Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Turan

Çirkinim

Recommended Posts

Kelime karşılığı, hoşa giderek hayranlık uyandıran... O, herkesin sevdiği, herkesin kendisinde varolmasını istediği bir özellik. O, kiminin şeytanca oyunlarla insanları avlamada kullandığı, kimininse saf bir gönülle beraber, şerefle taşıdığı bir kimlik: Güzellik...

 

Güzel huya kırk yılda doyulmaz, güzel yüze kırk günde doyulur demiş atalarımız ve kibarca uyarmışlar: Güzellik, başa beladır!

 

Onlar böyle demişti ama, her dönemde insanlar, maddi güzelliğe kavuşmayı, manevi güzellikler için uğraşmaya tercih ettiler. Bazen o kadar ileri gitti ki bu çaba, bir hastalık halini aldı. Kimi burnunu kazıttı, kimi derisini gerdirdi, kimi de çenesini kaldırttı...

 

Güzellik, palyaçolukla karıştı bazen. Renk renk boyalarla boyandı yüzler. Bu iş, öylesine tuhaf bir revaçla karşılandı ki, en ücra köylerde yaşayan saf ve duru bakışlı genç kız bile kendini alamadı. Halbuki onun yanakları, allık sür-meden önce de pespembeydi.

 

Gün geldi, her inançtan ve inançsızlıktan kadınlar ve kızlar, güzellikte birinci olmak arzusuyla, yarışmalara katıldılar. Jüri, büyük bir zevkle, yüzlerce yarışmacı arasından, sözüm ona en güzelini seçti. Birinci seçilen, pek sevindi tabii. Ya seçilemeyenler? Onlar da üzülmüşlerdir illa ki...

 

Etini çok da yüksek olmayan fiyatlarla pazarlamak, güzellik kavramını yalnızca bedenle sınırlayanların geçim tarzı oluverdi sonra. Baldırını cömertçe sergilemek, bir gecede milyarlar kazanmak için yeter hale gelirken, canını dişine takıp, gece gündüz çalışan gariban ve namuslu kesim, ekmek- zeytin bulunca şükreder oldu.

 

Güzellik adına, bütün temizlik kuralları unutulup, tırnaklar uzatıldı. Bu yetmedi, biraz boya da, tırnaklara sürüldü. Vakit var mıydı bunca işe? Evet! İnsanlar, hasta ziyaretine, sıla-i rahme, çocuk büyütmeye, misafir kabul etmeye vakit bulamadı ama, bu işlere, severek vakit ayırdı.

 

Sanki, gönüldeki tüm duygular, fıtrattaki eşsiz güzellikler, haince katledilmişti de, ruhsuz ve mutsuz süs bebekleri üretilmişti gizli eller tarafından...

 

Kaşlar neredeyse yok olmuştu. İnanmak istemiyordum ama görüyordum işte! Göz bebekleri bile, neredeyse her ay, farklı bir renk alıyordu. Bir ay mavi, bir ay yeşil... Bu kadar yapay olmak, hiç rahatsız etmiyor muydu bu insanları?

 

Güzellik adına yok edilen, mahvedilen yaratılış, o ilk ve en duru hal... İnsanlığın, hiç farkında olmadan arayıp durduğu mutluluk ve güzellik, o durulukta gizliydi halbuki.

 

Ticari furyaların etkisiyle, hayatının tek amacını bedenini ve yüzünü güzelleştirmek olarak belirleyenlerin, esas güzellikten uzaklaşıp, yapay olmaya yaklaştıklarını fark edecek halleri de kalmamış mıydı? Bütün hayatını yüz ve vücut güzelliğine ve böylece mutlu olmak fikrine adayan insanlar, mutlu olabili-yorlar mıydı?

 

Sanmam!

 

Zira çoğu zaman, sırtında küfesiyle tütün toplamaya giden, bu ve diğer tüm sorumlulukları yüzünden, kendine vakit bile ayıramayan bir köylü kadın, televizyon kanallarında her gün boy göstermeyi adet haline getirmiş bulunan, yapaylaşmış bir kadından, çok daha güzel ve çok daha mutluydu.

 

Güzellik, güzel şeydi aslında. Ama acaba güzellik, herkesin tanımladığı, herkesin anladığı şey miydi?

 

Güzellik sevilmez miydi hiç? İstenmez miydi? Güzel olmak huzur vermez miydi? Mutlu etmez miydi?

 

Oysa, nice güzeller vardı ki, mutsuzdular...

 

Nice güzeller vardı, sevemiyordum.

 

Bu insanlar, emin miydi acaba, güzelliğin onların sandığı şey olduğun-dan? Güzel olmak adına yaptıkları bütün masrafların, güzellik uğruna onca uğraşmalarının, emin miydiler doğruluğundan?

 

***

 

Halbuki benim sözlüğümde güzellik tanımı, ne kadar da farklıydı. Ve ben, ne kadar da çirkindim...

 

“Bir savaş... Ve o savaşta, yüzüne miğferinin halkaları geçmiş bir Rasul! O Rasulun haline dayanamayan, sırf O’nun acısını dindirebilmek arzusuyla yanan bir Ubeyde...

 

O Ubeyde ki, Habibullah'ın canı daha fazla yanmasın diye, ellerini değil, dişlerini kullanacak. Dişleriyle kavrayıp halkayı, var gücüyle çekecek. Öyle zorlanacak ki bunu yaparken, ön dişlerinden biri düşecek. Fakat O, kendi acısını hissetmekten uzak, tekrar davranacak halkayı çıkarmak için...Ve bir dişi daha düşecek bu uğraşma esnasında. Ama Ubeyde, kendi acısına değil, Peygamberinin ıstırabına yanacak.

 

Fark ettiği zaman ön dişlerinin ikisinin de düştüğünü, utanıp, eliyle ağzını kapatacak. O haliyle başkalarına görünmek istemeyecek.

 

Onun bu halini gören Ebubekir Sıddık buyuracak ki:

 

"Ön dişleri sökülmüş, eliyle ağzını kapatırken, Ubeyde, insanların en güzeliydi. O haliyle Ubeyde, insanların en güzeliydi!”

 

 

Güzellik, Allah için feda edebilmektir.

Ya ben?

Bana güzel demeyin!

Ben çirkinim!

Ben, Allah için feda edemedikçe, insanların en çirkiniyim!

 

 

İnternette gezerken karşılaştığım bir yazı, kaynak belirtilmemiş ama çok hoşuma gitti, paylaşmak istedim sizlerle.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun, çok güzel bir yazı. Keyfiyetini değil de, birkaç yıl sonra korkunç bir hal alacak zarfını, kütüğünü, çürümeye namzet varlığını güzelleştirmeye çalışan insanların içinde yaşıyor olmak zaman zaman beni tuhaf düşüncelere sürükler. Beden, sadece bir imtihan aracı, onun dışında kıymet ifade eden hiçbir şey değil. Bildiğin çöp... Çöpten yapılmış bir ruh hapishanesi. Çöpünü herşeyi zannedenlerin dünyası bir yerden bakınca ne kadar da trajikomik...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Allah-u Teala sever ki kulu, mümin kardeşlerinin yanına çıktığında onlar için hazırlansın ve süslensin.

 

Yaradanımız güzel olduğu için güzeli sever ama güzel günümüzde tamamen dışa dönük oldu ve bahsedilen güzellik gitti sadece dış güzellik önemli olduğu insanın ruhu beslenemediği için içi boş menevi boşlukta çırbınan güzellerle doldu.Yaradanın yarattığını beğenmeyip kendilerini yonttular.Süslenme sevgisi modaya dönüşmemelidir. Zira o zaman insan fikri ve kültürel istiklalini kaybedip şahsiyetsiz duruma düşer ve hep onun bunun ardında sürüklenerek ömrünü heba eder.

Süslenme ve güzellik sevgisi çirkin rekabete dönüşmemelidir. Zira insanlar arasında samimiyet ve sevgiyi kaldırıp yerine çekememezlik ve iki yüzlülük gibi kötü sıfatları yerleştirir. Maalesef günümüzde bunları az yaşıyoruz değiliz.

 

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Kişinin güzelliği hak sözü söylemesidir."

 

Hz. Ali (a.s): "Muminin güzelliği, takvasıdır."

 

Hz. Ali (a.s): "Kulun güzelliği, Allah'a ibadet etmesidir."

 

Hz. Ali (a.s): "Alimin güzelliği, ilmine amel etmesidir."

 

Hz. Ali (a.s): "İlmin güzelliği, onu yaymaktır."

 

Hz. Ali (a.s): "Özgür insanın süsü, zillet ve rezaletten kaçmasıdır."

 

Hz. Ali (a.s): "İyilik yapanın güzelliği, minnet etmemesidir."

 

Hz. Ali (a.s): "İyi emanetin güzelliği, onu tamamlamaktır."

 

Hz. Ali (a.s): "Zenginliğin güzelliği, kanaatkar olmaktır."

 

Hz. Ali (a.s): "Kişinin güzelliği ve karı tahammüllü olmasıdır.

 

Eline sağlık kardeşim güzel bir yazı paylaştığın için çok teşekkürler.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...