Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
kopzan

Eller...

Recommended Posts

Eller...ruhumun vücut bulmuş hali..dilimin tercümanı..yorgunluklarım belkı de..alın terime sebep ve sonrasında terimin nefesi..canım..can kurtarışlarım..ayakta tutan desteğim..ilmim..berekete yol oluşum..memnunıyetim..selamım..alın yazım..alnımdakı çizgilere yol veren..ve ayrılıklarım..ıkı canı saran tek bilek..ya sizin için?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eller...

 

Tersiyle teptiğim fırsatları hatırlatan...

 

Daha yeni yeni birlikte bir üçlü oluşturmaya başladığı neyimi üflemeye çalışırken zaman zaman dayanılmaz acılara sebep olan...

 

Kalemimi tutan,klavyemin can dostu parmaklarımla bir bütün oluşturan...

 

Yeri geldiğinde aşımın kaşığı,yeri geldiğinde fotoğraf makinemin baş tacı...

 

Bazen sevdiklerimin omzunda,bazen bir ihtiyaç sahibinin avucunda...

 

Bunlar gibi daha birçok şey :D En önemlisi aslında göklere açtığım kapı,bütünümde olduğu gibi üzerinde taşıyan hayatımın tüm yansımalarını... :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eller... Kimi, gül ağacından aldığı rayiha ile temas ettiği her şeyi kokulandırırken, kimisi de en menfî ruh ambiyansını kendisine tek göz atımlık zaman dilimi içerisinde karşıya intikal ettirebilme potansiyeline sahip eller... Kendine mahsus eğilmeler ve bükülmeler ile belki de ruha ayna tutan müşahhas âlemin sanatkârane uzuvları... Beden dilinin kıymeti haiz bir dolu malzemesini kendinde muhafaza eden eller, aşikâr ya da gizli, ateş ile ışık arasındaki ilişkiye paralel olarak ruh ile olan ilişkisini her dem yansıtır. Fırtınalı bir ruha eş olarak titrek eller, aslında kapalı olan kalbi olmasına rağmen elleri de sımsıkı kapalı olan cimriler, fıtratı sert rüzgârlardan alınan mizaçlar için kırıcı eller, duyguları imbikten geçirilen ehl-i hâl için gönlüyle birlikte hâli de kıvama eren ve ana vazifesini duaya durmak olarak tayin eden eller...

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Tutmayı seven, ama hiç tutulmayan... "gel" diye işaret eden, ama devamlı "git" işaretiyle geri çevrilen... " ellerdir benim ellerim...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aynadaki Yalan’dan:

 

 

Ressam Âbid, masasında ve her zamanki el desenlerine eğilmiş, dudaklarında devamlı tebessümü, karalamalar yapıyor ve Naci ile Mine'ye kulak vermekten geri kalmıyor. Eller... Türlü bükülüşler, büzülüşler, açılışlar, uzanışlarla insan ruhunun en zengin ifadecisi eller... Okşayan, tırmalayan, kavrayan, koyuveren, yalvaran, yumruklayan, dilenen, sadaka veren, bıçağa sarılan, duaya açılan eller...

Abid önündeki resmi Naci'ye çevirdi:

— Nasıl? ..

— Harika!.. Bütün ruhu parmaklarında...

— Yalvaran eller... Boğazlayamayinca yalvarmaya geçmiş eller...

— Benim ellerim...

— Yok canım!

— Bilek mafsallarından öteye ondörder boğuntuyla sayısız faaliyetlere ve bu faaliyetlerin iç edalarını şekillendirmeye memur eller... Onlardaki esrara her zaman dikkat ettim. Senin bu el tutkuna da âşığım...

— Ama ben böyle fikirlere bağlayarak yapmıyorum bu desenleri... İçimden geliyor, ondan...

— Biliyorum; senin sanatın, hasta kedilerin kırda buldukları şifalı otlar gibi bir içten geliş, eseri... Sen, sanatı üstünde düşünce tasası çeken bir mizaç taşımıyorsun! Solculuğun da böyle...

Mine, Âbid'in imdadına yetişti:

— Yine tutmasın izah hastalığın!.. Birbirimizin akıntısında güzel güzel giderken yine çatışmayalım... Belmâ'nın ellerini neye benzetiyorsun? Büyücü ellerine, değil mi?. Ya benim ellerim?..

— Seninkiler mi?.. Dişiliğini gizlerken açığa vuran hünsâ elleri...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların...

 

:D

Share this post


Link to post
Share on other sites

ELLER

Eller, hepsi de beşer tane parmaktan,

Eller, türlü türlü... Yaşamaktan.

Boynu bükük eller, dizlerin üstünde,

İster bir yabancının, ister kardeşimin de!

Eller, göbek üstünde, yok bir şey umurunda.

Ellikten çıkmış eller, ekmek uğrunda.

Derileri soyulanlar çamaşırdan.

Eller, avuç içleri nasırdan.

Karımınkiler öylesine, çocuğuma bakmaktan,

Tahta uğmak, sabah karanlığı ateş yakmaktan.

Açılmış, kapanmayacak avucundan belli

Dilencinin eli.

Eller, eteklerde, baygın düşmüş bir ara.

Eller, sarılmış demir parmaklıklara.

Bir elim kalem tutmuş, yazı yazar.

İki elinde kazma, toprağı kazar.

El var titrer durur, el var yumuk yumuk.

El var pençe olmuş, el var yumruk.

Hepsi de etten, deriden, tırnaktan;

Farkları yok ama dal ucunda yapraktan.

Atmış elindekini, tutmayacak bir daha,

Eller görüyorum, eller, açılmış Allah’a...

ZİYA OSMAN SABA

 

(Şiiri bir yerden kopyaladım, hatalar olabilir)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben senin en cok ellerini sevdim...

Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak, pak

Nice güzellikler gördüm yer yüzünde...

En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak...

Share this post


Link to post
Share on other sites

insan, parmakları arasındaki bir saç kılını veya bir toz zerresini algılayabilir. İnsan kor halindeki demiri elindeki çekiçle döverek, ona uygun sertliği verebildiği gibi; piyanonun tuşlarında veya kemanın tellerinde bir saniyede on iki notayı, gerekli dinamizm, ritim ve duyguyla çalabilir.

 

Okşayan bir el, yumuşak hareketlerle cismin şeklini, yüzeyini ve sıcaklığını algılamaya çalışır ve böylece kişiyle cisim arasında bir yaşantı doğar.

Temas ederek hissetmek yoluyla kazanılmış olan duygu, entelektüel bilgi yoluyla elde edilenden çok farklıdır. Bir tavşan postuna gözle bakmak, mikroskop altında incelemek ve elle okşamanın doğurduğu izlenimler bütünüyle farklıdır.

Temasın hissettirdiği farklılığı hepimiz biliriz, ancak çoğunlukla bundan uzak dururuz. Fakat çok kere küçük bir temas insanın içinde bir özlem doğurur ve teması tekrarlama isteğini ortaya çıkarır.

Benzer şekilde kişi kendisinde duygusal yük doğuran bir konuda konuştuğu zaman, duyarlılığı, parmakları ve avuç içi ile adeta kelime yüzeylerine daha farklı bir anlam vermek istemesinde ortaya çıkar. Böylece insanın sinir uçları uyarılarak, kelimelerin, dolayısıyla da konuşmanın anlamı artar.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...