Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
onüç

Kadınların Günü Var Ama...

Recommended Posts

Vakit

M. Emin Kazcı

[email protected]

 

 

 

Kadınların günü var ama...

 

İnsanlar, günlük hayat içinde bildiklerini okumayı pek severler ama çeşitli günler ihdas ederek bazı konularda güya ne kadar “duyarlı” olduklarını kanıtlamaya çalışmaktan da geri durmazlar.

Bugün idrak ettiğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de böyle bir şey.

-

Dünya Kadınlar Günü, ilk kez 1800’lü yıllarda New York’taki bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma şartları elde etmek için greve giden kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi ve daha sonra çıkan yangından kaçamayarak feci şekilde can vermeleri üzerine gündeme geldi.

1977 yılında da BM tarafından tüm dünyada kutlanması kabul edildi.

Peki o günlerden bu günlere kadınlar açısından ne değişti?

Hiç. Sadece kadını ezmenin ve sömürmenin araçları daha modern, daha sofistike hale getirilip güncelleştirildi.

-

Kadın hâlâ taciz ve tecavüze uğruyor... Kimileri kadınlara uygulanan şiddeti sadece Türkiye gibi az gelişmiş ülkelere has bir özellik zannederler ya da şiddeti salt bir eğitim sorunu olarak görmeye/ göstermeye çalışırlar.

Oysa araştırmalar hem “eğitimli” şiddetin “eğitimsiz”den, hem de gelişmiş batı ülkelerindeki şiddetin az gelişmiş ülkelerden daha az olmadığını hatta daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.

Yine BM’nin yaptığı bir araştırmaya göre, günümüzde dünyadaki toplam işlerin yüzde 66’sı kadınlar tarafından görülüyor, buna rağmen kadınlar, dünyadaki toplam gelirin yüzde 10’una, dünyadaki toplam mal varlığının ise sadece yüzde 1’ine sahipler.

Kadınlar işyerlerinde ucuz emek deposu olarak görülüyor. Kadınlar terfi etmek veya fazla maaş almak için erkeklerin ödemediği bedelleri ödemeye zorlanıyor. Kadın bedeni ticarette, medyada, sanatta, hülasa her yerde insafsızca sömürülüyor.

Kadınlar sadece cinsiyetleriyle değil, bazen sırf giyim kuşamları nedeniyle bile, birçok yerde ayrımcılığa maruz bırakılıyor.

Sözde feminist görünen birçok akım bile, son tahlilde erkeklerin belirlediği, hatta teşvik ettiği tuhaf zeminlerde yürütülüyor.

Kadınlar, güya kurtarılmaya çalışıldıkça daha çok eziliyor, daha çok sömürülüyor.

Bazen düşünmüyor değilim;

Kimse kadınları kurtarmaya kalkmasa, kim bilir belki de daha kolay kurtulacaklar!..

-

Bugünkü kıssalarımızı günün mana ve önemine uygun şekilde seçelim bari.

Kadıncağız eve her gelişinde eline televizyon kumandası ya da gazete alan ilgisiz kocadan bıkmış.

Bir akşam gene yemeğini yer yemez eline gazete ve kumanda aletini alan eşine seslenmiş:

-Konuşmamız lazım, sorunlarım var.

Koca, başını gazeteden kaldırmadan cevap vermiş:

-Merak etme, yakında AB’ye giriyoruz, o zaman tüm sorunlar çözülecek!

-

Bir kadın okuyucumuzun gönderdiği e-maile göre, kadınları günlük aile hayatı içinde en çok sinirlendiren tavırlar genel olarak şunlarmış:

-Gizemli havalara bürünmeleri: Sorularınıza asla net cevap vermezler. Sanki insanlığı kurtarmakla görevlendirilmişlerdir.

- Tartışmaya üşenmeleri: Hele de haksızsalar ağızlarını bıçak açmaz!..

- Tartışmanın ortasında çekip gitmeleri: “Seninle bu şekilde konuşamam” der ve ne şekilde konuşulacağını da belirtmeden kapıyı vurur giderler.

- Dalga geçme ve alaycılıkları: Siz konuşmanızın en içli yerindeyken “Senin terapi vaktin geldi” ya da “Bugün Prozac hapını almadın mı?” diye alay edip sinir bozarlar.

- Aşırı önlem almaları: Güya kavga çıkarmamak adına bol bol yalan söylerler. örneğin, “Arkadaşlarla gezmeye gittik” yerine “İşyerinde toplantı vardı” derler. Siz gerçeği öğrendiğinizde ise, “Hayatım, sana söylesem kavga çıkardı, üzülürdün” derler.

- Ağlama karşısındaki duyarsızlıkları: Siz ağlarken onlar, “Bu haline gerçekten dayanamıyorum, ne zaman büyüyeceksin acaba, altmışına gelince mi?” demeyi tercih ederler.

- Akraba ayrımcılıkları: “Senin akrabaların…” diye başlayan konuşmaları ne kadar da gıcıktır!.

-

Bu da kadınlardan yakınan bir erkek mailinden:

Ah bu kadınlar; iltifat edersin “yalan” derler. İltifat etmezsen “angut” derler. Sen arkadaşlarınla buluşursun, “ihmal” derler, kendileri toplanınca “bizim kızlar” olur. Giyimine biraz dikkat etsen “ne haltlar çeviriyorsun” olur, dikkat etmezsin “zevksiz adamın teki” olursun. Her istediğini yaparsın “kişiliksiz” derler, karşı koyarsın “anlayışsız” olursun.

-

Bir futbol hakemi ile evli kadıncağız, despot kocasından çok çekmektedir. Sürekli kavga, dayak, kötü söz!..

Bir gün kocasının idare edeceği bir maça gider. Stadın kapısında rastladığı oğlu “Keşke gelmeseydin anne” der, “Maçta hakemlere çok söverler.”

“Biliyorum” der kadın, “Fırsat bu fırsat, ben de içimi dökmeye geldim!”

-

Kadının biri yolda eski bir lamba bulup ovunca karşısına malum cin çıkmış:

“Benden bir tek dilek dileme hakkın var. Söyle, hemen yerine getirilecektir.”

Dünyanın ahvaline her gün pek üzülen kadıncağız, “Dünyadaki bütün savaşlar bitsin ve barış olsun. Herkesin karnı doysun ve işi olsun” deyince cinin yüzü asılmış:

“Sen de fazla abarttın. Ben o kadar yetkisi olan biri değilim ki! Daha mütevazı bir şeyler dile.”

Bir süre düşünen kadın “Peki” demiş, “Ben, şöyle hayırlı, dürüst, karısıyla saatlerce konuşsa bile bıkmayacak, evine her gün çiçek getirecek, ev işlerine sürekli yardım edecek, futboldan hoşlanmayacak, beni, annemi ve akrabalarımı çok sevecek sadık bir koca istiyorum!”

Cin, derin bir şekilde içini çekmiş:

“Uzatsana şu kahrolası dünya haritasını!”

Kadın-erkek, herkese iyi bir hafta sonu dileklerimle efendim…

Share this post


Link to post
Share on other sites

Öncelikle şunu söyleyelim ki, topyekun insanlığın olduğu gibi kadının da hem dünyevi hem uhrevi kurtuluşu ve buna dair bütün haklar ve kanunlar İslamda. İslamın ailedeki her noktaya nüfuz eden emirleri ile kadın da erkek de bir ömür boyu huzursuzluk, çirkinlik, kötülük namına ne varsa hiç biriyle karşılaşmadan saadet içinde yaşar. Tek şart var, kıl ucu kadar bile İslamdan ayrılmamak. Ferdin tek başına kendisi içinde olsun, ailenin bütün üyelerini ihata edecek şekilde olsun, bir huzursuzluk baş gösterdiyse, kesindir ki, orada İslamdan ayrılış, kopuş vardır. İslamdan nasibi olmayan zavallı Batı ve diğerleri, tabiatlarına uygun olarak asırlarca kadını ezmişlerdir, doğrudur. Batının 200 yıl kadar öncesine kadar kadının insan olup olmadığını tartıştığı da Batının kara lekelerden müteşekkil mazi tablosunda epey geniş bir satıh kaplar. Sevgililer günü derken sevgiyi, kadınlar günü derken kadını ve bilumum günlerin hangi mefhuma ithaf edildiyse o mefhumu sömüren Batı, isterse Allahın her gününü kadınlar günü olarak ilan etsin, İslamdan mahrum kaldığı sürece gerçek anlamda kadının değerini idrak edemez, onu sömürü malzemesi olarak kullanmaktan vazgeçemez.

 

Kadın hakiki manada İslamın kendisine ne muazzam ölçüde değerler ve haklar verdiğini bir bilse bütün dünya kadınları İslama bütün ruhlarıyla sarılır, yarattığı insanı en güzel şekilde bilen ve tanıyan yaratıcısının nazik ve zaif şekilde yaratmayı murad ettiği için kadının erkek ve erkeğin kadın üzerindeki hiçbir beşeri sistemin kuramayacağı çapta devasa bir örgüye sahip hakları ve emirlerini görür, O’na hamd eder ve bu manzumeyi yaşamayı biricik mefkure kabul eder.

 

Muharririn yazısındaki kadın ve erkek karakterlerine bir bakalım. Ne görüyoruz? Erkekten şikayetçi kadın ve gene kadından şikayetçi erkek. Kadın eşinden bilhassa ana zemini ilgi, sevgi, saygı olan ve bu kavramların her türlü davranışa sirayet etmesiyle birlikte ortaya çıkacak olan bir erkek tablosu istiyor. Dinimizde eşlerin birbirlerine sevgi nazarları ile bakmaları bile sevaptır. Buyurun size en muazzam ölçü. Hem kadının mutlu olması için eşinden istediği davranış İslamın emri mahiyetinde hem de bu davranış neticesinde iki taraf da sevap kazanmakta. Ve bu daha sadece minicik bir nokta. Ve bütünden haber veren parça niteliğinde olduğu için verilmesi gereken ilk misal. Kadının erkek üzerindeki haklarını bir kadına okutsanız –kalbi pas tutmuş, katılaşmışlar hariç- son derece müteessir olur ve hatta oturur ağlar o şahane ölçüler karşısında. Aşağılamak, çirkin bir üslup kullanmak, dövmek, hakaret etmek, hakir görmek şöyle dursun; kadının erkeğe Allah tarafından emanet edilmesi gerçeği bile erkeğin kadına bir fiske vurmasını engeller. Bu hakikati bilen erkek zaten böyle bir davranışa yönelmez. Ama hangi erkek, İslamı bütün davranış, fiiliyat, fikriyat cephesine yerleştiren erkek. Ham yobaz ve kaba softa İslamın özü olan güzel ahlakı fehmedemediği için, bilumum kadın örgütünün tenkid ettiği erkek profili kendine hayat sahası bulmakta ve iş güzellerin güzeli, zariflerin zarifi, inceliklerin incele incele sadece mana penceresinden bakanların görebileceği bir nur huzmesine dönüşen İslama yüklenmekte. Sanki İslamda kadını aşağılamak, hor görmek, dövmek teşvik edilmiş ve bütün bunlar en büyük kul hakkını teşkil ettiği için bir suç değilmiş gibi...

 

Bir de yazının kadın buduna bakalım. Erkek, kadının çirkin hal ve tavırlarından şikayetçi. Zaten kadının adı çıkmıştır dır dır etme mevzuunda. Ruh cephesi inşa edilmemiş bir kadın dünyanın en tehlikeli dırdırcısıdır. -erkeği de öyledir aslında- Başınızın etini yer. Susması ve konuşması gereken zamanı tayin edemez. Üstadın nefis şekilde tarifini yaptığı “erkeği kelimelerden iğrenmeye başladığı anda susmasını bilen kadın” ölçüsünü bulamaz. Söylenir de söylenir. Her şeyde şikayet edecek bir nokta bulur. Hiçbir şeyden memnun değildir. Çünkü karakteri gelişmemiştir, iç dünyası bir temele oturmamıştır, ruh iklimine hakiki mizacı kazıyacak olan mevsimleri atmosferine kazandıramamıştır. Bu tipler, sadece erkekleri değil, kadının hemcinslerini de ziyadesiyle rahatsız eder. Deva ise dediğimiz gibi bir tek yerde. Ruhlara ve ona bağlı olarak da her türlü davranışa, fikre ve zikre en mükemmel ölçüde şekil veren İslamda. Ya hayır söyle, ya sus. Dinimizde boş konuşmamak, susmak da ibadettir ve diliyle eşini inciten kadına ahrette verilecek ceza büyüktür. Hadisi Şerif: “Kadının cihadı, kocasıyla iyi geçinmektir.” Kainatı titreten muazzam ölçü…

 

Şimdi her noktası ve çizgisiyle bu kıymet hükmüne bağlı erkeği ve kadını düşünelim. Onların yuvası dünyadaki cennet, onlar da birbirleri için cennet nimeti. “ Hayırlı eş cennet nimetidir” Ve hem dünya hem sonsuz ahiret hayatı için açılan saadet kapısı. Bu kapıya sırtını dönmek isteyecek insanoğlu yoktur. Herkesin aradığı mutluluk ve huzurdur. Ancak nerede, ne şekilde aranacağı bilinmediği için ele geçmemekte, gözler yaşlı, kalpler buruk, aileler mahzun, çocuklar depresyonlu, dünya hayatı ise cehennem olarak berdevam.

 

Yeri gelmişken buraya tıklayalım ve erkeğin kadın, kadının erkek üzerindeki haklarını okuyalım. (Buraya tıklayarak da İslamda Kadın Haklarını okuyalım) Kadının ve erkeğin her gününü huzur ve saadet içinde geçirmesini sağlayan yüce İslama ve Onun kutlu peygamberine selam ve salat olsun, Allahın selamı, rahmeti ve bereketi cümle Müslümanların üzerine olsun.

 

Edit:/ Ayrıca tıklayınız: Erkekler Eşlerine Nasıl Davranmalı, Marifetname'den

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...