali Rıza hızlı bir hareketle, kadına iyice yaklaşır ve saçından tutup ağzını kapatır. Kadının, bu yarım kalan çığlığı, Ali Rıza'yı korkutmuştur. Kadını oturma odasına kadar sürükler. Kadın, Ali Rıza'nın ağzını kapatan güçlü kolunu çözmeye çalışır. Elini ısırarak kurtulur. Fakat Ali Rıza kadının ikinci çığlığını; henüz başlamadan, kanepenin üzerinde bulduğu yastığı kadının çehresine bastırıp yere yatırarak engeller. Kadın müthiş bir şekilde çırpınmaya başlar. Bir süre sonra hareketleri iyice yavaşlayıp, sonunda durur. Ali Rıza, kadının yüzünden yastığı çeker ve elini kadının boynuna uzatır, ölmüştür; Hızla toparlanıp dışarı çıkar. Kaçmaya başlar. Kapıda bekleyen arkadaşı Tevfik'i uzaklaşırken görür. Önce evine, sonra çıkıp oyun için kahveye gider. Gayet soğuk kanlıdır. Bu soğuk kanlılık fazla sürmez.

 

İçini bir kurt kemirmeye başlar.

 

Üç gecedir uykusuzdur. Çünkü, cinayeti kendisinin işlediğini bilen kişi hala yaşıyor ve arkadaşıdır. Bu da kendisi için büyük tehlike; Çünkü, O, Tevfik'in "gammazın teki" olduğunu bilmektedir. Aralarında çıkacak küçük bir anlaşmazlık, gerçek katilin yani kendisinin ihbar edilmesine vesile olabilir. Belki yarın, öbür gün kendisinden susma payı bile isteyecektir Tevfik...

 

Ali Rıza kafasında yavaş yavaş gizli bir cinayet daha tasarlamaktadır...

 

Bir ay sonra; Kahvedekilerden biri yüksek sesle günlük gazeteyi okur: " ... Sokağında bir iple boğularak öldürülen ve üzerinde uyuşturucu madde bulunan Tevfik Bakırcı... "...

 

 

--SON--

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...