Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Alp_Arslan

Zindandan Mehmed'e Mektup

Recommended Posts

ZİNDAN'DAN MEHMED'E MEKTUP

 

Zindan iki hece. Mehmed'im lafta!

Baba katiliyle baban bir safta!

Bir de geri adam, boynunda yafta...

Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!

Kavuşmak mı?.. Belki... Daha ölmedim!

 

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,

Kırmızı tuğlalar altı köşeli.

Bu yol da tutuktur hapse düşeli...

Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak

Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

 

Bir alem ki, gökler boru içinde.

Akıl almazların zoru içinde

Üstüste sorular soru içinde.

Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?

Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

 

Bir idamlık Ali vardı, asıldı

Kaydını düştüler, mühür basıldı.

Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı

Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;

Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

 

Müdür bey dert dinler, bugün "maruzat"!

Çatık kaş... Hükümet dedikleri zat...

Beni Allah tutmuş kim eder azat?

Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem...

Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem!

 

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil

Sayım var, maltada hizaya dizil!

Tek yekün içinde yazıl ve çizil!

İnsanlar zindanda birer kemmiyet;

Urbalarla kemik, mintanlarla et.

 

Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat;

Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...

Yalnız seccademin yönünde şefkat

Beni kimsecikler okşamaz madem

Öp beni alnımdan, sen seccadem!

 

Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!

Dakika düşelim, senelik paydan!

Zindanda dakika farksız aydan

Karıştır çayını zaman erisin

Köpük köpük, duman duman erisin!

 

Peykeler, duvara mıhlı peykeler

Duvarda, başlardan yağlı lekeler

Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...

Duvar, katil duvar yolumu biçtin

Kanla dolu sünger... Beynimi içtin

 

Sükut... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar

Tek nokta seçemez dünyada nazar

Yerinde mi acep, ölü ve mezar?

Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?

Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

 

Ses demir, su demir ve ekmek demir...

İstersen demirde muhali kemir.

Ne gelir ki elden, kader bu, emir...

Garip pencerecik, küçük daracık;

Dünyaya kapalı, Allah'a açık

 

Dua, dua eller karıncalanmış;

Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış

Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış

Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu

İplik ki incecik, örer boşluğu

 

Ana rahmi zahir, şu bizim koğuş

Karanlığında nur, yeniden doğuş...

Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş!

Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!

Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

 

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir

 

1961

Necip Fazıl Kısakürek

Share this post


Link to post
Share on other sites

S.A

Biraz once tekrar dinledim bu siiri, sonra aldim Cileyi onume kendim bir kez daha okudum ayni siiri. Ustad'in en cok sevdigim siiridir bu. Hayatimda hic zindana girmedim. Ama okuduktan sonra bu siiri, gercekten huzunlendim, anlamaya calistim nasil bir his oldugunu. Hisler ancak bu kadar guzel sozlere dokulebilir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir

------------------------

 

S.A

 

Beni en çok etkileyen mısralar bunlardır... Sağolasın paylaşım için...

 

Selametle

Share this post


Link to post
Share on other sites
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir

 

S.A.

 

Üstad yine her zamanki mükemmel bitirişlerinden yapmış. Gerçekten çok güzel bir şiir.

 

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat;

Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...

Yalnız seccademin yönünde şefkat

Beni kimsecikler okşamaz madem

Öp beni alnımdan, sen öp seccadem!

 

 

hele bu mısralar her okudugumda cok cok duygulandırıyor beni :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

üstad'ın her şiiri ayrı bir lezzettedir. Ben daha en çok şu şiiri seviyorum diyemiyorum. Doğrusunun da bu olması lazım bana göre çünkü ÜSTAD Türk edebiyatının en kaliteli ve mükemmel şairidir. O imanını ve Edebi sanatını bir potada kaynatmasını bilen tek şairdir Türk edebiyatında Ama böyle bir şair bir daha Edebiyatımız da görülmez. Bundan dolayı Kıymetini çok iyi bilmemiz gerekiyor.

 

seLametLe

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu şiiri okuduktan sonra insanın zindana girip göresi geliyor:)

Şaka bir yana üstadın her şiirinde ayrı bir lezzet var değişik duygulara tercüman olarak. Hüzünle anlatıyor bir şeyleri ama birden çoşuyor, çoşturuyor. Üstad bu... Bu şiirin beni en fazla etkileyen kısmı :

 

Garip pencerecik, küçük daracık;

Dünyaya kapalı, Allah'a açık

 

İnsan düşünmek istiyor bu mısralarla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir

 

.........................................................

ölsen şehit olursun

kalsan gazi

islami şuurda

yoktur umutsuzluğun yeri....

Share this post


Link to post
Share on other sites

seni zindana atanlarda elbet bulur allah1ndan diyorsun ya yar1n elbet bizim elbet bizimdir gün dogmus gün batm1s

EBED BIZIMDIR!!!!!!!!!!!!

IZINDEYIZ ÜSTADIM..................................

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu şiir necip fazılın harika şiirlerinden biri..yazandan ALLAH razı ola....

anlamak için yaşamak ve farkında olmak gerekir...

yosa tabiri caizse bir kulaktan girer ve diğerinden jet hızıyla !!!!(çıkar)...öylesine dinlenmiş bir müzik gibi değiliidr olmamalıdır şiirler... :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Necip Fazıla Mektup

 

 

 

Aydın iki hece üstadım lafta

Sağcı ile solcu aynı safta

Bir de Müslüman gerici, boynunda yafta

Halimizi düşünüp yanma üstadım

Kavuşmak mı? kim bilir daha uyanmadım

Hayat... bir uzun yol.. mayın döşeli

Dost dediklerimiz dört köşeli

Bir elleri Kur'an bir elleri rakı şişeli

Gel ve git on perdeli bin yıllık devlet

Buna ne vatan dayanır ne millet

Bir ülke ki, düşünce boru içinde

Akıl, almazların zoru içinde

Üst üste sorular soru içinde

Düşünme, konuşma unut

Ne altın olduk ne yakut

Bir idamlık Apo vardı, asılmadı

Söz verdiler erkekçe tutulmadı

Binlerce şehit verdik unutulmadı

Onlardan kalan boynu bükük ve sefil

Ana, çocuk ve sevdiği karanfil

Bakan bey bizi dinler bu gün maruzat

Çatık kaş hükümet dedikleri zat

Beni insan tutmuş, Allah eder azat

Anlamaz yazısız pulsuz dilekçem

Anlamaz! ruhumu aldı bilekçem

Saat beş dedi mi, bir garip ezan

Saf tutar camide üç beş yaşlı müslüman

Ne iman kaldı ne Kur'an

İnsanlar toplumda birer kemiyet

Urbalar mini podyumlar et

Konuşma ki suç, düşünme ki yasak

İnsan ki makama mevkiye tutsak

Hani bir senin bıraktıklarını hatırlasak...

Affet bizi üstadım

 

Hasan Mahir

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir

 

sanırım üstad mesaj veriyor bize.bu tekerlek kalmaz tümsekte diyor ve burda iş biz türk gençliğine düşüyor.üstadın yolunda var gücümüzle çalışmalı ve onun amacına hizmet etmeliyiz.

 

Arkadaşlar ben şiirdeki bi kaç yeri sormak istiyorum.

 

 

Zindan iki hece. Mehmed'im lafta!

Baba katiliyle baban bir safta!

Bir de geri adam, boynunda yafta...

 

bu kısımda birde geri adam boynunda yafta ile ne demek istiyo bu birinci sorum.

 

İnsanlar zindanda birer kemmiyet;

Urbalarla kemik, mintanlarla et

 

kemmiyet,urba ve mintan ne demek bu ikinci sorum.

 

bilen arkadaşlar cevaplarsa sevinirim

Share this post


Link to post
Share on other sites
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;

Urbalarla kemik, mintanlarla et

 

kemmiyet,urba ve mintan ne demek bu ikinci sorum.

 

Acizane yorumum şöyle:

 

Kemiyet; sayılabilen, ölçülebilen miktar, sayı olarak belirtilen değer anlamındadır. Mesela rafta 10 adet kitap bulunması onun kemiyet ölçüsüdür. Bir de keyfiyet kelimesi vardır ki, o da; nitelik, özellik, kalite anlamlarındadır. Raftaki 10 adet kitabın içinde yazılı olan, verilmek istenen mananın değeri ise sayı ile belirtilemez, ölçülemez, anlatılamaz. Mana, sayı ve madde üstü bir kavram olduğu için kemiyet değil keyfiyet ölçüsü ile anlatılır. Kemiyet ifadesi maddi olanı, maddeyi, dış görünüşü ifadelendirirken; keyfiyet, ruhu, iç âlemi, manevi yönü temsil eder.

 

İnsanların zindanda birer kemiyet olması, onların “ insanlık” vasıflarından kopartılıp, sadece sayı olarak, madde olarak yer kaplaması, onlara sadece bu gözle bakılması; ruh, fikir, iç alem yönlerinin yok sayılması anlamındadır. Ha 10 tane taş, ha 10 tane insan, ne farkı var, ikisi de 10 tane ! diye bir örnekleme yaparak, insanın kemiyet ölçüsü ile değerlendirildiğinde varılan noktayı görebiliriz. Böyle bir görüşün hâkim olduğu yerde de insan sadece et ve kemik yığınından başka bir şey değildir. Ne kadar çok insan, o kadar çok et ve kemik demektir. Urba ve mintan giysi anlamına geldiğinden, insan, içi kemik ve et dolu giysiler yığınıdır.

 

( Manada ve maddede batırılan toplumlarda da, sadece zindanda değil, hayatın her alanında birer kemiyettir insanlar. )

Share this post


Link to post
Share on other sites
Zindan iki hece. Mehmed'im lafta!

Baba katiliyle baban bir safta!

Bir de geri adam, boynunda yafta...

 

bu kısımda birde geri adam boynunda yafta ile ne demek istiyo bu birinci sorum.

 

Gene acizane bir yorum yapalım:

 

İlk mısradan başlayacak olursak:

 

Zindan, lafta iki hecedir. Ancak lafta sadece iki hecelik olan bu mekân, insanın ( Üstadın ) ruhunu girdaplar içinde sürükleyen, boğan, yutan, ezen, tırmık tırmık pençeleyen iğneli bir fıçıdır. Orada zaman, değirmenin buğdayı öğüttüğü gibi insanı öğütme ve parçalama işine memurdur. Lafta iki hecelik olan zindan, ruhta derin yaralar bırakacak güçtedir.

 

Baba katiliyle babanın ( tek suçu gerçeği haykırmak olan Üstadın ) birisi, en ulvi işe kendini adayan, diğeri insanoğlunun en süfli eylemini işleyen iki insanın aynı safta olması; zirve ile çukurun, elmas ile taşın, çöplük ile gülistanın, lağım suyu ile zemzemin eş tutulması kadar abes, hasis, murdar, şeni ve adalet dışıdır. Adaletin, adaletsizlik olduğu devirde ( ki o devir hala sona ermemiştir ) bu zıtlıklar aynı safta bulundurulmaktadır.

 

Bu iki kişinin dışında bir de boynunda yafta olan gerideki adam vardır zindanda. ( yafta: Üzerine asıldığı şeylerle ilgili bir bilgi veren kâğıt parçası ) Adamın boynundaki yafta, onun idamlık olduğunun ilanı için asılmıştır boynuna diye düşünüyorum. İdamlık olan suçlu yaftalanmıştır.

 

Üstad, baba katili ve boynu yaftalı adam aynı zamanda zindanın muhtevasını da temsil eden öğelerdir diye düşünüyorum. Üstad gibi suçsuzlar, baba katilleri ve idamlıklar. Hepsi bir arada.

 

 

*Şiirin, bir başka kıtası hakkında yapılan yorumu okumak için tıklayınız.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir

 

tam anlamıyla bir üstada yakışır dizeler harika

Share this post


Link to post
Share on other sites
Zindan iki hece. Mehmed'im lafta!

Baba katiliyle baban bir safta!

Bir de geri adam, boynunda yafta...

 

bu kısımda birde geri adam boynunda yafta ile ne demek istiyo bu birinci sorum.

 

 

Selamlar,

 

Ben bu mısrayı Reyhan arkadaşımızdan biraz farklı yorumluyorum. "Geri adam" yaftası ile kastedilen, baba katiliyle bir safta tutulan kişi, yani üstadın kendisi olmalıdır gibi geliyor bana. Malum, kendisi yaşadığı devirde sürekli olarak "Gerici, mürteci" benzeri ifadelerle sıfatlandırılmış, "süper mürşit" gibi sefil yaftaların, beyinsizlik kokan adi etiketlerin hedefi olmuştur. Baba katilleriyle aynı safta dizilmeye mecbur bırakılışının sebebi de, onun bu şekilde sıfatlandırılmasına vesile olan iman mücadelesinden başka bir şey değildir. Bu mısrada, "Bir de geri adam, boynunda yafta" ifadesiyle kendisine yöneltilen "geri adam", yani "gerici" yakıştırmasından bahsediyor gibidir üstad bence, zira mevzubahis ifade de bir fikir adamı olan üstadın, ehliyetsiz ve selahiyetsiz hakim müsvettelerince, yani resmi ideolojinin kalemşörlerince verilmiş bir idam fermanı gibidir ve kelimenin tam manasıyla bir yaftadır, kelime manasıyla etikettir. Onun keyfiyetine, dediklerine, fikirlerine dikkat etme fırsatına kavuşamadan, insanların gözüne çarpan ve onun her tabakaya ait insanlar tarafından derinlemesine tahlil edilmesine engel teşkil edebilen bir "gerici" yakıştırmasıdır sözkonusu olan sanki. Yanılıyor olabilirim, hatalı olduğumuzu düşündüğünüz noktaları belirtirseniz biz de kendimizi geliştirebilir, gerektiği şekilde düzeltebiliriz.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Geri adam yaftası" hakkında NFK-Fan ile aynı görüşteyim.

Üstadın hakikate açılan fikir penceresinin önüne kalın bir önyargı duvarı çekip, dev sancılarla kafasında billurlaştırdığı mukaddes fikriyatını adi bir el çabukluğuyla ört pas etmek, onların ölü doğmasını sağlamak için Üstad defalarca gericilikle itham edilmiştir. Bu yafta (önyargı) sadece zindanda değil, hayatın her şubesinde, üstadın her ibda hamlesine engel teşkil etmiştir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

rabbim zindanda günahsız yere yatanlara sabır ve hayırlı bir şekilde ordan çıkmalarını nasib eylesin.. (Amin)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...