Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
yunuscoskun

Neden Kurtuluş Savaşında Ingilizler Anadoluya Girmedi Sizce !

Recommended Posts

öncelikle belirtmek isterim burada yazdıklarım benim tarih değerlendirmemdir başka hiçbir şey değil

yıl 1918 osmanlı devleti kaybetmiş elinden herşeyi alınmaya başlanmıştı ve bizi yenen ingilizler her tarafı işgal etmeye başlamıştı pay-i taht dahil eli kolu bağlı imparatorluk zamanla anadoluya kayıyor direniş ve ne hikmetse istanbulda göstermelik güvenlik önlemleri altından anadoluya sanki normal bir zamanda olduğu gibi silah akıyor hayret verici bir şey dünyanın en büyük istihbarat servisine sahip ingilizler bunları bulamıyor cihan savaşını kazanan devlet bunu yapamıyor mu sonra üstümüze yunanlıları salıyorlar ve bizi yenmeleri için uğraşıyorlar ve ne hikmetse yunanlılar kaybediyor nasıl ama

bilmiyor mu ingilizler türkleri biliyor yunanlıların kaybedeceğini bilmiyor mu biliyor sonra son sürat bir devlet inşa ediliyor ve ingilizler anadoluya girmiyor osmanlıyı yenen ingilizler anadoluyu bir kaç ayda işgal ederdi yalan mı mantık yürütün gelelim lozana lozanda nasıl kazandık ki biz masada kaybeden milletiz bir anda masada aslan kesiliyoruz allah allah bu ne böyle ve araştırın lozanın gizli maddelerini islamın kaldırılması şartıyla bu kazanımlarını elde ettik bilin !!! devletimiz kurulur ve bir anda islam adına hiç bir şey kalmaz ortada peki size sormak isterim ingilizler ne istiyordu islamı bitirmek peki bunu kendileri yapsa anadoluya girerek ne yapsa ne olurdu aşırı zaiyat veriridi ve islamı daha da ateşlerdi ama bir kukla bulursa başınada bir kahraman birliği geçirirse halk onların her dediğine inanır ki aynen de olmuştur efendim lafı uzatmayayım söylemek istediğim şu bu devlet kurulmuşsa kendimizi avutmayalım bir din feda edilerek yapılmıştır ve ingilizlerin maksatlı bir şekilde kazanmamıza izin vermiş bunun karşılığında dinle alakalı tüm sistemleri kaldırmışlardır bunun gerçekliğini tartmak için bir bakın etrafınıza kime benziyorsunuz müslümana mı ingilize mi söylediğim gibi bu benim yorumum ya sizin yorumunuz nedir ? saygılarımla

YUNUS COŞKUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

haklısın

Share this post


Link to post
Share on other sites

selamlar,

 

efendim ben cok kitap okuyan birisi degilim,heleki tarih konusunda pek bir bilgim yada okumuslugum yok.

 

fakat univ. 2.sinifta bir dostumun tavsiyesiyle abdulhamiti,onun donemini birkac farkli kaynaktan okuma firsati buldum,ve neden abdulhamiti tanima konusunda gec kaldigimi dusunerek kendime epeyce kizdim.sozu suraya baglamak istiyorum,ben az da olsa okumus,dinlemis oldugum tarih bilgisene dayanarak sunu soyleyebilirim;

 

tarihimizi 2 farkli doneme ayirmak mumkun,birincisi karanlik/bilinmeyen tarihimiz digeri ise karanlik tarihimize nispeten daha cok bilgi sahibi olunan,hemen hemen herkesimin bircok konuda fikir birligi ettigi tarihimiz.

 

karanlik tarihimiz diye adlandirdigim tarih,abdulhamitin tahta oldugu yillardan basliyor (ornegin 1890 lar) takii mustafa kemalin oldugu (1938 ler) yillara kadar suruyor.

aslinda dikkat edilirse bu soyledigim sanki bir celiski iceriyormus gibi gelebilir,dusunsenize 100 yil onceki tarihimizden bihaber olan bizler daha evvelki tarihimize dair bircok sey bilmekteyiz,ne yaman celiski!

bu yuzden yukarida yapmis oldugunuz yorum icin,haklisiniz yada haksizsiniz gibi bir yorumda bulunmak sahsimca yanlis olur,birkere o doneme ait bircok kaynak yakilmis,yikilmis,kul edilmis, bir kismi ise genelkurmay arsivinde( bildigim kadariyla mustafa kemalin vasiyetide orda),geriye kalan cok az bir kismi ise,bugun bizlerin istifadesinde.

dikkat edilirsen her konuda her kafadan farkli bir ses cikmaktadir,neredeyse hicbir konuda fikir birligi edilememistir(ermeni meselesi,inkilaplar,abdulhamit donemi,31 mart vakasi,istiklal mahkemeleri,lozan,inonu donemi,seyh sait isyani vb...).o nedenle soyle dusunuyorm ki,bu konuda bizlerin yada bir baskasinin elinde kesin bilgi belge olmadan bir karara varmasi sahsimca pekde dogru olmaz.

peki bu engel nasil asilir diye bir soru soracak olursak bence cevabi en kolay olan sorulardan birini sormus oluruz, oncelikle turk silahli kuvvetleri 'imparatorlugu' elindeki arsivleri acmali,sonra da tamamen nesnel bir tarih arastirma kurumu kurulup egrisiyle dogrusuyla,eksigiyle noksaniyla ne var ne yok hersey arastirilmali ve bizlere kaynak olarak sunulmali.kimsenin kalkip ta gecmisin seyrini degistirecek hali yokya:) ,olan olmus biten bitmis,biz hic olmazsa neyin ne oldugunu ogrenelim.

benim bu konudaki goruslerim boyle,inanin bazen okudugum dinledigim seylerin hepsinin yalan oldugunu dusundukce cok fena kiziyorum.olurbu boyle sey yahu.ben tarihimi bilmiyorum,okuyamiyorum,benim yerime elin gavuru benim tarihimi bana anlatiyor,benden iyi biliyor.gelde kizmaaa!

 

selam ve muhabbetle

Share this post


Link to post
Share on other sites

kardeş burda sadece ingiliclerin tyavırları ve sonuçu ele alarak düşündük.yanlışta olabilir ama arkadaşın gösterdği yöden düşününce mantıklı geliyor.bunu uzun uzadıya açma gereği duymadım haklısın dedim

Share this post


Link to post
Share on other sites

selamlar,

 

efendim benim soylediklerim size karsi soylenmedi.ben genel olarak tarihi okuma ve anlama noktasindaki yetkinsizligimizi vurgulamak istedim.

arkadasin fikirleri/yorumlari tamamiylede dogru olabilir.ona bir lafim yok.

 

selam ve muhabbetle

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çok kafatastan yazılmış. Bir kısıma Ataya karşı..Gereksiz konu silinmesini talep ediyorum..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hangi ataya karşı?

Ben Fatihe veya Alparslan'a karşı bir laf okumadım yukarıda.

Yoksa sizi mi yanlış anladım?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ali NFK, Ata derken son Ata'yı kastettim..Her ne kadar İsmet e lanse edilmişse de Lozan konusu ucunda hükümette var.Atatürk'te var. Mehmet Akif te var.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bak şimdi...

Önce son Ata, sonra Akif. Alakaya maydanoz...

Hakikati söylemek konusunda kim olursa olsun geri durmayacağız. Kim olursa olsun!

Gözümüzü kapayıp ağzımıza yemek diye verdikleri zehiri ne zaman kusacağız?

Üstad'ın gençliğe hitabesi hangi ataya nisbet?

Boşversene kardeş, İslamiyetten ötesi vız gelir trıs gider. Ve Allah'ın kanunlarını rafa kaldırıcı kim olursa olsun kendini kubur farelerinin yanında bulur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kültürüyle, ekonomisiyle, ahlakıyle bir cemiyet değiştirliyor. Dile kolay... Hani, Lozan antlaşması sırasında, 1. Millet Meclisindeki sert tartışmalar bir belge niteliğinde aşikar aslında. Ah, o mecliste ne vakalar cereyan etti, ne vakalar. Duvarların dili olsa da konuşsa... Kıbrıs Lozan'da verildi diyelim, Menderes'in asılma sebeblerinde biri de Kıbrıs idi. Sonra Musul ve Batum...

Menemen olayı, Şeh Said isyanı ile birlikte daha yakınlarda Sivas ve Başbağlar, 28 şubat ve Danıştay saldırısı... Özel Harp Dairesinin yerini anayasada gösteremezsiniz. Ya finansı nereden sağlanıyordu bunların? Ah, bizim istiklal savaşımızı kimler istismar etmedi ki. Yahu halkı düşman karşısına çekebilmek için hoca kılığına bürünen Celal Bayar, Türkiye'de kurulan ilk komünist partisine, kalpağında kızıl bir şeritle katıldı. Aynı Celal Bayar aynı zamanda mason. Hadi bakalım, gel buradan yak! Kara fatmanın torununu dilendirerek ancak gecinebildiği söyleniyor ve üstelik ölümüne çok kısa bir süre kala maaş bağlantı Kara Fatma'ya. Oda Demokrat Parti zamanında. Bu maaştanda yararlanamadan öldü garibim. Hani kadına ilk seçilme hakkını biz tanıtıkta, o yüzden şey edeyim dedim. Ya 23 Nisan, 19 Mayıs... Hele 19 Mayıs'ın ilk olşumu sırasındaki vaziyet pek trajik. İlk gençlik bayramı 24 veya 28 Mayıs'ta mı kutlanmış ne? Hani, siz benim böyle göreceli konuşmama bakmayın. Demokratik nizamda milletin egemenliğinde olan meclis istedi de Anayasa Mahkemesi, Yök ve dahi topyekun bir adalet sistemi kuruldu mu, acaba? Yada bu sitemin altında kimler var, çok merak ediyorum. 10. yıl albümünü şöyle bir googleden arayın bakalım, bulursanız bana da yollayın. E tabii ki bulabilirseniz! Sahi, bu albümün önsözünü kim yazdı, aceba? Mevlana'yı nasıl tanıttılar orada? Ha bir de, bir partinin temel direklerini bir milletin sırtına yüklemek ne demek, hiç düşündünüz mü? Özgürlük, Hürriyet diye kendini paralayanların üzerimize yükledikleri bu direkler aslında ve görünürde kendi fikirleri ve biz bu fikirleri, onlara bicilen kutsallık yelekleri yüzünden eleştiremeyiz. Biz var ya biz, o şeriatçı Arapların Kralının oğluna da devlet protokolu uyguladık ta, yıllar yıllar sonra Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan bizzat Arap kralını karşıladı ve onun yanına gitti diye neler yapmadık adamlara. Canım ben biz derken, siz, ekabir anlayın. Hele Güneş dil teorisini anlatsam var ya, neyse boşver! Şimdiki ayınlanan nutukla, Atarürk'ün mecliste okuduğu nutuk aynı mı? Doğrusu çok merak ediyorum. Of, of... Kusuruma bakmayın, biraz saçmaladım herhalde...

Dua ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çok sağol Hacegân abi bize birşey bırakmamışsın, bizim lisenini duvarında Atatürkün bir sözü yazıyordu(hala yazıyor) hemen aktarıyorum:

Ben size hiçbir Ayet hiçbir hadis hiçbir dogma bırakmıyorum aklı ve bilimi bırakıyorum!

 

Buyur burdan yak! Hani lâiktik!Pozitivizm adlı bir felsefe dininin bırakın kıyafetini propagandası yapılıyor, sonra Din dersinde ehli sünnetin anlatılması suç oluyor, ben ictihad meselesini Din yazılısında Ehli SÜnnet alimlerinin bildirdiği gibi yazdım, adam okurken çağırdı beni yanıma"Dediğin hakiki doğru olan ama oğlum biz kitaptakine puan vermek zorundayız bizi buna zorluyorlar" dedi ve cevabıma puan vermedi.

Share this post


Link to post
Share on other sites

azizim,niye girsin?sorulacak soru bence bu olmalı...

tafsilata girip kimilerini şaşırtmayı,kimilerini kızdırmayı gerekli görmüyorum...

Share this post


Link to post
Share on other sites
azizim,niye girsin?sorulacak soru bence bu olmalı...

tafsilata girip kimilerini şaşırtmayı,kimilerini kızdırmayı gerekli görmüyorum...

 

Ben niyesini, nasılını değil, bu işlerin neticesinde görünen vaziyetleri dile getirmeye çalıştım. Niyesini, nasılını bilemem ama, neticelerinin belgeli kısımları ortada. En azından 1.meclis zabıtları yerli yerinde. Erzurum kongresinin tutanakları, Sivas kongresinin tutanakları filan.... Ha bu arada, tafsilata girmiş değiliz. Tafsilatın yanında bu ne ki... Bir kanıtta, taksimdeki yanyana üç heykel...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ben niyesini, nasılını değil, bu işlerin neticesinde görünen vaziyetleri dile getirmeye çalıştım. Niyesini, nasılını bilemem ama, neticelerinin belgeli kısımları ortada. En azından 1.meclis zabıtları yerli yerinde. Erzurum kongresinin tutanakları, Sivas kongresinin tutanakları filan.... Ha bu arada, tafsilata girmiş değiliz. Tafsilatın yanında bu ne ki... Bir kanıtta, taksimdeki yanyana üç heykel...

zaten tafsilata girince(daha önce başıma geldi)siteniz kapatılıyor...

niyeleri,nasılları bilmek lazım..neticelerde mühimdir fakat ben haticeye de bakalım derim..yanlış anlamayalım:)

Share this post


Link to post
Share on other sites
zaten tafsilata girince(daha önce başıma geldi)siteniz kapatılıyor...

niyeleri,nasılları bilmek lazım..neticelerde mühimdir fakat ben haticeye de bakalım derim..yanlış anlamayalım:)

 

E madem haticeyi bizden saklıyorlar ve haticeye ortadan dalamıyoruz, biz de neticeden haticeye gidelim diyoruz. Yoksa biz haticeye talibiz. Hassasiyetini anlıyorum kardeşim. Tabiki dikkatli olmak gerekir. Yoksa Hallac-ı Mansur durumuna düşeriz, bu mevzuda ve asarlar bizi. Neyse kardeşim, seninle aynı fikirdeyim aslında.

Dua ile kal...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bilim Kurgularla kafa yormayalım.

 

Atatürk'ten Mehmed Akif'e niye geçtin diyorsun..Hükümette bir Atatürk mü var?

 

2.si Laiklik olmasa belki alevi kalmazdı,

Mezhep tartışmaları üzerinden memleket kaynardı.

 

Sizin bu tür fikirlerinizden dolayı zan altında kalan pek çok Necip Fazıl aşığı var..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bilim Kurgularla kafa yormayalım.

 

Atatürk'ten Mehmed Akif'e niye geçtin diyorsun..Hükümette bir Atatürk mü var?

 

2.si Laiklik olmasa belki alevi kalmazdı,

Mezhep tartışmaları üzerinden memleket kaynardı.

 

Sizin bu tür fikirlerinizden dolayı zan altında kalan pek çok Necip Fazıl aşığı var..

 

 

Peki laiklik olsa ne olur? Zaten var gibi de, ben yine sorayım dedim. Alevi kalmadı diye mezhep tartışması olmaz mıydı? Alevilik bir mezhep mi? Benim bildiğim, mezhep tartışması olmaz ve hak mezhepler bellidir, temelde de birdirler. Bir kaynaktan fışkıran dallar gibi, kökleri bir de, bunların içinde alevi yok. Ha, nifak hareketlerini iyi tanımamız gerek. Şu laiklikte bir garip... İslam içerisinden farklı inanışlara sahip cemiyetlerin oluşturduğu toplumları bir arada tutacak bir mevhum geliştiremedik, işimiz bu laik yapıya kaldı. Hani, onuda doğru yapsalar diyeceğim de, bizde de kilise yok ki... Kendi mezheplerimiz arasındaki sorunuda laiklikle çözmek, güzel olur(!)

Necip Fazıl'ı seven alevi kardeşlerimiz mi zan altında? Anlayamadım da... Yanlış anlatıysam afola... Hayır öyleyse, onları bizzat Necip Fazıl üzmüştür.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aleviler İslam Dünyasını Kaosa sürüklemiş Hasan Sabbahın Türkmen Mü'ridlerinin soyundan gelen kişilerdir.İsimlerini önce Sorkhserân(kızılbaş) sonra Alevi olarak değiştirmelerinden bu yanada müslümanları mahv etmektedirler.Osmanlıda yaptıkları Şeriat düşmanlıkları, Padişahlara cinsel iftiralar, İttihad ve Terakkinin bir numaralı üyeleri olup İslam Akidesinin temellerinden Hilafete düşmanlık etmeleri, Hurufi vb Batıni inançları Mevlevi(!) lere bile sokmaları, herşeye hatta Sünni Mevlanaya bile sahip çıkmaları, Osmanlının en zor anında hiç işleri yokmuş gibi Hüsniye denen Sahebenin çoğuna kafir diyen kitabı bastırıp yaşlı alevi bayanlarla köy köy hane hane dağıtmaları(nenelerinizin evlerini karıştırın bulucaksınız), İslâm Şeriatının Remzleri Kadılarla dalga geçmeleri, Haşa İmam-ı Azama Ehli Beyt düşmanı demeleri, Cumhuriyet sonunda Aleviliği bırakıp dîn düşmanı ideolojilere geçip çoçuklarına Deinz,Mahir,Ulaş bilmemne gibi /edit isimlerini vermeleri, 1400 senedir tüm mü'mineler tarafından örtülmüş çarşafa resmen hakaret etmeleri buna örnektir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Neden aleviliğe takıldınız anlamadım veya anlatamadım. sadece şunu söylemek istiyorum;

 

Sebepsiz yere Atatürk fikirlerine zıt koşmak anlamsız.Ve çok salak(sol) var burdaki bir yorumu alıp tümümüz yapmış gibi lanse edecek.

 

Atatürk laikliği birlik demektir.İsminin laiklik olmasına aldırmayalım.Atatürk Laikliği şu değil midir;

Devletin, din-mezhep gibi konularda tarafsız olması..

 

Evet..Lakin ne oldu ismet melunu bozdu..Bizde şu an ki kızıl laiklikten hoşnut değiliz.

İnşAllah Atatürk laikliği geri gelir.

 

Aleviler hakkında ki bilgiler için de teşekkürler.

Share this post


Link to post
Share on other sites

selamlar,

 

insallah nizam-i islam geri gelir,insallah hersey ve hepimizi islamla vuslata erer,huzur buluruz. baska bir seyle yahut baska yolla degil!sadece islamla

Share this post


Link to post
Share on other sites

“Türk hükümeti, beş yıldan az olmamak üzere gerekli göreceği bir süre için hizmetine derhal Avrupalı hukuk danışmanları almak niyetindedir; bu danışmanları Tük hükümeti, 1914-1918 savaşına katılmamış ülkelerin uyrukları arasından Milletlerarası Adalet Divanı’nca düzenlenmiş bir çizelgeden seçecek ve bunlar Türk memurları olacaklardır.”

Mustafa Erdoğan, Lozan antlaşmasının arkasına eklenen 'Yargı yöntemine ilişkin bildiri' başlığı altında yukarıdaki ifadenin yazıldığını ve bu ifadenin altında da İsmet İnönü, Rıza Nur ve Hasan Saka'nın imzaları bulunduğunu söylüyor. Yani bir belge sunmuş oluyor. Sonra yazar, Bilal Şimşir'den aktarıyor: “Böylece Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonraki ilk beş yıl içinde Türkiye’nin laikleşmesi tamamlanmış oldu. Bu “beş yıl”, Lozan’da, Türkiye’ye “danışman” olarak kabul edilen yabancı hukukçuların görev süresine denk düşmektedir. Hukuk sistemini laikleştirince yabancı hukukçuların görev sürelerini uzatmaya artık gerek kalmamıştır.”

 

E birde 'Türk Hukuk Devrimi' denilen 'Medeni Kanunu', Borçlar kanunu' söz konusu ülkelerden alınmış ve onların kitaplarından çeviri yapılmış.

 

Evet, Cumhuriyet rejiminin, demokrasinin, insan haklarının teminatı laiklik değildir. Mesela İngiltere'de Cumhuriyet yoktur, laiklik yoktur ama kendilerini demokrat gösterirler yani orada demokrasi vardır. Fransa'nın bazı eyaletlerinde laiklik vardır, bazılarında yoktur. Bana kalırsa, Laiklik istismar edilerek, halkın, temel dini haklarını taleb etmesinin önüne geçilmiş oldu. Cumhuriyet rejimi laik bir düzen üzerine kurulmadı. Bu hususta Abdurrahman Dilipak şöyle der:'' Hilafetin kurtarılması adına Anadoluya gönderilen Mustafa kemal, Erzurum ve Sivas kongrelerinde hep bu ilkelere bağlılığından söz ederek, buralarda alınan kararlarda halkın bu talebini teyid etmişti. Yine Ankara'da kurulan ilk hükümette laiklik esasları üzerine değil, Dnini mübini korumak, şeriatı hakim kılma adına görev yapıyordu ve İstiklal habi bu inaç uğruna Türk, Kürt, Arap, Laz Çerkez vd. unsurların cansiperane mücadelesi ile kazanılıyordu.''

Laiklik ilkesi ilk önce CHF'nin kurultayında, bu partinin ilkeleri arasında gösteriliyor, 1931'de. Bu ilkeler arasında Demokrasi yoktu mesela. Yani Laiklik bir partinin fikri yapısı olarak meydana çıkıyordı ve sonra, 1937 yılında Laiklik ilkesi Anayasa'da yerini alıyor.

Burada, İngilizlerinde parmağı olan Şeyh Said ayaklanması bahane edilerek çıkartılan 'takriri Sükun Yasası'nın da oluşturduğu ortam üzerine gerçekleştirilen İnkilapları ve hemen beşine laiklğin Anayasa'ya girmesini iyi irdelemek gerek. Sonra tekrar Lozan'a dönüp bakmak...

Hekesin bir Ata'sı vardır, o yüzden hekesin bir Laik anlayışı vardır.

Unutmayalım ki, o zamanlar Chf'nin karşısına hangi parti çıkmışsa, Chf, bu partilerin karşısında meşru sınırlar içinde duramadı. Menemen neydi?

Ben kesinlikle Atatürk düşmanı değilim. Vahdeddin düşmanı da değilim. Ama biraz iadeyi itibar gerek, diye düşünüyorum.

Dua ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...