Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
teknomen1974

Necip Fazıl, Menderes'e Mektup Yazmış

Recommended Posts

Necip Fazıl, Maraş'tan milletvekili olmak için Menderes'e mektup yazmış

 

Yassıada arşivinde Adnan Menderes'in kasasından çıkan belgeler de var. Ünlü şair Necip Fazıl Kısakürek'in mektupları da belgeler arasında bulunuyor. Kısakürek, mektupları Osmanlıca olarak kaleme almış. En çarpıcı olanı Menderes'e 'vekiliniz olayım' öne-risinde bulunduğu mektup. CHP'nin muhalefetinden bunalan Menderes'e 'İsmet İnönü ile başa çıkması için yardımcı olmayı' teklif etmiş. Vekil yapılması halinde Meclis'te "Demokrat Parti'nin ateş topu" olacağını belirten Kısakürek, şu ifadeleri kullanıyor: "Seçimlere gidilirse bu azim hamlede benim rolüm düşünülmeyecek midir? Neşriyat ve fiilî konuşma yolu ile bütün Anadolu'yu fethetmek benim için iş midir? Bugün sizi ciddiyetle ve samimiyetle seven Türk milletinin bu duygusunda acaba benim tesir ve telkin hissem ne kadardır? Ve ne kadar olabilir? Memleketim olan Maraş'tan listenizde müstakil olarak mebus çıkacak olursam muhalefetin suratında partinizi angaje etmeksizin tokatların en tesirlisi bulundurulmuş olmaz mı?"

 

Ünlü şair, 'Efendim' diye başladığı mektubunda ince bir üslup kullanmış. Mektupta şu ifadeler yer alıyor:

 

"İhya ettiğiniz ve servet sahibi kıldığınız insancıklar bugün kuyunuzu kazmaya bakarken, beni en hasis şartlar altında sizin için nefsini fedadan ve mevcut sanat ve fikir şahsiyetinin olanca prestij ve tesirinizi kefenize atmaktan çekinmemiş olan ferdim. Nihayet feda olmuş bulunuyorum. Muhtemel hayat bakiyemin çok üstünde bir müddetle hapse mahkumum. 18 Mart'ta girmem icap eden hapse sokulduğum an ertesi güne çıkabileceğimi sanmıyordum, bu bir gerçektir. Kaderime teslimim.

 

Bugüne kadar bana, alet ve madde bakımından haysiyetli bir (organ) imkanın binde biri dahi gösterilmedi. Hep hazırdan hareket edip maya tutturmaya çalıştığım teşebbüsler en büyük manevi kıymetleri devşirdiği halde hiçbir maddi desteğe kavuşturulmadı. Temellendirilmedi.

 

Seçimlere gidilirse bu azim hamlede benim rolüm düşünülmeyecek midir? Neşriyat ve fiili konuşma yolu ile bütün Anadolu'yu fethetmek benim için iş midir? Bugün sizi ciddiyetle ve samimiyetle seven Türk milletinin bu duygusunda acaba benim tesir ve telkin hissem ne kadardır? Ve ne kadar olabilir?

 

Memleketim olan Maraş'tan listenizde müstakil olarak mebus çıkacak olursam Meclis'te cephenizin en ateşli hitabet merkezi kurulmuş ve muhalefetin suratında partinizi angaje etmeksizin tokatların en tesirlisi bulundurulmuş olmaz mı?

 

Daha çıkmamı intaç edecek bir seyirci mevkiinde kalmayı mı tercih ediyorsunuz? Basın affı olmayacaksa bana hastaneden verilecek altı aylık bir tecil ve peşinden arz ettiğim şartlar çerçevesinde günlük bir gazete, harika çapında bir faide getirmez mi?

 

Bütün vatan yükünü çeken omuzlarınıza lütfen bu fedai dostunuzun tek dirhemlik yükünü de bir an için alınız. Ve sonunda tek dirhemin sizden kaç ton yük hafifleteceğini görünüz. Hayati suallerimin cevabını, biricik vasıtam, rehberim ve muinim Tevfik İleri ile bekliyorum. Ellerinizden öperim."

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadın en zor şartlar altında ve en küçük ümit parıltısını dahi değerlendirmek için nasıl

çaba sarfettiği görüyoruz. Üstad için çok basit bir mevki görülebilecek olan mebusluk teklifiyle üstadın

dava adına yaptığı fedakarlığı takdir etmemek elde değil....

Son kısımdaki ''ellerinizden öperim'' üstada pek yakışmayan bir ifade,acaba bu ifade gerçek mi ?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Son kısımdaki "Ellerinizden öperim." ibaresi benimde dikkatimi çekti.Ben Üstâdın Demokrat Parti'ye girmemiş olmamasını bir hikmet tecellisi olarak kabul ediyorum şayet "Nasıl?" diyecek olursanız açıklamaya çalışayım.İnş. yanlış anlaşılmam :lol: Demokrat Parti bilindiği üzere 27 Mayıs ihtilali ile devrildi...Emir komuta zincirinin koptuğu, orduda ülke geleceğini düşünmeyen yalnızca tarihe geçme arzusu içinde bulunan genç subaylar ki bunların kim olduğu malumdur zatınızca ve bilindiği üzere emellerine de ziyadesiyle ulaşmışlardır.Türk tarihine -şahsi fikrimi beyan ediyorum- "kara bir leke olarak" geçmişlerdir...Herneyse lafı uzatmanın manası yok...Sadede gelelim...Demokrat Partililer -hepsi olmasada- idam edildi ki Üstâd eğer D.P de olsa, alevli ve sert üslubu ile CHP ve İnönü taraftarı "adaletin", "bağımsız mahkemenin" (!) dikkatini çekecekti...Netice itibarıyla Üstâd dahi idam edilebilirdi.Yahut halktan çekinilerek idam edilmeyebilir fakat sürgün gibi olaylarla karşı karşıya kalabilirdi..Sonrası ne olurdu? Üstâd taraftarı kesim ayaklanır, ülke tam bir kargaşa, kaos ortamına sürüklenirdi vb. ve şu an bizler Üstâdın eserlerine ulaşamayabilirdik...Bırakın eserleri çok karmaşık iç içe girmiş olaylar zinciri cereyan edebilirdi memlekette...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Üstadı bir DP'li sayamayız. O, tam manasıyla CHP'ye muhalefet olabilecek bir teşekkülün filizlenmesi için gayret etmişti hayatı boyunca. DP kadrosunun geneliyle de arası iyi değildi üstadın. Zira bu kadro, CHP içerisinden doğan DP'de, CHP zihniyetini temsil ediyordu.

 

Üstad, Adnan Menderes'in İzmir'de düzenlediği bir mitingde sarfettiği ve yaklaşık olarak "Bu milletin dini İslam'dır ve öyle kalacaktır!" anlamına gelen sözleri sebebiyle keşfettiği umut ışığını hep kovalamış, onu mukaddesat çizgisine yönlendirmek için gayret etmiştir. Bu mevzuda takındığı tutum hasebiyle, kendisiyle aynı fikirleri paylaşan Tevfik İleri gibi büyük muzdaripleri müstesna tutarsak, DP kadrosunun nefretini üzerine çekmiştir üstad. Adnan Menderes'in çevresini kuşatan bu zihniyetin temsilcileri, gerek üstada komplolar kurulmasının arkasında durarak (ünlü kumarhane baskını(!) gibi), gerekse de onun tesirini Menderes'ten uzak tutmaya gayret ederek sabotaj kapasitelerini son raddeye kadar çekinmeden kullanmışlardır. DP iktidarı döneminde de, Malatya suikastına kadar olan dönem müstesna, genelde bu CHP zihniyeti aktif durumdadır ve DP kadrosunun dışında olarak, şahsiyetiyle Adnan Menderes ile sayıları bir elin parmağını geçmeyecek muzdarip, dava yolunda dikkate değer bir istidad remzlendirmektedir.

 

Üstad, Menderes'in şahsında gördüğü umut ışığını faydalı bir şekilde kullanmak için onunla sürekli bir temas halinde bulunmaya çalışmıştır. Kendisiyle görüşmüş, onu ikaz edici mektuplar yazmış, gerektiğinde müdafa etmiş, gerektiğinde ise onu uyandırmak için en sert tenkitlerini Menderes'in üzerinden eksik etmemiştir. Bu mektupta da, meclis içerisindeki mevzubahis kadroyla mücadele edip onlara mukavemet edebilecek bir seddin inşası babında, tesirini daha faydalı kullanabileceği bir yere girme arzusunu dile getirdiğini görüyoruz.

 

Daha sonraki yıllarda meclise girme şansı defaatle eline geçmesine rağmen üstadın bu fırsatları değerlendirmemesinin de muhtelif esbabı vardır. Yeri geldikçe temas ederiz, nitekim bazı yerlerde değinmiştik de. Mevzudan fazla sapmayalım, dağıtmayalım konuyu...

 

El öpme meselesinin doğru olup olmadığını bilmiyorum, fakat gerek Menderes'in yaşı, gerekse de mevkii (mevkiden kastım başbakanlığından ziyade, tesir altına alınmayı gerektiren istidadı) böyle bir ifadenin kullanılmasına sebeplik teşkil etmiş olabilir.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

ÜSTAD ve ADNAN MENDERES

 

1945 yılında kurulan Demokrat Parti’nin kurucularından biri de eski başbakanlardan

Celal Bayar’dır. Bayar, 1948 yılında cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye özel bir rica ile mason localarının faaliyetlerini tekrar serbest bıraktırır. Çünkü kendisi de üst düzey bir masondur.

1950-1960 yılları arsında başbakanlık yapan Adnan Menderes’in mücadele ettikleri

güç odaklarından biri de, kendi partisinden cumhurbaşkanı makamından bulunan Bayar’dır.

Menderes, Bayar ile ilişkilerini bazı aydınlara açıklamaktan çekinmez:

Üstad Necip Fazıl da aynı yıllarda Ankara’ya gitmişti. Gayesi Menderes’le görüşüp

bir miktar para almak ve mecmua çıkarmaktı. Bir ay kadar Ankara Palas’ta kalmış, araya birçok insan girdiği halde görüşme imkanı hasıl olmamış. Nihayet, bir sabah karanlığında, kendisini Başbakanlığa kabul etmiş. Biraz hoşbeşten sonra Üstad demiş ki:

-Sizin hasımlarınızın hasmıyım. Niçin bana el uzatmıyorsunuz?

Menderes demiş ki:

-Necip Fazıl Bey ben herşeyi biliyorum. Fakat bilsen ne haldeyim? Üstümde Bayar,

altımda Medeni Berk, iki mason arasında, iki değirmen taşı arasında tane gibiyim. Al şu parayı da git mecmuanı çıkar. Arada bir bana çat ki, onu Menderes besliyor demesinler.

 

 

Vakit Gazetesi

Mayıs 2001

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...