SİDOMA 5 Report post Posted November 28, 2007 İnsan vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini elif sanır. İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür. Kulluğun manası vavdadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir. O yüzden Lafz-ı ilahi elifle başlar. Elif kainatın anahtarıdır, vav kainattır. Rabbi vav gibi mütevazı olsun ister kulları. Musa dal olmuştur ama Firavunun gözü Elifte kalmıştır. İbrahim ateşte vavdır, Nemrut bizzat ateşe odun. Yunus, vav olup balığın karnında anca kurtarmıştır kendini. İnsan iki büklüm olunca rahat eder ana karnında. Boylu boyunca uzansa da kim rahattır mezarında? Vavın elifle münasebeti ne kadar iyiyse, kainatın dengeside o kadar düzgündür. Kim kimi hatırlarsa evvel o ona koşar. Kainatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan belki o yüzden boşlukta kalmamış, Rabbi onu imanla doldurmuştur. Evvelde eliftir, bir ilahi nefesle ahirde vav olur kainat. Manayı bilmeyenler vav diyemez vay der. Buna anlamca vaveyla denir. Yani vav olamadıkları için feryad edenlerin halidir. Elif bir ağaç ve insan onun dalıdır. Azrail budadıkça nefesleri daha gür çıkar sesleri. Herbiri Dal olur ve o ağaçtan beslenir. Vav olur o ağacın gölgesine sığınır. Ve Allah insana seslenir, peygamber eliyle ulaşan mesajı hem dal hem vav ol der insana. "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler; kötülüğe engel olurlar. Namaz kılarlar, zekat verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir." Başkasının önünde eğilmek ne zordur. Birilerinin emri altına girmek ne ağırdır. Krallara boyun eğmemiş insan görmediği bir varlığa mı itaat edecektir? İnsan kendinin bile farkında değildir iki lam birbirine sarılıp kainatı ayakta tutan sütunlar gibi durmuştur elifin ardında, kainatın gezegenleri yuvarlanıp son harf misali peşinden giderken, insan yolculukta geri kalmanın acısını ne zaman anlayacaktır. Zordadır sığınacak yeri yoktur. Evrene ve seslere kulak verenler duyar yeniden o kutlu çağrıyı; "Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir" Sonra çağırır insanı, belki cennet kokusunu duyurmak içindir bu davet, belki kendi yanına çağırıyordur. İşte o ayet: “Secde et, yaklaş!” Eğil ve ben senin başını göklere erdireyim, yıldızları ayağına sereyim, sana gezmekle bitiremeyeceğin cennetler, sayamayacağın nimetler vereyim demektir bu. Secde et, vav ol, vay dememek için la şey olan insan herşey demek olan Rabbinin önünde... Muhabbetle Quote Share this post Link to post Share on other sites
tugra 6 Report post Posted November 29, 2007 Hüsnü hatta 'vav, elif, la' nın anlamı büyüktür. Özellikle de 'vav' harfinin. Bi söz vardır; pilavı güzel yapan artık sınavı geçmiştir, bütün yemekleri ustalıkla yapar diye. Konuya mukabil, hattatların söyleyişiyle 'vav' sınavını geçen de artık belli bir mevkiye ulaşmıştır... İmam Rabbani'den; İllallah sarayında masivanın boynuna 'LA' ile vurmadıkça Allah'a ulaşamazsın. Quote Share this post Link to post Share on other sites
serdengeçti 10 Report post Posted November 30, 2007 benim de kulağımda şu söz yankılandı:"Eyvah demeden Allah diyelim! Quote Share this post Link to post Share on other sites
tugra 6 Report post Posted December 24, 2007 Kayışzade Hafız Osman, daha hayatta iken yazıları aranan, bedestende yapılan artırmalı satışlarda çok rağbet gören hatların sahibi idi. O'nun her yazısı yüksek fiyatlara satılıyordu. Bir gün Beşiktaş'tan bir dolmuş kayığa binip, Üskadar'a geçiyordu. Kayık iskeleye yanaşınca müşteriler paralarını çıkarıp vermeye başladılar. Hafız Osman üstünü arayıppara bulamayınca kayıkçıya döndü: -Hemşeri, benim param yok, sana bir 'vav' yazıvereyim; olmaz mı? dedi Kayıkçı homurdanarak; -Paran yoktu da ne diye bindin kayığa? Senin yazacağın 'vav'ı ne yapayım ben? dedi -Satarsın, dedi. Hafız Osman ve hemen imzalı bir 'vav' yazıp kayıkçıya uzattı Günün birinde kayıkçının yolu Bedesten'e düştü. Baktı ki kargacık burgacık yazılar, karalamalar mezat edip duruluyor. Hatırlayıp, cebinden 'vav'ı çıkardı. Tellal - Hafız Osman 'vav'ı... dedikçe fiyat durmadan arttı. Kayıkçı hiç ummadığı kadar para kazanınca pek sevindi. Bir gün yine Hafız Osman'ı kayığına binmiş gören kayıkçı: -Para istemez hoca, sen yine bir 'vav' yazıver deyince, Hafız Osman: -Hemşeri, o 'vav' her zaman yazılmaz. Sen al paranı diye cevap verir. Quote Share this post Link to post Share on other sites
tugra 6 Report post Posted December 24, 2007 AŞK'ın VAV HALİ Ey aşkın binbir başlı vav hali Ey sonsuz kavram Gaflet vaktinde Gel gönlümün üstüne Usta bir hattatım ben Aşkı çizerim mekanlara Aşk sığmaz ki bu ummana Vav olur gözlerimiz Bürünürüz canlara Bir seyyah gibi Gelip göçen, göçüp giden Bu mekandan mekana Demem o ki Tarifinin yapamam ben imkana Bir hattatatım Zamana vav çizmekteyim Hilalin dolunaya Dolunayın hilale dönüştüğü zamana Ve mahlukat Nefes nefes aşk çekerken Mevla'ya Üstünde aşk kokusu var Yaşadıkça beni yontar Ve benzetir insana Elimde vav Gönlümde vav Gözümde vav Dem dem vav kesilirim Beni insan yapana Ey kalbimden geçeni bilen Allah'ım 'Kulum' de kafi bana İster narına garket İster nuruna Mehmet Ekici Quote Share this post Link to post Share on other sites