Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Bosna Seyahatnamesi

Recommended Posts

Bekir Fuat

 

Sevgili dostum Hakan Albayrak'ın ‘Bosna'ya gidiyoruz üsdad, hazırlıklarını yap' dediğinde ne kadar heyecanlandığımı inanın, anlatamam. Yapacak bir hazırlığım da yoktu ayrıca. Asıl kalbimi hazırlamalıydım, bir kalbim vardı ve sadece ona dikkat etmeliydim. İşin aslı, Bosna Dayanışma Grubu'nun Srebrenica katliamının onuncu yıldönümü nedeniyle 9-16 Temmuz tarihlerinde düzenlediği bir haftalık Bosna ziyareti öncesi düşündüğüm tek şey, Aliya İzzetbegoviç'ti. Toprağın derinliklerine kök salan bir çiçek gibi Aliya da kalbimizin derinliklerine kök salmıştı. Yirminci yüzyılda İslam'ın, Müslümanların Batı'ya verdiği tek cevap Ayiya İzzetbegoviç. Onu çok seviyorum ve kabrinde bir fatiha okumak bana yetecek. Bosna, Hıristiyan denizinde bir Müslüman ada. Avrupa'nın ortasında bir İslam abidesi. Avrupa'nın ortasında dimdik ayakta duran bir Müslüman savaşçıyla, bir bilge adamla tanışıyor olmak, onunla arkadaş olduğumu hissetmek bana yetecek.

 

Toplu mezarlardan çıkarılan 610 şehidin defin töreni için Saraybosna'ya 130 KM uzaklıktaki Srebrenica'dayız. Dünyanın bambaşka coğrafyalarında yaşayan Müslüman toplumların kendi kendilerine yetmelerini, kendi kaderlerini tayin etmelerini bile içine sindiremeyen Batı'nın, kendi içindeki bağımsız bir Müslüman topluma tahammül etmesi mümkün değildi elbette. Bu yüzden Batı'nın yüzlerce yıllık kini Bosna'da açığa çıktı. Bu kin yüzyılın son soykırımı Srebrenica'yı ortaya çıkardı. Srebrenica Bosna Savaşı yıllarında, sivil Boşnakları UNPROFOR (Birleşmiş Milletler Koruma Gücü) koruması altına almak amacıyla, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "güvenli bölge" olarak ilân edilen bir kentti. Buna rağmen, UNPROFOR'un bünyesinde Srebrenica bölgesinde görev yapan Hollandalı askerlerin geri çekilmesiyle, 11 Temmuz 1995'te kent savaş suçlusu olarak aranan Ratko Mladiç'in silâhlı kuvvetlerinin eline geçti ve ardından 8. 000 üzerinde Boşnak'ın öldürülmesiyle, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş bir soykırımı işlendi. Savaştan önce Srebrenica nüfusunun % 70'i Boşnaktı, günümüzde ise Boşnakların bu kentteki nüfusu % 2'yi bile geçmiyor. Bosna-Hersek'te Kayıp Olanların Aranması İle İlgili Komisyonun Başkanı Amor Maşoviç'e göre, Srebrenica katliamı ile ilgili şimdiye kadar sadece 4. 000'in üzerinde Boşnak'ın cesedine ulaşılabilmiş.

 

Srebrenica'da, insanların gözlerine, kaşlarına, burunlarına ve elmacık kemiklerine bakarak dünyayı anlamaya çalıştım. Orada yatan binlerce şehitten birine dokunarak dünyayı anlamaya ve Bosna'yı hissetmeye çalıştım. Bakışlarınızı televizyonlara, Amerika'ya, imaj dünyalarına değil de kendi içinize ve Srebrenica'ya çevirdiğinizde tüm Bosna'yı camisi, çoluğu-çocuğu ve yaşlısıyla temellerinden kazıyarak imha hareketine girdiklerini görüyorsunuz. Soykırım, acımasız insanlık dışı vahşet, orada, her şey ortada.

 

Srebrenica'da gördüklerimi ve yaşadıklarımı size tam olarak inanın, anlatamam. On binlerce Müslüman Boşnak kadını bembeyaz tülbentler içinde. Hiçbirinin Anadolu'nun herhangi bir yerindeki annelerden farkı yok. Hepsi yakınlarını gömmeye törene gelmiş. Annelerinin yanında on binlerce delikanlı ve genç kız. Burası bir toplu mezarlık ve matem törenindeyiz. Ama sanki Anadolu'nun çeşitli yerlerinde aşina olduğumuz hacca gidecekleri uğurlama törenine benziyor. Mahşer yerini andıran bir kalabalıkla karşı karşıyasınız. Tabutlar kalabalığın ellerinin üstünden geçiyor. Tümseklere kurulmuş dünya televizyonları bizim tabut koridorlarımızı ekranlarına taşıyor. Bütün erkekler şehit koridorlarına dizilmiş. Tabutların önlerinde isimleri yazılı. Ahmet, Mehmet, Mirsat, Emir, Hasan, Aliya… Şehitler geçidini, onlara dokunarak iliklerime kadar hissediyorum. Hepsi, hepsi bizim kardeşimiz.

 

Allah'a şükürler olsun, büyük bedellerle şimdi Avrupa'nın ortasında dimdik ayakta duran Müslüman bir ülke var. Zambaklar ve şehitler ülkesi Bosna'da her şehrin direniş tarihi içinde çok farklı hikayesi var. Ve her şehrin ayrı bir güzelliği. Elbette bir de Mostar var. Altından ve üstünden insan geçecek diye, insana değer verilen bir zamanda yapıldığı her halinden belli olan ve gezimizi taçlandıran Mostar köprüsü. Bir haftalık geziden sonra zihnimizde Srebrenica'lı annelerin, yetim kızların ve Bosna'lı mazlumların paylaşıldığı için azalmış acıları, üzüntüleri; geleceğe ve adalete dair yeşeren ümitleri kalıyor. Bunun yanı sıra, yükselmiş adalet duygusu, tarih, kardeşlik bilinci ve meyan şerbeti… Bir de Drina ile Neretva arasından fışkıran bir insanlık idealine daha fazla bağlılık ve Fatih Sultan Mehmet'ten sonra bu toprakları adeta ikinci kez vatan yapan rahmetli İzzetbegoviç'e karşı daha da artan muhabbet…

http://www.ihh.org.tr

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bosna denince hep çocukluk yıllarıma denk gelen o savaş geliyor aklıma. Pek çoğumuzun da öyledir. Acılar kalıcı, neşeler geçici oluyor sanki.

Avrupa'da gerçek manada fethedilebilmiş tek kalemizdir Bosna. Adriya'lara, Almanya'lara kadar ilerlemiş olduğumuza bakmayın. Günü gelip de bizi oralardan kovaladıklarında, elimizde kalanın somut anlamda bir Bosna-Hersek'ten fazlası olmadığını gördük. Bu yüzden Bosna'nın gözümdeki yeri başkadır. O benim geçmişimin Avrupa'daki tek hatırlatıcısı, tek amaca ulaşmış başarısıdır.

 

Aliya gibi hem bir dahi lideri, hem de büyük bir düşünür, büyük bir fikir adamını yetiştiren topraklara saygı duyulmaz mı? Bosna benim gözümde nasıl Osmanlı'nın sembolüyse, Aliya da Bosna'nın sembolüdür. Üstad Necip Fazıl gibi, son yüzyılda İslam aleminin içinden çıkarabildiği yeterince anlaşılamamış büyük dahilerdendir Aliya. Kaç kişi "Doğu-Batı arasında İslam" gibi kapsayıcı ve tez sahibi bir eser yazabilmiştir ki? Bir elin parmaklarını geçer mi bu kalitede eser verebilen Müslüman aydın sayısı?

 

Bir insan, "artık yeterince yaşadığıma inanıyorum, boş bir hayat sürmedim, ölsem de gam yemem!" diyebiliyorsa, bu insandan büyüğünü bulmak o kadar zordur ki... Bu sözü ancak büyük işler başarmış, Aliya gibi müstesna şahsiyetler söyleyebilir, kolay değildir bunu söylemek. Allah ona gani gani rahmet eylesin... Bosna'ya da dünya siyasetinde bulunması gereken yere erişmeyi, Halkı arasından, Aliya gibi büyük kahramanlar, büyük dehalar çıkartmayı nasip eylesin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Boşnak sanatçı Dino Merlin'in, Aliya'nın ardından yaptığı besteye link vermezsek ayıp etmiş oluruz. Server her ne kadar yavaş olsa da, flashget gibi, net transport gibi download maneger'larla rahatlıkla indirebilirsiniz bu eseri. "Sen olmasaydın Aliya?" isminde...

 

Buyurun: Dino Merlin - Da Te Nije Alija

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...