cihat 28 Report post Posted December 28, 2007 İncecikten Bir Kar Yağar İncecikten bir kar yağar Tozar Elif Elif diye Deli gönül abdal olmuş Gezer Elif Elif diye Elif'in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye Elif kaşlarını çatar Gamzesi sineme batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye Evlerinin önü çardak Elif'in elinde bardak Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif Elif diye Karac'oğlan eğmelerin Gönül vermez değmelerin İliklemiş düğmelerin Çözer Elif Elif diye Quote Share this post Link to post Share on other sites
cihat 28 Report post Posted December 29, 2007 Bitti M'ola, Şam İlinin Hurması Bitti m'ola, Şam ilinin hurması Gitti m'ola ala gözün sürmesi Hama'nın, Humus'un telli turnası Turna, yârin selâm saldı, gel diye Bitti m'ola Şam ilinin gülleri Aştı m'ola siyecinden dalları Şu sefil Yakub'un şirin dilleri Turna, yârin selâm saldı, gel diye Bir ağaçta biter kırk yanal alma Birinden gayriye elini sunma Irak, yakın diye eğlenip kalma Turna, yârin selâm saldı, gel diye Aşına da Karac'oğlan aşına Yeni girmiş on üç, on dört yaşına Irak değil, ak pınarın başına Turna, yârin selâm saldı, gel diye Quote Share this post Link to post Share on other sites
trradomir 206 Report post Posted December 30, 2007 Değirmenden gelirim beygirim yüklü Şu kızı görenin del olur aklı On beş yaşında kırk beş belikli Bir kız bana emmi dedi neyleyim Bizim ilde üzüm olur alc olur Sızılaşır bozkurtları aç olur Bir yiğide emmi demek güç olur Bir kız bana emmi dedi neyleyim Birem birem toplayayım odunu Bilem dedim bilemedim adını Elbistan yanaklı Kürdler kadını Bir kız bana emmi dedi neyleyim Karacoğlan der ki noldum nolayım Akar sularınan bende geleyim Sakal seni makkabınan yolayım Bir kız bana emmi dedi neyleyim Ahahaaha, fena içerlemiş Karacaoğlan... Quote Share this post Link to post Share on other sites
cihat 28 Report post Posted January 22, 2008 KARACAOĞLAN Yunus Emre, Pir Sultan Abdal gibi, şiirimizin büyük ustalarından birisi de Karacaoğlan'dır. Büyük ustamızın on yedinci yüzyılda yaşadığı sanılıyor.Kökünün daha derinlerde olduğu gerçek. Epope'den Dede Korkut'a; Dede Korkut'tan koşmaya ne zaman geçilmişse, Karacaoğlan o zamandan beri sürüp gelen bir havadır; bir söyleyiş, bir duyuş biçimidir. Onun ne zaman doğduğu, yaşadığı da işte bu yüzden önemli değildir. İptida Karacaoğlan bir büyük kişilikti. Bu bilinen bir gerçektir. Sonra, yüzyıllar geçtikçe halk onun yöresini yeni şiirlerle, yeni yeni ozanlarla, daha da ileri giderek, yetiştirdiği yeni Karacaoğlan adlı şairlerle ördü. Benim gençliğimde Çukurova'da Karacaoğlan adıyla şiirler söyleyen dört tane Karacaoğlan vardı. Karacaoğlan gibi, onun havasında şiirler söylüyorlardı. Halk da -buna çok rastladım türkü derlemeleri yaparken- sevdiği tüm şiirleri Karacaoğlan'a malediyordu. Bir kişiliğin yöresinde böyle yoğun bir oluşma, şaşırtıcı bir şeydi. Bir de Karacaoğlan'ın şiirlerine bakarsak, daha halkın dilinde yaşayan, ya da derlenmiş şiirlerine, bugün de Çukurova köylüsünün dünya karşısındaki tekmil tavırlarını görürüz. Bu belki tekmil doğa karşısındaki insanın insanca davranışıdır, evrenseldir. Belki değil düpedüz evrenseldir. Halkın içinde yaşamış büyük kişilikler, halkın dili olmaktan başka çare bulamamıştlar, böyle olunca da halk onların yöresini daha da, zaman geçtikçe gür bir toprak gibi gittikçe yeşertmiş, ona yeni yeni güzellikler, çiçekler eklemiştir. Ve Karacaoğlan'ın şiiri binlerce yıl akarsular dibinde yıkanmış çakıltaşları gibi dilden dile geçerekten incelmiş, güzelleşmiş, arınmış, zenginleşmiştir. İşte Karacaoğlan'ın türkülerine yaklaştıran havalar da böyledir. Karacaoğlan havası dediklerinden, Karacaoğlan çağlarından ne kalmıştır? Acaba Karacaoğlan bu havaları böylesine tıpatıp mı söylemiştir? Yukarıda söylediğim Karacaoğlan türkülerini halk nasıl örmüş oluşturmuşsa havalarını da tıpkı öyle örmüş oluşturmuştur. Her büyük usta ona bir ses, bir güzellik katmıştır. İşte çağımızın usta, bilinçli sesi Ruhi Su da bize yeni, usta bir Karacaoğlan getiriyor. Onun bitip tükenmez çabalarının, Çukurova'da Karacaoğlan havaları üstüne halk arasında bitip tükenmez uğraşlarının tanığıyım. Karacaoğlan'ın hemşerisi bu büyük usta da Karacaoğlan havalarını kendi kişiliğinde yuğurarak, biraz daha oluşturarak belki de en gerçek biçimde yaratarak bize yeni bir Karacaoğlan getiriyor. Ruhi Su'nun sesinde bütün insanca duyguları, ölümü, ayrılığı, sevdayı, zulmü, doğa güzelliklerini halkımızla birlikte yeniden yaratılarak bulacağız. Ruhi'nin Karacaoğlan'ı yeni, erişilmez bir mutluluğumuz olacak. Karacaoğlan ne demiş: Arılar da konmaz oldu pürene Şükür olsun bu sevdayı verene Şükür olsun Karacaoğlanlara, Ruhi'lere. Yaşar KEMAL Quote Share this post Link to post Share on other sites
onüç 89 Report post Posted February 19, 2010 KARA DEĞİL Mİ? Bana kara diyen dilber Gözlerin kara değil mi Yüzünü sevdiren gelin Kaşların kara değil mi Güzel, ben seni isterim Seni koynumda beslerim Yüzünü, güzel, göreyim Zülüfün kara değil mi Boyun uzun, belin ince Yanakların olmuş gonca Salıverirsin kolunca Beliğin kara değil mi Utanırım akar terim Güzellikte yok benzerin En sevgili makbul yerin Saçların kara değil mi Beni kara diye yerme Mevlâ'm yaratmış, hor görme Ala göze siyah sürme Çekilir, kara değil mi Hind'den, Yemen'den çekilir İner Bağdad'a dökülür Türlü taama ekilir Biber de kara değil mi Göllerde kuğular olur Göğüs ak, kara benlidir Mısır'da çok zengin vardır Kölesi kara değil mi Pınara konan kuğunun Kanadı beyaz çoğunun Çöldeki Arab beyinin Çadırı kara değil mi İller de konup göçerler Lâle sünbülü biçerler Ağalar, beyler içerler Kahve de kara değil mi Evlerinde sular akar Güzelleri göze bakar Hublar yanağına sokar Sünbül de kara değil mi Karac'oğlan der, inşallah Görenler desin maşallah Kara donlu Beytullah Örtüsü kara değil mi Quote Share this post Link to post Share on other sites
Eşref Bey 58 Report post Posted April 27, 2010 Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Vara vara vardım ol kara taşa Hasret ettin beni kavim kardaşa Sebep ne gözden akan kanlı yaşa Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Nice sultanları tahttan indirdi Nicesinin gül benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Karacoğlan der ki kondum göçülmez Acıdır ecel şerbeti içilmez Üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Karacaoğlan Quote Share this post Link to post Share on other sites