Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Cile54

Sanık Polat Alemdar, Ayağa Kalk!

Recommended Posts

Sanık Polat Alemdar, ayağa kalk!

 

İtiraf ediyorum, çocukken çok kovboyculuk oynadık. Tahta kılıçlarla epey düşman kovaladık. Cüneyt Abi’nin yeni filmi şehre geldiğinde ilk seyreden imtiyazlı gruptan olup hava atmaktan geri durmadık. Başka mahalleden, diğer okuldan olmayı düşmanlık için yeter şart gördük.

 

 

Fakat kırmızı çizgilerimiz çok esnek, cezalarımız çok naifti. Rol modelimiz, sert delikanlı Cüneyt, yarım metre uzaktan yumruk sallıyordu. Bu kavga sahnelerini gerçekçi kılmak için kullanılan ses efektleriyle normalde üç film çıkarılırdı. Bugünkü çocuklar bizim tek nefeste izlediğimiz filmleri kahkahalarla seyrediyor. Onların çizgi filmleri de bizim gibi masum değil. Şeker Kız Candy, Heidi, sinsi köpek Değerli ve Tonton ailesini merakla beklemiyorlar. Burnundan ateş çıkan ejderhalar, hayal dünyalarını altüst eden yaratıklarla büyüyorlar.

 

Yetmiyor, ebeveynleriyle birlikte kahramanlaştırılan mafyaları izliyorlar. Bir sezonda onlarca karakterin çeşitli şekillerde katledildiği diziler seyredilme rekoru kırıyor. Evlerimizdeki sihirli kutular, zamanla zehirli kutuya dönüşüyor. Sokaklar bu hayal âleminden fırlayıp aramıza karışan tiplerle doldu.

 

Fark ediyor musunuz, son günlerde okullarda işlenen cinayetler ne kadar profesyonelce. Eskiden de bıçaklı kavgalar olur, çocukların en fazla kolu bacağı çizilir, elbiseleri yırtılırdı. Şimdi kalbin üzerinde kavis çizen, boyun damarlarını ‘ustaca’ kesen katil çocuklarımız var. Trabzon’da papazı öldüren delikanlının soğukkanlılığı kanımızı dondurdu. Mafyatik dizilerde bazı sahneler hiç yabancı gelmez, Batılı şiddet sanayiinden kopyalandığı hemen anlaşılırdı. Bugün sokaklardaki ölüm sahneleri de size tanıdık gelmiyor mu? Evet, hep birlikte tempo tutuyoruz: Sanık Polat Alemdar ayağa kalk! Oh be rahatladık, katili bulup kamu vicdanına havale ettiğimize göre, şöyle ayaklarımızı uzatıp televizyon seyrederek stres atabiliriz.

 

Kurtlar Vadisi gibi şiddet içerikli yayınlar aslında bir sonuç. Onu tek başına sebep konumuna oturtmak yanıltıcı olacağından çözümü de geciktirecek. Bu tür dizilerde arz ve talep kısırdöngü halinde toplumu sarmalıyor. Onlar şiddet verdikçe biz daha çok istiyoruz, biz istedikçe onlar dozu biraz daha artırıyor. Polat, çetesini bırakıp diplomatik mesajlar verebilmek için Suriye’ye gittiğinde isyan edip geri çağırmadık mı? Osman Sınav’ın, Mustafa Kutlu’nun hikâyesini televizyona uyarladığı sosyal içerikli Kapıları Açmak dizisini iki haftada ıskartaya çıkarmadık mı? Hepsinden önemlisi evlatlarımızı biz mi yetiştiriyoruz, umuduna terk ettiğimiz televizyon ve bilgisayar mı?

 

Günah keçileri bulup vicdanımızı uyuşturmak meseleyi halletmiyor. Anne babalar ve öğretmenler vakit geçirmeden ‘biz nerede hata yapıyoruz?’ sorusuna cevap bulmalı. Arabamızın boyasına gösterdiğimiz özeni çocuklarımızdan esirgiyoruz. Etrafta bol miktarda çeşitli boy ve yaşlarda Polat Alemdar adayı var. İşin acı tarafı, aileler bu gidişi fark etmiyor. Bilhassa büyük şehirlerdeki hayhuy her şeyi unutturuyor.

 

Aileler bugünden tezi yok olaya el koymalı ve olağanüstü hal ilan etmeli. İlk yapılacak şey, çocukları şiddet içerikli oyun ve sitelerden uzaklaştıracak şekilde bilgisayarı kontrol altına almak. Televizyona filtreler yerleştirip zararı asgariye indirmek hemen bunu takip etmeli. Bunlar bir noktada hıfzıssıhha tedbirleri. Mevcut tahribatı onarabilmek için ise samimi bir şekilde ‘benim çocuğumda Polat olma özentisi var mı?’ sorusunu kendinize sorun. Sanal âlemdeki Polat ve gerçek dünyadaki Polat’lar varlığını bize borçlu. O zaman suçlu başkası değil, biziz.

 

 

 

30.03.2006

ZAMAN GAZETESİ

 

 

Bülent KORUCU'dan alıntı

Share this post


Link to post
Share on other sites

S.a arkadaşlar...

 

Son zamanlarda haberlerde, gazetelerde, sağda-solda, camide-kahvede, kısacası her yerde "Okullardaki Şiddet" üzerine tartışmalar cereyan etmekte...

 

Peki nedir sizce bu işin altında yatan? Hani derin bir tabir ile, okullarda da mı "düğmeye basıldı" da bu gençler birbirini yemekten bıkmadı? İllaki dikkatinizi çekmiştir, haberlerde, 10 haberden 8'i okullardaki şiddet, bıçaklama, gasp vs vs olayları.

 

Bunun sebeplerine gelince, şahsi fikrim olarak ben bu olayların temelinde ailevi sorunların (Aile içindeki şiddet, ailenin ekonomik durumları, ebeveynlerin ilgisizliği vb.) yanı sıra dizi ve tv filmlerinde içeren şiddet temalarının da yattığını düşünüyorum. Tabiki ailenin çocuğuna verdiği dini, ahlaki eğitimin de aksikliği gün gibi ortada.

 

Değinmeden geçemiyeceğim, internet cafelerde oynanan oyunların 3'de 2'si de şiddet oyunları. 2 Gün önce İstanbul'da bir semtte internet cafeye yapılan baskında çocukların üstünden bıçaklar, çakılar çıktı. Durum gerçekten çok vahim. Gençlik elden gidiyor. Allah sonumuzu hayr etsin...!

 

Peki sizce nedir bunların sebebi. Bence bu konu üzerine biraz tartışmalı, fikirlerimizi sunmalıyız. Güzel bir fikir paylaşımı olur inşallah.

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Önce ilk yazıdan başlamak istiyorum.

 

Filmi olmasa da, dizisine çok soğuk bakan birisiyim Kurtlar Vadisi'nin. Tam bir özenti tayfası oluşturmuş vaziyette toplumda. Dizideki bazı olayların doğru olması, dizide anlatılan herşeyin doğru olduğu anlamına gelmemesi gerekirken çoğu insan tarafından bu doğrultuda anlaşılıyor, "Kurtlar Vadisinde anlatılanların hepsi doğrudur" gibi bir fikir var herkesin kafasında. Hiç kimse, devletin kendi sırlarını böyle ulu orta millete aşikar edeceğine inanmamazlık etmiyor. Herkesin gözü kör, herkesin kahramanı Polat Alemdar. Gerçek idollere değil de, böyle yapay insanlara hayran bırakılmış, "Racon değil, gırtlak kesen" bir gençlik yetişiyor. Belki devletin amacı bu değildi ama bu da bir yan etki olarak patladı, yatsınamaz bu. Yazıya katılıyorum tamamen... Suçludur Kurtlar Vadisi. Toplumun psikolojisini mahvetmiş, psikopatlar yetiştirmiş, bu milleti kandırmış, içi bomboş bir vatanseverlikle, derin devlet sevdasıyla, sempatisiyle doldurmuştur bunca insanı.

 

Son dönemde meydana gelen taşkınlıkların altında bu gibi etkenler var, birikmiş bir şiddet eğiliminin sürekli gıdıklanma neticesinde patlaması olarak bakıyorum ben bu olaya. Yani TV'lerde ilk önce ilkokullu çocuğun bıçaklanmasını izledik, sonra ardı arkası kesilmedi bunların. Hem dizilerde verilen şiddet fikri, hem haberlerde bu olayın çokça gündeme gelmesi, hem de öncesinde güzel bir eğitimden mahrum yetişmiş insanların çokluğu bence son dönemde bu olayların artmasına sebep oldu. Ateşi alevleyen o ilkokullunun bıçaklanmasıydı. Kıvılcım ilk kağıt parçasını tutuşturdu. Kitap yanmakta...

 

Çözüm...

 

1. Abdülhamid'in, denetim altında tuttuğu için istibdatçı, hatta Kızıl Sultan damgasını yediği medyanın kontrolünü her ne pahasına olursa olsun, sağlamak. Çünkü günümüzde dünyayı gerçekten yönetenler medya patronları. Başka hiç kimse değil...

 

2. Ailelerin çocuklarını yetiştirirken dini düşüncelerini kuvvetli tutması, öğretmenlerin de bu konuda destek çıkması. Din öcü değildir, içtimaî açıdan da bir kurtuluş vesilesidir.

 

3. "Yetişme" dönemini büyük ölçüde geride bırakmış, yaşını başını almış, psikopatlaşmış insanların bir şekilde dizginlenmesi gerekiyor. Disiplin en uygun yol gibi...

 

"Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!" diye haykırabilen kaç kişi var acaba... Kaç kişi problemin azametinin farkında? Kaç kişi cesaretle problemlerin üstüne gidebilme yüreğine haiz?

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...