buyukdogu 529 Report post Posted August 7, 2010 Uslubunuz olağandışı.. ve ibareleriniz insana yeni şeyler katıyor, yeni yıla girmiş gibi.. devamını bekleriz. Eyvallah sark. Birşeyler demeye çalışıyorum işte. Ötesi yok gibi. Hırçınlığımı alıyor sanki yazmak :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted November 12, 2010 -Ağır Günah- Varken bunca günah, Çekilmiyor bir kalbin ağırlığı. 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
sempaty 1 Report post Posted November 12, 2010 'Varken bunca günah,Çekilmiyor bir kalbin ağırlığı' yüreğinize sağlık ;) 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted November 13, 2010 Hepimize sağlık sempaty :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted February 2, 2011 -İstek- Ey sılayı içimde büyüten gurbet Yetmez mi, Azat et gayri... 4 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Ü.Y. 46 Report post Posted March 13, 2011 -Ağır Günah- Varken bunca günah, Çekilmiyor bir kalbin ağırlığı. ... Çok doğru! Ben bu ifadeyi yuvarlıyor ve soruyorum kendime; kalp mi taşıyorum, günah mı. Düşünüyorum da, ikincisi ! Yazık bana. Ama diyemezsiniz ki: "abi bana şuradan iki kilo huzur, içinde de sevgi tanecikleri olsun." Ya da: "amca! ver şuradan bi' yürek, saf ve temiz olsun. Geçenkiler pek bi' merhametsiz çıktı, amman dikkat et bu sefer!" Yanlış mıyım? Bir şeyler benim / senin elinde mi Ali abi ? Bir kalbe sahip çıkmak çok zor. Hele hele başkalarının kalbini taşıma sorumluluğu? Onu hiiç düşünmek dahi istemiyorum. Yazıların acıdan tevellüd eden bir keyif bırakıyor bende. takibe devam... Dualarla 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted March 15, 2011 Kalp taşımak neysede, başka hayatların kalbini taşımak ağırdır, kalbi olana... Evet kardeşim, zor, ağır ve yazgı olan budur. Hani bir deyiş vardı: ''Benimle seni öyle birleştir ki, ben sen miyim, sen ben misin bilmeyeyim !?'' Çokluktan tekliğe, varlıktan yokluğa, sözden suskunluğuna dair birşey bu. Fakat bunada alışıyor insan, alışmak durumunda kalıyor. Zaman bunu öğretiyor ve böyle olması gerektiğini işaret ediyor. İnsan, kendiyle yaşıyor; kendisi yani sevapları, günahları, sevdayı, ayrılığı, sabrı veya isyanı... Dua et kardeşim Ü.Y, dua et. Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted March 19, 2011 Ah Halepçe !.. Neler ettik sana. Sen varya sen Biraz barut, biraz elma. 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted May 4, 2011 Bütün bunların ötesinde, zaman ve mekanın varlığıyla, bir gurbet yaşıyorum... İçlerde, fazla derin ya da belirgin bir somutluk değil, ama soyut olduğu iddiasıda yok, aşırı bir anlamsızlık olur bu. Evet, içlerde, içe dair bir yerlerde. İçimizde... Gurbet. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted May 31, 2011 -Dua- Ey Rabbim !... Duy ve nasip et, lütfen. Bir büyüğümüzün ifadesiyle: ''Beni, kendi nefsime karşı savcı, başkalarına karşı avukat yap''. Ve Abdullah İbn Revaha'nın (r.a) feryaf figan duasıyla: Senden sadece mağfiret istiyorum. Birde ta yüreğime işleyen dehşetli bir yara !... 3 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted June 6, 2011 -Kapı Eşiği- Düşünebildiğim zaman dilimlerinden arda kalan zamanlarda zorlanıyorum, bu kesin. Olmanın, yok olmanın, veballerin, görülesi muhakkak hesapların, ötenin ve ötenin hakikatinin ağırlığına dair birşeyler mırıldanmak isterim. Doğumum ve ölümüm arasında sığdırılmış -ki insana göre, sarsılmaz ve sorgulanmaz ömrümün bütün med cezirlerini afişe etmek, hedef göstermek, yanmak, dilemek, dilenmek, had bilmek, teslimiyet, arınmak, mahcup olmakla mükellef ne varsa yapmayı ve yapabilmeyi. Nasıl isteyebilirim ki bunları, istemenin yolundan defalarca çıkmış ve yolları açık-seçik-fikri-kalbi günahlarla süslemiş olan kahrolası Ben'e esir ben, neyi, nasıl isterim? Ümit diyor ötelerin sesi ve sahibi, ümit. Siz, ümitli olunuz ve ümitle dolunuz. Ümit... Beni, bu ümitten ve bu ümide sahip olmayı istemekten geri çevirme Allah'ım. Nokta !.. 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted August 3, 2011 İnsanların su ve gıda malzemesi temin etmek için kilometrelerce yürüdüğü ve bu esnada bazan çocuklarını kaybettiği bir dünyada; yarın ne yesek acaba diye düşünenlere diyorum ki: Zıkkımın kökünü yeyin, boğazınıza dizinize dursun !... 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted November 14, 2011 -Meçhule- Ben seni aradım mı, arayabildim mi bilmiyorum? İnan bilmiyorum Meçhule. Yaşadığım, daha doğrusu ve anlamlısı yaşatıldığım şu vakte kadar aradığımı ve beklediğimi iddia ettim belkide. Bunuda bilmiyorum. Bilebildiğim, yani sözlerime kefil olabileceğim ve bildiğim şeylerde var elbette. Ben seni düşündüm; yüzünü bulmaya çalıştım, resmini görmeye uğraştım, hayaline iliştim, uzaklara baktım; denizlerin uzaklarına, ovaların ötelerine, görebildiğim uzakların oralara baktım hep. Kim olduğunu, ne olduğunu, nasıl olduğunu, duruşunu, yürüyüşünü, seslenişini, susuşunu, tebessüm etmeni, ayağının taşa takılıp sendeleme halini, yemek yapışını , çay demleyişini ve belkide elini yakışını hep ama hep düşündüm. Var, vardır, varsa gelecektir ve bulacaktır dedim. Belki bu inanmışlıkla tam aramadım, aramak istemedim seni. Herhangi bir yerde, bir zamanda, bir saatte, bir caddede, bir sokakta, köşe başında, kaldırımda beni bulacak dedim... Hep dedim bunu Meçhule, hep bunu dillendirdim. Seni, itiraf ettim kendime. Şöyle olacak, böyle olacak, kesin öyledir, düşündüğüm ve düşlediğim gibidir, tabi, elbette, muhakkak ve Allah büyük dedim, yalan söylemiyorum Meçhule. Kadere inanmış olduğum ve bunu yaşayabildiğim kadar inandım bunlara ve inanmaktan da ne usandım, ne de yoruldum. Bu bana iyi geliyordu ve ben seni hep iyi şeylerde, iyice, iyi düşünüyordum. Batmışlığıma, yoldan defalarca çıkmışlığıma, eksikliğime, af dilemeye bile yüzümün tutmadığı günahlarıma, defalarca ve defalarca aman dediğim dileyişlerime ve herşeyime... Herşeyimde birazda sen vardın Meçhule. Ben seni aradım mı bilmiyorum Meçhule? İnan tekrar tekrar bilmiyorum, bilmekte istemiyorum. Bilipte, seni tekrar arama vaktimin ! geçtiğine yanmak ve yana yana bunu bilmek istemiyorum Meçhule. Neredeysen iyi kal, iyi ol. Ah gençliğime bedel olsaydı da, seni arayıp bulsam ve sonra yok olsaydım Meçhule... 3 Quote Share this post Link to post Share on other sites
vecd_ 166 Report post Posted November 14, 2011 çok güzel yazıyorsun kardeşim tebrik ederim. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted November 15, 2011 Sağol vecd_ gardaşım.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
mumin 414 Report post Posted November 15, 2011 Nedense bana Üstad'ın "Dönemeç" şiirini anımsattı. Ve buyukdogu pasaj, bana başağrısı gibi değil bir kadın gibi geldi. Ya da zahirine mi takıldım, içinde başka manalar mı var da derin bakamadım. İhtimaller olabilir, olmayadabilir. Her şey mümkün. Neler diyorum ben? 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted November 16, 2011 Kimbilir, belkide? Eyvallah mumin kardeşim, ne diyorsan kabulümüzdür. Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted November 20, 2011 -Hiç'li Çağırış- Belki yazgıdır bana, peşime düşen gölgeler ve gençliğim tenhada. Ve gece homurdanmaları; karanlık, sinsi, ürkütücü... Gelen nedir boşver, gelmiştir. Zihin okumaları, feryad med-cezirleri, günaha davet, aydınlığa reddiye ve inkâr. İnkar edilesileri. Ümit çağırışları, sükût sofraları, bağdaş hakikatleri... Ve ötesi ömrümün. 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted November 28, 2011 N'olaydı kör olaydı niyetler, Geçemeseydi sözden söze... 3 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted December 24, 2011 Bir vakit sonra durdu Yılkı... Çevirdi başını ve ötelere dikti gözünü. Çatlama eşiğine gelmenin ya da bu eşiği ihlâl etmenin sonucunu bilmeden. Ve bir kez daha koştu, koştu, koştu ötelere. Durmadı Yılkı, duramadı. Kim bilir, belkide durmak istemedi. Kimseler bilmedi ve görmedi Yılkı'yı uzunca bir zaman. Koşuyordur ve koşmaktan yorulmuş olmasına rağmen devam ediyordur yorulmaya Yılkı... Bir ihtimâl... 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
HEZ-EZ 96 Report post Posted December 25, 2011 Sustum... Sanki hiç konuşmuyormuş gibi. Sustum... Kaçtım... Belki hiç gitmemiş gibi. Kaçtım... Savaştım... Bin defa galip gelsem de; Yine mağlup olmuş gibi. ... Haykırdım... Sanki hiç dinmeyen yankı gibi. Haykırdım... Sığındım... Belkide her an gidicekmiş gibi. Sığındım... Barıştım... Bin defa mağlup gelsem de. Yine galip gelicekmiş gibi. umarım hadsizlik yapmamışımdır. her yazılanın okuyucuda farklı yansımalara sebeb olabiliyor demek istedim sadece... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted December 25, 2011 Ne hadsizliği? Olur mu hiç HEZ-EZ :mellow: Herkes, anlamak isteyeceği ve anlamak istediği şekilde anlamlandırabilir yazılanları. His meselesi... Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted January 22, 2012 İnsan düşünebildiği ve düşleyebildiği kadardır. (Gidecek çok yol var daha) ... ''Sırların sırrına ermek için sen de bir anahtar vardır'' diye ötelere seslenen şairin sesini, duymazdan mı geliyoruz yoksa? Korkudan açamıyoruz kapıları, ve korkudan saklıyoruz içimizdeki çıkmazları. Belki de hayata haykırmak gerek: Sen hayat nasıl yaşanır, daha görmemişsin diye (!) ... -Sır Sancısı- Bütün oluşların sırrına başeğiş, bütün başeğişlerin sorgusuzluğu/sualsizliği, bütün sebeblerin hakikatıdır hayat (!) ... Ne bileyim, beklediğimi sanıyorum ve yanılıyorumdur belki de. Herşey yazgı, herşey kurguludur hayatta. Ne olursa olsun, neye benzerse benzersin; beklemek başka bir şey, bir şeyden de öte bir şey. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. (Biz de buna inanmıyor muyuz?) ... -Yaşadık İşte- Hayat işte... Bazen bir bahar sancısı, bazen de bir sonbahar yazgısı. Sonsuzluğa eş bir süreç; su gibi akar gider yataklardan, kum gibi dökülür avuçlardan. Bilinmez, bilinmeyi de istemez. Onu, yaşayana verir ve çekilir bir kenara. Hayat işte... Ne de olsa, yaşamaya ve yaşanmaya değer kılıyor kendini. ... Hadi bu olmadı diyelim, bahtımıza ne çıktıysa gibisinden. Peki ya ümit te biterse? ... -Kapı Eşiği- Nasıl isteyebilirim ki bunları, istemenin yolundan defalarca çıkmış ve yolları açık-seçik-fikri-kalbi günahlarla süslemiş olan kahrolası Ben'e esir ben, neyi, nasıl isterim? Ümit diyor ötelerin sesi ve sahibi, ümit. Siz, ümitli olunuz ve ümitle dolunuz. Ümit... Beni, bu ümitten ve bu ümide sahip olmayı istemekten geri çevirme Allah'ım. Nokta !.. ... Hayatı farklı bakış açılarıyla güzeş tanımlamışsınız. Ümitler hiç bitmesin. yüreğinize sağlık... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted January 23, 2012 Yazmayı, birazda sığınma olarak görüyorum MÜNZEVİ. Yani insan kendini rahat hissetiği bir yerlerde durur ve oralı olur ya arasıra, böyle birşey. Yaşadığımız hayata dair söyleyeceğimiz öyle ya da böyle şeyler vardır muhakkak. Benim yaptığım birazda bu sanırım. Teşekkür ederim düşünceleriniz için... Quote Share this post Link to post Share on other sites
e-selcuk 25 Report post Posted February 9, 2012 kardeşim şiirlerin takdire layık.. eyvallah kimi sadece 3 kelime ama anlatmaya kalkışsam cümleler boyunca uzar gider.. hele ki şu şiirin çok hoşuma gitti, Savaştım... Bin defa galip gelsem de; Yine mağlup olmuş gibi. ... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites