Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
SİTARE

Necip Fazıl, Iman Ve Aksiyonu Bir Arada Yaşamıştı

Recommended Posts

Necip Fazıl, iman ile aksiyonu bir arada yaşamıştı

 

Hocaefendi, Üstad Necip Fazıl'ı anlatıyor: Üstad Necip Fazıl Maraşlı; ama aynı zamanda İstanbul'da doğmuş büyümüş bir İstanbul efendisidir.

 

Amerikan Koleji, Bahriye Mektebi onun o müthiş istidâdına bağrını açan iki saksı dolusu toprak ve kendine sıçramanın minik rampalarıydı. Dârulfünûnun felsefe bölümü de geçici olarak konakladığı menzillerden biri.. Paris'in Sorbon'u, batıya nazar ettiği ilk küçük menfez.. Devlet Konservatuarı ve Güzel Sanatlar Akademisi, sanat ruhunu istidatlı-istidatsız her sineye üflediği ilk ocak.. Büyük Doğu ekolü ve aynı ünvanla çıktığı kadar kapanan, kapandığı kadar da çıkan; ama arkasındaki müthiş iradeyle çıkmamazlık edemeyip, kapanırken dahi gidip çıkma programı üzerine kapanan bir büyük mecmuânın bânisi, mimârı ve çilekeş sahibi..

 

Necip Fazıl'ı çok severim. Söz söylemede, eşi menendi yok.. onun kalemi sözü, sözü de kalemi kadar güzeldi. Tabii konferanslarında salonları dolduran ve onu ölesiye alkışlayan kalabalıklar eksik olmazdı.

 

Necip Fazıl, Nur talebesi olmamakla beraber, Nur talebeleri kadar ve hususî plânda bazı Nur talebelerinden daha fazla din-i mübin-i İslâm'a hizmet etmiştir. Sadece o mu? Hayır. Büyük Doğu'nun yanı başında Sırat-ı Müstakim'i, Sebilürreşad'ı, Hür Adam'ı çıkaran kimseler de o kadar hizmet etmişlerdir.

 

Bir dönemde Necip Fazıl Kısakürek'i de Kırklareli'ne konferansa davet etmiştik. Konferans işiyle bizzat kendim meşgul oldum. O zaman orada vaizdim. Kendisine talebelik yapanlarla gelmişti. Akşam bir yemekte de beraber bulunduk. Güzel şeyler konuşuldu. Ben saygımı ifade ettim. Necip Fazıl her zaman Nur'ları takdir ederdi. O gün bana dedi ki: -ben bunu kemal-i samimiyetle itiraf ediyorum- "Bediüzzaman, Sultanahmet'in mimarı gibi büyük bir adamdır. Bu büyük insanın büyük düşünceleri var. Fakat köprünün altında, dubalarda yaşayan insanlar var. Bunlar Bediüzzaman'ı, bu büyük mimarın sözlerini anlamazlar. Bana müsaade edilse de o dubalarda yaşayan insanların diline göre onu sadeleştirsem." Ben burada Necip Fazıl'ın tevazuunu ve mahviyetini görüyorum.

 

Kırklareli'ndeki o konferansta halkın duyarsızlığı, anlayışsızlığı karşısında, merhum Erzurum'u anlatma lüzumu duymuştu. Onun ilk konferansı "İman ve Aksiyon" adıyla Erzurum'da olmuştu. "Ben, Türkiye'de yaşlısının da genç olduğu bir yer gördüm: Erzurum. -Ellerini kenetleyerek- Böyle dolu bir salon. Ayaklarımı birbirine değdireyim dedim. Birisi canının yandığını söyledi. Bir de ne göreyim? Meğer masanın altına bile girmişler..." dediğini çok iyi hatırlarım.

 

(Zaman Gazetesi,21 Nisan 2006, Cuma)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest
This topic is now closed to further replies.
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...