Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Blair'in Hain Ilan Ettiği Kadın

Recommended Posts

Blair’in hain ilan ettiği kadın: Yvonne Ridley

 

Yvonne Ridley, bir İngiliz gazeteci. Dünya onun adını, 2001 yılında Afganistan’a girmeye çalışırken Taliban’a esir düşmesi ile duydu. Olaydan yaklaşık iki yıl sonra İslâmiyeti seçti ve Müslüman oldu. İngiltere’de savaş karşıtı tutumuyla tanınan Ridley, şimdilerde dünyanın değişik ülkelerini dolaşarak konferanslar veriyor. Geçtiğimiz hafta Mazlum-Der ve Küresel-Bak’ın düzenlediği konferans için Türkiye’ye gelen Ridley, Taliban tarafından esir alınışına ilginç bir yorum getiriyor. “Dünyanın en kötü rejimi tarafından tutuklanıp da ABD tarafından tutuklanmadığım için Allah’a şükrediyorum.” İngiliz hükümetinin kendisini ‘hain’ olarak göstermesine aldırış etmeyen gazeteci, hain görmek isteyenin Bush ve Blair’e bakması gerektiğini söylüyor.

 

Herkesin hikayesi farklı, kimisi çocukluk yıllarından itibaren şekillenen hayatı yaşar, kimisi de radikal değişiklikler yapar. İngiliz gazeteci Yvonne Ridley, 2001 yılında Taliban tarafından esir alındıktan sonra, dini dahil tüm hayatını değiştiren bir isim. İngiltere’deki Savaşı Durdurun Koalisyonu ve muhalif Respect Partisi kurucuları arasında yer alan Ridley şimdi, dünyanın birçok bölgesini dolaşarak, savaş karşıtı konferanslar veriyor. Aralarında CNN ve BBC’nin de bulunduğu ajans ve gazetelerde 20 yıl çalışan Ridley, Afganistan’da ülkesinin attığı bombaların dehşetine maruz kaldığı için 2003 yılında Bağdat’a gitmeyi reddetmiş. Taliban tarafından tutuklanmasını, “Dünyanın en kötü rejimi tarafından tutuklanıp da ABD tarafından tutuklanmadığım için Allah’a şükrediyorum.” sözleriyle anlatan Ridley, Bush ve Blair hakkında, 11 Eylül’den sonra izledikleri stratejiler için, ‘El-Kaide’nin en iyi yandaş devşirme görevlileri’ tanımını yapıyor. İngiliz hükümeti tarafından kendisine yakıştırılan ‘hain’ nitelemesini pek ciddiye almıyor. Geçtiğimiz hafta sonu, MAZLUM DER ve Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafından düzenlenen ‘Barış Buluşması’na konuşmacı olarak katılan Yvonne Ridley sorularımızı cevaplandırdı.

 

Savaş karşıtı olmak sizin için ne anlama geliyor, din değiştirmenizle paralel mi?

Savaş karşıtı hareket içinde olmam din değiştirmemle değil, Kabil’de bir hapishaneye kapatılmamla ilgilidir. ABD ve İngiltere, 7 Ekim 2001’de Kabil’e 50 Cruise füzesi attığı zaman, bombardıman terörünü yaşadığımda savaşın boş yere olduğunu gördüm.

 

Savaş karşıtı sivil hareketler, İngiltere hükümeti nezdinde ne kadar etkili oldu?

Savaşı durduramadık; ama gidişatını değiştirdik. İngiltere’de 2 milyon, tüm dünyada 10 milyon insan yürüdü. Bu, Washington’daki ve Londra’daki savaş çığırtkanlarına karşı güçlü bir mesaj oldu. Askeri karadan göndermeden önce Irak’a 40 gün 40 gece bombardıman yapacaklardı. Sivil can kayıpları milyonları bulacaktı. Savaş karşıtı tavrımız, askerî harekatı yeniden gözden geçirmek zorunda bıraktı.

 

Savaş karşıtı hareket, dünya ülkeleri için bir denetleme mekanizması olabilecek mi?

Bush ve Blair bir kez daha yasadışı bir savaşa kalkışırlarsa bu defa sokaklarda gösteri yapılmayacak. İnsanlar ayaklanacak, daha önce hiç görülmemiş ölçüde sivil itaatsizlik olacak.

 

Yvonne Ridley ismi, gazeteci, yazar, aktivist, barış savunucusu, siyasetçi, arabulucu gibi pek çok sıfatla anılıyor. Bu rollerden hangisi sizin için önde?

Buna cevap vermek çok zor. Gazeteciliği seviyorum; fakat bir savaş karşıtı aktivist olarak yapacaklarımın çok daha fazla olduğunun da farkındayım.

 

2004 yılında Respect Partisi’nden milletvekili adayı oldunuz, neyi hedefliyorsunuz?

Olup biteni etkilemek, değiştirmeye çalışmak hedefim. Uzun yıllar İşçi Partisi üyesiydim, daha sonra bu partide devam edemeyeceğimi anladım. Ünlü bir söz vardır, ‘Mümkün olan her araçtan faydalanarak bir işi yapmak gerekir’ diye. Ben de her yola başvurarak çaba gösteriyorum, emperyalist savaşı durdurmaya çalışıyorum.

 

2001 yılında bombalanma ihtimali altında olan Afganistan’a girmeye çalışırken yakalandınız. Bugün aynı şeyi yapar mısınız yine?

2003’te BBC sordu bana ‘Bağdat’a gider misin?’ diye. Kendi ülkem tarafından bombalanmanın ne demek olduğunu yaşadıktan sonra tekrar aynı şeyi yaşamak istemedim. Bağdat yerine Afganistan’a gidip ABD tarafından işlenen savaş suçları ile ilgili haberler yaptım.

 

El Cezire’nin İngilizce web sayfasındaki yazarlığınıza, ‘Katar’ın milli güvenliği’ gerekçe gösterilerek son verilmişti. Nedir, El Cezire ile sorununuz?

El Cezire ulusal güvenliği tehdit ettiğimi gerekçe göstererek beni işten attı. Danimarkalı gazeteciler bu gibi yerlerde ifade özgürlüğünün mücadelesini vermeli. Kopenhag’da değil, Katar’da mücadele etsinler. Onlarla ilgili tazminat davası açtım. El Cezire hukuk departmanı bu davayı engellemek için önüme pek çok engel çıkardı. Aralık ayında davayı kazandım; fakat El Cezire bana hâlâ 100 bin Euro tazminatımı ödemedi. Ben de yeniden dava açtım.

 

Reuters, Mina’da şeytan taşlarken şeytanın yerine Bush ve Blair’i koyduğunuzu duyurdu. Doğru mu?

Evet; Bush, Blair ve Şaron. Onu unutmuşlar. Şeytan taşlarken pek çoğumuz o ruh halini taşıyorduk. Maalesef gerçek değildi.

 

13 yaşında bir kızınız var, ona dinî eğitim veriyor musunuz ya da İslâm’ı seçmesi yönünde telkinlerde bulunuyor musunuz?

Kızımın Müslüman olmasını çok isterim. Henüz öğrenme aşamasında olduğum için bildiklerimi ona da aktarmaya çalışıyorum. O da öğreniyor. Fakat bir şeye zorlayamam onu. Kararını kendi verecek.

 

Avrupa ülkelerinde Hz. Muhammed’e hakaret içeren karikatürlerin yayınlanmasında Avrupa’nın ve Müslümanların tavrı ne olmalı?

(Röportaj yapıldığında henüz elçilikler saldırıya uğramış değildi.) Tüm dünyadaki Müslümanların tepki gösterme tarzından gurur duyuyorum. İnancımız alay konusu edilemez. Kopenhag’da başlayıp gelişen olayları izleyen pek çok kilise önderi de şunu ifade ettiler: ‘Keşke bizim cemaatlerimiz de Müslümanlar kadar cesaretli ve yürekli olsa.’ Elbette tekpkiler edep sınırları içinde olmalı. Avrupa’da hiç kimse bir diğerinin teninin rengi sebebiyle onunla alay etmez. Bu, ırkçılık olur ve yasadışıdır. Bu karikatürler, üslup ve zevk sınırlarını aşıyor. Edep sınırlarını da aşıyor, bayağı.

 

EMİNE DOLMACI

(TURKUAZ)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...