mürid 20 Report post Posted July 27, 2007 GENÇ ADAM, DÜŞÜN! Genç adam düşün! Evvelâ insanoğlunun düşünmekten büyük haysiyeti olmadığını düşün! Senin yaşadığın devirde insanların meşin* toptan birer kafa taşıdığını ve bu topu dolduran havanın en basit fikri bile kavurup kül edici bir (antiseptik) olduğunu düşün! (Antiseptik) diyorum; zira devrimizin kıymet ölçüsünde sâf ve gerçek fikir mikroptur. Filozof: - Madem ki, düşünüyorum, öyleyse varım! Der. Bizim de: Madem ki yokuz; öyleyse düşünemiyoruz! Dememiz mi lâzım? Aziz varlığın aciz aynası fikir Genç adam düşün! Seni bozmak için evvelâ sende mücerret fikir istidadını*, yani varlık şiarını* körletmekle işe giriştiler. Bunu düşün! Hiç, tavuğun suya dalıp balık avladığına, güvercinin kedilerin ağzından fare çaldığına dair ilmî bir vesika haberi duyulmuş mudur? Fakat, ey genç adam, senin için, seni kandırmak ve hakikate yüzde yüz zıt bir şeye inandırmak için sahte ilim yapılmıştır. Bunu düşün! Amerikanın bilmem hangi limanını görmemiş olan bir gemi süvarisi, oranın varlığını ilmen, ilmî tevatür* beyyinesiyle* bilir ve harita üzerindeki hesapla oraya, dilediği fener istikametinden varır. Ya böyle bir yer mevcut değilse diye düşünebilir mi? Düşün genç adam, düşün ki, işte buna benzer bir saçmalık eseri olarak senin için yalancı tarih kitapları ve menkıbeler düzülmüş ve senin, mazur olarak, bunlara inanman sağlanmıştır. Çünkü senin, ilme ve tarihe itimadın vardır. Bu anane ve taktik, Meşrutiyet inkılâbından başlar ve CHP şakavet çığırında bütün zalimliğiyle sürüp gider. Bu taktiği arka plânda idare eden de Yahudilik erkân-ı harbiyesi*dir. Bu taktik, sana, bütün gerçek kahramanlarını unutturup , sahtelerini; Garp* emperyalizmasına, kozmopolitliğe, Yahudiliğe yardımcı tipleri mefkûreleştirmen* için yaman bir İsrailoğlu tertibidir. İlk masonlardan, küçük çapta münevver* örneği Avrupa hayranlarından Mithat Paşa, Namık Kemal gibi tipler, asıllarında cüce, her bakımdan değersiz ve zararlı hüviyet* ve şahsiyetlerine rağmen, işte bu taktiğin ortaya attığı ve pompalayıp şişirdiği, kursaktan mamul dev heykelleridir. Daha neler ve neler? Genç adam, sen hep düşün! Düşün ki, sana sürdürdükleri bu kaba ve nefsâni hayatın ötesine, varlık sebebine, hakikatlerin hakikatine ait bütün telkinler*, senden cüzzam illeti gibi kaçırılmış ve sana lâşe* gibi iğrenç gösterilmiştir. İnsanoğlunun biricik meselesi olan sonsuzluk iştiyakı ve yaşanmaya değer hayatın hesabı etrafındaki insanlar sahtekârsa, şenaatlerini*, dürüstse ulviliklerini tesbit, fikir namusunun en küçük şartıyken, bunları topyekûn reddeden ve yerine hiçbir şey getirmeyen bir devrin manasını düşün! Genç adam; hazmî* ve tenasülî* cihazlarının üstünde yaşayan ve hakkını bekleyen dimağî* cihazına nafakasını ver; ve artık seni adamakıllı ürpertmeye başlaması gereken bir şafağın ilk söküntüsünde senden neler beklediğimizi kendi kendine tasarla! Düşün! Necip Fazıl Kısakürek | Başmakalelerim 2 | Genç Adam, Düşün! 16.10.1959 ______ meşin = işlenmiş deriden yapılan istidat = yetenek şiar = düstur, özellik tevatür = haber, söylenti beyyine = delil erkan-ı harbiye = kumandanlar garp = batı mefkure = ülkü, ideal münevver = aydın hüviyet = kimlik telkin = öğretme laşe = leş şenaat = iğrençlik, kötülük hazmi = hazımsal tenasül = neslin devamı dimaği = akli 3 Quote Share this post Link to post Share on other sites
mürid 20 Report post Posted July 27, 2007 Düşünce mefhumunun kaba hatları ile son devrede ugradığı agır tahribatı ve insan muradından sapmak demek olan düşünmemeyi düşünme olarak genç dimağlara kim tarafından, neden ve nasıl belletilmeye çalışıldıgını anlatan bu makale, üstadımızın, bizlere bu dolambaçlı ve engelli yolda hedefe kuş uçuşu varmamıza yardım edebilecek çapta , değerli bir yazısıdır... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted July 27, 2007 Genç adam, hakiki ilim ve tarihe, saf ve gerçek fikre ulaşma yolunda aşındırdığı kapıların, mekanların, neşriyatların, aslında bütün bu mefhumları tahribata uğratanlarca, temelsiz bir yapı gibi onun önüne konulduğunu anlamak ve muhasebesini yapmak noktasına gelmedikçe; genç adamın ruh muvazenesi, şaşıların tedavi olmak için körlere koşması kadar acıklı bir hâl almaktadır. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
EŞREF 2 Report post Posted July 27, 2007 Genç adam; hazmî ve tenasülî cihazlarının üstünde yaşayan ve hakkını bekleyen dimağî cihazına nafakasını ver; ve artık seni adamakıllı ürpertmeye başlaması gereken bir şafağın ilk söküntüsünde senden neler beklediğimizi kendi kendine tasarla! ÖZLENEN GENÇLİĞE.... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted November 18, 2008 düşünmek lâzım... düşünmek... ruhu şâd olsun... eyvallah... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Ali NFK 8 Report post Posted November 18, 2008 Teşekkürler. Ruhu şad ola... Quote Share this post Link to post Share on other sites
trradomir 206 Report post Posted July 24, 2010 Ne kadar tuhaf, en sevdiğimiz bir makaleyi bile 2, 3, 4 kereden fazla okumazken 'eh işte'lik şarkıları bile onlarca defa dinliyoruz. Şiirler ise her ikisinin ortasında. Neden acaba? İnsan zihninin estetiğe karşı sahip olduğu temayül, fikre karşı sahip olduğu temayülü katlıyor galiba. Yahut müşahhası sevmeyip mücerrete aşık olan insanların zihni dahi kolaya kaçmak için can atıyor. Kafayı çalıştırıp mücerretle savaşmaktansa, pasif kalıp bir güzelliğe kendimizi bırakıyoruz. Açıkça tembellik yapıyoruz. Kaliteli bir makalenin, yalnızca hisleri tetikleyen bir sanat eserine göre insana katacağı birikim daha fazla. Fakat bir hakikat var ki insan yalnızca düşünceden ibaret değil, onda hayvani ve estetik yanlar da var. Hayvani ve estetik hisler, en insani saha olan düşünceden daha kolay ve tabii. Belki de bu kolaylık ve pasif tabiilik seddini yıkabildiklerinden fikir işçileri her zaman için diğer insanların hayatlarına yol vermiş, toplumları yoğurabilmiş ve diri kalmışlardır. Onlar, insanların çoğunun tembelliğe kurban ettiği tefekkürü işletebilen kimseler olmayı başararak diğer hislerini dengeleyebilmiş şahıslardır.Tarihe mâl olan sanatçıların tefekkür kabiliyetlerini açıkça görmemiz; onların da aslında bu dengeyi dikkate alan, tefekkürle yoğrulmuş bir sanat icra ettiklerini, en azından sanatlarında tefekkürün iz sahibi olduğunu ortaya çıkarıyor. Tefekkürle estetik hislerine şahsiyet veriyorlar. Eserleri de bunun ispatı değil mi? Shakespeare veya Goethe'nin, yahut Fuzuli veya Üstad'ın her tarafından tefekkür akan eserleriyle, misal Yaşar Kemal'in fikir fukarası şaklabanlıklarını aynı kefede kim değerlendirebilir?.. Tefekküre akacağı istikameti gösteren ilahi kaynaktan Allah ayırmasın, çünkü başıboş tefekkürün hayvanî hisler tarafından nasıl zıvanadan çıkarılarak insanı nasıl ebedî çöküşe sürüklediği apaçık ortada.. Fakat Allah'ın halifeliği de, en insanî iş olan ilahi tefekküre bağlı. Edebiyat sanatla tefekkürün arasındaki geçiş noktası. Düşüncenin ifadesi olan kelimeler, varlığın ve hayalin fotoğrafı olan resimlere veya kulaklardan sızarak beyinde hissiyat uyandırmayı amaçlayan müziğe göre tefekküre daha yakın. Tefekkür-sanat dengesini edebiyat kuruyor, kelimeler kuruyor. Bu yüzden de edebiyatçıların tesiri, diğer sanatçıların tesirine göre daha yüksek, öyle görünüyor. Bu kanaatin zıddına misal gibi duran rönesans ressamları dahi, eserlerinin zatından ziyade uyandırdıkları tefekkürle muvaffak oldu. İnsan nasıl düşünmez? Nasıl olur da gaybi kurcalamayı bırakıp kendini hayvani bir akışa bırakabilir? İnannılır gibi değil. Fakat malesef hayatın gerçeği bu. İnsanın diğer yönleri bu ulvi yönü perdeliyor. Muvaffakiyetse tefekküre hakkını vermeye bağlı. Bir Adam Yaratmak'taki Hüsrev'in 'Osman, hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu? Benim de beynimden kan akıyor. Ben düşünmüyorum, beynim kaynıyor. Görüyorum, gözlerimi yumunca görüyorum. Beynimin etten yuvarlağı üstünde her düşünce bir damla siyah kan gibi yuvarlanıyor. Ben istemiyorum Osman! Fakat hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu?' şeklindeki harikulade çığlığı her birimizin kafasında yankı bulmadan kendimizden hiçbir şey beklemeyelim. Yaratılış gayemize hizmet için tefekkürden başka çaremiz yok... Düşünmeden, gelişigüzel yaşayarak ancak insanlığımızı kaybederiz. Ve Üstad bize bunu öğreten adamdır.. 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted July 24, 2010 Aslında düşünmemiz lazım.. o denli düşünüyoruz ki; bir velinin buyurduğu gibi, haddini aşan düşünmelerimiz tersine inkılap etti... Mal için düşünüyoruz. Makam için düşünüyoruz. Eş için düşünüyoruz. Ne derler? diye düşünüyoruz. Ne yer, ne içerim diye düşünüyoruz. Düşünemediğimiz tek şey; hiç düşünmeden İslam'a bağlanma ulviliği.. Evet.. Düşünmemen lazım genç adam! Hem de hiç düşünmemen.... Bir an evvel; giyiminden, yeme içmesine kadar; bütün hayatını Allah resulüne endekslemen lazım.. Yoksa; düşüne düşüne; düşünmemeye mahkum kalmaya doğru yol alıyorsun... 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
trradomir 206 Report post Posted July 30, 2010 Ne kadar az tefekkür ettiğimizden şikayet eden Kur'an'ın emriyle tefekkür edemeyen bir nesil, pörsüyerek halisiyetini kaybetmeye ve hayvani hissiyatın esiri olmaya mahkumdur. Aşkın, vecdin, samimiyetin, tahkiki imanın nasibini sezgi, tefekkür ve hissiyat birlikte açar. Hiç ölmeyecek gibi, dünyayı Allah adına mamur etmek için hudutları ihlal etmeden maddiyat üzerinde de düşünürken; imanı her daim tazeleyen ve Allah'ın tavsiye ettiği ulvî tefekkürden bir saniye bile ayrılmamak çarenin ta kendisidir. İlahî huduttaki tefekkür inandığını sorgulayan değil; sindiren, daha doğrusu benimseyen bir beyin teridir. Teslimiyet tefekkürü engellemek yerine onu bizatihi teşvik eder. Peygamber düşünmez, tefekkür etmez miydi? Buna evet denmesini hakikat kabul etmez. Çilesi çekilen ve tefekkürle durmaksızın tazelenen bir teslimiyetin yerini, ruhunu kaybeden, donan, kabuk bağlayan bir iman tutamaz. Bugün, tıpkı hergün olduğu gibi, ihtiyaç duyulan ruh tefekkürün yoğurduğu asil teslimiyette gizlidir. Fikir çilesi çeken bir müslüman da, kafir de hayvani yaşayan türdeşinden üstündür. Hayvani kaygıyı değil, insanca tefekkürü öğütleyen Üstad'ın kastettiği manada düşünmediğimiz sürece mağlubiyete mahkumuz. Bugünün dünyasında yanlış bir düşünme tarzının kalıplaşması seni tefekküre düşman etmesin genç adam. Bizzat dinin sana bunu salık verirken, teslimiyet tefekküre engel değilken dur, intihar etme ve ikisinden de sakın vazgeçme!.. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
HİÇ 542 Report post Posted October 15, 2012 GENÇ ADAM, DÜŞÜN! Genç adam düşün! Evvelâ insanoğlunun düşünmekten büyük haysiyeti olmadığını düşün! Senin yaşadığın devirde insanların meşin toptan birer kafa taşıdığını ve bu topu dolduran havanın en basit fikri bile kavurup kül edici bir (antiseptik) olduğunu düşün! (Antiseptik) diyorum; zira devrimizin kıymet ölçüsünde sâf ve gerçek fikir mikroptur. Filozof: "- Madem ki, düşünüyorum, öyleyse varım!" Der. Bizim de: - Madem ki yokuz; öyleyse düşünemiyoruz! Dememiz mi lâzım? Aziz varlığın aciz aynası fikir... Genç adam düşün! Seni bozmak için evvelâ sende mücerret fikir istidadını, yani varlık şiarını körletmekle işe giriştiler. Bunu düşün! Hiç, tavuğun suya dalıp balık avladığına, güvercinin kedilerin ağzından fare çaldığına dair ilmî bir vesika haberi duyulmuş mudur? Fakat, ey genç adam, senin için, seni kandırmak ve hakikate yüzde yüz zıt bir şeye inandırmak için sahte ilim yapılmıştır. Bunu düşün! Amerikanın bilmem hangi limanını görmemiş olan bir gemi süvarisi, oranın varlığını ilmen, ilmî tevatür beyyinesiyle bilir ve harita üzerindeki hesapla oraya, dilediği fener istikametinden varır. Ya böyle bir yer mevcut değilse diye düşünebilir mi? Düşün genç adam, düşün ki, işte buna benzer bir saçmalık eseri olarak senin için yalancı tarih kitapları ve menkıbeler düzülmüş ve senin, mazur olarak, bunlara inanman sağlanmıştır. Çünkü senin, ilme ve tarihe itimadın vardır. Bu an'ane ve taktik, Meşrutiyet inkılâbından başlar ve CHP şakavet çığırında bütün zalimliğiyle sürüp gider. Bu taktiği arka plânda idare eden de Yahudilik erkân-ı harbiyesidir. Bu taktik, sana, bütün gerçek kahramanlarını unutturup , sahtelerini; Garp emperyalizmasına, kozmopolitliğe, Yahudiliğe yardımcı tipleri mefkûreleştirmen için yaman bir İsrailoğlu tertibidir. İlk masonlardan, küçük çapta münevver örneği Avrupa hayranlarından Mithat Paşa, Namık Kemal gibi tipler, asıllarında cüce, her bakımdan değersiz ve zararlı hüviyet ve şahsiyetlerine rağmen, işte bu taktiğin ortaya attığı ve pompalayıp şişirdiği, kursaktan mamul dev heykelleridir. Daha neler ve neler? Genç adam, sen hep düşün! Düşün ki, sana sürdürdükleri bu kaba ve nefsâni hayatın ötesine, varlık sebebine, hakikatlerin hakikatine ait bütün telkinler, senden cüzzam illeti gibi kaçırılmış ve sana lâşe gibi iğrenç gösterilmiştir. İnsanoğlunun biricik meselesi olan sonsuzluk iştiyakı ve yaşanmaya değer hayatın hesabı etrafındaki insanlar sahtekârsa, şenaatlerini, dürüstse ulviliklerini tesbit, fikir namusunun en küçük şartıyken, bunları topyekûn reddeden ve yerine hiçbir şey getirmeyen bir devrin manasını düşün! Genç adam; hazmî ve tenasülî cihazlarının üstünde yaşayan ve hakkını bekleyen dimağî cihazına nafakasını ver; ve artık seni adamakıllı ürpertmeye başlaması gereken bir şafağın ilk söküntüsünde senden neler beklediğimizi kendi kendine tasarla! Düşün! 16.10.1959 şu topu topu 1 sayfalık değerlendirme manası itibariyle ansiklopedik çapta değil mi? Allah rahmet eylesin Üstadımıza... Zamanımızın düşünceden uzak yaşayangençliğine "Düşün" diyor Üstad... Düşünelim... Quote Share this post Link to post Share on other sites
hafakan 195 Report post Posted May 28, 2014 Düşün....... Sadece şuna davet etmek istiyorum; sen, ben, o yok… Bir insan olarak şöyle hepimizin bir ân kendi kendimize kalışımız var ya… Bu kendi kendimize kaldığımız ândan itibaren her ân İslâmi mücadele karşısında ne kadar samimi olduğumuzu başkasına değil, kendi kendimize soralım yeter… Başkasına hile yapabiliriz ama, kendimize hile yapamayız... Salih mirzabeyoğlu-- üç ışık-s.39 Quote Share this post Link to post Share on other sites