Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Tarık

HÜrrİyet Yazarinin Namaz DÜŞmanliĞi

Recommended Posts

ÖYLE sıradan bir lokanta değil. Hürriyet’in ekinde bir ara en iyi on kebapçı arasında yer almış, Ankara’daki kebapçılardan biri.

 

İki katlı. Lokanta sahibi ikinci katı içki servisinin verildiği bir yer haline getirmek istiyor. Ne mümkün. O mümkün olmadığı gibi, başka garip şeyler mümkün hale geliyor.

 

Kebapçı revaçta, çok kalabalık, yemekleri lezzetli olduğu için, buraya sık sık bazı bakanların da yer aldığı AKP’li guruplar geliyor. O bakanların da yer aldığı guruplar, her sefer, "lokantada mescit nerede" diye soruyor. Yemeğe geliyorlar, namaz kılmak için mescit soruyorlar.

 

Lokanta sahibi bakıyor ki, olmuyor, içkili hale getirmek istediği ikinci kat, bırakın içkiyi, lokanta olmaktan çıkıyor ve mescide dönüşüyor.

 

Gelen AKP’li guruplar, sofradan kalkıyor, önce erkekler, arkadan kadınlar, lokantanın mescidinde gurup ve sıra halinde namaz kılıyor. Yemek yerken namaza gitmek, daha önce böyle bir adet var mı, sırf gösteri.

 

Bu farklı bir tarz-ı hayat, farklı bir yaşam biçimi.

 

TUNALI’DA MESCİT

 

Ankara’nın en büyük camii Kocatepe Camii. O camiye açılan en büyük cadde, Tunalı Hilmi Caddesi.

 

Cami bir kaç yüz metre ilerde, yine de, Tunalı Hilmi’nin kavşağına mescit yapılıyor. Dün cuma. Cuma nedeniyle, Tunalı’daki mescitte namaz kılınıyor. Her cuma olduğu gibi, namaz kaldırımlara taşıyor, insanlar yürüyecek yol bulamıyor. Oysa, cami işte hemen şurada.

 

Bu farklı bir tarz-ı hayat, farklı bir yaşam biçimi.

 

METRODA MESCİT

 

Kızılay Metrosu. Aynı zamanda alış veriş merkezi.

 

Metroda mescit var. Dün cuma. Kızılay metrosundaki mescitte cuma namazı kılanlar, metroya taşıyor, insanlar metroya binmek için, birbirinin üstüne çıkıyor.

 

Daha da tatsızı, namaz kılanlar, yoldan geçen ve namaz kılmayanlara yan gözle bakıyor.

 

Bu farklı bir tarzı-hayat, farklı bir yaşam biçimi.

 

Lokanta, metro, hastane, pastane, postane, hava alanı fark etmiyor, her yer mescitle doluyor.

 

DEMOKRASİ DİYE DİYE

 

En sık söylenen söz, en başta türban dahil, "herkes istediği gibi giyinir, istediği gibi yaşar, neden insanlar birbirine karışıyor" gibi, sözüm ona, özgürlük ve serbestiyet. Sözüm, ona demokrasi. Demokrasi, arkasına sığınılan kutsal kavram.

 

Elbette demokrasi. Ama, bunların demokrasiyle, özgürlükle ilgisi yok. Demokrasi diye diye, tarz-ı hayat değişiyor. Siyasal rejim değişiyor. Değişim yavaş yavaş ve iki türlü.

 

1- Dayatma, belli dinsel simgeleri topluma fiilen kabul ettirme yolayla. Örneğin, türban Çankaya’ya fiili olarak çıkmış bulunuyor. Bu tarz-ı hayatın değişimi işareti.

 

2- Alıştırma yoluyla. Başkentin göbeğinde, kebapçıdan metroya uzanan mescit zinciri, kaldırımlara taşan namazlar, toplumda önce garipseniyor, ardından alıştırma dönemi geliyor.

 

Gerçekte günlük yaşam biçimi değişiyor. Dini motiflerin ağır bastığı sisteme kayıyor.

 

Biri geçen yıl, diğeri on yıl önce, ben iki kez İran’a gidiyorum. Cuma namazları dahil, İran İslam Cumhuriyeti’nde ne sokaklara taşan namazlar var, ne iki durakta bir, mescit. Ama, dayatma sonuna kadar.

 

Burası laik Türkiye Cumhuriyeti. Başkentte sokaklara taşan manzaralar, ne bazı salakların dilinden düşürmediği demokrasi ile izah edilebilir, ne isteyen istediğini yapsın, aldatmacası ile.

 

Yalçın Doğan

 

NOT:Ankara'yı biraz bilirim ve bildiğim kadarıyla Tunali ile Kocatepe arasında birkaçyüz metre değil birkaç km vardır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İnsanların dinini yaşaması zorunuza mı gitti sayın Yalçın Doğan hazretleri?!..Sizene ya istediği yerde namaz kılar insan.Neymiş efendim lokantanın ikinci katı içkili mekan olcakmış da Akp'liler yüzünden mescit yapılmışmış.Allah Allah ya!.Müşteri memnuniyeti diye birşey var, arz talep meselesi efendim!

Namaz kılan cemaat dışarı taştı diye rahatsız olmuş beyefendi!...O zaman biz de Sakarya caddesinden geçerken ya da Yüksel caddesinden geçerken içki içen insanlardan rahatsız olalım.Hoşunuza gider mi?!...Tabi ki gitmez

Ne oldu ya Abdullah Gül cumhurbaşkanı oldu diye laiklik elden gidiyor safsatalarıyla mı ortaya çıkıyorsunuz?Yoksa sizin bu ülkede laiklik dışında ele alacağınız başka konu mu kalmadı?Türban sizi kesmedi artık insanların kıldığı namaza mı karışır oldunuz?!.....

Allah hidayet versin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İnsanların namaz kılarken dışarılara taşması ya da yer araması onların değil o imkanı onlara sağlamayanların suçudur.Başka ülkelerde namaz vakti kalabalık dışarı taşmıyorsa bunun sebebi ya büyük camiler ya da bizim kadar nüfus yoğun değil .Bu insanların çok mu hoşuna gidiyor karda kışta yağmurda beton üstünde namaz kılmak.Ben şahsen o manzaraları gördüğümde içim acıyor.

 

Bir insan lokantaya gitiğinde neden namazını bıraksın ki? Günün her saatine ve her fiilimizde bu ibadetimizi gerçekleştirmek kadar normal birşey olamaz. Nasıl ki yemek yemek uyku uyumak sıradan birşey o da aynı.Tabi anlayana...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Adam namaz kılanlara olan nefretini açıkça ilan ediyor.Bir yerleriniz mi incindi yalçın bey?Burası türkiye yani Müslüman bir ülke kimse kusura bakmasın ama ezanlar,namazlar sonsuza kadar sürecek beğenmeyen varsa neyse sonra demokrasi kahramanı olacak başımıza birşey demiyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kebapçıda namaz, otobüste mola

 

Medyayı çok eleştiriyoruz, hak ediyorlar. Halktan kopuk oluşlarını, önyargılarını, kendilerini toplum ve siyaset mühendisi zannetmelerini yazıp duruyoruz. Hiçbir şey mi bilmiyorlar? Elbette hayır. Mesela psikolojik harbi çok iyi uyguluyorlar. Alakasız haberleri yan yana getirip şuur altlarına gönderme yapmayı pekala becerebiliyorlar. Basit tekil örneklerden hareketle pireden deve silueti çıkarmayı başarıyorlar. Ama toplumdan uzak olmalarının zararını burada da görüyorlar."Buldum" diye fırladıkları şey onlarca yıllık rutin uygulama olabiliyor. Lakin teslim etmek lazım, bozuntuya vermeden devam edebiliyorlar.

 

En çok da namaz gözlerine batıyor. Geçen hafta Yalçın Doğan yazdı, en güzel kebapçılarda bile mescit açılmaya başlamış. Çok meşhur bir kebapçı içkili bölüm yapmayı düşündüğü "bir katı" mescide dönüştürmüş." Gelen AKP'li gruplar, sofradan kalkıyor, önce erkekler, arkadan kadınlar, lokantanın mescidinde grup ve sıra halinde namaz kılıyor. Yemek yerken namaza gitmek, daha önce böyle bir âdet var mı, sırf gösteri. Bu farklı bir tarz-ı hayat, farklı bir yaşam biçimi." diyor Doğan. Onu, Milliyet gazetesindeki şehirlerarası otobüsün namaz molası izledi. Rivayete göre Samsun Terme'den yola çıkan bir otobüsün yolunu eşkıyalar kesip namaz molası vermesini sağlamışlar. Eşkıyalar benim eklemem, doğrusu bazı yolcuların talebi üzerine mola verilmiş. "Bunun haber değeri, hele manşet değeri nerede?" diye soracağınızı bildiğim için önceden tedbir aldım.

 

Hadi yazarlar ve yöneticiler sırça saraylarda yaşıyor, muhabirlerin bu aymazlığını anlamakta zorlanıyorum. Pek çoğu halkın içinde yaşayan gariban çocuklar. Herhalde bir arz talep meselesi. Ancak kendimize böyle yer bulabiliriz diye düşünüyorlar. Biz de arz talep çizgisinden devam edelim. Kebapçılar, normal ticari müesseseler olarak müşterilerin taleplerini yerine getirmeye çalışır. Dinî vecibelerini önemseyen müşterileri için irili ufaklı mescitler pek çoğunda var. Mescidi olmayanlar muhakkak seccade bulunduruyor. Alın size daha büyük bir haber. Milletvekili eşlerini fişlediğiniz gibi kebapçıları da bir solukta raporlayın ve korkunç(!) tabloyu göz önüne serin.Hatta asıl bomba haberi şimdi söylüyorum: Şehirlerarası otobüs şoförlerinin yüzde 90'ı meslekten "hacı". Yani görevli olarak hacca gitmiş, dolayısıyla pek çoğu itibarıyla namaz kılıyor. İspiyoncu okuyucularınıza tembihleyin gözlerini dört açsın. İhtiyaç molası veriyoruz diye durduklarında, yolcularla birlikte gizli gizli namaz bile kılıyorlar. Petrol Ofisi dahil birçok istasyonda namaz kılanlara yardım ve yataklık edip mescit bulunduruyor.

 

Namazın günde beş vakit kılınan bir ibadet olduğunu bilmiyor olabilirler. En azından yazmadan önce bilenlere sormalılar. Aksi halde 1400 yıldır devam eden bir ibadeti sanki AK Parti iktidarı ile ortaya çıkmış yeni bir uygulama sanma yanılgısına düşülebiliyor. Ben şahsen lokantaya giderken iki şeye dikkat ediyorum. Sigara içilmeyen bölümü var mı ve namaz vakti geldiğinde eda edebileceğim hiç olmazsa bir seccade bulunuyor mu? Hiçibir yemeği kendimi zehirletmeye veya ibadetimi aksatmaya değer bulmuyorum. Olay aslında bu kadar basit.

 

"Abdullah Gül cumhurbaşkanı oldu, dinciler gemi azıya aldı" başlıklı psikolojik harekât yürütülecekse daha ayakları yere basan ve ikne edici örnekler bulunmalı. Otobüste namaz ve kebapçıda mescit bayat haberler. Nereden baksanız 40-50 yılı var. Hz. İsa'yı çarmıha gerdikleri gerekçesiyle Yahudi'ye tokat atan Temel'in "O, 2000 yıl önceydi" itirazına verdiği cevabı verecekseniz olur:"Biz yeni öğrendik."

 

Bülent Korucu,Zaman gazetesi,07.09.2007

Share this post


Link to post
Share on other sites

"bak şimdi de yediniz, putunuzu elinizle...."

 

arkasına sığındıkları demokrasi, özgürlük, insan hakları, laiklik ilkelerini, şimdi sindiremiyorlar..

 

zorlarına gidiyor...

 

cahiliye devrinde insanlar taptıkları putları yerlermiş...

 

şimdiden farkı ne? tükürdüklerini yalamıyorlar mı? o kapı gibi putlarını, işlerine gelince paldır küldür alt üst etmeyi beceriyorlar...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...