Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
cihat

"atatürk'ü Zorla Sevdirmek Gibi Bir Mecburiyetimiz Vardır!"

Recommended Posts

"Atatürk'ü zorla sevdirmek gibi bir mecburiyetimiz vardır!"

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 1994 yılında Türkiye Günlüğü dergisinde yayınlanan Bir Başka Açıdan Atatürkçülük başlıklı makalesinde demiş ki: "...Atatürk'ü sevmek için bütün geçmişi ayaklar altına almak zorunda olmadığımız gibi, bu ülkede yaşayan herkesi ille de Atatürk'ü sevmek zorunda bırakmak gibi bir mecburiyetimiz de yoktur. Zorladığınız zaman o insanları münafık edersiniz."

 

Hüseyin Çelik'i bu cümlelerinden dolayı kınayan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, çok enteresan bir şey söylemiş oluyor. Demiş oluyor ki: "Atatürk'ü sevmek için bütün geçmişi ayaklar altına almak zorunda olduğumuz gibi, bu ülkede yaşayan herkesi ille de Atatürk'ü sevmek zorunda bırakmak gibi bir mecburiyetimiz de vardır. Varsın ikiyüzlülük olsun; herkes Atatürk'e sevgi gösterecek!"

 

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden, daha ileri giderek, "Atatürkçü" olmayanların insan bile olmadığını ileri sürmüştü. Cumhuriyet eski Başsavcısı Vural Savaş da "habis ur" gibi tabirler kullanmıştı "Atatürkçü" olmayanlar için.

 

Sudanlı mütefekkir Abdulvahhab el-Efendi'ye göre bunlar sert bir teokratik anlayışın tezahürleri. El-Efendi, 28 Şubat döneminde İstanbul'da verdiği bir beyanatta, Osmanlı devletinin "ılımlı bir teokrasi" olduğunu, Mustafa Kemal'i putlaştırarak ve ona izafe ettikleri değerlere kutsiyet atfederek bir nevi din icat edenlerin ise "sert bir teokrasi" uyguladıklarını ileri sürmüştü.

 

Öyle ya; Osmanlı kimsenin inancına karışmazdı, "Kemalist/Atatürkçü" dogmatistler ise inançlarına bağlılık bildirmeyen herkese savaş açmış bulunuyorlar.

 

İster dindar olun ister dinsiz, ister Batı aleyhtarı olun ister Batıcı, ister muhafazakâr olun ister liberal, ister enternasyonalist olun ister şovenist; ruhban sınıfını hoş tutmak ve engizisyonun çarkına kapılmamak için "Ben Atatürkçüyüm" diyeceksiniz!

 

Hatta, dini/felsefi/ideolojik duruşunuzun meşru olduğunu ispat etmek için "Atatürk de dindardı", "Atatürk de dinsizdi", "Atatürk de Batı aleyhtarıydı", "Atatürk de Batıcıydı", "Atatürk de muhafazakârdı", "Atatürk de liberaldi", "Atatürk de enternasyonalistti", "Atatürk de şovenistti" diyeceksiniz!

 

Ne olacaksanız, "ebedi şef" de o olduğu için olacaksınız! "Ebedi şef"in olmadığı bir şey olmayacaksınız! Söylediğiniz ve yaptığınız her şeyi "ebedi şef"e dayandıracaksınız! "Ebedi şef"in aynı anda bütün dini/felsefi/ideolojik duruşlara birden referans teşkil etmesi ne kadar akıl almaz olursa olsun, aklınız bunu alacak! Şartların mütemadiyen değişmesine rağmen "ebedi şef"in dönemindeki şartlara teslim olmayı da içinize sindireceksiniz! 10 Kasım 1938 günü saat 9'u 5 geçe zaman durmuştur! "Kemalist/Atatürkçü" dogmatizmde içtihat kapısı ebediyen kapalıdır! Din değil ama bu dogmatizm terakkiye kesinlikle manidir!

 

"Hep bilimin rehberliğinden dem vurmuyorlar mı? Bilimin rehberliği bu mantıksızlığın neresinde?" diye soracak olursanız; vallahi bilmiyorum. "Bilimin rehberliği" hikâyesini ne zaman duysam, Anthony Standen'in bir kitabının başlığını hatırlarım: Bilim Kutsal Bir İnektir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

SElamlar,

 

Tek kelimeyle mükemmel bir yazı diyorum, başka da bir şey demiyorum... Demiyorum.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...