ToKSiN 6 Report post Posted July 22, 2005 NECİP FAZIL VE KOP DAĞINDAKİ DÜKKÂNI Necip Fazıl, Hikâye ve Tahlillerini, Kop Dağında Bir Dükkân adlı güzel olduğu kadar doğru bir san'at mülâhazasiyle bitiriyor. Kop Dağında bir dükkân açmak, güzel'in peşinde koşanların en tabiî ve meşru arzusudur. Doğrusunu isterseniz, bu dükkân on seneden beri açıktır ve oldukça geniş bir müşteri kafilesine nadir emtiasını dağıtıyor. Ben, o dükkânın ilk ve devamlı alıcılarından biriyim. Örümcek Ağı'nın titiz örgüsünü orada buldum, Kaldırımlar'ın yalnızlığını orada tanıdım. Fener, Gözler, Otel Odaları, Sayıklama, Geçen Dakikalarım... Bütün bu acının yenilmez arzu ve tutulmaz vehim usarelerinden süzülmüş emsâlsiz ve bahasız içkiler, hep oradan, yirmi yaşında genç bir adamın bundan on sene evvel, Kop Dağı'nın bir dönemecinde –üstünde fırtınalar didişen ve ayağının ucunda uçurumların baş döndürücü dâveti işitilen ücra bir köşesinde– açtığı dükkândan geldi. Fakat ne yalan söyleyeyim, ben bu dükkânda çok nadir şeylerin daha fevkinde bir lezzet buldum: Satıcının kendisi. Onun için beraberimde götürdüğüm ganimetlerden ziyade, tezgâh başında yaptığımız sohbetleri hatırlıyorum. İnsan, eserinin fevkine çıkmadıktan ve bir gün, hayatının istediği bir gününde onu fırlatıp atmak kudretini kendinde bulmadıktan sonra niçin yazmalı? Boş rakam kalabalığının üstüne çıkabilmek, ancak bu cins adamların hakkıdır. Ben ve Ötesi şairinde bir ruh kudreti vardır. O, en zalim bir rüyayı bile sonuna götürmeden uyanmasını istemez. Fakat en cazibini bile üç defa üstüste görmeğe razı değildir. Birkaç defa düşündüm; her hayat dâvetinin önünde, yelesi taze ve keskin bir bahar kokusu ile kabarmış bir küheylân gibi, burun delikleri açılıp kapanarak şahlanan bu genç adam, kendisini şiirin dar nizamına sokmamış olsaydı, acaba ne olurdu? Belki, zaferini terennüm eden tunç boruların akislerini ufkun dört köşesinden üstümüze bir altın yağmuru halinde yağdıran bir kahraman, belki köksüz bir adam, belki de daha büyük bir ihtimalle sadece bir deli. Kaç defa bu ikinci ihtimalin korkunç gölgesini onun başı üstünde, avını arayan bir kartal gibi daireler çizerken gördüm ve onun süzülüp inmek üzere olduğunu ve biraz sonra siyah çelik gagasının ucunda acaip parıltılı bir elmasla boşluklarda kaybolacağını düşünerek, gözlerimi kapadım. Fakat hayır, hiçbirinde bu tehlike ciddî değildi. O bu anda, sadece bir ihtimalin son haddini zorluyordu. Bazı insanlar, ara sıra ayaklarını imkânsızın denizinde yıkadıkları içindir ki, zaman zaman başları bulutlarla çarpışır. Eserinden bahsetmiyorum. İlâhî kıvılcımın içlerinde tutuştuğunu hisseden gençler onu okusunlar. İyi şeyler, ancak iyi şeylerden doğar. Ahmet Hamdi TANPINAR VARLIK, nr. 1, 13 Temmuz 1933 Quote Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted April 27, 2006 Selamlar, Bu yazıya konu olan, üstadın "Kop dağında bir dükkan" başlıklı denemesi için Tıklayın Saygı ve selamlarımla Quote Share this post Link to post Share on other sites
siyah pelerinli adam 0 Report post Posted February 26, 2007 Ben bu yazıyı daha önce ahmet hamdi tanpınar'ın kendi kitabından okumuştum ve çok da hoşuma gitmişti....Sanatkarlık böyle bir şey olsa gerek..Biz sevdiklerimize olan düşüncelerimizi doğru düzgün bir kaç cümleyle ifade edemeyecek kadar acizken onlar bizim hayal bile edemiyeceğimiz güzellikte ifade etme kabiliyetine sahipler... Quote Share this post Link to post Share on other sites
BDG 76 Report post Posted February 28, 2007 Yazının deryasında boğuldum:) paylaşım için teşekkürler... Quote Share this post Link to post Share on other sites