Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Salihbey

Psikopat

Recommended Posts

PSİKOPAT

 

 

 

«Beyaz» namiyle meşhur bir «oğlan», muhtelif tiplemeler yapıyormuş, bu tipler arasında en çok «psikopat» tutulmuş.

 

Ünlü hikâyecimiz Mustafa Kutlu dahi Yeni Şafak’taki köşesinde buna münhasıran müstakil bir yazı kaleme aldığına göre, demek ki ortada ciddi bir «tutulma» var.

 

Mustafa Kutlu Beyefendi, o kibar üslûbuyla ve «muhafazakâr» bir hikâyeci hassasiyetiyle «o psikopat»ın «bizden biri» olmadığını yazmak ihtiyacı duymuşlar ama; «biz»den geriye ne kaldı mîrim; kimiz artık biz?

 

«Beyaz’ın psikopatı», kurbanlarından bir şey istiyor; ve fakat bu şeyin olmasından evvel lâzım olan, olması için elzem olan, olması esnasında olacak olan veya olması halinde meydana gelecek olan bir şeyin de olmamasını, yapılmamasını istiyor.

 

Bir şey olsun; ama onun lâzım-ı evveli, mütemmim cüzü, aslî unsuru, tabiî neticesi olan bir şey olmasın!

 

Ateş olsun; ama yakmasın!

 

Su olsun; ama ıslatmasın!

 

Hava olsun; ama ciğerlere dolmasın!

 

Güneş olsun; ama ışık yaymasın!

 

Yol olsun; ama bir yere varmasın!

 

Köprü olsun; ama geçit vermesin!

 

Dil olsun; ama dönmesin!

 

Din olsun; ama dinlenilmesin!

 

«Dün» olsun; ama reddedilsin; «hâl» hissedilmesin; «gelecek» gelmesin!

 

«İnsan» olsun; «insanlık» nedir bilinmesin!

 

Her şey «οlsun»; ama hiçbir şey «olmasın»!

 

«Olsun»; «olmasın»!

 

Aksi hâlde cazalandırmak zorunda kalacağını söylüyor «psikopat».

 

«Anlıyosun dimi beni?» diye soruyor; ve zevkten salyalarını akıtarak böğürüyor; «Aaağğğgggkkkhhhrrr...»

 

Güzel!

 

Ülkemin ve insanımın haline ayna tutabilmek için fevkalâde isâbetli bir «tip», başarılı bir «tipleme»...

 

Peki ya «espri», «mizah»?!

 

- «Beni alkışlamanızı istiyorum; ama ses çıksın istemiyorum. Anlıyo musunuz beni?! Aaağğğgggkkkhhhrrr...»

 

Aman ne komik, ne komik Beyaaz; tıpkı Ayşe Teyze’nin çamaşırları gibi yumuşacık bembeyaz!

 

«Özelleştirme»nin, global «tekelleştirme»nin ideolojik silahı, vasıtası olması gibi; mizah, edebiyat, müzik, gazetecilik, bilim, spor; günümüzde, hepsi ticari meta haline dönüştürülmüş, tekelleştirilmiş ve korkunç bir ideolojik silah halinde namluları insan aklını ve ruhunu köreltip imha etmeye yöneltilmiştir.

 

İstisnalar müstesna; bugün ne kadar «meşhur» bilim adamı, edebiyatçı, gazeteci, sporcu, müzisyen ve «Beyaz» gibi mizahçı varsa hemen hepsi «mamül»dür; ve tabiî kısırlıkla «malül»dürler; ve tabiî kısırlaştırmakla muvazzaftırlar.

 

«Tarkan» meselâ, kelimenin her iki anlamıyla da test edildikten ve müzik yapamadığına kanaat getirildikten sonra dünya çapında meşhur edilmiştir.

 

İktidarsızlık, kısırlık, hadımlık, af buyurun ibnelik, «mamül» şöhretlerin ortak vasfıdır; dönmeden, şöhretli bir sanatçı, edebiyatçı, bilim adamı, mizahçı, hatta sporcu olmaya bile izin verilmiyor.

 

Bizim için tek başına bir ehemmiyeti olmasa da, can alıcı bir misâl; dünyanın sekiz büyük takımı arasında yer alma başarısını yakalayan bir milli takımın bazı futbolcuları ve antrönörü sırf «Anadolu çocuğu» oldukları ve Cuma namazına gittikleri için laik engizisyon tarafından aforoz ediliyorlar.

 

Konumuz mizah; Levent Kırca da, Yılmaz Erdoğan da, Cem Yılmaz da, Beyaz da, hepsi böyle hadım edilmişlerdir; bir mizahçı olarak herşeyden önce «televole cumhuriyeti»ni eleştirecekleri yerde «televole malzemesi» olurlar, «maraba televole» demekle mizah yaptıklarını zannederler; espri üretemezler, mizah yapamazlar.

 

- «Ben senin meşhur bir mizahçı olmanı olmanı istiyorum; ama ciddî espriler üretmeni, mizah yapmanı istemiyorum! Yoksa seni cezalandırmak zorunda kalırım; anlıyosun beni dimi Beyaz?! Aaağğğgggkkkhhhrrr...»

 

«Beyaz», bu «psikopat» tiplemesinin ilhamını, her basamakta kulağında çınlayan bu sesten almış olmalı ki, işin basbağı ibneliğini de «Pertev» tiplemesiyle icra ediyor.

 

Devam edelim...

 

- Ben senin «şanlı tarihimiz» edebiyatıyla övünmeni istiyorum; ama ciddi bir devlet olmanı istemiyorum. Bin yıllık bir devlet geleneğinin üzerine «televole cumhuriyeti» kurmanı istiyorum. Yoksa seni cezalandırmak zorunda kalırım. Anlıyosun dimi beni?! Aaağğğgggkkkhhhrrr...

 

- Ben senin Allah’a inanmanı; ama Allah’ın emir ve yasaklarına savaş açmanı istiyorum!

 

- Müslüman olmanı; ama Şeriat’a düşman olmanı istiyorum!

 

- Ben senin «milliyetçi» olmanı istiyorum; ama ülkendeki emperyalist işgâl üslerine karşı çıkmanı istemiyorum.

 

- Ben senin «ülkücü» olmanı istiyorum; ama bir ülkün olsun istemiyorum. Anlıyo musun beni; kerhane kapısında bodygard olmanı, millî takım gol attığında «Ya Allah! Bismillah! Allahüekber!» diye sarhoş ağızla tekbir getirmeni istiyorum. Aaağğğgggkkkhhhrrr...

 

- Bu ülkenin bir başbakanı olsun istiyorum; ama bir saat oturabilsin, on dakika yürüyebilsin istemiyorum; bütün kemikleri kırık olsun, çelik korseler içinde leş gibi yatsın, sadece «görevimin başındayım» diyebilsin istiyorum.

 

- Bu ülkenin adı demokratik bilmem ne cumhuriyeti olsun istiyorum; ama üç kişi bir aya gelip bir şeye itiraz etsin istemiyorum. Ses etmeye kalkanın canına okunsun istiyorum. Aaağğğgggkkkhhhrrr... Anlıyosun dimi beni?!

 

- Anayasa olsun, hukuk olsun istiyorum; ama delinmekle bi şey olsun istemiyorum.

 

- Bir millet meclisi olsun istiyorum; ama ülke menfaatlerini koruyabilsin, millî bir yasama yapabilsin istemiyorum; vasıfsız insan silosu olsun, yabancı ülkeler ne isterse onu yasalaştırsın istiyorum. Anlıyosun dimi beni?! Yoksa sizi cezalandırmak zorunda kalırım. Aaağğğgggkkkhhhrrr...

 

- Demokratik, sosyal, sosyalist, Marksist, Leninist, Troçkist, Maoist; kırmızının her tonundan «sol» olsun istiyorum; ama «antikemalist» olsun istemiyorum. Anlıyosun dimi beni; «kemalist sol» olsun, hepsi c**tacı olsun, postal yalasınlar istiyorum.

 

- Yeşil’in her tonundan «İslamcılar» olsun istiyorum; ama bir dünya görüşleri olsun istemiyorum. Anlıyo musun beni. Takke tekke, parti pırtı ile oyalansın, yorulsun, bunalsın, daralsın, dağılsın, yılsın, teslim olsunlar istiyorum. Aaağğğgggkkkhhhrrr...

 

- Ekonomi düze çıksın istiyorum; ama IMF emirleri dışına çıkılsın istemiyorum.

 

- Üç yüz yıldır batılılaşmak istiyorum; ama AB’ye girmek istemiyorum.

 

- AB’ye girmek istiyorum; ama Kıbrıs’tan çıkmak istemiyorum.

 

- Stratejik müttefikim İsrail olsun istiyorum; ama Filistin halkına «soykırım» uygulansın istemiyorum.

 

- Bir «İstiklâl Marşı» olsun istiyorum; ama «istiklâl» olsun istemiyorum. Anlıyosun dimi beni. Halkın istiklaline vurulan darbeler şerefine her yerde «10. Yıl Marşı» çalınsın istiyorum. Aaağğğgggkkkhhhrrr...

 

- KİT’ler özelleşsin istiyorum; ama halkın öz sermayesi kendi toprağında yatırım yapabilsin istemiyorum.

 

- Şehirleşmeyi istiyorum; ama şehirler şehir olsun istemiyorum, büyük birer köy olsun istiyorum. Anlıyo musun beni?

 

- Güçlü bir ordu olsun istiyorum; ama ülkeyi ve halkı korusun istemiyorum. Anlıyosun dimi beni?! Halka ve komşularına karşı, Anadolu’da ve bölgede ABD-İsrail emperyalizminin menfaatlerini korusun istiyorum. Aaağğğgggkkkhhhrrr...

 

- «Türkçülük» devletin ideolojisi olsun istiyorum, Kürtler bile «Ne Mutlu Türküm Diyene!» desin; ama devleti Türkler yönetsin istemiyorum. Anladın mı?! Sabatayistler iş başında olsun! Aaağğğgggkkkhhhrrr... Aaağğğgggkkkhhhrrr...

 

- İbadetin Türkçe yapılmasını istiyorum; ama anaokulundan üviversiteye kadar eğitim dili Türkçe olsun istemiyorum. Yoksa...

 

Yoksa sizi cezalandırmak zorunda kalırım!

 

Aaağğğgggkkkhhhrrr...

 

Aaağğğgggkkkhhhrrrrrrssşş...

 

Aaağğğgggkkkhhhrrrrrrssssşşşşhhkk...

 

DO YOU UNDERSTAND ME?!

 

Mustafa SAKA

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ateş olsun; ama yakmasın!

 

Su olsun; ama ıslatmasın!

 

Hava olsun; ama ciğerlere dolmasın!

 

Güneş olsun; ama ışık yaymasın!

 

Yol olsun; ama bir yere varmasın!

 

Köprü olsun; ama geçit vermesin!

 

Dil olsun; ama dönmesin!

 

Din olsun; ama dinlenilmesin!

 

«Dün» olsun; ama reddedilsin; «hâl» hissedilmesin; «gelecek» gelmesin!

 

«İnsan» olsun; «insanlık» nedir bilinmesin!

 

Her şey «οlsun»; ama hiçbir şey «olmasın»!

 

«Olsun»; «olmasın»!

 

 

 

bizden istenen tamamen bu. Bizi memur etmeye çalıştıkları hal bu.

Biz de bu halin üzerimizdeki tesirini atmakla ve yeni yepyeni bir kimliği "gerçek müslüman" almakla memur ve mükellefiz.

Bizim de bizden istediğimiz tamamen bu. Kendimizi memur etmeye çalıştığımız hal, kimlik bu.

 

Ama zaferin bizim olacağına inanmasak, zaten biz, bizden istediğimiz hali inşa için uğraşmayız. Zafer bu yanda....

Share this post


Link to post
Share on other sites

İnsan olup da insanlığı bilmeyen, Müslümanım deyip de İslamı yaşamayan, hakikat güneşi bozuk para gibi cebindeki delikten astarın dibine kaçmış ve onu aradığını zannederek hakikati değil felaketi arayan, ona yapışan, psikopatlığa kapısını sonuna kadar açmıştır artık. O kapıdan içeri kardeş kavgası da, cinnet geçiren aile ferdleri de, atasına söven torun da girer. Bütün bu ahlak yaralarının, huzura ve sükuta kavuşamayan ruhların ilacı tek: İslâm! Yaşamak ve yaşatmak. Hem bu yolun yolcusu olmak hem de yolu gösteren klavuz olmak.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bütün bu ahlak yaralarının, huzura ve sükuta kavuşamayan ruhların ilacı tek: İslâm!

Reyhan hanım çok güzel özetlemiş..

 

İslamın özü beyinlerde , ruhlarda katıksız olarak idrak edilip icraya dönüştüğünde görülecek ki; hayatın her alanında ahlak ve erdemin anayasalaştığı yegane sistem İslamiyettir !

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...