Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Muvazene

Beşir Ayvazoğlu

Recommended Posts

Aşk

I.

Âlemde ne var ki aşktan özge,

Beyhûde nefes tüketme şair!

Bitmez diyerek sarıldığın ömr,

Bir sâde fasıldır aşka dair...

 

Aşk

II.

İftar yemeğim biraz tevekkül,

Bir şeyler ölür çocuk doyunca,

Bir sancıyı bekleyiştedir aşk,

Sessizlik içinde gün boyunca.

 

Bitmeyen Koşu

Hocam Ahmet Arvasi’ye

Ey dost, aşarız dağları an içre susuz,

Her dem susatır yolcuyu özlemdeki tuz,

Koşmak, yine koşmak gerekir sevgiliye

Bizler güzelin hem yolu, hem yolcusuyuz.

 

Tebessüm

Yine sessiz, çakırkeyif bir gün

Satılır neşve çarşısında hüzün

Ve coşar bir gülümsemenle sular,

Yeşerir Kerbelâ’sı ömrümüzün.

 

Tereddüt

Hem gelmeni istedim, hem bekletmeni

Sen mi daha güzelsin, beklemek mi seni...

 

(Şiirler isimli kitabından iktibastır)

Share this post


Link to post
Share on other sites

 

Hem gelmeni istedim, hem bekletmeni

Sen mi daha güzelsin, beklemek mi seni...

 

Sen mi daha güzelsin, beklemek mi seni? Bu soruyu sormak bile insanı bir tuhaf ediyor. Bu soruyu sorabilmek, bu soruya muhatap olmak? Hakikaten üstünde durulacak sözler. Üstad'ın "Beklenen" şiirini anımsattı bana.

Edited by buyukdogu

Share this post


Link to post
Share on other sites

BEKLEMEK...SINIR KOYULANLARIN HAYALI NE KADAR SAMİMİ VE GERÇEK?DÜNYA GÖZÜYLE GÖREMEYECEĞİM Bİ YAR..O YAR HANGİ UÇURUMUN KENARLARINI EMANET ETTİ BANA KİMBİLİR...O EMANET,HER YENİ BİR ADIMDA DAHA AĞIR GELMEZ MI ŞİMDİ...ŞİMDİ ŞU SÖZDEN ÖTEYE GEÇEMEMEK KALIYOR:SEN Mİ GÜZELSİN BEKLEMEK Mİ SENİ?HAYIRLISI..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Hem gelmeni istedim, hem bekletmeni

Sen mi daha güzelsin, beklemek mi seni...

 

Kitabın notlarından öğreniyoruz ki bu beyit aslında, “tamamlanamamış bir şiirden iki mısra”.

Yazar, şiiri neden tamamlayamadığına yönelik bir malumat vermemiş. Tamamlanabilseymiş eğer, beklemeye dair keyfiyet noktası yüksek bir şiir ortaya çıkacakmış, şu haliyle bile tesiri büyük aslında. :)

** **

Sade Kahve Rubâîsi

Billâhi şiir pes dedi söz geldi dize,

İmrendiği gönül sâhibi kim varsa bize,

Yâranla bugün sohbetimiz bal gibidir

Ey kahveci, gel katma şeker kahvemize.

 

Uykusuzluk

Yine uğultuyla geçti bir gece

Kazıldı yastığa uykusuzluğum

Deli karanlıkta gizli bilmece

Gözlerim faltaşı, bebeğinde kum.

 

Ve penceremdeki ağaç gölgesi,

Bıkmadan raksetti ta sabaha dek.

Derinden derine bir rüzgâr sesi,

Dolandı beynime çemberleşerek.

 

İfritler tepindi tepemde ter ter,

İçimde gitgide körlendi düğüm.

Bilinmedi, perde çekince cinler

Önce ağladığım, sonra güldüğüm.

 

Rubâî

Tasvîr edebilseydim eğer gördüğümü,

Hiç kimse inanmazdı, hayâl derlerdi.

Bilseydiler aslında neler gördüğümü,

Hep böyle hayâl görmeyi isterlerdi.

 

Hüzün Birdenbire Gelir

Yol birdenbire incelir

Gider uzaklara bensiz

Dağların ardını bilmem

Hüzün birdenbire gelir

 

Burada bir kırık çini

Çizgiler ince ve derin

Nice güzel zaferlerin

Söyler gizli tarihini

 

Bir ses derinden derine

Bir perde açılır birden

Binbir kapı demirden

Tarih derinliklerine

 

Binlerce kamçı şaklar

Atılır soylu kısraklar

Kuşlar çığlık çığlığa

Birdenbire sağnaklar

 

Kar birdenbire yağar

Ve birdenbire bahar

Önce bir ışık ordusu

Sonra güneş birdenbire

 

Yeni doğmuş çocuklar

Dağların güzelliğini

Söylerler birbirlerine

Yeni doğmuş çocuklar

 

Yol birdenbire incelir

Gider uzaklara bensiz

Dağların ardını bilmem

Hüzün birdenbire gelir

 

Güneş Ufuklarda Doludizgin

Hani gül nasıl açılır habersiz

Aşk öyle gelirdi, bilemezdiniz

Güneş ufuklarda doludizgin

Ve çocuk peşinde nefes nefese

 

Cömertçe bölüşürdük meyvasını

Biz orada sizinle gökyüzünün

O karşıdaki alaca dağlarda

Önce bir altın neş’e, sonra hüzün.

 

Ölümün gülyüzlü bir gelin gibi

Dirlikle geleceğini bilirdik

Âh, bir efsaneydi beklediğimiz

Ufkumuzda yekpâre bir güzellik

 

Biz işte şimdi yine yollardayız

Sen sus içimizdeki zorba, sen sus!

Ey güneş, ey sevinç hazinesi doğ

Ki yürüsün ışıklardan ordumuz

Share this post


Link to post
Share on other sites

Beşir Ayvazoğlu’nun Şiirler isimli kitabının son kısmında Aslanlar, Tilkiler ve Eşekler isimli zevkli ve hoş bir bölüm bulunmaktadır. Mevlana’dan La Fontain’e, Mehmed Akif’ten Şeyhî’ye kadar anlatmak istediği mevzuyu hayvanlar aleminden karakterler seçerek yazmış olan yazarların eserlerinden derlediği manzumeleri günümüz Türkçesine göre yeniden kaleme alarak hem akıcı, hem anlaşılır hem de kafiye uyumu sağlayarak edebi bir çerçevede okuyucuya sunan yazarın kitabının bu bölümünden birkaç iktibas yapmak istiyorum. Yazar bu manzumelerin hikayesini kitabına düştüğü bir notta şöyle anlatıyor:

 

1980’lerin başlarında Eşekler Kitabı adıyla nazım-nesir karışımı bir hiciv kitabı yazmaya kalkışmış, eşeklerle ilgli ne kadar hikaye, ne kadar rivayet, ne kadar atasözü ve deyim varsa toplamıştım. Bazı eşek hikayelerini yeniden söylemeyi o günlerde denedim. Niyetim biraz da Türkçe’nin zengin imkanlarını araştırmaktı. Daha sonra bu hikayeleri, çocuklar için, kısa mensur parçalarla destekleyerek kitaplaştırdım: Aslanlar, Tilkiler Ve Eşekler (İstanbul 1990) bu bölümdeki fabller, Eşek ve Aşk hariç, bu kitaptan seçilmiş parçaları ihtiva etmektedir.

 

Eşek ve Aşk

Gördüm söz denizinde Cüneyd’i

İnciler devşirmedeydi.

Yüzü ay gibi pırıl pırıldı yine

Ve halk etrafında halka halka

İnci dizmedeydi can ipliğine.

 

Derken bir köylü feryad ederek

“Cüneyd sen olsan gerek!”

Diye çıkageldi telaş içinde:

“Ey sırlar hazinesi, müşkülüm var,

Dediler ki kalk Cüneyd’e git,

Açarsa bu kapıyı Cüneyd açar!”

 

Ve Cüneyd döndü köylüye:”Neden

Çekip ah kılıcını böyle sîneden,

Bize geldin, söyle?”

 

“Dün, dedi köylü, odun kesmeye

Dağa çıkmıştım nafakam için,

Düşüp kaldım –ihtiyarlık bu ya-

Uyku dedikleri kör kuyuya.

Bir uyandım ki ne görsem iyi,

Yerinde yeller eser eşeğimin!

O benim kırk yıllık eşeğimdi,

Bilmem hangi cehennemde şimdi?

Medet pîrim, çâre sende!”

 

İşte o dem ay yüzünde Cüneyd’in

Açıldı binlerce tebessüm gülü.

“Sabret, dedi köylüye, otur ve sus,

Hallederiz bu müşkülü!”

 

Aşk bahsini gönül defterinden,

Bulup doğruldu yerinden.

Dedi ki:”Ey bizimle bu bağa

Gül devşirmeye gelen canlar!

Aranızda ömrünce aşk derdine

Düşmeyen varsa kalksın ayağa!”

 

Kalktı bir kara yüzlü bilgiç:

“Söylediklerin masal, dedi,

Ey Cüneyd, şükürler olsun ki

Düşmedim aşk derdine hiç!

Ben bu ilmin ezelî cahiliyim,

Sevmedim şimdiye dek!”

 

Cüneyd döndü köylüye, “Al, dedi,

İşte kaybettiğin eşek!”

 

*Tasavvuf çevrelerinde çok anlatılan bir hikayedir. Daha önce Gülnâme'de (Yazarın diğer şiir kitabı) Bir Kıssa-i Aşk adıyla yer almıştı.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eşekler ve Semerciler

 

Toplandı bütün eşekler ahırda bir akşam

-her birinin yüzünde gölge gölge gam-

En akıllıları kalkıp “Dostlarım” dedi

Sonra biraz sustu ve sabırla bekledi.

Dikti bütün eşekler sarkık kulaklarını.

Öteki devam etti gerip ön ayaklarını:

“Biz biliriz semerden neler çektiğimizi!

Hiç umursar mı o namussuz semerci bizi?

Etlerimiz kemikten ayrıldı lif lif;

Ne rahat semerler yontardı alçak herif,

Eğer kendi sırtına da semer vurulsaydı!”

Deyip ağzına ne geldiyse bir bir saydı:

“Daha çok delinecek o yaşadıkça postlar;

Semerci olmasaydı, emin olun ki, dostlar,

Olmazdı sırtımızda kanlı yara bereler.

Adam geberir belki kargış verirsek eğer!”

Dedi ve hep birden başladılar bedduaya.

O gece ölüverdi semerci, tesadüf bu ya!

Ve daha dünkü çırak geçti yerine hemen,

Öyle semerler yonttu ki ölçüp biçmeden,

Kıpkızıl kana boyandı, omuzları, sırtları,

Eşekler birer birer boyladılar baytarı.

“Ah, dediler, nerde şimdi eski semerler,

Onlar semer değil, devletmiş meğer!”

 

*Bu hikâyeyi Mehmed Âkif, Altıncı Safahat’ta, yani Âsım’da anlatır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eşek Beyni

 

Ormanların kudretli hükümdarı

Nasılsa hastalanır yorgan döşek

Baştabib çakal gelir yelyeperek

Aslanın nabzına bakar şöyle bir:

“Bu hastalık, der, aslan hastalığı!

Hünkarım vakit geçirmeden, eğer

Okkalı bir eşek beyni yerseniz

Derdiniz hemen biter!”

 

Aslan dönüp tilki başmusahibine

Endişeyle der ki: “Bu senin işin!

Koş ve semiz bir eşek getir bana”

Tilki bu, durur mu? Dalar ormana,

Çok geçmeden bulur aradığını.

Takınıp en sevimli maskesini

Yaklaşır dalkavukça tavırlarla:

“Aman efendim, ne güzel tesadüf,

Ne hoş sizi böyle semersiz görmek,

Duymak ne saadet eşek sesini!

Fakat yazık, tek başınıza burada

Canınız çok sıkılıyor olmalı...

Hani diyeceğim şu ki, olur da

Bir dosta ihtiyaç hissederseniz

Ne güne duruyoruz biz?”

 

“Hayır, der eşek, ne var sıkılacak?

Taze otlarla dolu köşe bucak!

Yük taşıma derdi yok, efendi yok,

Fazlası can sağlığı, değil mi ya?”

 

“Ne kadar tok gözlüsünüz efendim,

Hayranım fikirlerinize lakin

Ne dersiniz şöyle ceylan sekişli,

İnce belli bir şeker dudaklıya?”

 

Bu sözler üzerine karakaçan

“Nerede?” diye diker kulaklarını.

Tilki “Efendiciğim, der, yeter ki,

Siz emredin kulunuza!

Bana boş yere mi demişler tilki?

Şimdi lütfedip benimle birlikte

Gelirseniz görürsünüz” diyerek

Takar eşeği peşine.

 

Aslan görünce uzun kulaklıyı

Sevincinden başlar kükremeye.

Eşek korkuyla yağlar tabanları,

Tilki de peşinden nefes nefese...

 

Sonunda yetişip keser yolunu:

“A benim efendim, ne oldu size,

Kurbanı oldunuz hayalinizin!

Ve galiba aslan korkusu sizin

İşlemiş kalbinize!”

 

Gibi sözlerle allem kalem eder,

Kandırıp eşeği sürükler yine

Hükümdarın leş kokulu inine.

Aslan hemen üşürüp pençesini

Uğraş didiş parçalar zavallıyı.

Sonra bitkin düşüp uyuyakalır

Avının üzerinde.

 

Tilki bu fırsatı kaçırır mı hiç?

Çıkarıp eşeğin küçük beynini,

Öyle tıkınır ki kırıntı kalmaz

Derken uyanır aslan, ve iştahla

Atılır derdinin tek çaresine

Ve bir kükrer, bir kükrer ki

İnim inim inler in:

“Nerde beyni eşeğin?”

 

El ovuşturup yaltaklanır tilki:

“A sultanım kapılmayın celâle

Bu zavallının beyni olsaydı eğer,

Düşer miydi bu hâle?”

 

*Mevlânâ’nın Mesnevi’sinden alınmıştır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Hem gelmeni istedim, hem bekletmeni

Sen mi daha güzelsin, beklemek mi seni... "

 

Beklemektir seni,senden güzel olan

Beklemektir olmayan,sen yoksan...

 

:) :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eşek ve Rakseden Deve

 

Kurtuldular bir eşekle bir deve

Bir yolunu bulup yolda kervandan.

Geldiler bol otlu, sulak bir yere,

Yediler, içtiler, debelendiler.

 

Eşek doldurunca işkembesini,

Aşka gelip inletti dağı taşı.

“Seni budala, hemen kes sesini!

Diye haykırdı arkadaşı,

Ya yakınlarda birileri varsa,

Ne olur halimiz bir duyarlarsa?”

 

Meğer kervan pek uzakta değilmiş,

Duydular ya anırtıyı, kolay iş!

Keşfettiler gizlendikleri yeri,

Çevirip tuttular bizimkileri

Bir bir yüklediler fazla ne varsa!

 

“Gördün mü, dedi deve, ettiğini!

Dertsiz başımıza ne dertler açtın!

Depreşmeseydi şarkıcılık huyun,

Keyif çatıyorduk şimdi başında

O billur suyun!”

 

Eşek “Ben çaresini buldum bile!”

Diyerek başladı topallamaya,

Biraz sonra tökezleyip yıkıldı.

“Eyvah hayvan sakatlandı” dediler,

Eşeği de deveye yüklediler.

 

“Elbet ben bilirim edeceğimi”

Diye öfkeyle homurdandı deve.

Eşekte bir kurum, bir kurum!

Derken sarp bir dağ yoluna vardırlar,

Bir taraf baştanbaşa yalçın kaya

Bir taraf uçurum

 

“Aman, dedi eşek, dikkatlice geç,

Zira ben üstünde tehlikedeyim!”

Deve alaycı: “Yaa, öyle mi beyim,

İzin ver de şimdi raksedeyim;

Ne suçum var, şarkıların kıvraksa!”

 

Eşek uçtu, deve kalkınca raksa..

 

*La Fontaine’den

Share this post


Link to post
Share on other sites
Güneş Ufuklarda Doludizgin

 

Biz işte şimdi yine yollardayız

Sen sus içimizdeki zorba, sen sus!

Ey güneş, ey sevinç hazinesi doğ

Ki yürüsün ışıklardan ordumuz

 

Hem ikaz, hem heyecan, hem de müjde veren bir dörtlük. Işık ordumuzun yürümesi temennisiyle.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...