Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
BDG

üstadım...

Recommended Posts

Allah'ın selamı ile herkesi selamladıktan sonra bugünün benim ve bizim açımızıdan önemine binaen ufak bir yazı yazmayı ve sizlerle paylaşmayı düşündüm.

Bugün 25 Mayıs 2007 cuma. Gözümün, gönlümün,varlığımın terbiyecisi olan üstadımın vefatlarının 24. yıldönümü.

 

Sonsuzluk yolunda topal köpeğim diyecek kadar sonsuzluk talibi ve inandığı için üstün olduğunu kavrayacak/bilecek kadar da dik duruşlu/kendinden emin olan üstadım, hiçbir zaman zavallı bir çehreye/şekle bürünmemiş ve inandığı davada sonuna kadar yani ölene kadar gitmiştir. Belkide yaratılmasında en büyük görevi olarak bizlere yani yeni nesle tüm alemi kuşatıcı bir davayı meydana getirip şekillendirmesi olmuştur.

1904 yılında dünyayı şereflendiren üstadım, efendisi olan Abdulhakim hz ile tanışana kadar orada burada bulunmuş ama hep bir arayış içerisinde yüzmüş ve ana istikametten çıkmadan yaplayarak, sektelere uğrayarak, istikamete tersini dönmeden devam etmiştir. Hep arayış.Bir yere taliplik..ama neresi orası?.. İşte tüm buhranını kendi deyimiyle "hafakan"ını silip atmasına vesile olacak olan efendi hz ile tanışmaları... Arayışın artık "bulunuş"a dönmesi... Yıl 1934... Ve 1939 a kadar üstadımızı hafakanları basması...(lakin 1939dan sonra da yine kötü ruh hali üstadımızı muhasara altına almıştır...) Ve kendisi için baş şiir olan Çile.. şiiri... Ardından Ağaç ve borazan dergileri ve sonrasında kendisinin ve davasının en net ifadesi olan BÜYÜK DOĞU( dergileri/gazeteleri)...

Hiç durmak yok artık. Büyüyen bir Doğu...Büyüyen bir Doğu karşısında küçülen bir dünya...

Artık üstadım efendi hz aldığı o ilahi tesirle heryerde. Zamanı kokutanlara karşı, zaman ve mekanı, manevi tesiri ile aşmış bir halde. Koskoca bir milletin (ki milletimiz Osmanlı'nın, Selçuklunun devamıdır. Üstadımın mehmetçik hitabesinde kimseye nasip olmayan bir muştuya sahip olan tek millet olduğumuzu söylüyor...) kuruyan gönül pınarını yeniden canlandırma davasında.Bir nesle hocalık yapmakta. Ve bu nesil İslam'ın bayraktarlığını yapmış bir milletin devamı...Ve bu millet de üstadımın Dünya bir İnkılap bekliyor kitabındaki küçükler içinde tüm zaman ve mekanda inkılabın merkezi olabilecek "küçüklerin devi" olan Türk(iye).. Tüm küçükleri ve büyükleri inkılabı ile kurtuluşa götürebilecek yegane millet/yer(lerden...)

İşte bu inkılap umudunu, gücünü içimizde taşıdığımızı bilen üstadım son nefesine kadar tek parola ile yola çıkmıştır. Ya ol ya öl. Ya hep ya hiç. O, "ol"u ve "hep"i seçmiştir.Ve tesiri çeyrek küsür asır sonra bizlerin gönüllerine yerleşmiştir. Ki bu da onun davasındaki samimiyetin ve doğruluğun bir işaretidir.

Hayatının her anında tevkifler alan ölüm anına kadar bile gözetlenen ama o gözetleyenlerin asıl bilmediğini bilen yani asıl gözetleyenin Allah olduğunu bilen üstadım bu inancın verdiği ferahlıkla ölümü bile efendiler efendisinin bile ölmesi gerektiğine göre "bu güzeldir" diyerek karşılamıştır. Ve ölümü bile bu şekilde güzel karşılayan üstadımı tabiki tevkifler veya şunlar/bunlar yıldıramamıştır.

Birçok maddi ödül alan ama aslen ödülü Allah'tan beklediği için bu dünyada yeterlice değeri bilinemeyen ve biraz da üstadımın mütefekkir bir kişiliğe sahip olmasından kaynaklanan, fikirleri herkesin anlayamayacağı derecede olduğundan, basit bir seviyede olmadığından olması/alması gereken değeri bulamamıştır. Lakin bu da bizim görev... :angry: tanımak/tanıtmak.. Davasına sarılmak/sardırmak...Onun gibi düşünen ve samimiyeti hep elinde bulunduran nesilden olmak...

Lafzı büyük olanın da büyük olması davasındandır. Üstadımın büyüklüğü o altın silsileden aldığı manevi destur, Allah'ın lütfu olan zekasından, mütefekkir olmasından ve kelam gücündendir. (dahası kalsın...)

Biz(ben) üstadımızın bağlıları olarak olması gereken yerde olmaya, durması gereken yerde durmaya çalışacağı(m)z. Onun bulunduğu gemide yer almak ve aynı gemiden sonsuzluğa açılmak gayem(iz)dir.

Doğmadan bir gün evvel ölen, fani hayatı baki hayata yoldur diye fani hayatın değerini ebedi hayatın bir parçası olması sebebi ile değerli gösteren üstadıma rahmet diliyorum(uz)...

Alemlerin Yaratıcısına hamd ve sena ile... Alemlemlerin efendisine salat ve selam ile... Üstadıma da Fatihalar ve yasinlerle... cumamız mübarek olsun...

 

BDG

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mevlana'nın, "yanmayan, yakamaz" dediği gibi, Üstad'ın yanmaları, kavrulmaları, çileleri, hafakanları, sızıları velhasıl tohumu çatlatacak her ne zorluk varsa tümünü beyninde toplaması, sanki o devirde milyonların çekemediği bütün çilelerin onda toplanması gibidir. Diğer insanların kıymetini bilmediği için elinden alınan fikir çilesi, tek bir insanda toplanmıştı sanki. Ve O, zamanın kendinde ve mekanın ona emanet olduğunun şuurunda olan, Anadolu'nun büyüklüğüne denk bu neslin davasını koyacağı gediğin de Anadolu büyüklüğünde olduğu ve en az Anadolu büyüklüğünde çile çekmesi gerektiğini biliyordu. Öyle bir büyük ateşle yandı ki, bizleri yakabildi.

Yanmalıyız ki, yakabilelim.

 

 

BDG kardeşimizin avatarı da çok manidar. Anadolu'nun kapılarının ilk defa açıldığı o günden asırlar sonra, öz yurdumuzda, öz davamıza kapılarını kapayanlara karşı yeniden bir şahlanış ve dirilişle yeniden fetholunması gereken o ruhlara kazınması gereken belki de ilk muşahhas kalıp..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...