Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Vakıf Ahmet

Erzurum, Erzurumlu Delikanlı, Kemalettin Kamu

Recommended Posts

(Kitapta daha bu husustan önce ve sonra geçen, anı,olay ve bilgilerden anlaşılıyor ki Üstad 16, 17 yaşlarında...)

 

Erzurum; sonraları Anadolu'nun en saffetli yerlerinden biri olarak kalbime naksedilen Erzurum'da, bu yere ve onun yerlisine ait ilk intibam yine ata bağlıdır:

 

Bir gün ahırımızda ariyet olarak bırakılan ve benim besleye besleye sisirdiğim, hattâ azgınlastırdığım ata binmis, çarsı tarafından geçiyordum. Her taraf kar... Kar iki yana tepeleme çekilmis ve ortasında ancak tek adamın geçebileceği, üstüne kömür tozu serpili ince bir yol bırakılmıs... Atım azgın... Kantarmaya abanmış, yavaşlamak bilmez bir hızla ilerliyor, dizginlere asılışıma hiç aldırmıyor, önümde bastan aşağı damalı bir çarşafa bürülü bir kadın yürüyor. Kadına çarpacağım! Ata hâkim olamamamın hicabiyle kadına haykırmak zorunda kalıyorum:

 

— Hey, hatun! Kenara çekil! Nereye çekilsin?.. Kar yığının tepesine mi çıksın?.. Kadın dönüp arkasına bakmıyor bile... Var kuvvetimle dizginlere asılıyorum. At biraz yavaslıyor, fakat kadına hafifçe çarpmaktan da kendini alamıyor. Birden dizginlere yapısan ve atı zınk diye olduğu yere mıhlayan bir el... Genç bir Erzurum dadaşı...

 

— Ata binmeyi bilmezsin! Zenne kisiye de çarparsın! Nola senin halin!

 

Korkunç hakaret!.. Bu hakarete hak verip geçeceğime onun daha büyüğüne lâyık bir adilikte bulunuyorum. Polis Müdürü dayımın mevkiine güven duygusuyla genç Erzurum'luya diyorum ki:

 

— Sen benim kim olduğumu biliyor musun?..

 

İşte o zaman Erzururm delikanlısı, beni hayran bırakan ve asla hatırımdan çıkmayan cevabını veriyor. Yüzüme nefretle bakıp atımın sağrısına bir tokat askediyor ve:

 

— İstersen vali pasanın oğlu ol, diyor; haydi çek git!

 

Ufukları, feza cüsseli bir pehlivanın siskin kol adalelerini andıran dağlarla sınırlı, geceleri ayamerdiven dayamak ve yıldızları yemis gibi koparmak hissini verici, hiçbir şek ve şüphe karartısı taşımaz, berrak, sonsuz berrak bir madde çerçevesi içinde, iste en basit bir Erzurum delikanlısının tüttürdüğü mânadaki saffet ve asalet!..

 

Aradan uzun yıllar geçtikten sonra, güya Erzurumlu şair Kemaletten Kâmi'ye (Kamu) bu madde ve mâna hususiyetlerini anlattığım zaman, o benzetişime hayran olmustu. Halbuki o, halis bir Erzurumlu, yahut Erzurumlu'nun halisi değil, tersiydi; En ucuz tarafından bir inkarcı, bir dinsiz... Ne örümcek, ne füsun; Kabe Arabın olsun, Çankaya bize yeter! Diyen adam...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Be hey de heey :) Ben bunu daha önce neden okumamışam yahu. Önüme gelene anlatır Üstad bile böyle demiş der hava atardım ne güzel :)

Ama şu halis Erzurum' lunun tersi adama hak vermemek elde değil. İstanbul' da doğmuş Erzurum' u amcamın gönderdiği peynirden, yengemin ketesinden ibaret bilen benim bile koltuklarımı kabarttı yani :)

 

 

Ah enaniyet enaniyet :) hade bakalım

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad, ruh kumaşında hususî bir ipliğin rengini gördüğü Erzurumlulara karşı daha özel bir zaviyeden bakmaktadır. İman ve Aksiyon isimli konferansının hitabına başlarken bilhassa değinmiştir buna ve bu konferansını Erzurum’a ithaf etmiştir. O kısmı buraya iktibas edelim:

 

Erzurumlular! Size, konferanslarda alışıldığı gibi, muhterem, muazzez, sayın, mutlu, şu, bu, diye hitap etmiyorum. Kardeşlerim, diyorum. Bu öyle bir kardeşlik ki, aynı zaman, mekân içinde bulunmuyor. Çünkü iman kardeşliğinin ne zamanı vardır, ne de mekânı... Şimdi sayamayacağım, zaten riya üslûbundan da kaçındığım için el atamayacağım birçok sebep, bütün Türk ve Türkiye bütünü içinde Erzurumlunun ruh kumaşını bana örnek bir doku olarak göstermiştir. Bu kumaşa meftunluğumla marufum ben... Hattâ, gazeteme mektup yazanlardan, cevap alamadığını sanan birkaç kişi, kabahatimiz nedir; -ben Maraşlıyım ya!- "Maraş'lı veya Erzurumlu olmamak mıdır?" diye sormuşlardır. Böyle bir hususîlik gözüyle bakıyorum memleketinize... Onun için, nasıl vereceğimi bilmiyorum şimdiden konferansımı ama, çok ehemmiyetli saydığım bu konferansı doğrudan doğruya Erzurum'a ithaf ediyorum. Erzurum'un yüzüne bakarak sesimi Türkiye'ye duyurmak istiyorum. Buna göre plânlaştırdım, kararlaştırdım konferansımı ve işte huzurunuza çıkıyorum: Konferansın ismi: "İman ve Aksiyon"...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...