Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
trradomir

İsmet İnönü Ve Altıntaş Bozgunu!

Recommended Posts

Milli Mücadeleden acı bir sayfa:

 

İSMET İNÖNÜ VE ALTINTAŞ BOZGUNU!

 

Millî Mücadele'nin Eskişehir Kütahya muharebeleri, adca Altıntaş Bozgunu, üzerinde durulması gereken pek mühim bir mevzudur. Ve bu müdhiş bozgun, Garp Cephesi Kumandanı İsmet (İnönü) Paşa'nın tamamen aleyhinedir.

 

Nasıl kazanıldığına ve kimin kazandığına daha evvel temas ettiğimiz Birinci ve İkinci İnönü savaşla'rından sonra Yunanlılar'ın umumî bir taarruzu beklenmekteydi. Yunanistan «Uşak ve Bursa grublarını, kuşatıcı bir hareketle, meydan muharebesi sahasında birleştirecek ve kesin sonuç alacaktı. İki defa denenmiş olan, İnönü avzilerine cepheden taarruz planı artık terkedilmişti. Bursa grubu, İnönü'ye doğru taarruza geçerken, daha kuvvetli olan Uşak grubu, Afyon-Kütahya üzerinden geniş bir kuşatma hareketiyle Eskişehir'in, gerisine düşecek ve Ankara yolunu kesecekti. Plan uygulanabildiği takdirde Yunan ordusunun geniş kuşatma hareketi, Türk ordusunun ya toptan yok edilmesi, yahut teslim olmasıyla sonuçlanacaktı., Ayrıca, Eskişehir ve Afyon gibi iki demiryolu düğüm noktasının zaptı, Konya ve Ankara bölgelerinin birbirleriyle ve diğer bölgelerle olan bağlantısını kesecekti. Bütün bu tasavvurların gerçekleşmesiyle Ankara hükümetinin, barış şartlarını kabul etmek zorunda kalacağı umuluyordu.»

 

Yunanlıların bu plan peşinde koştukları günlerde Garb Cephesi'nin Refet Bele Paşa kumandasindaki Güney Cephesi kaldırılmış olup Garp Cephesi birlikleri tamamen İsmet (İnönü) Paşa eline verilmiştir.

 

İsmet İnönü hakkında «İkinci Adam» adıyla üç cilt kitap yazan Şevket Süreyya Aydemir, Altintaş bozgunundan İsmet Paşa'yı temize çıkarmak gayretiyle bazı rakamlar verip Yunan kuvvetlerinin çokluğundan bahsederse de, o günlerde Garb Cephesi yeniden kurulan ve başka cephelerden kaydırılan birliklerle takviye edilmiş olup İzzeddin (Çalışlar), Kemaleddin Sami, Ayıcı Arif, Deli Halid Paşa gibi değerli kumandanlar İsmet Paşa emrindedir.

 

Yunan Taarruzu

 

Yunanistan'in tasarladığı taarruz planının tatbikine adeta bütün devlet erkani katıldı. Kralı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, Bakanlardan bazıları hep Anadolu'ya geçti. Ve Kral Atina'dan ayrılmadan evvel bir beyanname yayınladı!.. Diyordu ki, Kral bu beyannamede:

 

Ordunun başına geçmek için hareket ediyorum. Asırlardanberi Yunanlılığın mücadele etmekte olduğu o topraklarda, mukaddes zafere doğru karşısında durulamaz bir şekilde ilerleyen ırkımızın muharebelerini taçlandıracağız. Bugün, bu vilayetlerdeki hakimiyyetimiz, eski zamanlardaki cedlerimiz gibi en yüksek hürriyet, müsavat ve adalet ideallerinin gerçekleşmesini sağlayacaktı.

 

Böyle taçlandırılacak savaşlar sayıklayan Yunanlılar'ın taarruzu 10 Temmuz 1921 günü başlayıp 25 Temmuz'a kadar aralıksız on beş gün devam etti. 16 Temmuz günkü Yunan taarruzunda sol kanadımız bozulup ordumuz büyük bir tehlikeye maruz kaldı. Bu arada orduda pek sevilen Kurmay Yarbay Nazim Bey şehid düştü ve cenazesi Ankara'ya götürülüp büyük merasimle kaldırıldı. Garb Cephesi Kumandanı İsmet (İnönü) Paşa da, bu savaşlardaki ilk geri çekilme emrini sol kanadın bozulmasını müteakib verdi!. Bu geri çekilme 17, 18, 19 Temmuz günleri de devam etti. 21 Temmuz günü Eskişehir'i geri almak gayesiyle yapılan taarruzumuz bir netice vermedi. Ve nihayet birliklerimiz 25 Temmuz akşamına kadar Sakarya gerisine çekildi. Cephe karargahı da, 24 Temmuz'da Polatlı'ya nakledildi.

 

Millî Mücadele'yi pek nazik bir noktaya getiren Altıntaş Bozgunu budur... 1522 sehid, 4714 yaralı verdiğimiz bu bozgundan sonra şımaran ve «Türk birliklerinin geriye kalanlarının da tamamen dağılması çok sürmeyecektir» diye beyanat veren Yunan askerî erkanı, Altıntaş Bozgunu'ndan hemen sonra Sakarya'da korkunç bir mağlubiyete uğrayacak ve biz Büyük Zafer'e doğru esaslı bir adım atacağız.

 

Ancak, Sakarya Meydan Muharebesinde, İsmet (İnönü) Paşa «fiilen yoktur»!. Yanlış sevk-ü idaresiyle Altıntaş Bozgunu'na sebeb olan İsmet Paşa, Sakarya Savaşı'nda da bir tahta sandalye üstünde uyuya kalmıştır!.

 

Bozgun Olayı Meclisde

 

Altıntaş Bozgunu'nun ne derece mühim olduğunu ve acı neticesiyle nelere sebep olduğunu tesbit bakımından hemen kaydedelim ki, Büyük Millet Meclisi 23 Temmuz 1921 günü ilk üçü gizli olmak üzere dört celse akd' etmiş ve bu gizli görüşmelerde «rengi uçmuş, feras olmamış, kimbilir kaç gündür uykusuzluktan gözlerinin etrafı halka halka, elbisesi toz toprak içinde perişan kıyafetle» kürsüye çikan îcra Vekilleri Reisi (Başbakan) ve Erkan-ı harbiye-i Umumiye Reisi (Genel Kurmay Başkanı) Fevzi (Çakmak) Paşa, o günlerdeki acı durumu şöyle anlatmıştır:

 

«— Arkadaşlar! Tarihî günler yaşıyoruz. Yunanlılar'ın çok üstün kuvvetle yaptıkları taarruza karşı asker ve subaylarımız insanüstü bir gayretle kahramanca çarpıştılar. Harb çok kanlı oldu. Ağır zayiata uğradık. Biz şehir, bölge harbi yapmıyoruz, hedefimiz nihaî zaferdir. Ordumuz stratejik bakımdan en müsait yerde harbe devam edecektir. Askerî noktadan en emin yerde harbedeceğiz. Hükümetimiz namına Ankara'yı bir hafta zarfında tahliye etmeye, hükümet merkezini Kayseri'ye nakletmeye karar verdik. Şimdiden hazırlığa başlamanızı rica ederim.»

 

Fevzi Paşa'nın bu izahatı Meclis'de «top gibi patlamış», pek çok milletvekili kürsüye gelip konuşarak «açık, gizli ne varsa hepsi ortaya dökülmüş», «Orduyu bu hale getiren kumandanları cezalandırmak» teklifi ortaya atılmış, bütün bu konuşmalardan sonra tekrar söz alan Fevzi Paşa:

 

«— Memleket müdafaasında tamamen sizinle aynı fikirdeyim. Stratejik kumanda hatasına gelince, Erkan-ı harbiye-i Umumiye Reisi olmakla bizzat ben mes'ulüm. Hiçbir kumandan bundan mes'ul tutulamaz. Vereceğiniz cezayı şahsen şimdiden kabul ettiğimi arzederim» demişse de, Meclis'deki umumî kanaat «Fevzi Paşa'nın hiçbir kusuru olmadığı» yolundadır. Buna rağmen bu konuşma, bir yumuşama havası doğurmuş ve bu mevzuda kimse söz alıp kürsüye çıkmamıştır. Neticede, cepheye Meclis'den bir hey'et gönderilmesi, Ankara'nın müdafaasına hazırlanılması, Meclis çalışmalarına aralıksız devam edilmesi ve bazı evrakın Kayseri'ye naklinde hükümetin serbest olduğu yolunda, karar alınmıştır.

 

Meclis'in cepheye gönderdiği on dört kişilik hey'ette Dr. Rıza Nur da vardır. Rıza Nur cephedeki tetkikattan sonra yazdıklarıyla hatıratında İsmet Paşa'yı pek fena hırpalamıştır!.

 

Ali Fuad (Cebesoy) Paşa ise, Altıntaş Bozgunu'ndan sonra Mustafa Kemal Paşa'ya sorar:

 

«— Eğer düşman Kütahya ve Eskişehir civarında yenilmiş olsaydı, netice ne olurdu?.»

 

Mustafa Kemal Paşa'nın cevabı mühimdir. Der ki:

 

«— Bu takdirde, lehimize bir barış anlaşmasını Batılılara kabul ettirmek belki daha evvel mümkün olabilirdi.

 

Nitekim, Sakarya zaferinden sonra Batılıların ileriye sürdükleri şartlar, meşru ve haklı davamızı te'min edecek mahiyyette olmamakla beraber, birkaç defa bize mütareke ve müsalaha teklifinde bulunmuşlardır.»

 

Fevzi (Çakmak) Paşa'nın söyledikleri ise acıdır!. Ankara'daki Ziraat mektebinde bulunan dairesinde, başını iki elinin arasına almış yeis içinde düşünen Fevzi Paşa'ya sorulur:

 

«— Paşa, ne haber?.»

 

Fevzi Paşa üstü haritalarla dolu masasından başını kaldırarak cevap verir:

 

«— İsmet, eline verdiğim gül gibi kuvvetleri mahv ve perişan etti!.»

 

Halide Edib Adivar da, o müdhiş bozgundan bahisle der ki:

 

«— Eskişehir'den döndükten sonra karargahta bir saat kadar çalıştım. Sonra eve gitmek için Dr. Adnan (Adıvar)'ı ararken, sesini duyduğum bir odaya girdiğim vakit, Mustafa Kemal Paşa ile konuştuğunu gördüm. İkisi de, odanın ortasında ayakta duruyordu. Paşa'nın yüzü sapsarı idi. Iç ayaklanmaların en kötü günlerindeki kadar endişe içinde idi.

 

Içeri girdim, el sıkıştıktan sonra, bu durumdan ne kadar müteessir olduğumu söyledim. Bana, bir fincan kahve içip, Eskişehir'de dövüşen İsmet Paşa'dan gelecek haberleri beklememi söyledi. Oturdum. Nihayet neticeyi öğrendik.

 

Mustafa Kemal Paşa, yaverin durmadan getirdiği haberlerin hepsine söğüyordu. Nihayet sabah oldu. Mustafa Kemal Paşa:

 

«— İsmet, Eskişehir savaşını kaybetti» dedi. Altıntaş Bozgunu, sayfalarımızın müsaadesi nisbetinde aydınlatmaya çalıştığımız gibi Millî Mücadele'nin pek mühim bir safhasıdır ve görüldüğü üzere tamamen İsmet (İnönü) Paşa aleyhinedir!.

 

Kaynak: Mustafa Müftüoğlu, Yalan söyleyen tarih utansın, cilt: 10

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...