babalarkulu 1 Report post Posted March 29, 2008 Kaygusuz Bâbâm Kaygusuz Bâbacığım"Kuddise Sirruh" hazreti; Bursanın fethine Katılmış gazi dervişlerden, Hacı Bektaş Akrabasından ve Abdâlânı Rumun Pîrlerinden Olan Abdal Musâ Hazretlerinin "Kuddise Sirruh" en tanınmış halifelerindendir.Asıl adı Alâî Gaybidir ve Teke(Antalya) beyinin oğludur.Birgün dağda bir geyiği okla vurmuş ve onu kovalamış geyiğin Abdal Musâ tekkesine girdiğini görmüş, içeri girmiş dervişlerle tartışırken Abdal Musâ Hazretlerinin okla vurulu olduğunu görmüş ve o geyiğin aslında o hazret olduğunu anlamış ve o keramet sayesinde Hazreti Pîre büyük bir aşkla bağlanmıştır. 40 sene tekkeye hizmet etmiş, sonra Abdâl Mûsa Baba hazretlerinin emriyle Hac vazifesini yapmıştır.O da pîri gibi Osmanlı Ordusunda Dervişgazilik yapmıştır.Meczûb bir velidir.Görünümünü anlatan kitaplar kendi gibi meczûb bir veli olan Barak Babâm "Kuddise Sirruh" gibi saçı sakalı birbirine karışık kimi zamanda tüm tüyleri kırkık biri olduğunu yazmıştır.Ömrünün sonuna doğru Mısırda bir Dağda tekke açmış bu tekke ünlenmiş ve ölünce tekkenin yakınındaki bir mağaraya gömülmüştür.Bu tekkenin Bektâşî olan Yavuz Sultan Selim Hazretleri tarafından ziyaret edildiği Evliya Çelebinin kitabında yazılıdır.(Buda ilk dönem bektaşileriyle Bektaşi kılığına girmiş safevi-batınilerinin farkını açıkca gösteriyor.)Meczub bir veli olduğundan neredeyse her şiirinde şatahat görülür.Yunus Emre hazretleri gibi avamın tekerleme sandığı aslında tasavvufi ma'nalar içeren şiirleri çoktur.Ne yazıkki şuan Aleviler bu büyük pîri sahiplenmiştir.Şiirlerinden örnekler: Bir kaz aldım ben karıdan Boynu da uzun sorudan Kırk abdal kanın kurudan Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Sekizimiz odun çeker Dokuzumuz ateş yakar Kaz kaldırmış başın bakar Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Kaza verdik birkaç akça Eti kemiğinden pekçe Ne kazan kaldı ne kepçe Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Kaz değilmis be bu azmış Kırk yıl kaf dağını gezmiş Kanadın kuyruğun düzmüş Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Kazı koyduk bir ocağa Uçtu gitti bir bucağa Bu ne haldir hacı ağa Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Kazımın kanadı selki Dişi koyun emmiş tilki Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Kazımın kanadı sarı Kemiği etinden iri Saglık ile satma karı Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Kazımın kanadı ala Var yürü git güle güle Başımıza kalma bela Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Suyuna biz saldık bulgur Bulgur Allah deyü kalgır Be yarenler bu ne haldir Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Kaygusuz Abdal n’idelim Ahd ile vefa güdelim Kaldırıb postu gidelim Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz Dokuz felek bizim sayvanımızdır Yedi kat yeryüzü seyranımızdır Zira insan suretidir tonumuz Kamu alem bizim hayranımızdır Hakikat ol kadim sultan ki derler Biz ona vücuduz ki canımızdır Daim bu surete gelmeyi varmak Yolumuzdur daim mihmanımızdır Gözün aç bak bu vücut sadefinde Kıymetli gevherüz Hâk kanımızdır Senin hayale düştüğün ey münkir Bizim bu suret-i imanımızdır Bize bu saadet Hâktan erişti Zira biz kuluz o sultanımızdır Âşıklarız baş oynarız bu yolda Hâk’ı inkar eden düşmanımızdır Var ey münkir nice anlarsan anla Severiz ışk bizim imanımızdır Ser-âgâz eyle çağır el Sarayi De ki bu ışk bizim imanımızdır Beng(esrar otu: dinen kafa bulandırmayacak kadarını kullanmak helaldir.Eskiden sigara yerine tüketilirdi.) ile seyretmeğe ah bize bir bağ olsa İssi soğuk olmasa havası hub sağ olsa Pireden incinmesek kar ü yağmur olmasa Sinek hey vızlamasa ana hem yasağ olsa Dobruca Ovası’ndan büyük yağlı çörekler Akkirman’ın yağından benzimiz hey ağ olsa Cümle cihan koyunun semiz yahni etseler Biz yemeğe başlasak engeller irağ olsa Gaziler helvasından cihan dopdolu olsa Zülbiye halkaları sütü dahi çoğ olsa Kanda bir gül varisa badem paluze olub Bir yanından diş ursak çevresi yağ bal olsa Düpdüz bu yaş ovalar her biri boş durmasa Sulu şeftalisi çoğ bin üzümlü bağ olsa Kaygusuz Abdal otur kimin ye kimin götür Sufiye koz kalmadı abdala kaymağ olsa Beylerimiz elvan gülün üstüne Ağlar gelür şahım Abdal Musa’ya Urum Abdalları postun eğnine Bağlar gelür şahım Abdal Musa’ya Urum Abdalları gelir dost deyü Eğnimize aba hırka post deyü Hastaları gelir derman isteyü Sağlar gelür şahım Abdal Musa’ya Hind’den bazerganlar gelir yayınur Pişer lokmaları açlar doyunur Aşıklar gelir bunda soyunur Erler gelür şahım Abdal Musa’ya Her matem ayında kanlar saçarlar Uyandırıb Hak çerağın yakarlar Demine Hu deyüb gülbang çekerler Nurlar gelür şahım Abdal Musa’ya Meydanında dara durmuş gerçekler Çalınur koç kurbanlara bıçaklar Döğülür kudüm açılır sancaklar Tuğlar gelür şahım Abdal Musa’ya İkrarıdır koç yiğidin yuları Muannidi çeksem gelmez ileri Akpınar’ın Yeşilgöl’ün suları Çağlar gelür şahım Abdal Musa’ya Ali’m zülfikarın almış destine Sallar durmaz Yezidler’in kastine Tümen tümen Genç Ali’nin üstüne Sırlar gelür şahım Abdal Musa’ya Benim bir isteğim vardır Kerim’den Münkir bilmez evliyanın halinden Kaygusuz’um ayrı düştüm pirimden Ağlar gelür şahım Abdal Musa’ya Quote Share this post Link to post Share on other sites