mürid 20 Report post Posted May 24, 2007 Eğer çevrendekiler akıllarını kaybetmiş ve bunun için Seni suçlarlarken,sen aklına sahip olabilirsen; Eğer herkes senden şüphelenirken sen kendine güvenirsen, Ama bir yandan da onların şüphelenmesine anlayış gösterirsen, Eğer bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan, Sana yalan söylense bile yalan söylemezsen, Ya da senden nefret edildiği halde nefret etmezsen, Ve de bütün bunlara rağmen kendini beğenmez ve ukalalık etmezsen, Eğer düş kurar ama onların esiri olmazsan; Eğer düşünebilir ama düşünmeyi tek amacın haline getirmezsen, Eğer zafer ve felaketle karşılaştığın zaman, Bu iki çelişkiye eşit muamele yaparsan, Eğer söylediğin doğru şeylerin ve anlattığın gerçeklerin, Ahmakları tuzağa düşürmek için saptırıldığını görmeye dayanabilirsen, Ya da hayatını adadığın şeylerin yıkıldığını izleyip sonra, Onları elinde kalanlarla tekrar inşa edersen, Eğer bütün kazandıklarını biriktirip Sonra hepsini bir defada kaybetmeyi göze alabilirsen, Ve kaybedip tekrar en baştan başlarsan, Ve hiçbir zaman kaybından söz etmezsen, Eğer yüreğini,iradeni ve gücünü son damlasına kadar zorlar Ve dayanırsan; Eğer kalabalıklara hitap eder ama ahlakından taviz vermez, Veya krallarla birlikte olur ama başkalarını küçümsemezsen, Eğer ne dostların ne de düşmanların seni üzemezse, Eğer herkese saygı duyar ama ayırım yapmazsan, Eğer önemli anların değerini bilirsen, Yeryüzü ve onun içindeki her şey senin olur, Ve,daha da önemlisi, oğlum, İnsan olursun. (Not:yazarını bulamadım) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted May 24, 2007 Rudyard Kipling'in bir yazısıymış. Hayatın her anına hazır olmak konusunda oğluna bulunduğu bu tavsiyeler, Vehbi Vakkasoğlu'nun Üzüntüsüz Yaşamak kitabında da yer alıyormuş. Ve bu kitap hayata farklı gözle bakmayı ve üzüntüyü yenmeyi sağlıyormuş.. :angry: Quote Share this post Link to post Share on other sites
mehmet 15 Report post Posted May 24, 2007 Rudyard Kipling ( d. 30 Kasım 1865 Bombay, Hindistan – ö.17 Ocak 1936 Londra). İngiliz şair, roman ve hikaye yazarı.) Altı yaşına geldiği zaman, Hindistan’ın ikliminin İngiliz çocuklarının sağlığına iyi gelmeyeceğini düşünen anne ve babası onu İngiltere’de yaşayan bir ailenin yanına gönderdi. Küçük Kipling'in bu ailenin yanında geçirdiği altı yıl, bedensel ve zihinsel baskılarla doluydu. Sonunda gerçek anne ve babası onu bu eziyetli yaşamdan kurtarıp, Devon'daki bir yatılı okula gönderdi. İlk tahsilini İngiltere'de yaptıktan sonra Hindistan'a döndü. Lahor'da gazeteciliğe başlayıp, genç yaşta yazıları ile kendini kabul ettirdi. 1889'da İngiltere'ye dönüp Londra'ya yerleşti. İngiliz dilini ustalıkla kullanması, Hindistan'daki hayatı yazılarında konu alması, romantizmle, realizmi birleştirmeyi başarması ona 1907 yılındaki Nobel Edebiyat Ödülünü kazandırdı. İki kez şövalyelik ödülüne layık görüldüğü halde kabul etmedi. Kipling çocuklar için birçok kitap yazdı. Tüm yazılarında hayata ve insanlara duyduğu bağlılık ve hayranlığı hissettirmeyi bildi. Yarattığı tiplemeler ve öyküler sayesinde, insan yaşamının en derin öğelerini bir portre gibi betimlemeyi başardı. 'Cengel Kitabı' ilk kez 1894 yılında yayımlandı. Bir yıl sonra da öykünün devamı geldi. Bu kitaplar Maugli'nin tiplemesini ve maceralarını günümüze değin en güzel şekilde taşıyan örnekler olarak kabul edilir. Kitaplarındaki öğeler bu kadarla da bitmez. Hepsini sayılsa, tüm Walt Disney filmlerine yetecek kadar malzeme oluşturur. Fil Tomai, Ayı Balo, Kara Panter Bagera, Kaplan Sirhan ve Hint Faresi Riki-Tiki-Tavi unutulmaz tiplemelerinden birkaçıdır. Etrafımızdaki insanların taşıdığı pek çok özelliği bu hayvan tiplemelerinde bulabiliriz. Ama hepsinin kendine özgü yanları olduğunu da gözardı edemeyiz. Bu kitaplardan alınacak en önemli ders ise şudur: Orman büyük, yavru ise küçüktür. Yaşadığı devirde, doğunun eşsiz zenginliklerini tabiatın güzelliklerini ve hayvanlar alemini açık bir dille anlatmış, okuyucuyu büyük ustalıkla yazılarına bağlamıştır. Şiir ve romanlarının yanında zamanın en usta hikayecisi olarak tanınan Kipling, küçük hikaye sanatını çok iyi biliyordu. Hayatını yazı yazmakla geçiren İngiliz hikayecisi 1936 yılında Londra'da öldü. Quote Share this post Link to post Share on other sites
mumin 414 Report post Posted November 30, 2012 Bu ismi ilk defa duydum. Fazla ütopik, nasıl her kazandığını bir çırpıda kaybedeceksin de gıkın dahi çıkmayacak. Lokman Hekim'in yahud Şeyh Edebali'nin tavsiyeleri bence kulaklara küpe olmalı. Beğenmedim cııkk. Quote Share this post Link to post Share on other sites